Bedelli askerlik yapan neleri kaçıracak

Kışlaya uğramayacak askerler neleri kaçıryor? İşte yanıtı:

Bedelli yasa tasarısı, kışlaya gitmeden askerlik yapmayı öngörüyor. Peki askerlikte neler öğreniliyor?

Sabah gazetesinde çalışan ve uzun dönem, kısa dönem ve bedelli askerlik yapan üç erkek, kışlaya uğramayacak askerlerin neler kaçırdığını tespit etti.

Askerlik biraz da şans işi... Ne kadar süre, nerede yapacağınız hiç belli olmaz. Kimi bedelli (28 gün), kimi kısa dönem (önceden dört, sonra altı ay), kimi de uzun dönem (15 ay) yapar. Bir günün bile çok kıymetli olduğu askerlikte takdir edersiniz ki, bu gruplar arasında hep tatlı-sert bir sürtüşme yaşanır. Kışla görmüşler bilir: Uzun dönemciler kısa dönemcilerden, kısacılar da bedellilerden pek haz etmez... Argüman hep aynıdır; kışlada daha fazla zaman geçiren, daha az zaman geçirene "Siz de askerlik mi yapıyorsunuz?" diye küçümser bir tavırla yaklaşır.

Sabah Ekler ekibinde farklı sürelerde askerlik yapan üç erkek, aramızdaki 'dönem sürtüşmeleri'ni de anımsayarak askerlikten neler öğrendiğimizi sorguladık. Bu deneyimlerin aslında sivil hayata fayda sağladığını gördük. Kışlaya gitmeden askerlik yapacaklar adına üzüldük, çok şeyin tadını bilemeyeceklerdi. Bakın bakalım neler?

GAZETE OKUMA ALIŞKANLIĞI KAZANMAK


Askerlik ve gazete deyince akla hemen Şok gelir. Askerlerin yoğun olduğu bölgelerde ve tabii kışlalarda satış rekorları kırdığını düşünürsünüz. Bir asker satın alır elden ele dolaşarak en az 20-25 asker okur. Satır satır hatmedilir. Bu gazeteyi okumak adına okuma yazma öğrenmek isteyen erlere rastlandığı da görülmüştür.

KADINLARIN KIYMETİNİ BİLMEK

İster uzun, ister kısa, ister bedelli olsun kışlaya girdiğiniz andan itibaren belli bir süre (10 gün ile iki ay arasında değişerebilir) kadın yüzü görmenizin mümkünatı yok. İlk çarşı izninizde ise gördüğünüz kadına uzaylı görmüş gibi şaşkınlık içerisinde bakarsınız. Kadının kıymetini bilmenizi sağlayan bu terbiye, sivil hayatınızda kadına daha 'saygılı' yaklaşmanızı sağlar.

FIRÇAYA DAYANIKLI OLMAK


Kışladan içeri adımınızı attığınız an aslında başka bir boyuta geçmişsinizdir. 'Normal koşullarda' bildiğiniz her şeyi unutmanız gerekir. Artık 'askeri koşullarda' başlıklı mantığını kavramak asla mümkün olmayan bir boyutta yaşamak durumundasınız. İçtima adı altında günde beş kere sayılırsınız. Sabah içtimalarında komutanlar sürekli fırça atar. Bu tür fırçalara her daim başınız dik, 'Emredersiniz komutanım' diye cevap verirsiniz. Her gün tekrarlanan bu durum sonucunda sivil hayatta, özellikle iş hayatında fırçaya daha dayanıklı olursunuz.

ÇARŞI İZNİ İÇİN TEMİZLİK

Asker her zaman temiz olur. Erlerin tırnaklarını asla uzun görmezsiniz, botlar boyalıdır, koltuk altı traşı yapılmıştır... Çünkü her hafta yapılan kontrollerde en ufak bir ayrıntı bile çarşı izninize mal olur. Temiz kalmaya bünye alıştığı için sivile çıktığınızda da temiz temiz yaşar gidersiniz.

DEĞİŞİK BİR MUTFAKLA TANIŞMAK


Her yörenin, ülkenin ayrı bir mutfağı olur, askeriyenin olmaz mı! Askeriye mutfağında asıl amaç erlerin kaybettiği enerjiyi vermektir. Lezzete pek önem verilmez. Buğday pilavı, salçasız nohut gibi sivil hayatta hiç rastlamayacağınız yemeklere denk gelebilirsiniz.

FARKLI BİR DİL ÖĞRENME FIRSATINI BULMA


Kışlalarda ayrı bir dil eğitimi verilmez ama zamanla kendiliğinden öğrenirsiniz. İçinde sivil hayatta küfür olarak adlandırılan birçok kelimenin normal bir şekilde kullanıldığı, bol bol rakamların geçtiği, 'dede, çömez, poşet, şafak' gibi farklı anlamlara gelen kelimelerin yer aldığı bir dildir. Misal "90'a üçler, uzunlar, poşetler, rap rap". (Yani 90 doğumlu üçüncü tertipler, uzun dönem askerlik yapanlar ve kısa dönemliler, koşun!)

DOĞAYLA MÜCADELE ETMEK

Malum dört mevsimin yaşandığı bir coğrafya burası. Ama askeriyede her dönem bahar mevsimi yaşanır. Onun için kışlalar her daim yemyeşildir. Lakin doğanın da bir döngüsü var. Kar da yağar, ağaçlar yapraklarını da döker... Bunlar hiç sorun değil. Her gün doğayla mücadele edilir. Yolları kar mı kapadı, açılır. Çam iğneleri çevreyi mi kirletiyor, temizlenir. Sonbaharda ağaçlar yapraklarını mı döküyor, tek tek toplanır... Doğayla mücadele elbette sivil hayata da sirayet eder.

BİR TÜR ANATOMİ SINIFI


Toplu yaşama pratiğinin en iyi tarafı, insan vücudunun nasıl bir koku makinesine dönüşeceğini görmeniz. Koğuş kokusu tabir edilen kokunun henüz çaresi bulunmadı. Ayak, ter, istemsiz gazlar karışımından oluşan bu koku, koğuşa girdiğiniz an keskinliği ile çarpar ama sonra alışırsınız. Terhis olunca da temiz havanın kıymetini bilirsiniz.

CEP TELEFONSUZ DA OLUR

Teknolojiyle iç içe bir hayat sürüyoruz. Ve cep telefonu bu hayatın en yaygın göstergesi. Ama cep telefonu olmadan nasıl bir hayat sürüyorduk? Kışlalarda cep telefonu dahil tüm kişisel teknolojik alet edavatın kullanımı yasak. Teknoloji olmadan nasıl bir yaşam sürülür öğreniyorsunuz.

CENK ERTEKİN (Foto muhabiri): Bedelli de olsa avcı komando olarak askerliğini yaptı. Bir ay da olsa sıkı bir eğitimden geçti. Manisa'da geçen günlerinde en çok silah ve kasaturasına kavuştuğu günü unutamıyor. Yeni dönem bedellilere göre kendini usta bir asker olarak görüyor. Askerlik sonrası bir süre daha ordu jimnastik hareketleri tüfeksiz serisini yapmaya devam etti. Erken kalkmayı özlüyor!

CÜNEYT ÇOMOĞLU (Görsel yönetmen): Çanakkale'de denizci olarak uzun dönem askerlik yaptı. İkmal çavuşuydu. Askerliğinin son döneminde grafiker olduğu anlaşıldı ve bilgi birikiminden yararlanıldı. Sabretmeyi öğrendi. Bilinci askerlikle ilgili pek çok şeyi unuttu. Ama bilinçaltı rahat durmuyor. Zaman zaman uykularında hâlâ askerlik yaptığını görüyor.

OLKAN ÖZYURT (Editör):
Lüleburgaz'da topçu revir çavuşu olarak kısa dönem askerlik yaptı. İlaçları tanıdı. Füze çağında toplar hakkında bilgi edindi. Tatbikat için yüzünü ayakkabı boyasıyla boyadığı günü unutamıyor. Artık filmlerde konuşmadan uzun uzun bakan karakterleri daha iyi anlıyor!