Chp, Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Kullanımına İlişkin Kanunun İptali İçin Anayasa Ma

CHP, Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun‘un bazı hükümlerinin iptali için Anayasa Mahkemesi‘ne başvurdu.

Meclis‘te konuyla ilgili bir basın toplantısı düzenleyen CHP Grup Başkanvekili Anadol, başvuru dilekçesini dün Anayasa Mahkemesine verdiklerini söyledi. Yasanın 3 maddesinde yer alan bazı düzenlemelerin iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemiyle dava açtıklarını kaydeden Anadol, Kanun‘un, kanal veya nehir tipi veya rezervuar alanı 15 kilometrekarenin altında olan hidroelektrik üretim tesisi kurulmasına uygun elektrik enerjisi üretim kaynaklarının yenilenebilir enerji kaynakları arasında sayılmasına

hükmeden, EPDK‘nın, yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik üretecek ve dağıtacak tesislerin lisansı kapsamındaki inceleme ve denetim için denetim şirketlerinden hizmet satın alabilmesine imkan veren ve milli park, tabiat parkı, tabiat anıtı ile tabiatı koruma alanlarında, muhafaza ormanlarında, yaban hayatı geliştirme sahalarında, özel çevre koruma bölgeleri, doğal SİT alanlarında yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı elektrik üretim tesislerinin kurulmasına imkan veren maddelerinin iptalini

istediklerini söyledi.

Açıklamalarının sonunda gazetecilerin sorularını da cevaplayan Anadol, birçok bürokratın milletvekili adayı olmak için istifa ettiğinin hatırlatılması üzerine gazete haberlerine göre aday adaylığı için iktidar partisine ilk başvuran kişinin Ankara Cumhuriyet Savcısı Mehmet Yücesoy olduğunu söyledi. Bunun, ‘yargı yanlı, yargı yandaş‘ dedikleri zaman kendilerine kızanların haksızlığını ortaya koyduğunu kaydeden Anadol, "Demek ki bu arkadaşımız, savcılık makamındayken hangi ideolojiye hizmet ediyormuş,

eğilimi neymiş, ortaya çıkıyor" diye konuştu.

Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarı Muammer Güler‘in de istifa ettiğini hatırlatan Anadol, "Şimdi daha iyi anlaşılıyor 3 sene evvel hastaneye biber gazını kimler sıktırdı, gençlerin üzerine polisler nasıl bastı" ifadelerini kullandı.

BOTAŞ Genel Müdürü Fazıl Şenel‘in de aday adaylığı için görevinden ayrıldığını belirten Anadol şunları söyledi:

"Bu arkadaşlara dokunulmazlık lazım herhalde. Bir vali var, sabıkalı. Tunceli Valisiyken, Allah‘ın kışında buzdolabı dağıtıyordu. Mahkeme mahkum etti, dosya Yargıtay‘da. Şimdi Giresun Valisi bu arkadaş. Giresun‘da da bu işlere devam ediyor. Şimdi AK Parti‘nin aday adayı. Dokunulmazlık lazım, dosya bekleyecek. Kars Valisi Ahmet Kara, Yalova Valisi Yusuf Erbay. Bu valiler, valilik görevi dışında bol bol siyasi demeç veren valiler. Kırklareli Valisi Ali Haydar Öner. Enteresan bir isim daha var. Kayseri

Belediye Başkanı da başvurmuş. Ona da dokunulmazlık lazım. Eski TMSF Başkanı, şu anda Cumhurbaşkanı Danışmanı Ahmet Ertürk. Dokunulmazlık lazım. TMSF Başkanıyken hangi televizyonlarda, hangi gazetecilere ne kadar ödeme yapıldığını sordum, soruma yanıt gelmedi. TMSF, devletin bir kuruluşu. El koyduğu televizyon ve gazetelerde bir takım beslemeler çalışıyor. Abdüllatif Şener‘e sormuştuk, o ticari sır filan demedi. İki özellik öne çıkıyor. Biri, dokunulmazlığa ihtiyaçları olduğu için iktidar partisinden

milletvekilliği adaylığı peşindeler. İkincisi de, ne kadar tarafsız olduklarını, kamu görevi yaparken kime hizmet ettiklerini ortaya koyuyor."

CHP İstanbul İl Başkanı Nebil İlseven‘in istifasına ilişkin soru üzerine Anadol, bu tür şeylerin siyasette olabileceğini söyledi. İstifanın gerekçesini bilmediğini kaydeden Anadol, "Siyasi hayatta bunlar olağan şeyler" diye konuştu.

Tahliye edildikten sonra kaçan Hizbullah lideri Edip Gümüş‘ün ‘selametteyim‘ mesajı verdiğinin hatırlatılması üzerine Anadol, TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin‘in ‘Neden polis bunları yakın takibe almadı?‘ sorusuna hala cevap alınamadığını söyledi. Profesörleri, gazetecileri saat 5‘te evlerinde sorguya çeken polisin, 30-40 kişiyi öldürdüğü iddiasıyla mahkum olan kişileri tahliye olduktan sonra niye yakın takibe almadığını soran Anadol, bunun, polisin nasıl yanlı görev yaptığını ortaya koyduğunu öne sürdü.

Tutuklanan gazeteci Nedim Şener‘le örgüt liderlerinden Edip Gümüş‘ün gazetelerde yer alan mektuplarını gösteren Anadol, "Bu, Hizbullah davasında uygulanan yöntem, bu da Nedim ile ilgili uygulanan yöntem. Bir de Deniz Feneri ile ilgili yöntem var. Yargılamalara bakın. Türkiye güya üniter devlet. Üniter devlette hukukun genelliği esas olur. Hukukun genelliği ne demek? Hukuk kuralı ülkenin her yerinde ve herkese uygulanır ama Silivri hukuku başka, Habur hukuku başka, Deniz Feneri hukuku başka. Yargı, bu

şekilde yürütmenin etkisinde ve güdümünde. Mektuplar da bunu ortaya koyuyor" şeklinde konuştu.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan‘ın tutuklu gazeteciler için ‘darbe tetikçileri‘ değerlendirmesi yaptığının hatırlatılması üzerine Anadol, bu sözlerin, Başbakan‘ın çarpık hukuk anlayışını sergilediğini savundu. Anadol, "Nereden biliyorsun? Servis mi yapıldı, dosyayı mı okudun?" dedi.

Kaynak: İHA