Bbp Lideri Topçu: İdamın Geri Gelip Gelmemesini Halka Soracağız
Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Yalçın Topçu, Anadolu’yu karış karış dolaşarak idamın geri gelip gelmemesini millete soracaklarını söyledi.
Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Yalçın Topçu, Anadolu’yu karış karış dolaşarak idamın geri gelip gelmemesini millete soracaklarını söyledi.
Kayseri’de şeker toplamak için evlerinden çıkan ve Uğur Veli G. tarafından öldürülen Ahmet Tuna Tekin ve Dilruba Tekin’in cenazelerine katılan Topçu, idamın geri getirilmesiyle ilgili çalışmalara başladıklarını dile getirdi.
Meclis‘in gündemiyle milletin gündeminin örtüşmeye başladığının altını çizen Topçu, “Ama bu örtüşme keşke bu acıları yaşamadan, keşke biz feryat etmeden olsaydı. Evet milletin üç tane problemi var. En büyük problemi güvenlik. Sadece dağlarımız, ovalarımız güvensiz değil. Şehirlerimiz, sokaklarımız, insanlarımız da güvensiz. Tabii ki bireysel hak ve özgürlükle ilgili problemlerimiz var. Şimdi bu acıyla ifade ettiğim gibi bu tip acılarla güvenliğimizle ilgili bir tartışma başladı. Buna vesile olmaktan dolayı memnunum. Bunun peşini de bırakmayacağım. Anadolu’nun her metrekaresinde arkadaşlarımız milletin hakkı olan bir meseleyi millete soracaklar. Bölücü terör, ekonomik terör ve ahlaki terörle ilgili idam geri gelsin mi gelmesin mi? Bununla ilgili bir referandum ister misiniz istemez misiniz? Bu konularla ilgili imzaları toplayacağım. Bir hafta sonra yine milletin temsilcileriyle Meclis‘e yürüyeceğim. Götürüp Meclis‘in ortasına koyacağım. Bakacağız ki milletin vicdanıyla vekillerin vicdanı birbirine örtüşecek mi? Bu kadar zulümden sonra bu millet bunu hak etmiyor. 20 yaşına evlat getireceksin yetiştireceksin, 26 yıldır terörle alakalı gereğini yapamayacaksın, fidanları bayrağa sarıp sarıp gönderteceksin. Öbür taraftan çocuklarımıza sahip çıkamayacağız. Bedrettin Haliç Köprüsü’nde, Fırat boğazı kopmuş çöpte, Türkan ırzına tecavüz edilmiş gölete gömülmüş bulunacak. Bunları bu millet hak etmiyor. Bir devletin imanı adalettir. Eğer devlet terör mağdurlarına bu çocuklarımıza yapılan saldırı ve ölümle biten işlere bir adalet koyamıyorsa devletin imanından bahsetmek mümkün değildir. Millete bunu soracağız ve millet inşallah devletin imanını hak edene hak ettiğini verecektir. Önümüzde seçim var, referandumla ilgili her şey tastamamdır. Bu konuyla ilgili bunun ötesi olması gerekir.” dedi.
Bu konuyla ilgili bir takım mahfillerin karşı çıkabileceğine değinen Topçu, onları tuzu kurular olarak nitelendirdiğini belirtti. Onların çocuklarının cephelere gitmediğini, el bebek gül bebek, dadılarda özel yerlerde büyüdüklerini öne süren Topçu, “Vatandaşın çocuğu dağa gitmiş, orda ölmüş burada ölmüş bunların umurunda değil. Bunları çağdaşlıkla açıklamak da insanlık suçudur, ayıptır. Onlara buradan çağrıda bulunuyorum. Hiç tecavüze uğramış çocuğu gördünüz mü, dokundunuz mu? Ben onlardan daha vicdanlıyım. Onları kınıyorum. Bu işlerin çağdaşlığı mı var. Çağdaş hukuk benim hukukumu savunacak hukuktur. Her şey insan için olmalıdır. Dinde, devlette, hukukta insan için olmalıdır. Bunların hepsi millet iradesiyle yapılacak işlerdir. Millet kendiyle ilgili meselelerde kendisi karar vermesi gerekir. Benim acımı devletin affetme hakkı yoktur. Birilerinin bana yapılan saldırı ve acıya müddet biçme hakkı da yoktur. Çağdaş hukukta idam yokmuş, sana mı kaldı, benim adıma nasıl konuşursun? Tuzu kurulara itibar etmiyoruz. Milleti karış karış dolaşıp milletin iradesini getirip Meclis‘in ortasına koyacağız.” şeklinde konuştu.
Kayseri’de şeker toplamak için evlerinden çıkan ve Uğur Veli G. tarafından öldürülen Ahmet Tuna Tekin ve Dilruba Tekin’in cenazelerine katılan Topçu, idamın geri getirilmesiyle ilgili çalışmalara başladıklarını dile getirdi.
Meclis‘in gündemiyle milletin gündeminin örtüşmeye başladığının altını çizen Topçu, “Ama bu örtüşme keşke bu acıları yaşamadan, keşke biz feryat etmeden olsaydı. Evet milletin üç tane problemi var. En büyük problemi güvenlik. Sadece dağlarımız, ovalarımız güvensiz değil. Şehirlerimiz, sokaklarımız, insanlarımız da güvensiz. Tabii ki bireysel hak ve özgürlükle ilgili problemlerimiz var. Şimdi bu acıyla ifade ettiğim gibi bu tip acılarla güvenliğimizle ilgili bir tartışma başladı. Buna vesile olmaktan dolayı memnunum. Bunun peşini de bırakmayacağım. Anadolu’nun her metrekaresinde arkadaşlarımız milletin hakkı olan bir meseleyi millete soracaklar. Bölücü terör, ekonomik terör ve ahlaki terörle ilgili idam geri gelsin mi gelmesin mi? Bununla ilgili bir referandum ister misiniz istemez misiniz? Bu konularla ilgili imzaları toplayacağım. Bir hafta sonra yine milletin temsilcileriyle Meclis‘e yürüyeceğim. Götürüp Meclis‘in ortasına koyacağım. Bakacağız ki milletin vicdanıyla vekillerin vicdanı birbirine örtüşecek mi? Bu kadar zulümden sonra bu millet bunu hak etmiyor. 20 yaşına evlat getireceksin yetiştireceksin, 26 yıldır terörle alakalı gereğini yapamayacaksın, fidanları bayrağa sarıp sarıp gönderteceksin. Öbür taraftan çocuklarımıza sahip çıkamayacağız. Bedrettin Haliç Köprüsü’nde, Fırat boğazı kopmuş çöpte, Türkan ırzına tecavüz edilmiş gölete gömülmüş bulunacak. Bunları bu millet hak etmiyor. Bir devletin imanı adalettir. Eğer devlet terör mağdurlarına bu çocuklarımıza yapılan saldırı ve ölümle biten işlere bir adalet koyamıyorsa devletin imanından bahsetmek mümkün değildir. Millete bunu soracağız ve millet inşallah devletin imanını hak edene hak ettiğini verecektir. Önümüzde seçim var, referandumla ilgili her şey tastamamdır. Bu konuyla ilgili bunun ötesi olması gerekir.” dedi.
Bu konuyla ilgili bir takım mahfillerin karşı çıkabileceğine değinen Topçu, onları tuzu kurular olarak nitelendirdiğini belirtti. Onların çocuklarının cephelere gitmediğini, el bebek gül bebek, dadılarda özel yerlerde büyüdüklerini öne süren Topçu, “Vatandaşın çocuğu dağa gitmiş, orda ölmüş burada ölmüş bunların umurunda değil. Bunları çağdaşlıkla açıklamak da insanlık suçudur, ayıptır. Onlara buradan çağrıda bulunuyorum. Hiç tecavüze uğramış çocuğu gördünüz mü, dokundunuz mu? Ben onlardan daha vicdanlıyım. Onları kınıyorum. Bu işlerin çağdaşlığı mı var. Çağdaş hukuk benim hukukumu savunacak hukuktur. Her şey insan için olmalıdır. Dinde, devlette, hukukta insan için olmalıdır. Bunların hepsi millet iradesiyle yapılacak işlerdir. Millet kendiyle ilgili meselelerde kendisi karar vermesi gerekir. Benim acımı devletin affetme hakkı yoktur. Birilerinin bana yapılan saldırı ve acıya müddet biçme hakkı da yoktur. Çağdaş hukukta idam yokmuş, sana mı kaldı, benim adıma nasıl konuşursun? Tuzu kurulara itibar etmiyoruz. Milleti karış karış dolaşıp milletin iradesini getirip Meclis‘in ortasına koyacağız.” şeklinde konuştu.