Kktc Cumhurbaşkanı Eroğlu Basına Yeni Yıl Resepsiyonu Verdi

KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Kıbrıs müzakerelerinde asıl ve samimi düşüncelerinin "son oyunun" başarıyla tamamlanması ve işin uluslararası konferansa götürülerek halledilmesi olduğunu vurgulayarak, "Eğer Rum tarafı samimi ise biz varız" dedi.

Cumhurbaşkanı Eroğlu, akşam Lefkoşa Merit Otel`de basına yeni yıl resepsiyonu verdi. Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, resepsiyonda yaptığı konuşmada, Kıbrıs konusundaki son gelişmeleri anlattı ve kendisine yönelik bazı eleştirileri yanıtladı. Medyanın rolü ve önemini iyi algıladıklarını ve gazetecilerin yaptığı görevleri takdir ettiklerini ifade eden Eroğlu, halkı gelişmelerle ilgili olarak bilgilendirmek ve yorum yapmanın kolay olmadığını, medyanın çağdaş demokrasilerin vazgeçilmezi olduğunu söyledi.Eroğlu şunları kaydetti: "Özgür medya sayesinde demokratik ortam gelişir, demokratik ortamın gelişmesi, konuların irdelenmesi ve tartışılması sonucu ise daha iyi, daha güzel bulunabilir. Ancak böylesine önemli olan medya alanında faaliyet göstermek ulvi bir görev olduğu kadar sorumluluk da ister. Medya, zaman zaman kendisini de gözden geçirmeli ve nasıl ülke için daha güzelin arayışının temel unsuru medya ise medyanın daha güzele ulaşmasının temel araştırıcısı gazetelerimiz, radyo -televizyonlarımız ve onlara eklenmekte olaninternet sayfalarımız olmalıdır." Cumhurbaşkanlığı olarak kapılarının her zaman medyaya açık olduğunu belirten Eroğlu, özellikle görüşme süreciyle ilgili olarak düzenli basına açıklamalar yaptıklarına dikkat çekmek istediğini, çünkü bazı arkadaşların kendilerine soru yöneltemediklerinden yakındıklarını az da olsa zaman zaman gazetelerden okuduğunu söyledi. Rum Yönetimi Başkanı Dimitris Hristofyas ile her buluşmalarından sonra Cumhurbaşkanlığı`nda BRT`den de canlı yayınlanan açıklamalar yaptığını ve varsa soruları yanıtladığını ifade edenDerviş Eroğlu, yurtdışında yapılan görüşmeler veya yurt dışındaki temasları sonrasında da muhakkak Ercan Devlet Havalimanı`nda açıklamalarda bulunup soruları yanıtladığını anımsattı. Cumhurbaşkanı, ayrıca zaman zaman basınla gruplar halinde bir araya geldiğini kaydetti. Eroğlu, "Dolayısıyla bana soru yöneltmek isteyenlerin bunu başaramaması diye bir durum söz konusu olamaz" dedi.

"EĞER RUM TARAFI SAMİMİ İSE BİZ VARIZ" Konuşmasında müzakerelere de değinen Cumhurbaşkanı Eroğlu, Kıbrıs konusundaki görüş ve çabalarını detaya girmeden ve uzatmadan özetlemek istediğini belirterek, şöyle devam etti: "Benim görev sürem başlayalı yaklaşık 20 ay oldu. İlk günden beri yapıcı olma, bir an önce Kıbrıs konusunu bir barış antlaşması ile noktalama gayreti içinde oldum. Geçen süre sonunda şimdi bir son oyuna, yani `end game`e` gidiş söz konusu. Bizim asıl ve samimi düşüncemiz, bu son oyunun başarıyla tamamlanması ve işin uluslararası konferansa götürülerek halledilmesidir. Eğer Rum tarafı samimi ise biz varız. Görüşlerimiz ortadadır. Biz; eşitlik, egemenlik, kendi kendimizi yönetme hakkımız, iki bölgelilik,mülkiyet, toprak, vatandaşlık konularının var olan gerçekler temelinde ele alınması, Anavatan Türkiye`nin etkin ve fiili garantisinin devamı, yapılacak antlaşmanın Avrupa Birliği`nin Birincil Hukuku olması temel prensiplerine sahibiz ve bunların hiç birinin Rum halkına bir zarar vermeyeceği görüşünden hareketle kalıcı, yaşabilir bir antlaşma isteniyorsa mutlaka gözetilmesini gerektiğini savunuyoruz. Bizim temel olarak üzerinde durduğumuz Kıbrıs Türk halkının belirsizlikten kurtulması, artık çözümsüzlüğünfaturasının bize çıkarılmamasıdır. Ve eminiz ki bu görüşlerimiz halkımızın çok geniş bir kesimi tarafından paylaşılmaktadır. Dileriz 2012 barış yılı olur." Kıbrıs konusunun tarihsel kapsamı bakımından ulusal bir mesele olduğunu, anavatan Türkiye, hükümet, tüm partiler, Meclis ile birlikte ele alındığını kaydeden Cumhurbaşkanı Eroğlu, oluşturulan Danışma Konseyi ve Halk Konseyi`nin gayet verimli olduğunu ve sürekli devrede bulunduğunu kaydetti. Görüşmeci heyetin müzakere sürecinin başarılı bir şekilde götürülmesi için gayet başarılı bir şekilde fikirler ürettiğini ve zaman mevhumu olmaksızın çalıştığını ifade eden Eroğlu, ülkedeki ekonomik gelişme veistikrarın sadece iç huzur bakımından değil, Kıbrıs konusu bağlamında da büyük önem taşıdığını vurguladı. "ANAVATAN İLE YENİ VE ETKİN BİR EKONOMİK PROTOKOL GEREKLİ" Ekonomik konulara da değinen Cumhurbaşkanı Eroğlu, Türkiye ile yeni ve etkin bir ekonomik protokol yapılması gerektiğinin altını çizdi ve şöyle devam etti: "Anavatan Türkiye yetkilileri, diğer uluslararası temaslarımızda da KKTC`nin ekonomik gelişmesi, bakanlıklar bünyesinde yaşanan sorunların giderilerek Kıbrıs Türk halkının yaşam ve aldığı hizmet kalitelerinin artırılması hep gündemimizdedir. Ama yetki iktidarlardadır. Biz zaman zaman uyarımızı yapar, dikkatlerini çekmeye çalışırız. Bilindiği üzere tüm dünyada ağır bir ekonomik bunalım var. Güney Kıbrıs`ta kamu giderlerinin azaltılması için çok acı reçeteler uygulamaya konulmuştur. Ancak çok şükür kianavatan Türkiye ekonomisi dünyanın ikinci en hızlı büyüyen ekonomisi olmuştur. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti de son iki yılda yeniden büyümeye başlamıştır. Anavatan Türkiye, güçlü ekonomisi ile daha ileri gitmemiz için yanımızdadır. Anavatan Türkiye ile imzalanan ekonomik işbirliği protokolünün uygulanması ve 2012 yılı içinde yaşananlar da dikkate alınarak yeni ve etkin bir protokolün hazırlanması gerektiği Cumhurbaşkanlığımız tarafından her uygun platformda dile getirilmektedir." "İÇ BARIŞ GÖZETİLEREK AMA KARARLILIKLA REFORM" Eroğlu, iç barış gözetilerek ilgili kesimlerle diyalog ihmal edilmeden ama kararlılıkla ve gecikmeden reformcu bir yaklaşımla doğru adımların atılmasının gelecek adına kaçınılmaz olduğunu ve konuya partiler üstü bir anlayışla yaklaşılması gerektiğini söyledi. Cumhurbaşkanı Eroğlu şöyle devam etti: "Anavatan Türkiye`den su ve elektrik enerjisi getirilmesi için sürekli devredeyiz. Turizmin geliştirilmesi, yatak kapasitesi ve turist sayımızın artması, üniversitelerimizin daha da gelişmesi ve öğrenci sayısının yükselmesi hep gündemimizdedir. En önemli yönümüz olan yetişmiş insan gücümüzün daha ileri noktalara ulaşması için yurt dışına giden öğrencilerimizin durumu, özellikle Anavatan Türkiye`nin önde gelen üniversitelerine GCE sınavlarına göre öğrencilerimizin gidebilmesi tarafımızdan da takipedilmektedir. Bakanlar Kurulu`ndan geçerek Meclis`e sevk edilen Askerlik Yasası değişikliği Cumhurbaşkanlığı`nda yapılan toplantıda en üst seviyede ele alınmış ve desteklenmiştir. Polisimizin sivile bağlanması konusu bizim de gündemimizdedir ve anavatan Türkiye yetkilileri ile en üst seviyede ele alınmıştır. Cumhurbaşkanlığı olarak ülkemizin yararına olacak, herkesin mümkün olan en üst seviyede içine sinecek bir sonuca ulaşılması için konuya özel bir önem veremeye devam edeceğiz. Vatandaşlık, muhaceret,ülkemizdeki iş gücü konularında var olan tartışmaların artık geride kalması gerektiğinin altını çizerken, bu konunun da partiler üstü bir anlayışla ele alınması gerektiğini vurgulamakta büyük fayda görüyoruz." "SAYIN TALAT`IN BAŞLATTIĞI MÜZAKERELERDEN GERİ ADIM ATMADIM" KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, 2. Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat`ın başlattığı Kıbrıs müzakerelerinden geri adım atmadığını, bilakis hiçbir başlığın bağlanmadığı bir dönemde Cumhurbaşkanlığı`nı devraldığını, önerileri sunanın kendisi olduğunu, birçok konuda ilerleme sağlandığını vurguladı

Resepsiyonda kendisine bazı çevreler tarafından yöneltilen eleştirileri de yanıtlayan Eroğlu, "Birbirimizi suçlama merakı bizde vardır" diyerek, Kıbrıs Türk tarafı olarak müzakere masasında öneri sunan, BM Genel Sekreteri`nin takdirlerini alan bir müzakere süreci götürdüklerini, daha geçtiğimiz gün BM Genel Sekreteri`nin Kıbrıs Özel Danışmanı Alexander Downer`ın kendisine, "Çok önemli öneriler masaya koydunuz, bu önerilere mutlaka yanıt verilmesi gerekir" dediğini anlattı. Bunlara karşılık "maalesef" bazıçevrelerde, "Eroğlu çözüm istemez. Onunla müzakere masasında sonuç almak mümkün değildir" şeklinde söylemler olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Eroğlu, "Eğer Rum tarafının istediklerini versem yarın imza töreni yaparız. Ama her şeyden önce Rumların ne istediklerini bilmek gerekir" dedi.

Eroğlu, önümüzdeki günlerde müzakerelerde yapacakları toplantılarda bu konuları açık şekilde ortaya koyacağını, soru sorup yanıt isteyeceğini kaydetti. Eroğlu, çünkü Rum lider Dimitris Hristofyas`ın anlaşma niyeti bulunmadığını, bunu gözüne bakarak görebildiğini söyledi. Hristofyas`ın KKTC basını ile mülakat yaptığı zaman suçlayacağı tek kişinin kendisi olduğunu vurgulayan Eroğlu, geçtiğimiz gün ona, "Eğer ben de Rum gazeteleriyle mülakat yaparsam seni suçlayacağım. Bu doğaldır, ancak gerçekler böyledeğildir. Senin istediğin halkıma kendini barış isteyen bir lider olarak göstermektir ve `barışın önünde engel Eroğlu` demektir" dediğini anlattı.

Görevi devraldıktan sonra ekibiyle birlikte hep öneri veren taraf olduğunu, Meclis`e her zaman bilgi verdiğini, siyasi partilerle toplantılar yaptıklarını, her bilgiyi onlarla paylaştıklarını ifade eden Eroğlu, Cumhurbaşkanlığı`nda özel bir oda tahsis ettiklerini, buraya tutanakları koyduklarını ve isteyen milletvekillerinin veya Meclis`teki siyasi partilerin milletvekili olmayan temsilcilerinin bu tutanakları okumasına fırsat verdiklerini vurguladı. "RUMLARIN `ÇOK BEKLENTİLERİNİ` VERSEM NOBEL BARIŞ ÖDÜLÜ ALIRIM" Eroğlu şöyle devam etti: "İki kişi geldi şimdiye kadar. Birisi UBP`den, birisi de DP`den. Birisi iki defa geldi, diğeri de galiba bir defa, sayısını tam bilmiyorum. Ama iki kişi geldi. Dolayısıyla siyasi partilerden ve Meclis`ten gizlediğim bir şey yok. BKP, İzzet İzcan`ın partisi benden görüşme istedi, Kıbrıs müzakereleriyle ilgili bilgi almak istedi. Bir buçuk saat bilgi verdim. Bazı sendikalar da bilgi istedi. Onlara da bilgi vereceğim. Çünkü halktan gizleyeceğim bir şey yok. Rum`un da ne istediğini vatandaş bilmeli. AnnanPlanı`na hayır diyen bir zihniyetin, Annan Planı`ndan çok daha fazla şeyler beklentisinde olduğunu lütfen düşününüz. O çok beklentileri versem, dünyanın bir numaralı barış yanlısı olurum. Belki de Nobel Barış Ödülü alırım. Benim Nobel Barış Ödülü`ne ihtiyacım yok. Benim asli görevim, Kıbrıs Türk halkını memnun edecek bir anlaşmaya ulaşmaktır." Cumhurbaşkanı Eroğlu, Kıbrıs Türk halkının 1960 Cumhuriyeti`nde yaşadığı travmayı bir kez daha yaşamaması için, geçmişten de dersler çıkararak, bugünkü gerçekleri de dikkate alarak bir anlaşma arayışında olduğunu vurguladı. Hristofyas`a, "Eğer bir ortaklık kuracaksak, bu ortaklık her iki halkın da kabul edeceği bir ortaklık olmalı" dediğini anlatan Eroğlu, şöyle devam etti: "Senin istediklerini Kıbrıs Türk halkının onaylaması mümkün değildir. Ha iş ola bir anlaşma istiyorsan ve referandumda reddedilmesini istiyorsan o başka mesele. Ben Sayın Talat`ın başlattığı müzakerelerden geri adım atmadım. Bilakis, hiçbir başlığın bağlanmadığ ı dönemde Cumhurbaşkanlığı görevini aldım. Yönetim ve güç paylaşımı duruyordu, AB duruyordu, ekonomi duruyordu, mülkiyeti bir gün görüştüler geri döndüler, toprağı hiç görüşmediler, garantileri hiç konuşmadılar. Fırsatı bulmuşken söyleyeyim.Yönetim ve güç paylaşımında birçok ilerleme yaptık. İç güvenlik konusunu bağladık. Uluslararası anlaşmalar bağlanmamıştı, 4 Ocak paketindeydi, onu bağlamaya çalışıyoruz. Diğer konularda birçok ilerlemeler yaptık. Ekonomiyi bitirdik. Mülkiyette 50 sayfalık bir öneri yaptık ki, takdir toplayan bir öneridir. Kriterleri ortaya koyduk. `Eroğlu toprağı görüşmekten kaçıyor` diyorlar. Rumların toprak konusunda istediği harita ve rakamlardır. `Mülkiyeti görüşmek için ne kadar toprak alacağımı bilmem lazım`diyor." Rumların 100 bin kişiyi yerleştirecek toprak, ayrıca geriye kalan 65 bin göçmenin de toprağına dönmek isterse dönebilmesini talep ettiğini anlatan Cumhurbaşkanı Eroğlu, "Biz nerede yaşayacağız" diye sorduğunda, "Türkiye`den gelenleri atarsınız" yanıtını aldığını söyledi.

Eroğlu, bir vatandaşı sınır dışı etmenin hangi ülkede bulunduğunu sorarak, Avustralya`da vatandaş olan akrabaları bulunduğunu ve Avustralyalı diplomat Downer`a, "Onları atabilir misiniz?" diye sorduğunu, onun da "Ne münasebet" dediğini bildirdi.

Eroğlu, müzakere masasında "Birbirimizi suçlamayalım" düşüncesiyle hareket ettiğini ancak Rum liderin gerek Yenidüzen gazetesindeki mülakatta, gerekse televizyondaki mülakatında kendisini suçladığı için bu geceyi fırsat bilerek bunları halkına anlatmak istediğini söyledi. Eroğlu, 4 Ocak 2010 paketini üç defa Hristofyas`a sorduğunu ve "Kabul etmiyorum" yanıtını aldığını belirtti. Hristofyas`ın, "Biz Talat ile konuştuk ve içinden çapraz oy gibi bazı başlıkları aldık" dediğini anlatan Cumhurbaşkanı Eroğlu,bunun da Hristofyas`ın önerisi olduğunu söyledi. Cumhurbaşkanı, bu paketten sadece çapraz oyun alındığını, bu konuyu o müzakerelerde bulunan Talat ile de görüştüğünü ve "Bunu nasıl kabul ettiniz?" diye sorduğunu kaydetti. Çapraz oy konusunda iki öneri sunduklarını ve birinci seçimde her halkın kendi liderini seçmesini ve ikinci seçimde ise çapraz oyu halka sormayı önerdiğini anlatan Eroğlu, Hristofyas`ın, "Her iki halk da bunu reddeder" dediğini anlattı.

Eroğlu, ikinci önerilerinde ise ilk seçimde liderleri halkın seçmesini, ikincisinde ise senatonun karar vermesini önerdiklerini, Hristofyas`ın bunu da kabul etmediğini söyledi. Cumhurbaşkanı, bu konuda geri adım atmadığını, bilakis öneri sunduğunu vurguladı. Çapraz oyu kabul etse Rum tarafının da öneri sunmayacağını anlatan Eroğlu, onların da öneri yaptığını belirtti. Eroğlu, bunları aktarmaktaki amacının gerçekleri ortaya koymak olduğunu, anlaşma için umudunu yitirmediğini, hamle yapan tarafın kendileriolduğunu söyledi.

"Eroğlu Hristofyas`ı zorlamalıdır" çağrılarına da yanıt veren Eroğlu, zorlamanın taviz vererek olabileceğini söyledi. Eroğlu, gizliliğe riayeti Rumlar bozduğuna göre kendisinin de bunları basınla paylaşabileceğini de ifade etti.
Kaynak: İHA