Şanlıurfa'da hacı evleri
Hac ibadeti ve buna bağlı olarak gelişen çeşitli ritüeller Şanlıurfa'nın kültürel profilinde önemli bir yer tutmakta. İşte Şanlıurfa'da hacca gidenlerin ev kapıları...
Hac ibadeti ve buna bağlı olarak gelişen çeşitli ritüeller Şanlıurfa'nın kültürel profilinde önemli bir yer tutmaktadır. Şanlıurfa'da Hacca gidip gelenler kapılarını bakın nasıl süslerHac ibadeti ve buna bağlı olarak gelişen çeşitli ritüeller Şanlıurfa'nın kültürel profilinde önemli bir yer tutmaktadır. Hacı uğurlama, hacı karşılama ve bunları yaparken düzenlenen törensel yemekler ve "Hacı" adına evinin kapısına oğlu akrabası veya arkadaşları tarafından yapılan süslemeler ve büyük bir özenle yapılan hacı ziyaretleri, öncesi ve sonrasıyla Hac ibadetine verilen önemin ne olduğunu açıkça göstermektedir.
Hac ve Urfa Kentinde Hacca Gitme Geleneği;
Hac; Kutsal kabul edilen mekânları dini amaçla ziyaret etmek ve Islamın beş koşulundan birini yerine getirmek anlamına gelmektedir Hac sözcüğü Ibranice'de 'hag' şeklindedir. Hac ve hag çok eski bir Sami sözcüğü olup, Arami ve Sabi dilinde de kullanılmaktadır. Sözcük anlamı; Bir şeyin etrafında dönme, dolanma ve halk oyunudur. Daha sonraları bayram anlamını kazanmıştır. Arapça'da ise; 'gitmek, yönelmek, ziyaret etmek' anlamındadır. Fıkıh terimi olarak; olanağı olan her Müslüman'ın belirlenmiş zaman içinde Kabe'yi, Müzdelife ve Mina Dağını ziyaret ederek dini görevlerini yerine getirerek
yaptığı ibadet anlamındadır. Hac ziyaretini yerine getirenlere de 'hacı' sıfatı verilmektedir.
1900'lü yıllar öncesi hacca gitmek büyük bir külfetti, hacca gidiş-geliş kervanlarla gerçekleştirilmekte, yolculuk süresi altı ay ile bir yıl arasında değişmekteydi. Kervanların koruyucu güvenlik güçleri olmasına rağmen, yolların fiziksel koşullarının ağırlığının yanı sıra, kervanlara yapılan saldırılar, geçilen bölgelerdeki kabile çatışmaları, susuzluk açlık gibi tehlikelerle karşı karşıyaydılar. Bu zor koşullarda yaşamını kaybedip evine dönemeyen çok sayıda hacı adayı olmuştur. Bu nedenle hacca giden sayısı azdı. Ancak tanınmış eşraf, zengin tüccarlar, asiller ve mal mülk sahipleri gidebiliyordu. 1900-1908 tarihleri arasında II. Abdiılhamit tarafından Şam ile Medine arasında inşa ettirilen Hicaz demiryolu, daha çok sayıda hacı adayının kutsal topraklara güvenli bir şekilde ulaşmasını sağlamış ve bu hacılar için gerekli olan ihtiyaç maddelerinin (yiyecekler içecekler kişisel malzemeler) taşınması da çok daha kolay bir hale gelmiştir.
Karayolu ile hacca gidildiği dönemlerde Urfa son
HACI KAPI SÜSLEMELERİNİN DÖNEMLERİ:
Hacı kapı süslemelerini sanatçılardan alınan bilgilere göre üç döneme ayırmak mümkün olmuştur. Bu dönemler şunlardır:
Birinci Dönem-Fırça Dönemi(?-1970): Kendir sıva üzerine fırçayla, fresk tarzında yapılan süslemelerdir. Kendir sıva: Kendir lifleri, yumurta akı ve alçı karışımından oluşmaktadır. Dış kapının her iki yanı ve üstüne önce taş zeminde sıvanın dökülmemesi için küçük oyukçuklar oluşturulur, zemindeki bozukluklar spatüla yardımıyla macunlanır, düzeltilirdi. Kendir sıva kuruduktan sonra üzerine fırça ile süslemeler yapılmaktaydı. Bu süslemelerde 5 ana renk kullanılmaktaydı. Bu renkler; kırmızı, lacivert, siyah, sarı ve beyaz. Bu renklerden 200'e yakın ara renk elde edilmekteydi. Önceleri ustalar doğal boyalar kullanılırdı. Bu boyaların bazıları topraktan, siyah boya isten, kırmızı boya çemen bitkisinden elde edilirdi. Ustanın kendi hazırladığı bu doğal boyalar en kaliteli boyalardı. Dayanıklı kendir sıvanın yerine sonraları kolay ve
hazır olduğu için beton sıva kullanılmıştır. Bu dönemde; kullanılan yüzeyin özelliği nedeniyle bitkisel süslemeler daha canlı ve daha estetik olmuştur. Servi, saksıda sarmaşık, lale ve karanfil desenleri başta olmak üzere yapraklı ve çiçekli bitkilerin daha fazla kullanıldığı söylenebilir. Bu dönemde yazı az kullanılmıştır. Allah, Muhammet, besmele, çoğunlukla olmak üzere maşallah ve rızk Allahtandır ifadeleri de kullanılmıştır. Bu dönemdeki yazıların ayırt edici özelliği kısa ayetlerin kullanılmış olmasıdır. Kullanım yüzeyinin daha geniş olduğu ev içi süslemelerde bile uzun ayetler kullanılmamıştır. Çünkü yazı yazma farklı bir ustalık gerektirdiğinden yazı bu dönemde süsleme unsuru olarak baskın değildir.
İkinci dönem-Saç Teneke Dönemi(1970-1990):
Bu dönemde süslemeler doğrudan duvar zemin üzerine değilde duvara sabitlenen sac ve teneke levhalar üzerine uygulanmıştır. Süslemeler levha üzerine ya fırçayla, ya da baskıyla yapılmıştır. Baskı bir kolaylık sağladığı için, temel yazı unsurları aynı kalmakla birlikte,_Ayet'el Kürsi, İnna Fettahnaleke gibi uzun sureler de yer almıştır.
Süslemelerin en kolay ve en düşük maliyetle yapıldığı dönemdir. Süslemeler Photoshop yardımıyla bilgisayar ortamında hazırlanıp dijital baskı yapılmıştır. Uzun yazı süslemelerinin en fazla kullanıldığı, bitkisel motiflerin azaldığı bir dönemdir. Dijital baskıyla birlikte hac tabelalarına fotoğraf da girmiştir.
HACI KAPI SÜSLEMELERİNİN ÖZELLİKLERİ:
Süslemelerin temel amacı; hac ziyaretini ve kutsal mekânları betimlemek, hacca gidemeyenlere hac olayını resimle de olsa anlatabilmektir.
Dört temel süsleme unsuru vardır, bunlar: Kâbe resmi, Besmele, Allah'ın adı ve Hz Muhammed'din adıdır. Bunun yanında yerel ibadethaneler ve bazı tarihi eserlerde bir kısım hacı kapısı süslemelerinde kullanılmıştır.
Sosyal statü simgesiydi. Çünkü hacca gitmek de sosyal ve ekonomik yönden iyi olmayı gerektiriyordu Kapı süslemesinin görkemi, renkliliği hacının ekonomik durumu hakkında da bilgi vermektedir. Soylu ve zengin tüccarların evleri daha gösterişli olurdu.
Süslemeler genellikle naif (kendi kendini yetiştirmiş) ressamlar ve daha sonraları grafik ustaları tarafından yapılmıştır.
daha az rastlanmaktadır. İç mekânlarda misafir ağırlanacak odanın ön cephesi, pencere içleri, kapı yanı ve üstleri, dolap ve camların içleri, bu süslemelerin en yaygın yapıldığı yerlerdir.
Varlıklı ve evi geniş olanlar ev içi süslemesi yaptırmaktaydılar. İç mekanlardaki süslemeler genellikle misafir kabul edilecek oda ve eyvanlarda bulunurdu. Bunun sebebi evde konuk kabul edilecek odayı (misafir odası) belirlemektir. Kente gelen konuklar eski dönemlerde konaklama olanağı sınırlı olduğu için, hacı evlerinde ağırlanırlardı.
Dış kapı süslemelerinde yer sınırlaması nedeniye belli standartlara uyma zorunluluğu varken, iç mekân süslemesin zanaatkâr ve sanatçının zevkine göre farklı ve daha zengin motifler kullanılmıştır..
Süslemelerde çiçek, hurma ve servi ağacı en sık kullanılan desenlerdir.
Çiçek desenlerinde sıklıkla, gül, karanfil, şakşako (şakşakalillo), ve lale desenleri kullanılmıştır.
Süslemelerde insan ve hayvan motifi kullanılmazdı. İstisna olarak kuş ve yılan kullanılmıştır.
En sık kullanılan renkler yeşil, kırmızı, sarı ve kahverengi olup, mavi ve siyah renkler nadiren kullanılmıştır.
Yazılar hat bilgisi olan usta ya da sanaçı tarafından yazılırdı.
Kilim deseni ustalar için çizimi en zor olan desendi çünkü fazla zaman alırdı. Fazla zaman aldığı için de en pahalı desendi. Bu deseni ancak hali vakti gerçekten iyi olanlar yaptırabilmekteydi.
Hacı Kapıları Süsleme Sanatçıları:
Birinci Kuşak Namuslu Ali, Hacı Reşit Şaman, Mahmut Sabuncu, Haşim Mısır, Abdurrahman Polat, Abdurrahman Birden, Nihat Kürkçüoğlu, Fikret Güney, Halil Sabuncu,
ikinci Kuşak Ümit Sabuncu, Ömer Sabuncu, Mustafa Dörtbudak, Hüseyin Garip, Ahmet Göz, Mustafa Çiçekli. Bu süsleme sanatı mesleğini günümüzde tabelacılar devam ettirmektedir.
ÖNERİLER
Yok, olmak üzere olan bu geleneksel sanat eserlerini korumak için yerel yönetimlerce Urfa kent merkezindeki hacı kapı süslemelerinin bulunduğu sokak ve evlerin envanteri çıkarılmalıdır.
Anılan sokaklar projelendirilerek, ziyaretçilerin kent içi gezi programlarına dâhil edilmeleri sağlanabilir. Özel ziyaret sokakları konumuna kavuştu rulabilir.
Örnek bir Urfa evi alınarak hacı süsleme sanatı için örnek bir atölye haline dönüştürülebilir. Yaşayan sanatçılara en eski dönem sitilinde dış kapı ve iç mekân süslemesi yaptırılabilir. Burası bir tür örnek müze gibi değerlendirilebilir.
Süslemeler ve anlamları ile ilgili ziyaretçilere bilgi sağlayıcı broşür ve kitapçık hazırlanabilir.
Kültür ve Turizm Bakanlığının tanıtım amaçlı bastırdığı yurtiçi ve yurtdışı broşürlerde konuya yazılı ve resimli yer verilmeli, internet siteleri, ulusal ve yerel basında düzenli tanıtım yapılmalıdır.
Anılan sokakların fiziksel koşulları temizlik, güven görünümleri iyileştirilmelidir.
Şanlıurfa'da kamuoyu yaratmak amacıyla konuyla ilgili bir sergi açılabilir
Geleneksel "hacı süsleme" sanatı, çeşitli nedenlerle durma noktasına gelmiştir. Bunun başlıca nedenleri ise talep olmaması, talep olmaması nedeniyle yeni usta ve çırakların yetişmemesidir. Diğer yandan, kullanılan yeni teknoloji ile, yapılan dijital baskılı tabelalar geleneksel sanatın sonunu getirmiştir.
1842 yıllarında Urfa'da rastlanan kendine özgü stil, yerel ustalar ve sivil mimariye getirdiği inanç izleriyle 'hacı kapıları' Şanlıurfa inanç turizmi ekseninde değerlendirilebilecek urfanın inanç turizmi vizyonunu güçlendirecek bir destinasyon teması olabilir.
Hac ve Urfa Kentinde Hacca Gitme Geleneği;
Hac; Kutsal kabul edilen mekânları dini amaçla ziyaret etmek ve Islamın beş koşulundan birini yerine getirmek anlamına gelmektedir Hac sözcüğü Ibranice'de 'hag' şeklindedir. Hac ve hag çok eski bir Sami sözcüğü olup, Arami ve Sabi dilinde de kullanılmaktadır. Sözcük anlamı; Bir şeyin etrafında dönme, dolanma ve halk oyunudur. Daha sonraları bayram anlamını kazanmıştır. Arapça'da ise; 'gitmek, yönelmek, ziyaret etmek' anlamındadır. Fıkıh terimi olarak; olanağı olan her Müslüman'ın belirlenmiş zaman içinde Kabe'yi, Müzdelife ve Mina Dağını ziyaret ederek dini görevlerini yerine getirerek
yaptığı ibadet anlamındadır. Hac ziyaretini yerine getirenlere de 'hacı' sıfatı verilmektedir.
1900'lü yıllar öncesi hacca gitmek büyük bir külfetti, hacca gidiş-geliş kervanlarla gerçekleştirilmekte, yolculuk süresi altı ay ile bir yıl arasında değişmekteydi. Kervanların koruyucu güvenlik güçleri olmasına rağmen, yolların fiziksel koşullarının ağırlığının yanı sıra, kervanlara yapılan saldırılar, geçilen bölgelerdeki kabile çatışmaları, susuzluk açlık gibi tehlikelerle karşı karşıyaydılar. Bu zor koşullarda yaşamını kaybedip evine dönemeyen çok sayıda hacı adayı olmuştur. Bu nedenle hacca giden sayısı azdı. Ancak tanınmış eşraf, zengin tüccarlar, asiller ve mal mülk sahipleri gidebiliyordu. 1900-1908 tarihleri arasında II. Abdiılhamit tarafından Şam ile Medine arasında inşa ettirilen Hicaz demiryolu, daha çok sayıda hacı adayının kutsal topraklara güvenli bir şekilde ulaşmasını sağlamış ve bu hacılar için gerekli olan ihtiyaç maddelerinin (yiyecekler içecekler kişisel malzemeler) taşınması da çok daha kolay bir hale gelmiştir.
Karayolu ile hacca gidildiği dönemlerde Urfa son
HACI KAPI SÜSLEMELERİNİN DÖNEMLERİ:
Hacı kapı süslemelerini sanatçılardan alınan bilgilere göre üç döneme ayırmak mümkün olmuştur. Bu dönemler şunlardır:
Birinci Dönem-Fırça Dönemi(?-1970): Kendir sıva üzerine fırçayla, fresk tarzında yapılan süslemelerdir. Kendir sıva: Kendir lifleri, yumurta akı ve alçı karışımından oluşmaktadır. Dış kapının her iki yanı ve üstüne önce taş zeminde sıvanın dökülmemesi için küçük oyukçuklar oluşturulur, zemindeki bozukluklar spatüla yardımıyla macunlanır, düzeltilirdi. Kendir sıva kuruduktan sonra üzerine fırça ile süslemeler yapılmaktaydı. Bu süslemelerde 5 ana renk kullanılmaktaydı. Bu renkler; kırmızı, lacivert, siyah, sarı ve beyaz. Bu renklerden 200'e yakın ara renk elde edilmekteydi. Önceleri ustalar doğal boyalar kullanılırdı. Bu boyaların bazıları topraktan, siyah boya isten, kırmızı boya çemen bitkisinden elde edilirdi. Ustanın kendi hazırladığı bu doğal boyalar en kaliteli boyalardı. Dayanıklı kendir sıvanın yerine sonraları kolay ve
hazır olduğu için beton sıva kullanılmıştır. Bu dönemde; kullanılan yüzeyin özelliği nedeniyle bitkisel süslemeler daha canlı ve daha estetik olmuştur. Servi, saksıda sarmaşık, lale ve karanfil desenleri başta olmak üzere yapraklı ve çiçekli bitkilerin daha fazla kullanıldığı söylenebilir. Bu dönemde yazı az kullanılmıştır. Allah, Muhammet, besmele, çoğunlukla olmak üzere maşallah ve rızk Allahtandır ifadeleri de kullanılmıştır. Bu dönemdeki yazıların ayırt edici özelliği kısa ayetlerin kullanılmış olmasıdır. Kullanım yüzeyinin daha geniş olduğu ev içi süslemelerde bile uzun ayetler kullanılmamıştır. Çünkü yazı yazma farklı bir ustalık gerektirdiğinden yazı bu dönemde süsleme unsuru olarak baskın değildir.
İkinci dönem-Saç Teneke Dönemi(1970-1990):
Bu dönemde süslemeler doğrudan duvar zemin üzerine değilde duvara sabitlenen sac ve teneke levhalar üzerine uygulanmıştır. Süslemeler levha üzerine ya fırçayla, ya da baskıyla yapılmıştır. Baskı bir kolaylık sağladığı için, temel yazı unsurları aynı kalmakla birlikte,_Ayet'el Kürsi, İnna Fettahnaleke gibi uzun sureler de yer almıştır.
Süslemelerin en kolay ve en düşük maliyetle yapıldığı dönemdir. Süslemeler Photoshop yardımıyla bilgisayar ortamında hazırlanıp dijital baskı yapılmıştır. Uzun yazı süslemelerinin en fazla kullanıldığı, bitkisel motiflerin azaldığı bir dönemdir. Dijital baskıyla birlikte hac tabelalarına fotoğraf da girmiştir.
HACI KAPI SÜSLEMELERİNİN ÖZELLİKLERİ:
Süslemelerin temel amacı; hac ziyaretini ve kutsal mekânları betimlemek, hacca gidemeyenlere hac olayını resimle de olsa anlatabilmektir.
Dört temel süsleme unsuru vardır, bunlar: Kâbe resmi, Besmele, Allah'ın adı ve Hz Muhammed'din adıdır. Bunun yanında yerel ibadethaneler ve bazı tarihi eserlerde bir kısım hacı kapısı süslemelerinde kullanılmıştır.
Sosyal statü simgesiydi. Çünkü hacca gitmek de sosyal ve ekonomik yönden iyi olmayı gerektiriyordu Kapı süslemesinin görkemi, renkliliği hacının ekonomik durumu hakkında da bilgi vermektedir. Soylu ve zengin tüccarların evleri daha gösterişli olurdu.
Süslemeler genellikle naif (kendi kendini yetiştirmiş) ressamlar ve daha sonraları grafik ustaları tarafından yapılmıştır.
daha az rastlanmaktadır. İç mekânlarda misafir ağırlanacak odanın ön cephesi, pencere içleri, kapı yanı ve üstleri, dolap ve camların içleri, bu süslemelerin en yaygın yapıldığı yerlerdir.
Varlıklı ve evi geniş olanlar ev içi süslemesi yaptırmaktaydılar. İç mekanlardaki süslemeler genellikle misafir kabul edilecek oda ve eyvanlarda bulunurdu. Bunun sebebi evde konuk kabul edilecek odayı (misafir odası) belirlemektir. Kente gelen konuklar eski dönemlerde konaklama olanağı sınırlı olduğu için, hacı evlerinde ağırlanırlardı.
Dış kapı süslemelerinde yer sınırlaması nedeniye belli standartlara uyma zorunluluğu varken, iç mekân süslemesin zanaatkâr ve sanatçının zevkine göre farklı ve daha zengin motifler kullanılmıştır..
Süslemelerde çiçek, hurma ve servi ağacı en sık kullanılan desenlerdir.
Çiçek desenlerinde sıklıkla, gül, karanfil, şakşako (şakşakalillo), ve lale desenleri kullanılmıştır.
Süslemelerde insan ve hayvan motifi kullanılmazdı. İstisna olarak kuş ve yılan kullanılmıştır.
En sık kullanılan renkler yeşil, kırmızı, sarı ve kahverengi olup, mavi ve siyah renkler nadiren kullanılmıştır.
Yazılar hat bilgisi olan usta ya da sanaçı tarafından yazılırdı.
Kilim deseni ustalar için çizimi en zor olan desendi çünkü fazla zaman alırdı. Fazla zaman aldığı için de en pahalı desendi. Bu deseni ancak hali vakti gerçekten iyi olanlar yaptırabilmekteydi.
Hacı Kapıları Süsleme Sanatçıları:
Birinci Kuşak Namuslu Ali, Hacı Reşit Şaman, Mahmut Sabuncu, Haşim Mısır, Abdurrahman Polat, Abdurrahman Birden, Nihat Kürkçüoğlu, Fikret Güney, Halil Sabuncu,
ikinci Kuşak Ümit Sabuncu, Ömer Sabuncu, Mustafa Dörtbudak, Hüseyin Garip, Ahmet Göz, Mustafa Çiçekli. Bu süsleme sanatı mesleğini günümüzde tabelacılar devam ettirmektedir.
ÖNERİLER
Yok, olmak üzere olan bu geleneksel sanat eserlerini korumak için yerel yönetimlerce Urfa kent merkezindeki hacı kapı süslemelerinin bulunduğu sokak ve evlerin envanteri çıkarılmalıdır.
Anılan sokaklar projelendirilerek, ziyaretçilerin kent içi gezi programlarına dâhil edilmeleri sağlanabilir. Özel ziyaret sokakları konumuna kavuştu rulabilir.
Örnek bir Urfa evi alınarak hacı süsleme sanatı için örnek bir atölye haline dönüştürülebilir. Yaşayan sanatçılara en eski dönem sitilinde dış kapı ve iç mekân süslemesi yaptırılabilir. Burası bir tür örnek müze gibi değerlendirilebilir.
Süslemeler ve anlamları ile ilgili ziyaretçilere bilgi sağlayıcı broşür ve kitapçık hazırlanabilir.
Kültür ve Turizm Bakanlığının tanıtım amaçlı bastırdığı yurtiçi ve yurtdışı broşürlerde konuya yazılı ve resimli yer verilmeli, internet siteleri, ulusal ve yerel basında düzenli tanıtım yapılmalıdır.
Anılan sokakların fiziksel koşulları temizlik, güven görünümleri iyileştirilmelidir.
Şanlıurfa'da kamuoyu yaratmak amacıyla konuyla ilgili bir sergi açılabilir
Geleneksel "hacı süsleme" sanatı, çeşitli nedenlerle durma noktasına gelmiştir. Bunun başlıca nedenleri ise talep olmaması, talep olmaması nedeniyle yeni usta ve çırakların yetişmemesidir. Diğer yandan, kullanılan yeni teknoloji ile, yapılan dijital baskılı tabelalar geleneksel sanatın sonunu getirmiştir.
1842 yıllarında Urfa'da rastlanan kendine özgü stil, yerel ustalar ve sivil mimariye getirdiği inanç izleriyle 'hacı kapıları' Şanlıurfa inanç turizmi ekseninde değerlendirilebilecek urfanın inanç turizmi vizyonunu güçlendirecek bir destinasyon teması olabilir.