TBMM Çevre Komisyonu Başkanı Özdalga: Türkiye Kyoto‘ya taraf olmakla ne kaybetti?
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Çevre Komisyonu Başkanı ve AK Parti Ankara Milletvekili Haluk Özdalga, “Türkiye Kyoto‘ya taraf olmakla ne kaybetti? Hangi sanayimiz ne fatura ödedi? Kyoto‘ya karşı olanların bu sorulara cevabı acaba nedir?” dedi. TBMM’d
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Çevre Komisyonu Başkanı ve AK Parti Ankara Milletvekili Haluk Özdalga, “Türkiye Kyoto‘ya taraf olmakla ne kaybetti? Hangi sanayimiz ne fatura ödedi? Kyoto‘ya karşı olanların bu sorulara cevabı acaba nedir?” dedi. TBMM’de Kyoto Protokolü‘nün, iklim değişikliğiyle mücadele için önemli hukuki belgelerden biri olduğunu hatırlattı. Özdalga, “Pek çok çevre, bu antlaşmanın Türkiye‘ye ağır faturası olacağını, sanayimizin Kyoto‘nun yükü altında ezileceğini ve ağır bedeller ödeyeceğini ileri sürüyordu. Türkiye‘nin Kyoto‘yu onaylamasına şiddetle karşı çıkıyorlardı. Gerçek o ki, Türkiye hiçbir fatura ödemedi, zarara uğramadı. Buna karşılık önemli kazançlar elde etti. Her şeyden önce, Türkiye artık böylesine önemli bir sözleşmeyi imzaladığı için eleştirilen bir ülke değil. Uluslararası iklim müzakerelerine çok daha aktif bir şekilde katılabiliyor. Kendi sera gazı emisyonlarını denetim altına almak için ciddi çalışmalar başlatmış durumda. Şimdi aradan iki yıl geçtikten sonra her şey açıkça gösteriyor ki, bazı çevrelerin bütün itirazlarına rağmen, Kyoto Protokolünü onaylamakla Türkiye çok doğru ve yerinde bir adım atmış oldu.” ifadelerini kullandı. AK Partili Özdalga, dünyada en az gelişmiş 50 dolayında ülke bulunduğunu, Türkiye‘nin bu toplantıyla üstlendiği koordinasyon görevinin toplantıyla sınırlı kalmayacağını ve devam edeceğini kaydetti. ‘‘Önümüzdeki 10 yıllarda gelişmekte olan ülkeler, en az gelişmiş ülkeler ile sanayileşmiş ülkeler arasında siyasi mücadelenin en önemli platformundan birini iklim değişikliği konusu oluşturacak.” diyen Özdalga, “Dünyadaki ısı artışını sanayileşme öncesi döneme göre iki derecede tutabilmek için atmosfere salınması gereken sera gazı miktarının tamamı gelişmekte olan ülkelere tahsis edilse bile bu ülkelerin sosyal ve ekonomik gelişmelerini gerçekleştirmeleri mümkün değil. Böyle zor bir problem var. Çünkü kalkınabilmek için ucuz enerjiye ihtiyaç var. Bu konu, önümüzdeki 10 yıllarda gelişmekte olan ülkeler ile gelişmiş ülkeler arasında en önemli çatışma alanını oluşturacak.” diye konuştu.
