'Şiddet öğrenilmiş bir davranıştır'
Prof. Dr. Mehmet Sungur, şiddetin sonradan öğrenilmiş bir davranış olduğuna dikkat çekerek, hadım ile cinsel şiddetin önlenemeyeceğini, o kişinin buna başvurmasının altında yatan nedenlerinin araştırılıp tedavi olması gerektiğini söyledi.
Habertürk ekranlarında yayınlanan Pelin Çift'in sunduğu Habertürk Gündem programının bugünkü bölümünde son günlerin tartışma konusu hadım ve idam ele alındı. Programa konuk olan Prof. Dr. Mehmet Sungur, cinsel şiddeti çok farkı boyutlarda düşünmenin gerekli olduğunu belirterek, "Hasta olanla olmayanın bibirinden ayrırt edilmesi gerekiyor" dedi.
Devamlı şiddetle ilgili caydırıcık anlamında yapılan herşeyin değerli olduğunu savunan Sungur, "Şiddetteki temel ilkemiz şiddete sıfır tolerans olması gerekir. Ve bu şiddete sıfır tolerans için de çok dikkat edilmesi gereken birşey var, şiddetin arkasında niyet vs. bizim için bir önemi yok önemli olan şiddetin olmamasıdır. Yani şiddeti açıklamaya yönelik mantık şiddeti normalize eder eninde sonunda. Önemli olan olaylar değil olaylara verdiğiniz anlamdır. Bu ne demek? Olaylara verdiğiniz anlamı değiştirirseniz hayatınızda değişir. Yani bizleri etkileyen şey olaylar değil onları nasıl algıladığımızdır" şeklinde konuştu.
Şiddetin öğrenilmiş bir davranış olduğuna dikkat çeken Sungur, "Öğrenilmiş bir davranış olduğu için tersi de öğretilebilir. Şiddet aslında belkide bu dünyada en önemli önlenebilir ölüm nedeni. Şiddet nedeniyle bir sürü insan hayatlarını kaybediyor. En önemli yapılması gereken şeyde caydırıcılık bağlamında yapılan, tabiki başından itibaren gerekli önlemlerin alınması. Gereklerin önlemlerin alınması demek, bir kere suçun işlenmesine engel olacak bütün önlemleri almak, suç işleyeneleri rehabilite edebilmek ve mağdur olmuş kişilerin tekrara mağdur olmasını önleyecek tedbirlerin alınması" ifadelerini kullandı.
HADIM İLE SADECE ORGAN CEZALANDIRILIYOR
Çoğu kez cinsel suçun cinsel doyum amacıyla yapılan birşey olmadığını belirten Sungur, "Dolayısıyla siz böylesine cinsel şiddete yönelik bir şeyi organa yüklerseniz, o zaman toplumsal boyutları olan bir sorunu, dar bir alanda tartışmaya başladık demektir. İnsanların cinsel organlarına bir başka insan, fiziksel bütünlüğüne ya da ruhsal bütünlüğüne siz bir girişimde bulunabilirsiniz. Geri dönülmeyen bir takım suçlar işleyebilirsiniz. Bununda bir cezası vardır. Ama eğer yapılan şey tedavi adına bireyin fiziksel ya da ruhsal bütünlüğünü bütünüyle bozacaksa ve hatta geri dönüşü olmayan sonuçlar ortaya çıkacaksa böyle bir davranışın çağdaş devlet anlayışıyla uyuşması biraz tartışmalıdır. Çünkü siz aslında organı cezalandırıyorsunuz" diye konuştu.
Devamlı şiddetle ilgili caydırıcık anlamında yapılan herşeyin değerli olduğunu savunan Sungur, "Şiddetteki temel ilkemiz şiddete sıfır tolerans olması gerekir. Ve bu şiddete sıfır tolerans için de çok dikkat edilmesi gereken birşey var, şiddetin arkasında niyet vs. bizim için bir önemi yok önemli olan şiddetin olmamasıdır. Yani şiddeti açıklamaya yönelik mantık şiddeti normalize eder eninde sonunda. Önemli olan olaylar değil olaylara verdiğiniz anlamdır. Bu ne demek? Olaylara verdiğiniz anlamı değiştirirseniz hayatınızda değişir. Yani bizleri etkileyen şey olaylar değil onları nasıl algıladığımızdır" şeklinde konuştu.
Şiddetin öğrenilmiş bir davranış olduğuna dikkat çeken Sungur, "Öğrenilmiş bir davranış olduğu için tersi de öğretilebilir. Şiddet aslında belkide bu dünyada en önemli önlenebilir ölüm nedeni. Şiddet nedeniyle bir sürü insan hayatlarını kaybediyor. En önemli yapılması gereken şeyde caydırıcılık bağlamında yapılan, tabiki başından itibaren gerekli önlemlerin alınması. Gereklerin önlemlerin alınması demek, bir kere suçun işlenmesine engel olacak bütün önlemleri almak, suç işleyeneleri rehabilite edebilmek ve mağdur olmuş kişilerin tekrara mağdur olmasını önleyecek tedbirlerin alınması" ifadelerini kullandı.
HADIM İLE SADECE ORGAN CEZALANDIRILIYOR
Çoğu kez cinsel suçun cinsel doyum amacıyla yapılan birşey olmadığını belirten Sungur, "Dolayısıyla siz böylesine cinsel şiddete yönelik bir şeyi organa yüklerseniz, o zaman toplumsal boyutları olan bir sorunu, dar bir alanda tartışmaya başladık demektir. İnsanların cinsel organlarına bir başka insan, fiziksel bütünlüğüne ya da ruhsal bütünlüğüne siz bir girişimde bulunabilirsiniz. Geri dönülmeyen bir takım suçlar işleyebilirsiniz. Bununda bir cezası vardır. Ama eğer yapılan şey tedavi adına bireyin fiziksel ya da ruhsal bütünlüğünü bütünüyle bozacaksa ve hatta geri dönüşü olmayan sonuçlar ortaya çıkacaksa böyle bir davranışın çağdaş devlet anlayışıyla uyuşması biraz tartışmalıdır. Çünkü siz aslında organı cezalandırıyorsunuz" diye konuştu.