‘Basılmamış Kitap‘ Baskınına Tepkiler
Çukurova Gazeteciler Cemiyeti (ÇGC) Yönetim Kurulu Başkanı Cafer Esendemir, 24 Mart tarihinin; Türk basın tarihine düşülen ‘kara bir not‘ olduğunu ifade ederek, dünyada eşi benzeri olmadığını savunduğu ‘kitap taslağı baskını‘nın da gazetecilerin hangi açmazla karşı karşıya olduğunu net bir şekilde ortaya koyduğunu söyledi.
Esendemir, ‘Ergenekon Soruşturması‘ kapsamında tutuklanan gazeteci Ahmet Şık‘ın, kaleme almış olduğu ve ‘İmamın Ordusu‘ adını vermiş olduğu kitap taslağının, ‘örgütsel doküman‘ olduğu gerekçesiyle Radikal Gazetesi‘nin baskına uğramasına sert tepki gösterdi. Baskının gerçekleştiği 24 Mart tarihinin, aynı zamanda da Türk basın tarihine düşülecek ‘kara bir not‘ olarak gördüklerini kaydeden Esendemir, bugün gelinen noktada sansürün, bilgi, teknoloji ve dijital çağda kendisini başka bir mantığa büründürdüğünü
dile getirdi.
Esendemir, "Yayınlanmamış yazı veya kitaplar, Abdulhamit Han döneminde önceden kontrol edilir, ancak sansürcüye göre sakıncalı olan bölümlerin yayınlanması önlenirdi. Anılan dönemde bunlar yapılır, fakat yazarlar tutuklanmazdı. 12 Eylül Dönemi‘nde yine binlerce kitabın yok edildiğini daha dün gibi anımsıyoruz" dedi. Basında sansürün kaldırılışının üzerinden 103 yıllık bir zaman dilimi geçmesine karşın, bugün ‘ileri demokrasi‘ söylemleri ışığında düşünce ve ifade özgürlüğüne set çekildiğini, bu durumun da
kendilerini üzdüğünü dile getiren Esendemir, gazeteci, yazar ve çizerlere yönelik açılan davalar, yaşanan tutuklamalar ve engellemelerin, darbe süreçlerinde görülmemiş boyutlara ulaştığını öne sürdü.
Cafer Esendemir, "Dünyada eşi benzeri olmayan ‘kitap taslağı avı‘ da Türkiye‘de medya mensuplarının hangi açmazlarla karşı karşıya olduğunun açık bir kanıtıdır. Gazeteciler düşüncelerini hür ve özgür iradeleriyle topluma yansıtmak durumundadır. Kamuoyunu aydınlatma görevi üstlenen basın mensuplarının sözü edilen ileri demokrasi atağında belirleyici bir rol üstlenmesi gerekirken uğradıkları haksızlık, engelleme ve tutuklamalar, Türkiye‘yi dünya kamuoyunda da küçük düşürecektir. Çeşitli hukuk çevrelerinin
de karşı çıktığı gibi basılmamış kitabın peşine düşülmesi hukuken de abes ve tuhaf olarak değerlendirilmektedir" diye konuştu.
Söz konusu kararın, şüphelenilen her basın mensubunun bilgisayarına, doküman ve belgelerine her an el konulabileceğinin de açık bir göstergesi olduğuna dikkat çeken Esendemir, ‘İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi‘nde yer alan; "Herkesin düşünce ve anlatım özgürlüğü hakkı vardır. Bu hak düşünce nedeniyle rahatsız edilmemek, ülke sınırları olmaksızın, bilgi ve düşünceleri her yoldan araştırmak, elde etmek ve yaymak hakkını gerekli kılar" ifadesini hatırlattı. Esendemir, "Medya sektöründe ciddi iş kaygıları
ve ekonomik sıkıntılar baş göstermişken, ilgili ve yetkililerin soruna çözüm bulma girişimleri yerine düşünceye set çekme mantığı asla kabul edilemez" ifadesini kullandı.
Kaynak: İHA
dile getirdi.
Esendemir, "Yayınlanmamış yazı veya kitaplar, Abdulhamit Han döneminde önceden kontrol edilir, ancak sansürcüye göre sakıncalı olan bölümlerin yayınlanması önlenirdi. Anılan dönemde bunlar yapılır, fakat yazarlar tutuklanmazdı. 12 Eylül Dönemi‘nde yine binlerce kitabın yok edildiğini daha dün gibi anımsıyoruz" dedi. Basında sansürün kaldırılışının üzerinden 103 yıllık bir zaman dilimi geçmesine karşın, bugün ‘ileri demokrasi‘ söylemleri ışığında düşünce ve ifade özgürlüğüne set çekildiğini, bu durumun da
kendilerini üzdüğünü dile getiren Esendemir, gazeteci, yazar ve çizerlere yönelik açılan davalar, yaşanan tutuklamalar ve engellemelerin, darbe süreçlerinde görülmemiş boyutlara ulaştığını öne sürdü.
Cafer Esendemir, "Dünyada eşi benzeri olmayan ‘kitap taslağı avı‘ da Türkiye‘de medya mensuplarının hangi açmazlarla karşı karşıya olduğunun açık bir kanıtıdır. Gazeteciler düşüncelerini hür ve özgür iradeleriyle topluma yansıtmak durumundadır. Kamuoyunu aydınlatma görevi üstlenen basın mensuplarının sözü edilen ileri demokrasi atağında belirleyici bir rol üstlenmesi gerekirken uğradıkları haksızlık, engelleme ve tutuklamalar, Türkiye‘yi dünya kamuoyunda da küçük düşürecektir. Çeşitli hukuk çevrelerinin
de karşı çıktığı gibi basılmamış kitabın peşine düşülmesi hukuken de abes ve tuhaf olarak değerlendirilmektedir" diye konuştu.
Söz konusu kararın, şüphelenilen her basın mensubunun bilgisayarına, doküman ve belgelerine her an el konulabileceğinin de açık bir göstergesi olduğuna dikkat çeken Esendemir, ‘İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi‘nde yer alan; "Herkesin düşünce ve anlatım özgürlüğü hakkı vardır. Bu hak düşünce nedeniyle rahatsız edilmemek, ülke sınırları olmaksızın, bilgi ve düşünceleri her yoldan araştırmak, elde etmek ve yaymak hakkını gerekli kılar" ifadesini hatırlattı. Esendemir, "Medya sektöründe ciddi iş kaygıları
ve ekonomik sıkıntılar baş göstermişken, ilgili ve yetkililerin soruna çözüm bulma girişimleri yerine düşünceye set çekme mantığı asla kabul edilemez" ifadesini kullandı.