Manisa Tso‘dan Arslan Ve Erbil‘e Teşekkür Plaketi
Manisa Ticaret ve Sanayi Odası Meclis Başkanlığı görevinden istifa eden Abdurrahim Arslan ve yönetim kurulu üyeliğinden istifa eden Murat Erbil‘e, görev süresi boyunca yaptıkları çalışmalardan dolayı teşekkür plaketi takdim edildi.
Nisan ayı olağan meclis toplantısı Meclis Başkanı Tezcan Ödemiş başkanlığında gerçekleştirildi. Toplantı öncesinde milletvekili adayı oldukları için meclis başkanlığı görevinden istifa eden Abdurrahim Arslan ve yönetim kurulu görevinden istifa eden Murat Erbil’e görev süresi boyunca yaptıkları çalışmalar ve katkılardan dolayı teşekkür plaketi takdim edildi. Manisa TSO Meclis Başkanı Tezcan Ödemiş ve Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Koşmaz, yoğun bir siyasi çalışma temposuna giren Abdurrahim Arslan ve Murat Erbil’e plaketlerini takdim edere başarılar dilediler. Koşmaz, yaptığı konuşmada gerek meclis başkanlığı görevinde Abdurrahim Arslan, gerekse yönetim kurulu üyeliği görevinde bulunan Murat Erbil ile oldukça uyumlu bir çalışma için olduklarını belirterek, "Yapılacak seçimler öncesinde meclisimizden istifa ederek milletvekili aday adayı olan ve daha sonra aday listesinde yer alan iki arkadaşımızı Ankara’ya uğurlama heyecanı içindeydik. Ancak listelerin açıklanmasıyla belirlenen sıralamalar karşısında hüsrana uğradığımızı söylemeliyim. Biz hem Abdurrahim Arslan’ı, hem de Murat Erbil’i Ankara’da görme arzusundaydık. Her şeyde bir hayır olduğunu düşünüyorum. Her iki arkadaşımıza da seçim çalışmalarında ve bundan sonra hayatlarında başarılar diliyorum." dedi. Teşekkür plaketlerini alan Abduraahim Arslan ve Murat Erbil’de yaptıkları konuşmalarda Manisa Ticaret ve Sanayi Odası Meclisi‘nde yer almaktan onur duyduklarını ifade ederek, Meclis üyelerine haklarını helal ettiler ve helallik istediler.
Meclis toplantısının gündem maddelerinde yer alan faaliyet raporu hakkında söz alan Koşmaz, dünya ve ülkemizde yaşanan olaylar ile ekonomik gelişmeler hakkında bir konuşma yaptı. Odanın Mart ayında gerçekleştirdiği etkinliklere de konuşmasında yer veren Koşmaz, "Geçtiğimiz aylarda Kuzey Afrika başlayan ayaklanmalar, Japonya’da meydana gelen deprem ve tsunami sonrası yaşanan nükleer felaket dünya ekonomisi üzerindeki ilk etkilerini göstermeye başladı. 2008 krizi olarak tanımladığımız Amerika Birleşik Devletleri‘nde başlayan mortgage krizi bize zaten geçtiğimiz iki yıl boyunca artık dünya piyasaların ne kadar iç içe girdiğini öğretmişti. Artık büyük ölçeklerde yaşanan olaylar bizi dünya olarak toplu dalgalanmaların içerisine sürükler olmuştur. Yaşanan bu olayların enerji fiyatlarına olan etkisi ile dünya ekonomileri 2011 yılı için enflasyon beklentileri yukarı taşımak zorunda kaldılar. 27 Avrupa Birliği ülkesini kapsayan Euro bölgesinde enflasyon son iki buçuk yılın en yüksek seviyesine çıktı. Artış çok fazla değil yüzde 2.9’dan yüzde 3.1’e çıkmış fakat resesyon içerisinde yani durgunluk içerisindeki bir ekonomide enflasyonun yukarı doğru olması pek olumlu bir duruma işaret etmiyor. Bu duruma ekonomide ‘stagflasyon‘ deniyor yani tüketimin azaldığı ve işsizliğin arttığı bir ortamda fiyatların artması bunun sonucunda İngiltere Merkez Bankası son 30 yıldır ilk kez para basmaya hazırlanıyor bunu durgunluk ile mücadele etmek için yapıyorlar fakat bildiğiniz gibi para basmak enflasyonu körüklemek anlamına taşıyor. Öte yandan Çin’den de Mart ayında son üç yılın en yüksek enflasyon seviyelerine ulaşıldığına dair veriler geliyor, ekonomi politikaları karar alıcılarımız tarafından bu hadiseler dikkatle takip edilmelidir. Ülkemizde Mart ayında açıklanan çeşitli veriler ise şu şekildedir; Türkiye İstatistik Kurumunun Mart ayında yayınladığı gayri safi yurtiçi hasıla sonuçlarına göre yıllık bazda Türkiye ekonomisi 2010 yılında yüzde 8.9 oranında büyümüştür. USD bazında ise milli ekonomimizin büyüklüğü 736 milyar dolara yükselmiş böylece kişi başına düşen milli gelir 10 bin doları aşmıştır. Malumunuz olduğu üzere 2008 yılında kişi başına düşen milli gelirimiz 10.438 Dolar‘dı, küresel kriz ile birlikte 2009 yılında bu rakam 8.559 seviyesine gerilemişti. 2009 yılında yüzde 4.7 daralmış olan ekonomimiz geçtiğimiz yıl yüzde 8.9 genişleyerek en hızlı daralan ve en hızlı genişleyen ekonomiler arasında yerini aldı. 2010 yılındaki bu hızlı genişleme büyük oranda sanayi ve inşaat sektörlerimizden kaynaklanmaktadır. Lokomotif etkilerinden dolayı bu sektörlerimize bakacak olursak Mart ayında sanayi kapasite kullanım oranımızın geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 5,9 artarak 73,2 seviyesine geldiğini görüyoruz. İnşaat sektörümüzde ise bir maliyet artışı söz konusu, 2011 yılı ilk çeyreğinde bina inşaatı maliyet endeksi geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre yüzde 8,44 artmış buradaki artış işçilik maliyetlerinde yüzde 7.32, malzeme maliyetlerinde ise yüzde 8.79, öte yandan Merkez Bankası‘nın zorunlu karşılık oranlarını yükseltmesi nedeni ile kredi maliyetleri önümüzdeki günlerde biraz daha da artacak bu durum İnşaat sektöründe kısa vadede bir yavaşlamaya sebep olabilir. 2010 yılı Ocak ve Şubat aylarında 39.5 milyar dolar olan dış ticaret hacmi, bu yılın ilk iki ayında 54 miyar dolara ulaştı. Ancak dış ticaret hacmimiz artan bir cari açıkla büyümeye devam ediyor. Çünkü İhracatımız geçen yıla göre yüzde 22 artarak 19.6 milyar dolar olarak gerçekleşirken ithalatımız ise 2010 yılına göre yüzde 46 artarak 34.4 milyar dolar seviyesini buldu. Böylece Dış ticaret dengesi ise geçen yıla göre tam yüzde 100 artarak -7.3 milyar dolardan - 14.7 milyar dolara ulaştı ve İhracatımızın, ithalatı karşılama oranı ise yüzde 57 seviyesine geriledi. İlimizde Ocak ve Şubat aylarında 520 Milyon dolarlık ihracat buna karşılık olarak da 518 milyon dolarlık da ithalat yapıldı. Böylece Manisa, Bursa ile birlikte bu yılın ilk iki ayında 1 milyar doların üzerinde ticaret hacmine sahip olan iller arasında tek dış ticaret fazlası veren iki ilden birisi oldu." dedi.
Kaynak: İHA
Meclis toplantısının gündem maddelerinde yer alan faaliyet raporu hakkında söz alan Koşmaz, dünya ve ülkemizde yaşanan olaylar ile ekonomik gelişmeler hakkında bir konuşma yaptı. Odanın Mart ayında gerçekleştirdiği etkinliklere de konuşmasında yer veren Koşmaz, "Geçtiğimiz aylarda Kuzey Afrika başlayan ayaklanmalar, Japonya’da meydana gelen deprem ve tsunami sonrası yaşanan nükleer felaket dünya ekonomisi üzerindeki ilk etkilerini göstermeye başladı. 2008 krizi olarak tanımladığımız Amerika Birleşik Devletleri‘nde başlayan mortgage krizi bize zaten geçtiğimiz iki yıl boyunca artık dünya piyasaların ne kadar iç içe girdiğini öğretmişti. Artık büyük ölçeklerde yaşanan olaylar bizi dünya olarak toplu dalgalanmaların içerisine sürükler olmuştur. Yaşanan bu olayların enerji fiyatlarına olan etkisi ile dünya ekonomileri 2011 yılı için enflasyon beklentileri yukarı taşımak zorunda kaldılar. 27 Avrupa Birliği ülkesini kapsayan Euro bölgesinde enflasyon son iki buçuk yılın en yüksek seviyesine çıktı. Artış çok fazla değil yüzde 2.9’dan yüzde 3.1’e çıkmış fakat resesyon içerisinde yani durgunluk içerisindeki bir ekonomide enflasyonun yukarı doğru olması pek olumlu bir duruma işaret etmiyor. Bu duruma ekonomide ‘stagflasyon‘ deniyor yani tüketimin azaldığı ve işsizliğin arttığı bir ortamda fiyatların artması bunun sonucunda İngiltere Merkez Bankası son 30 yıldır ilk kez para basmaya hazırlanıyor bunu durgunluk ile mücadele etmek için yapıyorlar fakat bildiğiniz gibi para basmak enflasyonu körüklemek anlamına taşıyor. Öte yandan Çin’den de Mart ayında son üç yılın en yüksek enflasyon seviyelerine ulaşıldığına dair veriler geliyor, ekonomi politikaları karar alıcılarımız tarafından bu hadiseler dikkatle takip edilmelidir. Ülkemizde Mart ayında açıklanan çeşitli veriler ise şu şekildedir; Türkiye İstatistik Kurumunun Mart ayında yayınladığı gayri safi yurtiçi hasıla sonuçlarına göre yıllık bazda Türkiye ekonomisi 2010 yılında yüzde 8.9 oranında büyümüştür. USD bazında ise milli ekonomimizin büyüklüğü 736 milyar dolara yükselmiş böylece kişi başına düşen milli gelir 10 bin doları aşmıştır. Malumunuz olduğu üzere 2008 yılında kişi başına düşen milli gelirimiz 10.438 Dolar‘dı, küresel kriz ile birlikte 2009 yılında bu rakam 8.559 seviyesine gerilemişti. 2009 yılında yüzde 4.7 daralmış olan ekonomimiz geçtiğimiz yıl yüzde 8.9 genişleyerek en hızlı daralan ve en hızlı genişleyen ekonomiler arasında yerini aldı. 2010 yılındaki bu hızlı genişleme büyük oranda sanayi ve inşaat sektörlerimizden kaynaklanmaktadır. Lokomotif etkilerinden dolayı bu sektörlerimize bakacak olursak Mart ayında sanayi kapasite kullanım oranımızın geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 5,9 artarak 73,2 seviyesine geldiğini görüyoruz. İnşaat sektörümüzde ise bir maliyet artışı söz konusu, 2011 yılı ilk çeyreğinde bina inşaatı maliyet endeksi geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre yüzde 8,44 artmış buradaki artış işçilik maliyetlerinde yüzde 7.32, malzeme maliyetlerinde ise yüzde 8.79, öte yandan Merkez Bankası‘nın zorunlu karşılık oranlarını yükseltmesi nedeni ile kredi maliyetleri önümüzdeki günlerde biraz daha da artacak bu durum İnşaat sektöründe kısa vadede bir yavaşlamaya sebep olabilir. 2010 yılı Ocak ve Şubat aylarında 39.5 milyar dolar olan dış ticaret hacmi, bu yılın ilk iki ayında 54 miyar dolara ulaştı. Ancak dış ticaret hacmimiz artan bir cari açıkla büyümeye devam ediyor. Çünkü İhracatımız geçen yıla göre yüzde 22 artarak 19.6 milyar dolar olarak gerçekleşirken ithalatımız ise 2010 yılına göre yüzde 46 artarak 34.4 milyar dolar seviyesini buldu. Böylece Dış ticaret dengesi ise geçen yıla göre tam yüzde 100 artarak -7.3 milyar dolardan - 14.7 milyar dolara ulaştı ve İhracatımızın, ithalatı karşılama oranı ise yüzde 57 seviyesine geriledi. İlimizde Ocak ve Şubat aylarında 520 Milyon dolarlık ihracat buna karşılık olarak da 518 milyon dolarlık da ithalat yapıldı. Böylece Manisa, Bursa ile birlikte bu yılın ilk iki ayında 1 milyar doların üzerinde ticaret hacmine sahip olan iller arasında tek dış ticaret fazlası veren iki ilden birisi oldu." dedi.