Mardin‘de "Medeniyetler Buluşması Paneli" Yapıldı
Mardin‘de 2. Uluslar Mardin Resim Sempozyumu kapsamında "Medeniyetler Buluşması" konulu panel düzenlendi.
Atatürk Kültür Merkezi‘nde Vali yardımcısı Şenol Koca, kurum amirleri ve öğrencilerin katıldığı panele konuşmacı olarak Prof. Dr. Süleyman Saim Tekcan, Prof. Dr. Zahit Büyükişleyen ile Marmara Üniversite Öğretim Üyesi ve Sanat Eleştirmeni Canan Beykal katıldı. Panelde bir konuşma yapan Prof. Dr. Süleyman Saim Tekcan Türkiye‘nin müzelere ihtiyacı olduğunu söyledi. Tekcan, "Bütün dünyayı gezenler vardır mutlaka. Ama dünyanın hiçbir yerinde böyle bir kent yok. Çok şanslıyız böyle bir kentimiz ve böyle bir
ülkemiz için. Bu ikincisi yapılan uluslara arası sempozyum ve panelde bulunmak büyük bir mutluluk. İnsanların yetişmesi sadece okullarda verilen sanat eğitimi gibi derslerle de olmuyor. Bu eğitimlerin içerisinde kuşkusuz ki müzeler oluyor. Ben bir müze kurucusu olarak bu ihtiyacı iyi bilen birisiyim. Londra‘da bir sergi açıldı. Türklerin bin yılı sergisi. Bu sergi açıldığı tarih itibariyle dünyada en çok gezileni oldu. O sergideki sergilenen eserlerin de yüzde 98‘i Türkiye‘den gitti. Bu sergiyi de
gezenlerin yüzde 28‘i Türk‘tü. Bu demek ki ülkemizde müzelere çok ihtiyaç var. Ama biz Türk sanatçısı olarak ne yapmalıyız. Kendi kültürümüzün temel edindiği bir sanat nasıl oluşmalıdır. Oysa dünyada hiçbir ülkede olmayan medeniyetlerin beşiği bir ülkede yaşıyoruz. Ama batı sanatına benzer bir sanat yapıyoruz. son 30 yıl içerisinde benim gözlemlediğim Türk sanatçıları içerisinde artık batı sanatı olmayan kendi ülkelerini baz alan düşünen ve çağın gereği olan eserler üretmeye başladılar. Bu güzel ama şimdi
çağdaş müzelere de artık ihtiyacımız oldu" diye konuştu.
Marmara Üniversite Öğretim Üyesi ve Sanat Eleştirmeni Canan Beykal de panel için bir konuşma metni hazırladığını fakat Mardin‘e geldiği zaman birçok terimlerinin değiştiğini söyledi. Beykal, "Bir yazı hazırlamıştım. Fakat Mardin‘e geldiğim zaman hepsi uçtu gitti. Çünkü farklı şeyler düşünmeye başladım. Güzellik anlayışım değişti. Benim için güzel olan yerde deniz ağaçlar olmalıydı. Ama Mardin‘in kendisi güzellik yolunda. İnsan eliyle yapılandırılmış güzellikler oluşturulmuş. O yüzden güzellik kavramın
değişti. Medeniyetler buluşması dediğimiz olayın burada başka bir yerde olması mümkün değil. Burada medeniyetler bu şehri şehir yapmış. İstanbul‘da hiçbir medeniyet olmasaydı tek başına gene güzeldi. Ama burasını bir kültür merkezi yapan insan kurgusu olarak düşündüm. Burada çok güzel bir proje var. Çok değerli hocalarımız var. Uzun zamandan beridir devlet elini sanattan çekmişti. Sanatı özel kesimler bırakmıştı. Ama Mardin‘de farklı bir şey gördüm. Yerel yönetimlerin yerine valiliğin destek olması bence
ender bir şey. Çünkü biz valilerin odasına pek gitmeyiz. Ama belediye reisleri ile bir irtibatımız vardır. Mardin‘de bunun tersini gördük" dedi.
Prof. Dr. Zahit Büyükişleyen ise burada olmaktan büyür bir memnuniyet duyduğunu ilk defa Mardin‘e geldiğini ve hayran kaldığını söyledi. Büyükişleyen, "Ben burada ressam olarak geldim ve bunu büyük bir onurla kabul ettim. Medeniyetler buluşması Mardin‘e çok yakışacak bir şey aslında. Artuklulur, Hititler Bizanslar kimler yok ki. Burada birkaç dinin bulunduğu bir kültür var. Sanat‘ta Türklere özgü bir şey olmasının bir dereceye kadar olarak kabul ediyorum. Yani bir yerel düşünce hiçbir zaman evrensele
varamaz. Yerel kültür eğer değişik akımlarla beslenmemişse tek yönlü olmaya mecburdur. Bunun örneklerini hep görüyoruz. Mesela yakın evlenmelerden sakat çocuklar doğuyor. Bir köyden dışarıya kız bırakmazlar. Herkes akrabasıyla evlenmeli. Gerçekten yaratık diyorum. Ama melezler dünyanın en güzel yaratıkları. Bir kuzeyin bir güneyin insanı birlikte olduğu zaman ortaya doğan çocuklarında son derece güzel olduklarını görüyoruz" şeklinde konuştu.
Kaynak: İHA
ülkemiz için. Bu ikincisi yapılan uluslara arası sempozyum ve panelde bulunmak büyük bir mutluluk. İnsanların yetişmesi sadece okullarda verilen sanat eğitimi gibi derslerle de olmuyor. Bu eğitimlerin içerisinde kuşkusuz ki müzeler oluyor. Ben bir müze kurucusu olarak bu ihtiyacı iyi bilen birisiyim. Londra‘da bir sergi açıldı. Türklerin bin yılı sergisi. Bu sergi açıldığı tarih itibariyle dünyada en çok gezileni oldu. O sergideki sergilenen eserlerin de yüzde 98‘i Türkiye‘den gitti. Bu sergiyi de
gezenlerin yüzde 28‘i Türk‘tü. Bu demek ki ülkemizde müzelere çok ihtiyaç var. Ama biz Türk sanatçısı olarak ne yapmalıyız. Kendi kültürümüzün temel edindiği bir sanat nasıl oluşmalıdır. Oysa dünyada hiçbir ülkede olmayan medeniyetlerin beşiği bir ülkede yaşıyoruz. Ama batı sanatına benzer bir sanat yapıyoruz. son 30 yıl içerisinde benim gözlemlediğim Türk sanatçıları içerisinde artık batı sanatı olmayan kendi ülkelerini baz alan düşünen ve çağın gereği olan eserler üretmeye başladılar. Bu güzel ama şimdi
çağdaş müzelere de artık ihtiyacımız oldu" diye konuştu.
Marmara Üniversite Öğretim Üyesi ve Sanat Eleştirmeni Canan Beykal de panel için bir konuşma metni hazırladığını fakat Mardin‘e geldiği zaman birçok terimlerinin değiştiğini söyledi. Beykal, "Bir yazı hazırlamıştım. Fakat Mardin‘e geldiğim zaman hepsi uçtu gitti. Çünkü farklı şeyler düşünmeye başladım. Güzellik anlayışım değişti. Benim için güzel olan yerde deniz ağaçlar olmalıydı. Ama Mardin‘in kendisi güzellik yolunda. İnsan eliyle yapılandırılmış güzellikler oluşturulmuş. O yüzden güzellik kavramın
değişti. Medeniyetler buluşması dediğimiz olayın burada başka bir yerde olması mümkün değil. Burada medeniyetler bu şehri şehir yapmış. İstanbul‘da hiçbir medeniyet olmasaydı tek başına gene güzeldi. Ama burasını bir kültür merkezi yapan insan kurgusu olarak düşündüm. Burada çok güzel bir proje var. Çok değerli hocalarımız var. Uzun zamandan beridir devlet elini sanattan çekmişti. Sanatı özel kesimler bırakmıştı. Ama Mardin‘de farklı bir şey gördüm. Yerel yönetimlerin yerine valiliğin destek olması bence
ender bir şey. Çünkü biz valilerin odasına pek gitmeyiz. Ama belediye reisleri ile bir irtibatımız vardır. Mardin‘de bunun tersini gördük" dedi.
Prof. Dr. Zahit Büyükişleyen ise burada olmaktan büyür bir memnuniyet duyduğunu ilk defa Mardin‘e geldiğini ve hayran kaldığını söyledi. Büyükişleyen, "Ben burada ressam olarak geldim ve bunu büyük bir onurla kabul ettim. Medeniyetler buluşması Mardin‘e çok yakışacak bir şey aslında. Artuklulur, Hititler Bizanslar kimler yok ki. Burada birkaç dinin bulunduğu bir kültür var. Sanat‘ta Türklere özgü bir şey olmasının bir dereceye kadar olarak kabul ediyorum. Yani bir yerel düşünce hiçbir zaman evrensele
varamaz. Yerel kültür eğer değişik akımlarla beslenmemişse tek yönlü olmaya mecburdur. Bunun örneklerini hep görüyoruz. Mesela yakın evlenmelerden sakat çocuklar doğuyor. Bir köyden dışarıya kız bırakmazlar. Herkes akrabasıyla evlenmeli. Gerçekten yaratık diyorum. Ama melezler dünyanın en güzel yaratıkları. Bir kuzeyin bir güneyin insanı birlikte olduğu zaman ortaya doğan çocuklarında son derece güzel olduklarını görüyoruz" şeklinde konuştu.
