Arap dünyasına Batı’nın önerdiği model ülke Türkiye

Mısır’da Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek’e karşı protestolar sürüyor. Siyasi krizi çözmek üzere Devlet Başkanı Yardımcısı Ömer Süleyman ile muhalif gruplar arasında yapılan görüşmeler hem göstericileri tatmin etmedi ve hem sorunun ‘pat’ durumunda bir değişik



Almanya’nın en saygın gazetelerinden Süddeutsche Zeitung’da, Türkiye uzmanı Kai Strittmatter’in konuyla ilgili bir makalesi yayımlandı. Gazetenin Türkiye temsilcisi Strittmatter, Türkiye‘nin Mısır için örnek teşkil edecek bir ülke olup olmadığı konusunu irdeledi. Mısır’da halkın ayaklandığı ilk günlerde başta ABD Başkanı Barack Obama olma üzere tüm batı liderlerinin ‘durumu izlemekle’ yetinirken Mübarek’e istifa etmesine yönelik net mesajlar gönderen liderin Recep Tayyip Erdoğan olduğuna dikkat çeken Strittmatter, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AK Parti) Arap ülkelerinin üzerindeki etkisini değerlendirdi. “AK Parti örneği Batı’ya, İslâmi hareketlerin de pekâlâ değişebileceğini, din ve reformun bir biriyle bağdaştırılabilineceğini gösterdi.” diyen Strittmatter, Mısırlı Müslüman Kardeşler’e güzel örnek olabileceğini belirtiyor. ‘Türkiye Modeli’nin Arap dünyasındaki dini çevrelere ise demokrasi ve ekonomideki liberalleşmenin kaos ya da manevi değerlerin kaybedilmesi anlamına gelmediğine de dikkat çeken Strittmatter şu tespitlerde bulundu: “Adalet ve Kalkınma Partisi hükümetinin sekiz yıllık iktidarının ardından Türkiye bugüne dek hiç olmadığı kadar büyüme yaşıyor. Ülke hiç olmadığı kadar özgür. Ve uluslararası alanda da oynadığı rol, her geçen yıl biraz daha büyüyor.”

Mısır dâhil sekiz Arap ülkesinde yapılan bir araştırmadan veriler veren Strittmatter, anketlerde üçte ikilik bir çoğunluğun “Evet, Türkiye bize örnektir” dediğine dikkat çekiyor. Türk demokrasisin mükemmel olmaktan henüz çok uzak olduğunun altını da çizen gazeteci, Başbakan Erdoğan çifte standart uygulamayı sevdiğini de belirtiyor. “Erdoğan‘ın Mısır konusunda yaptığı ihtiraslı özgürlük ve demokrasiyle ilgili açıklamaları, İran rejimi geçen yıl muhalefeti kanlı biçimde bastırdığı dönemde duymak, hoş olurdu.” olurdu diyen Strittmatter, ‘Ancak Türkiye bölgede yön tayini gündeme geldiğinde, parlak bir örnek teşkil ettiğini’ yineliyor.

“Tunus‘un sürgünde yaşayan İslâmcı muhalif lideri Raşid Gannuşi 22 yıl sonra ülkesine döndüğünde, ülkesi için Adalet ve Kalkınma Partisi benzeri bir yapılanma tasavvur ettiğini söyleyerek, ‘AKP, İslâm ve demokrasinin uyuşabileceğini gösterdi‘ dedi.” diyen Strittmatter, yorumunu şöyle tamamlıyor: “Türkiye‘nin İsrail‘e yönelik eleştirileri sebebiyle Batı tarafından sert biçimde saldırıya uğramasının üzerinden altı ay geçti. İlginçtir ki, aynı dönemlerde El Kaide örgütünün iki numaralı ismi Ayman El Zevahiri Türkiye‘yi “Batı‘nın hizmetkârı” olduğu ve “düşman İsrail‘le işbirliği yaptığı” gerekçesiyle tehdit etmişti. Bu bir tesadüf değil. Türkiye modeli, İslâm dünyasındaki radikaller için bir tehdittir.”

CEM ÖZDEMİR’E GÖRE TUNUS VE MISIR İÇİN ÖRNEK ÜLKE: TÜRKİYE
Yeşiller Eşbaşkanı Cem Özdemir de Arap dünyasındaki ‘çalkantıları’ irdeleyen bir yazıyı kaleme aldı. Spiegel Online’da yayımlanan “Arap demokrasisini kim ayılta bilir” başlıklı yazıda Özdemir, Müslüman Arap ülkelerindeki gelişmeler İran odaklı ‘tek boyutlu’ değerlendirildiğine dikkat çekiyor. Seçimler olursa Müslümanların hükümete gelebileceğinden, Hamas örneğinde, diktatörlüklerin tolere edildiğini belirten Özdemir, Batının bu bakış açısını ‘dar’ olarak değerlendirdi. Arap ülkelerine ‘örnek model’ aranırken çoğu zaman Türkiye’nin göze ardı edildiğinin üzerine duran Özdemir, AKP’nin ‘Arap dünyasında İslamcılık yüzünden demokrasileşme çabaları sonra erecek’ tezlerine güzel bir antitez olduğunu belirtti. Bu bölgedeki insanların demokrasi ve özgürlük içinde bir hayat sürdürmeye haklarının olduğunu vurgulayan Özdemir, bunun gerçekleşmesi için sarf edilen çabalarda bu bölgedeki Avrupa’nın en önemli müttefiki Türkiye’nin de dâhil edilmesi gerektiğini yazdı.

WESTERWELLE DE TÜRKİYE’Yİ ÖVMÜŞTÜ
Almanya Federal Dışişleri Bakanı Guido Westerwelle, Yabancı Gazeteciler Cemiyeti’ne (VAP) üye gazetecilerle uluslararası gelişmeler başta olmak üzere farklı konuları değerlendirken, ““Türkiye’nin istikameti tek anlam içerecek biçimde Avrupa yönünde ilerlemelidir. Avrupa ise Türkiye’yi hiçbir zaman gözden çıkarmamalıdır.” demişti. Türkiye’nin bugüne kadar gerçekleştirdiği iç reformlardan bahsederken “nefes kesici” ifadesini kullanan Hür Demokrat Partili (FDP) Liberal Dışişleri Bakanı Westerwelle, imalı bir dille anayasa değişikliğinin Türkiye’yi daha sıkı biçimde Avrupa’ya bağlayacağına işaret etmişti.

ALMANYA MÜBAREK’E KAPILARINI AÇMALI
Bu arada Alman medyasında Mısır Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek‘in Almanya‘da bir hastanede kalması konusundaki spekülasyonlar devam ediyor. Federal Hükümet Sözcüsü Steffen Seibert, bu konuyla ilgili herhangi bir talebin bulunmadığını açıklamıştı. Hıristiyan Demokrat Birlik Partili (CDU) Avrupa Birliği Parlamentosu üyesi Elmar Brok ise Frankfurter Rundschau’ya yaptığı açıklamada “Almanya’nın Mübarek’i kabul edeceğine dahil net sinyal” vermesi gerektiğini belirtti. Olası bir istifadan sonra Mübarek için bir açık kapı göstermenin Mısır’daki krizin çözümü için bir katkı sağlanabileceği yönünde görüş belirten Brok, “Eğer geçici hükümet için bu şekilde yol açılacaksa, bu yapılmalı.” diyerek, 2003 yılında Gürcistan’ın devrik Cumhurbaşkanı Eduard Şevardnadze için de bu şekilde teklif yapıldığına dikkat çekti.

Sosyal Demokrat Partili (SPD) AB Milletvekili Martin Schulz da bu konuya olumlu bakıyor. Schulz, Mısır’da değişiklik için tüm yollar denenmesi gerektiğini belirtti. Hür Demokrat Partisi’nin (FDP) güvenlik politikaları sözcüsü Elke Hoff da geçen günlerde Mübarek’in Almanya’ya kabul edilmesi için olumlu sinyaller vermişti.

Yeşiller Partisi’nin Federal Meclis Fraksiyonu Eşbaşkanı Jürgen Trittin ise Hannoversche Allgemeine gazetesine yaptığı açıklamada Almanya’nın ‘mülteci desteği vermemesi’ gerektiğini, Mısır halkının Almanya’dan en son çare olarak bunu beklediğini belirtti. Yeşiller Eşbaşkanı Cem Özdemir de bu yönteme şüpheci yaklaşarak, “Almanya başarısız despotların lüks sığınağı haline gelmemeli.” dedi.