Empati ve Yaşlılar Derneği, Tiroidi Masaya Yatırdı

Yaşlıları Koruma Derneği ve Empati Sosyal Sorumluluk ve Eğitim Derneği tarafından toplumsal sorumluluk bilincini attırmak adına elele organize edilen Tirioid Hastalıkları ve Tedavisi konulu konferansa konuşmacı olarak katılan Türkiye Endokroloji Bölüm Başkanı Prof.

Empati ve Yaşlılar Derneği, Tiroidi Masaya Yatırdı
Dr. Mete Düren, tiroid hastalığı ve tedavi yöntemleri hakkında bilgiler verirken son dönemlerde tirioid vakalarındaki artışın nedenlerini de anlattı.Türkiye Endokroloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mete Düren`in konuşmacı olarak katıldığı ve Yaşlıları Koruma Derneğiyle Gaziantep Empati Sosyal Sorumluluk ve Eğitim Derneğinin ortaklaşa organize ettiği Tiroid Hastalığı ve Tedavisi konulu konferans gerçekleştirildi. Yoğun ilgi gören konferansta tiroid hastalığının nedenleri ve zaman içerisindeki gelişimini açıklayan Türkiye Endokroloji Bölüm Başkanı Prof.Dr. Mete Düren, hastalık hakkında yanlış bilinen birçok konu hakkında da açıklayıcı bilgiler vererek dinleyenleri rahatlattı.Toplantı öncesi bir değerlendirme yapan Yaşlıları Koruma Derneği Başkanı Ayşen Durucu`yla Empati Sosyal Sorumluluk ve Eğitim Derneği Başkan Pınar Topçuoğlu, iki sivil toplum kuruluşu arasındaki iş birliğinin bundan sonraki süreçte de süreceğini ifade ederken toplumu ve kamuoyunu yakından ilgilendiren birçok organizasyonda STK`ların ortak hareket etmesi gerektiği fikrini desteklediklerini ifade ettiler.Büyük bir katılımın gerçekleştiği konferansta Prof.Dr. Mete Düren, Gaziantep`te olmaktan büyük mutluluk duyduğunu ifade ederek, organizasyonu gerçekleştiren derneklere teşekkür etti. Söyleşide guatr ve tiroid bezi hastalıklarıyla ilgili genel bilgiler veren Prof. Dr. Mete Düren, şunları söyledi:“Guatr, tiroid bezinin çeşitli sebeplerle büyümesine verilen addır. Tiroid bezi boynun hemen ön kısmında bulunan kelebek şeklinde hormon üreten bir bezdir. Tiroid bezi ürettiği hormonlarla vücuda adeta bir pil gibi enerji sağlar. Tiroid hormonlarının normalden fazla salgılandığı hale hipertiroidi, normalden az salgılandığı hale hipotiroidi denir. Hipertiroidili hastalarda aşırı bir hareketlilik, çarpıntı, kalbin hızlı atması, aşırı iştaha rağmen kilo kaybı, sinirlilik, titreme, terleme gibi şikayetlere rastlanırken, hipotiroidili hastalarda hareketlerde yavaşlama, kilo artışı, vücutta su tutulması, ciltte kuruma, kabızlık gibi şikayetler sıktır. Tiroid bezinin bu şekilde fonksiyonu ile ilgili bozukluklarının yanı sıra yapısal bozuklukları ile de karşılaşıyoruz. Tiroid bezinin tamamının veya bir kısmının büyümesi ile karakterize hastalıklara nodüler guatr diyoruz. Türkiye`de yaklaşık nüfusun yüzde 40`ında tiroid bezinin çeşitli hastalıkları mevcut buna göre yaklaşık 20-30 milyon tiroid hastası olduğunu kabul ediyoruz. Guatr oluşumunda değişik faktörler etkili olmakla beraber öncelikle İod eksikliği ve diğer çevre faktörleri, Irsi faktörlerve bünyesel faktörler rol oynarlar.”İyot eksikliğinin hastalığın gelişimindeki önemine değinen Düren, ”Yapılan araştırmalar Türkiye`de kişilerin günlük almaları gereken iodun ortalama olarak dörtte birinin aldıklarını göstermektedir. İyot eksikliği ola Orta Avrupa ülkelerinde fırınlarda pişen ekmeğe ve sofrada kullanılan tuza eklenen iod ile iod eksikliği ve buna bağlı olarak gelişen guatr sorunu büyük ölçüde çözülmüştür. Türkiye için önemli bir konu bu iyotun guatrı olmayan kişilerce korunmak amacı ile alınması gerektiğidir. Aksi taktirde guatrı olan hasta bundan kurtulmak amacı ile iyot aldığı taktirde bunun faydadan çok zararı olmaktadır” dedi.Erken teşhisin önemine dikkat çeken Prof. Dr. Mete Düren, şöyle devam etti:“Bütün check up programlarında tiroid hormon seviyesinin en hassas göstergesi olan TSH hormonu ve tiroid ultrasonografisi yer almalı. Ayrıca halk sağlığı taramalarında nasıl meme kanseri için mamografi veya rahim kanseri için smear yapılıyorsa, tiroid US ve iğne biopsisi de bir halk sağlığı programına alınmalıdır.”dedi. Son dönemlerde özellikle kadınlar arasında tirioid hastalığında sayısal artışa dikkat çeken Düren bu durumun hastalığın yaygınlaşmasıyla alakalı olmadığını gelişen tıb ve özellikle son dönemlerde diyetisyenlere giden kadınlar üzerinde diyatisyen taraftan uygulanan çeşitli testler sonucu olduğuna dikkat çekerek “Son zamanlarda tirioid hastalığıyla ilgili sayısal artış görülmektedir. Bu artış aslında bu güne kadar var olan ancak tetkiklerle ortaya çıkarılmamış hastalık olup bunun en büyük nedeni insanların birçok konuda tetkik yaptırmaya başlamasıdır. Mesela diyetisyene giden kadınlara yönelik diyetisyenin yaptırdığı birçok test ve tetkik sonucu var olan ama bilinmeyen tirioid hastalıkları ortaya çıkmaktadır."Tiroid hastalığının Türkiye`deki durumuna da değinen Prof. Dr. Düren, “Halkın yüzde 40`ında, kadınların yüzde 60`ında değişik boyutlarda tiroid nodülleri bulunmakta. Bu nodüllerin yüzde 95`i genellikle iyi huylu olurken yüzde 5`inde tiroid kanseri bu nodüller arasında adeta gizleniyor. Hipertiroidiye göre daha sık görülen hipotiroidi tiroid iltihaplanmasının son yıllarda hızla artmasından dolayı 40 yaş civarı kadınların yüzde 20`sine kadar ulaştı” diye konuştu.Düzenlenen konferansın ardından katılımcıların sorularını da yanıtlayan Türkiye Endokroloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mete Düren`e konuşmasının sonunda Empati Sosyal Sorumluluk ve Eğitim Derneği Başkanı Pınar Topçuoğlu`yla Yaşlıları Koruma Derneği Başkanı Ayşen Durucu, günün anısına bir plaket verdi.
Kaynak: İHA