Chp’li Batum: Anayasa Görüşmelerinde Masadan Kalkan Taraf Olmayacağız
CHP Eskişehir Milletvekili Süheyl Batum, yeni Anayasa için Meclis’te oluşturulan uzlaşma komisyonunda masadan kalkan taraf olmayacaklarını söyledi.
Yeni Anayasa’nın çıkmasını istemeyen tarafların bulunduğunu ileri süren Batum, “Anayasalar dalgalı denizlerde yapılır ki fırtınalar dinsin. Masadan kalkan taraf olmayacağız.” dedi.
Sosyal Demokrasi Derneği Bursa Şubesi tarafından Kent Otel’de düzenlenen ‘Nasıl bir anayasa istiyoruz?’ konulu panele konuşmacı olarak avukat Ertuğrul Yalçınbayır, İstanbul Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yard. Doç. Dr. Yakup Levent Korkut ve CHP Eskişehir Milletvekili ve PM üyesi Prof. Dr. Süheyl Batum katıldı.
Panelde konuşan Süheyl Batum, Türkiye’nin yeni bir anayasa yapma birikimine fazlasıyla sahip olduğuna vurgu yaptı.
“Biz bir anayasaya yapacak birikime fazlasıyla sahibiz ama sis bulutu içerisinde yaşıyoruz." diyen Batum, "Yeni anayasa konusunu bilerek isteyerek, özellikle birileri sis bulutu içine çekiyorlar. Anayasayı bir MİT, efsane haline getirdiler. ‘10 sene tutukluluk olmaz’ diyorsun. Biri böyle diyor, ‘bir anayasa yapalım bak kurtulacaklar.’ Yap çıksın işte. Hukukun üstünlüğüne dayalı bir sistemin anayasasını yapmak için tüm birikime sahibiz. Beğensek de beğenmesek de Fransızlar anayasa gelişimlerini 1789’da başlatırlar. 1789’da krallara ‘yeter artık’ deyip, devrim yaptılar. Egemenliği halka ulaştırabilmek için yüz yıla yakın kavga ettiler. 1848’de egemenliği halka verdiler ama 1944 yılına kadar kadınları bu egemenliği kullanan halkın dışında bıraktılar. Oysa biz Cumhuriyetten 10 yıl sonra kadın haklarını iade ettik. Birikimimiz çok fazla, ama bir anayasa yapılmaması için çok ciddi çabalar da var. Çoğulculuk, katılım hepsi çok tartışılacak bilinen ve yapılması gerekenlerdir.” diye konuştu.
"ANAYASALAR ZATEN DURGUN DENİZLERDE YAPILMAZ"
Panel öncesinde bir gazetecinin "Dersim tartışmalarıyla siyasi gerilim meydana geldi. TBMM Uzlaşma Komisyonu’nun anayasa üzerinde anlaşmaya varabileceğine inanıyor musunuz?" sorusunu cevaplandıran CHP Eskişehir Milletvekili Süheyl Batum, Türkiye’de bir anayasa yapmak için hangi koşulların var olduğunu bildiklerini söyledi.
Batum şunları kaydetti: “Çok basit şey vardır. Anayasalar zaten deniz durgun iken yapılan metinler değildir. Anayasaları deniz durgunken hiç dalga yokken, çok rahatken dünyanın hiçbir ülkesinde anayasa yapılmamıştır. Anayasalar deniz dalgalıyken yapılmış, fırtına varken yapılmış ki bu fırtınaları dindirsin diye. Bir anayasayı yaparken ‘neden, nasıl, ne içerikli anayasa yapıyorum?’ sorularında anlaşmamız gerekiyor. Neden anayasa yapıyoruz, neden biz AKP’nin referandumda yaptığı anayasaya karşıydık? Bu anayasada söylendiği gibi hiçbir hak getirilmemiştir. Hiçbiri doğru değildir. Ne bir hak getirildi. Yargı siyasallaştı. Neden yapacağız bu anayasayı; Türk halkını daha demokratikleştirmek için. Evrensel nitelikle kuralların yer aldığı bir anayasa yapmak istiyoruz. Bunda anlaştığımız takdirde neden yapamayalım. Meclisteki partiler şunda anlaştılar, yeni anayasayı oy birliği ile yapacağız, uzlaşma ile yapılacak. Anayasa konusunda ‘mecliste çoğunluğum var’ diye değiştirme yoluna gitmeyecekler.”
"SİYASAL ORTAM YUMUŞAMALI"
Siyasal ortamın yumuşaması durumunda anayasa hazırlamanın daha kolay olacağına dikkat çeken Batum, “Masadan kalkan taraf olacak mısınız?” sorusuna ise şu cevabı verdi: “Masadan kalkan taraf zaten biz olmayız. Biz açık söylüyorum 12 Eylül referandumunda masaya oturmamamızın nedeni AKP çok net söylemişti. ‘Size üç gün müsaade ediyorum, tekliflerinizi getirin’ demişti. Bu böyle olmazdı. Masadan neden kalkalım. Kendimize güvenimiz var. Biz Türkiye’de anayasa yapan bu devletin kuran bir partiyiz. Halkın tüm katmanlarıyla el ele verip bu anayasayı yapmak istiyoruz. Ama velâkin bizi engelleyen tek şey var o da ‘benim çoğunluğum var’ görüşüdür.”
"BAŞBAKAN`IN SAMİMİYETİNE İNANMIYORUM"
Dersim tartışmalarını da değerlendiren Batum, Başbakan Recep Tayip Erdoğan’ın özür dilemesinde samimi olmadığını öne sürdü.
Süheyl Batum şu görüşleri dile getirdi: “Bu konuda görüşümü şöyle söylemeyeyim, söylediğim takdirde yine bir tartışmaya sebep vereceğim, ama yine de söyleyeyim. Hükümet tarafından özür dilenmesini samimi bulmuyorum. Kahramanmaraş katliamı yapıldığında 4 gün insanlar bu ülkenin bir yerinde 150 vatandaşımız yaşamını yitirirken orada emniyet müdürü olan kişi Erdoğan’ın sağında 6–7 yıl bakanlık yaptı. Sivas katliamında 35 kişiyi diri diri yakan adamlar sağında solunda milletvekili oldu. Gelmiş, Dersim’in özrünü diliyor ‘hadi oradan’ diyorum. ‘Hadi oradan’ diyorum `önce sağındaki solundakilere bak` diyorum. Erdoğan’ın hiçbir şeyine inanmıyor güvenmiyorum. Biz 1 kişi haksızlıkla yaşamını yitirdiyse onun arkasında olmamalıyız devlet olarak hesabını sormalıyız. Ama 1 Mayıs 1977 Tayyip Erdoğan nerede? 1978 Maraş nerede, Çorum olayları nerede? Madımak olayları nerede? Dersim özrünün nedeni uluslar arası olaydır. Türkiye’ye Suriye’ye saldırma görevi verildiği için böyle bir kafa karışıklığı yapılması gerekiyordu. Anayasadan bahsederken bunlara ağılık vermeyelim, uzlaşmasız olmayalım.”
"CUMHURBAŞKANI VETO ETMEMELİYDİ"
İzmir Büyükşehir Belediyesi’ndeki soruşturmayı da değerlendiren Batum, savcılık iddianamesini de eleştirdi. 23 Nisan’da alınan balonların hesabının bile sorulduğunu anlatan Batum, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin çiçek ihalelerine duyarsız kalındığını öne sürdü.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Şike Yasası olarak bilinen yasayı veto etmesini de eleştiren Batum, sözlerini şöyle tamamladı: “Kulüpler Birliği istedi bu yasa çıktı, çok önemli şey. Ben ilk yasa çıkarken Meclis`te değildim. Meclis’te gerçekten doğru. Şimdi hepsi geldiler, Başbakan da biliyor, ısrar ettiler ‘bu cezalar ağır oldu, bir şey yapmıyoruz cezaları indirelim’ dediler, peki dedi Parlamento indirdi. İnsan haklarına yönelik hiçbir konuda ciddiyeti olmayan Cumhurbaşkanı bunu veto etmiş. AKP milletvekilleriyle bunu çıkartıyor. Çoğunluğuyla çıkarıyor. Bunların Cumhurbaşkanı veto ediyor tamamıyla ne olduğunu biliyoruz. AKP’yi oluşturan güçlerin çatışmasıdır. 15 yıllık ceza düşürülüyordu. Şike yapan takım küme düşsün ama bana da bu cezalar ağır geliyordu.”
Sosyal Demokrasi Derneği Bursa Şubesi tarafından Kent Otel’de düzenlenen ‘Nasıl bir anayasa istiyoruz?’ konulu panele konuşmacı olarak avukat Ertuğrul Yalçınbayır, İstanbul Medipol Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yard. Doç. Dr. Yakup Levent Korkut ve CHP Eskişehir Milletvekili ve PM üyesi Prof. Dr. Süheyl Batum katıldı.
Panelde konuşan Süheyl Batum, Türkiye’nin yeni bir anayasa yapma birikimine fazlasıyla sahip olduğuna vurgu yaptı.
“Biz bir anayasaya yapacak birikime fazlasıyla sahibiz ama sis bulutu içerisinde yaşıyoruz." diyen Batum, "Yeni anayasa konusunu bilerek isteyerek, özellikle birileri sis bulutu içine çekiyorlar. Anayasayı bir MİT, efsane haline getirdiler. ‘10 sene tutukluluk olmaz’ diyorsun. Biri böyle diyor, ‘bir anayasa yapalım bak kurtulacaklar.’ Yap çıksın işte. Hukukun üstünlüğüne dayalı bir sistemin anayasasını yapmak için tüm birikime sahibiz. Beğensek de beğenmesek de Fransızlar anayasa gelişimlerini 1789’da başlatırlar. 1789’da krallara ‘yeter artık’ deyip, devrim yaptılar. Egemenliği halka ulaştırabilmek için yüz yıla yakın kavga ettiler. 1848’de egemenliği halka verdiler ama 1944 yılına kadar kadınları bu egemenliği kullanan halkın dışında bıraktılar. Oysa biz Cumhuriyetten 10 yıl sonra kadın haklarını iade ettik. Birikimimiz çok fazla, ama bir anayasa yapılmaması için çok ciddi çabalar da var. Çoğulculuk, katılım hepsi çok tartışılacak bilinen ve yapılması gerekenlerdir.” diye konuştu.
"ANAYASALAR ZATEN DURGUN DENİZLERDE YAPILMAZ"
Panel öncesinde bir gazetecinin "Dersim tartışmalarıyla siyasi gerilim meydana geldi. TBMM Uzlaşma Komisyonu’nun anayasa üzerinde anlaşmaya varabileceğine inanıyor musunuz?" sorusunu cevaplandıran CHP Eskişehir Milletvekili Süheyl Batum, Türkiye’de bir anayasa yapmak için hangi koşulların var olduğunu bildiklerini söyledi.
Batum şunları kaydetti: “Çok basit şey vardır. Anayasalar zaten deniz durgun iken yapılan metinler değildir. Anayasaları deniz durgunken hiç dalga yokken, çok rahatken dünyanın hiçbir ülkesinde anayasa yapılmamıştır. Anayasalar deniz dalgalıyken yapılmış, fırtına varken yapılmış ki bu fırtınaları dindirsin diye. Bir anayasayı yaparken ‘neden, nasıl, ne içerikli anayasa yapıyorum?’ sorularında anlaşmamız gerekiyor. Neden anayasa yapıyoruz, neden biz AKP’nin referandumda yaptığı anayasaya karşıydık? Bu anayasada söylendiği gibi hiçbir hak getirilmemiştir. Hiçbiri doğru değildir. Ne bir hak getirildi. Yargı siyasallaştı. Neden yapacağız bu anayasayı; Türk halkını daha demokratikleştirmek için. Evrensel nitelikle kuralların yer aldığı bir anayasa yapmak istiyoruz. Bunda anlaştığımız takdirde neden yapamayalım. Meclisteki partiler şunda anlaştılar, yeni anayasayı oy birliği ile yapacağız, uzlaşma ile yapılacak. Anayasa konusunda ‘mecliste çoğunluğum var’ diye değiştirme yoluna gitmeyecekler.”
"SİYASAL ORTAM YUMUŞAMALI"
Siyasal ortamın yumuşaması durumunda anayasa hazırlamanın daha kolay olacağına dikkat çeken Batum, “Masadan kalkan taraf olacak mısınız?” sorusuna ise şu cevabı verdi: “Masadan kalkan taraf zaten biz olmayız. Biz açık söylüyorum 12 Eylül referandumunda masaya oturmamamızın nedeni AKP çok net söylemişti. ‘Size üç gün müsaade ediyorum, tekliflerinizi getirin’ demişti. Bu böyle olmazdı. Masadan neden kalkalım. Kendimize güvenimiz var. Biz Türkiye’de anayasa yapan bu devletin kuran bir partiyiz. Halkın tüm katmanlarıyla el ele verip bu anayasayı yapmak istiyoruz. Ama velâkin bizi engelleyen tek şey var o da ‘benim çoğunluğum var’ görüşüdür.”
"BAŞBAKAN`IN SAMİMİYETİNE İNANMIYORUM"
Dersim tartışmalarını da değerlendiren Batum, Başbakan Recep Tayip Erdoğan’ın özür dilemesinde samimi olmadığını öne sürdü.
Süheyl Batum şu görüşleri dile getirdi: “Bu konuda görüşümü şöyle söylemeyeyim, söylediğim takdirde yine bir tartışmaya sebep vereceğim, ama yine de söyleyeyim. Hükümet tarafından özür dilenmesini samimi bulmuyorum. Kahramanmaraş katliamı yapıldığında 4 gün insanlar bu ülkenin bir yerinde 150 vatandaşımız yaşamını yitirirken orada emniyet müdürü olan kişi Erdoğan’ın sağında 6–7 yıl bakanlık yaptı. Sivas katliamında 35 kişiyi diri diri yakan adamlar sağında solunda milletvekili oldu. Gelmiş, Dersim’in özrünü diliyor ‘hadi oradan’ diyorum. ‘Hadi oradan’ diyorum `önce sağındaki solundakilere bak` diyorum. Erdoğan’ın hiçbir şeyine inanmıyor güvenmiyorum. Biz 1 kişi haksızlıkla yaşamını yitirdiyse onun arkasında olmamalıyız devlet olarak hesabını sormalıyız. Ama 1 Mayıs 1977 Tayyip Erdoğan nerede? 1978 Maraş nerede, Çorum olayları nerede? Madımak olayları nerede? Dersim özrünün nedeni uluslar arası olaydır. Türkiye’ye Suriye’ye saldırma görevi verildiği için böyle bir kafa karışıklığı yapılması gerekiyordu. Anayasadan bahsederken bunlara ağılık vermeyelim, uzlaşmasız olmayalım.”
"CUMHURBAŞKANI VETO ETMEMELİYDİ"
İzmir Büyükşehir Belediyesi’ndeki soruşturmayı da değerlendiren Batum, savcılık iddianamesini de eleştirdi. 23 Nisan’da alınan balonların hesabının bile sorulduğunu anlatan Batum, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin çiçek ihalelerine duyarsız kalındığını öne sürdü.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Şike Yasası olarak bilinen yasayı veto etmesini de eleştiren Batum, sözlerini şöyle tamamladı: “Kulüpler Birliği istedi bu yasa çıktı, çok önemli şey. Ben ilk yasa çıkarken Meclis`te değildim. Meclis’te gerçekten doğru. Şimdi hepsi geldiler, Başbakan da biliyor, ısrar ettiler ‘bu cezalar ağır oldu, bir şey yapmıyoruz cezaları indirelim’ dediler, peki dedi Parlamento indirdi. İnsan haklarına yönelik hiçbir konuda ciddiyeti olmayan Cumhurbaşkanı bunu veto etmiş. AKP milletvekilleriyle bunu çıkartıyor. Çoğunluğuyla çıkarıyor. Bunların Cumhurbaşkanı veto ediyor tamamıyla ne olduğunu biliyoruz. AKP’yi oluşturan güçlerin çatışmasıdır. 15 yıllık ceza düşürülüyordu. Şike yapan takım küme düşsün ama bana da bu cezalar ağır geliyordu.”