Mhp‘li Aday Prof. Dr. Semih Yalçın‘dan İktidara Eleştiri

MHP Gaziantep 1. sıra milletvekili adayı Prof. Dr. Semih Yalçın, iktidar partisini eleştirdi.

Mhp‘li Aday Prof. Dr. Semih Yalçın‘dan İktidara Eleştiri
Yalçın, yaptığı yazılı açıklamada, istikrarın düzen ve süreklilik demek olduğunu belirterek, "İstikrar isteyeceğiniz mevcudun korunması için gereken ölçü, toplumun refahının yükselmiş ya da yükseliyor olmasıdır. Mevcut düzen halkın gereklerine ve gerçeklerine, ülkenin gerçek gündemine uygun değil ise; sürmesi istenilen istikrar, yandaşın ve küresel güçlerin namı hesabına çalışan, halkın yararına olmayan yalan rüzgarından ibarettir" dedi.

AK Parti iktidarının ülkede gerçekleştirdiği düzene bakıldığında yandaştan yana bir vurgun düzeni akla geldiğini savunan Yalçın, "Muhalefet partisi gibi sürekli şikayetlenen AK Parti iktidarı ve Tayyip Erdoğan, 9 yılını tamamlamak üzere olduğu tek başına iktidarı döneminde, şikayetlendiği konularda halk yararına adım atmamıştır. AK Parti‘nin iktidar olmayı, ‘kendi halkını ekmeğe muhtaç etmek, yandaşı abad etmek ve ABD‘nin emir eri gibi çalışmak‘ olarak algıladığı görülmektedir. Yerinde durmayan ve

süratle gelişen dünya gerçeğinden bihaber istismar politikalarında boğulan AK Parti, 10 yıl, hatta neredeyse 20 yıl öncesini referans ve mukayese ölçüsü olarak göstererek beceriksizliğini gizlemeye çalışmaktadır. Bugüne bakmak ve son 9 yılın nasıl heba edildiğini sorgulamak da, siyasi ahlakın bir gereğidir" ifadelerini kullandı.

Prof. Dr. Yalçın, açıklamasında şu görüşleri dile getirdi:

"Küresel güçlerin iktidarı olarak ifade edilen AK Parti döneminde emperyalist yayılmacılığın ve işgalin silahı haline gelen sıcak para tuzağı, milli ekonomileri kontrol altına alma stratejisi olarak kullanılmaktadır. Türkiye‘de son 9 yıl içinde 140 milyar dolara ulaşan sıcak para artışı pembe ekonomi tablolarındaki sayısal oyunlara malzeme olurken, siyasi ve ekonomik bir tehdit malzemesi olarak kullanılmaya çalışılmaktadır. Osmanlı Devleti‘nin son döneminde yaşanan ekonomik sıkıntıların alt yapısını inşa

etmeyi AK Parti ile başaran, Türk insanının emeğini ve terini sömüren küresel sermaye, siyasi ve ekonomik dayatmaları, teslimiyetçi iktidarın sorgusuz kabulü ile ülkemizi çöküşe sürüklemektedir. Küresel sermayenin payandalığına soyunan AK Parti iktidarı, yüce milletimizin dertlerini yok sayan ‘Yoksula siyaset, yandaşa ziyafet‘ anlayışını oluşturarak Türkiye‘nin kaynaklarını, iktidar ve yabancı sermaye gücü ile tepe tepe kullanmaktadır. ‘Devletin malı deniz‘ aymazlığı ile Türk milletinin sahibi olduğu

zenginliği, partili yandaşlarına aktararak peşkeş çekmeyi sürdürdüğü görülen AK Parti‘nin yolsuzlukları, vizyon filmi gibi halkın gündeminden düşmemektedir."

"Borçlanmadan yaşayamaz hale getirilen insanlarımız, AK Parti oyunları ile borç batağına çekilmektedir. Vatandaşı borçlandırmak için her türlü kolaylığı sağlayan AK Parti, yoksullaştırdığı insanımızı istikrar tezgahı ile tehdit etmeyi de sürdürmektedir. 8,5 yıllık iktidarında ülkede refah düzeyini, insanlarımızın geçim standardını yükseltmemeye özen gösteren AK Parti zihniyeti, küresel güçlerin stratejisini Türkiye‘ye ve Türk milletine karşı acımasızca uygulamaktadır" diyen Yalçın, açıklamasını şöyle

sürdürdü:

"AK Parti‘nin kendi resmi sitesinde esnaflarla ilgili kullandığı ‘2002 yılında kredi kullanan kooperatif ortak sayısı 63 bin 520 kişi iken, 2010 yılı nisan ayı sonu itibarıyla bu sayı 244 bin 28 kişiye ulaşmıştır. 2002 yılına göre kredi kullanan ortak sayısı 4 kat artmıştır‘ ifadesinden anlaşılmaktadır ki, kendi öz sermayesi ile varlığını sürdüremeyecek hale getirdikleri esnafımızda AK Parti istikrarından payını almış ve kepenk kapatmamak için mücadele etmektedir. Milletimiz yoksullaşırken, AK Parti‘nin

belde, ilçe ve il yöneticilerine kadar tüm yandaşlar zenginleşmeye devam etmektedir. Tayyip Erdoğan‘ın dediği gibi ‘Eşek ölür, kalır semeri‘ ifadesinden anlaşılacağı üzere adam gibi devlete, vatana, millet bütünlüğüne sahip çıkamayanların yere düşen semerinde ne olduğuna dikkat etmeliyiz. Semerlerinden geriye kalanlara baktığımızda; vurgun, talan, kilise, misyonerlik, işsizlik, yokluk ve yoksulluk, Hz. Ömer adaletinden bahsederken çocuklarına gemiler, iş ortaklıkları ve milyon dolarlık mülkler görüyorsunuz.

Daha neler yok ki? Allah‘ın adını ve yüce dinimizi istismar, ABD ve AB‘ye tam teslimiyet, Irak‘ta küresel güçlerin Müslümanları katletmesine ve Müslüman kadınların tecavüzüne destek, kadrolaşmak için sınavlarda soru hırsızlığı ve cemaat şifreleri, Hristiyanlığa hizmetten övünme de görüyoruz. Bunlar Müslüman Türk milleti için birer eser değil; bu millete zulümdür. MHP‘nin adını milletin verdiği bir milliyetçilik fikri ve duruşu var, AK Parti‘nin ve Erdoğan‘ın yaptığı gibi Türk milliyetçiliğine düşmanlığı

yok."

2002 yılında 349 milyar olan iç ve dış borç toplamının AK Parti iktidarı sürecinde 644 milyar liraya yükseldiğini kaydeden Yalçın, "Ancak iç ve dış borç stok farkı olan 295 milyar lira, halkın refahında hissedilmediğine göre kimin cebine girdiği de meçhuldür. Türkiye Cumhuriyeti Devleti‘nin kuruluşundan bu yana 79 yılda gerçekleşen 247 milyar dolarlık dış ticaret açığı, AK Parti‘nin 8,5 yıllık iktidarı döneminde 397 milyar dolara çıkmıştır. Kişi başına düşen iç ve dış borç miktarı, 2002 yılında 4 bin 994

lira iken, AK Parti iktidarının vurguncu düzen anlayışı ile 2010 yılında 8 bin 794 liraya yükselmiştir" dedi.

Prof. Dr. Semih Yalçın, AK Parti iktidarının 8,5 yıllık tek başına iktidar gücüyle vatandaşa refahı değil borcu paylaştırdığını, refaha ulaşanların ise AK Parti‘nin yandaşları olduğunu ve olmaya da devam ettiğini savunarak, sözlerini şöyle tamamladı:

"Türk insanını yokluğa, yoksulluğa ve işsizliğe mahkum eden AK Parti zihniyetinin yılmaz savunucusu Tayyip Erdoğan‘ın açıkladığı seçim bildirgesi insanlarımızın sorun ve sorularının cevabının olmadığı, tüccar zihniyetinin yeni yatırım belgesi niteliğindedir. Erdoğan için istikrar,oı borçlandırmak için h görüldüğü gibi yandaş düzeninin devamı ülke kaynaklarının iç ve dış yoldaşlarıyla ele geçirilmesi olarak tanımlanabilir. Türkiye‘de 8,5 yıldır vizyondan düşmeyen bir ‘AK Parti filmi‘ oynanmaktadır. Bu

filmin ana temaları; ‘yoksulluk, yolsuzluk ve vurgun, işsizlik, değerlerin istismarı, Hıristiyanlığa hizmetle övünmek, küresel sermayenin maşalığı, sosyal devleti tüccarlaştırmak, ülke kaynaklarını ve yatırımlarını satmak, proje kapkaççılığı, bölücülüğe mimarlık, kiliselere ve misyonerliğe kolaylık, terörist Öcalan‘la anlaşma ve örgütü cezaevinden yönettirmek‘ olmuştur. Yüce Türk milletinin bu artistliğe ve sahte oyuncuların yalanlarına tahammülü kalmamıştır. Hayali istikrar ile oy devşirmeye çalışan AK

Parti‘nin seçim bildirgesinde, insanımızın refahına yönelik bir tedbir yoktur. Ancak yine AK Parti‘li müteahhitleri zengin edecek yeni tezgahlar mevcuttur. Milletimiz yoksulluk ve işsizlikle mücadele ederken devlet kaynakları ile zenginleşen AK Parti ve yandaşları 12 Haziran‘da bu sıfırdan zenginleşmenin hesabını yüce milletimize verecektir. 12 Haziran hesap sorma zamanı, milletimizin refahı, ülkemizin geleceği için kader anıdır."

Kaynak: İHA