Demokrat Yargı: Doğan Öz‘Ün Katilleri Ve Katline Yol Açan Zihniyet Yargılanmalı
Demokrat Yargı, Doğan Öz‘ün katillerinin ve katline yol açan zihniyetin yargılama sürecinin etkin ve sağlıklı bir şekilde acilen başlatılmasını istedi.
Demokrat Yargı, Doğan Öz‘ün katillerinin ve katline yol açan zihniyetin yargılama sürecinin etkin ve sağlıklı bir şekilde acilen başlatılmasını istedi.
Konuya ilişkin yazılı bir açıklama yapan Demokrat Yargı, Türkiye‘nin geçmişten bugüne gelen siyasi tarihini öldürülen aydınlar ile onların faillerinin fotoğraflarının birbirine eşlik ettiği bir ahlaki ortam içinde takip ettiklerini ifade etti.
Cinayete kurban giden aydınlar ile faillerinin toplumsal anlam dünyamızda giderek birbirine denk taraflar haline getirildiğini savunan dernek, siyasal kayıtsızlığın ürkütücü boyutlarda olduğunu ileri sürdü.
Bu ciddi sorunun yalnızca toplumsal ve siyasal bir sorun değil, hukuk, yargı, zabıta kuvvetleri, medya ile ilgili bir sorun olduğunun dile getirildiği açıklamada, soruna aynı ciddiyetle yaklaşacak siyaset, toplum ve yargı aktörlerini beklemeye hâlâ devam edildiği kaydedildi.
Türk siyasi tarihinin aydınların mezar taşları ile yazıldığının iddia edildiği açıklamada, "Ali Şükrü Bey, Ümit Kaftancıoğlu, Bedrettin Cömert, Doğan Öz, Uğur Mumcu, Musa Anter, Ahmet Taner Kışlalı, Mustafa Özbilgin ve Hrant Dink gibi daha nice aydının ismi siyasi dönemeçlerin örüldüğü mezar taşlarının üzerine yazılmış durumda. İsimleri ve öyküleriyle anılmayı bekleyen daha nice aydın var onlarla aynı siyasi mezarlığı paylaşan. Bu isimlerin hepsi de ayrı bir siyasi önem ve vurguya işaret etmektedir. Fakat öldürülen aydınların isimlerinin siyasi bakımından taşıdığı önemin kurban gittikleri cinayete yönelik soruşturmalarda tersine dönmesi ve soruşturmaların olağanüstü kayıtsız ve ilgisiz biçimlerde yürütülmesi ve hatta Doğan Öz cinayetinde olduğu üzere açık bir aklamaya dönüşmesi, siyasi sorunun çok daha ciddi boyutlarda olduğunu göstermektedir." denildi.
Siyasi cinayetlerin yetersiz ve eksik bir adlandırma olduğunun savunulduğu açıklamada, ortada bir tek kişi veya gruba ilişkin bir fail olmadığı, çok çeşitli kişi, kurum, yapı ve piyasaları bir araya getiren bir ‘cinayet endüstrisi‘nin varolduğunun anlaşıldığı kaydedildi.
Bugün toplum, siyaset ve yargı aktörlerinin siyasi cinayetlerin çözülmesi ve muhtemel cinayetlerin önüne geçilmesine yönelik samimiyeti, bu meselenin geleneksel devletin dönüşümü ile beraber değerlendirilmesi gerekliliği ile ölçüldüğünün dile getirildiği açıklamada, "Mevcut kurumlar ve devlet yapıları insanı ve insan onurunu temel alan bir yeni zihniyet ile bir yeniden inşadan geçirilmeli ve Türk siyasi tarihi mezar taşlarının ve çözülememiş cinayetlerin lanetinden kurtarılmalıdır. Bu itibarla 33 yıl önce bugün katledilen adalet ve demokrasi arayıcısı Merhum Doğan Öz’ün katillerinin ve katline yol açan zihniyetin yargılama sürecinin etkin ve sağlıklı bir şekilde acilen başlatılmasını umuyor, anısı önünde saygıyla eğiliyoruz." ifadeleri kullanıldı.
Konuya ilişkin yazılı bir açıklama yapan Demokrat Yargı, Türkiye‘nin geçmişten bugüne gelen siyasi tarihini öldürülen aydınlar ile onların faillerinin fotoğraflarının birbirine eşlik ettiği bir ahlaki ortam içinde takip ettiklerini ifade etti.
Cinayete kurban giden aydınlar ile faillerinin toplumsal anlam dünyamızda giderek birbirine denk taraflar haline getirildiğini savunan dernek, siyasal kayıtsızlığın ürkütücü boyutlarda olduğunu ileri sürdü.
Bu ciddi sorunun yalnızca toplumsal ve siyasal bir sorun değil, hukuk, yargı, zabıta kuvvetleri, medya ile ilgili bir sorun olduğunun dile getirildiği açıklamada, soruna aynı ciddiyetle yaklaşacak siyaset, toplum ve yargı aktörlerini beklemeye hâlâ devam edildiği kaydedildi.
Türk siyasi tarihinin aydınların mezar taşları ile yazıldığının iddia edildiği açıklamada, "Ali Şükrü Bey, Ümit Kaftancıoğlu, Bedrettin Cömert, Doğan Öz, Uğur Mumcu, Musa Anter, Ahmet Taner Kışlalı, Mustafa Özbilgin ve Hrant Dink gibi daha nice aydının ismi siyasi dönemeçlerin örüldüğü mezar taşlarının üzerine yazılmış durumda. İsimleri ve öyküleriyle anılmayı bekleyen daha nice aydın var onlarla aynı siyasi mezarlığı paylaşan. Bu isimlerin hepsi de ayrı bir siyasi önem ve vurguya işaret etmektedir. Fakat öldürülen aydınların isimlerinin siyasi bakımından taşıdığı önemin kurban gittikleri cinayete yönelik soruşturmalarda tersine dönmesi ve soruşturmaların olağanüstü kayıtsız ve ilgisiz biçimlerde yürütülmesi ve hatta Doğan Öz cinayetinde olduğu üzere açık bir aklamaya dönüşmesi, siyasi sorunun çok daha ciddi boyutlarda olduğunu göstermektedir." denildi.
Siyasi cinayetlerin yetersiz ve eksik bir adlandırma olduğunun savunulduğu açıklamada, ortada bir tek kişi veya gruba ilişkin bir fail olmadığı, çok çeşitli kişi, kurum, yapı ve piyasaları bir araya getiren bir ‘cinayet endüstrisi‘nin varolduğunun anlaşıldığı kaydedildi.
Bugün toplum, siyaset ve yargı aktörlerinin siyasi cinayetlerin çözülmesi ve muhtemel cinayetlerin önüne geçilmesine yönelik samimiyeti, bu meselenin geleneksel devletin dönüşümü ile beraber değerlendirilmesi gerekliliği ile ölçüldüğünün dile getirildiği açıklamada, "Mevcut kurumlar ve devlet yapıları insanı ve insan onurunu temel alan bir yeni zihniyet ile bir yeniden inşadan geçirilmeli ve Türk siyasi tarihi mezar taşlarının ve çözülememiş cinayetlerin lanetinden kurtarılmalıdır. Bu itibarla 33 yıl önce bugün katledilen adalet ve demokrasi arayıcısı Merhum Doğan Öz’ün katillerinin ve katline yol açan zihniyetin yargılama sürecinin etkin ve sağlıklı bir şekilde acilen başlatılmasını umuyor, anısı önünde saygıyla eğiliyoruz." ifadeleri kullanıldı.