21. Yüzyılda Türkiye'nin Eğitim ve Bilim Sempozyumu
Memur Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, dünyanın bilgiyi temel değer kabul eden bilgi toplumunu esas aldığını, bu durumun Türkiye`de hayata geçirilmesi için tutarlı bir eğitim ve bilim politikasına ihtiyaç olduğunu söyledi.
Eğitim Bir-Sen tarafından düzenlenen "21. Yüzyılda Türkiye`nin Eğitim ve Bilim Politikaları Sempozyumu" Başkent Öğretmenevi`nde başladı. Sempozyumun açılışında konuşan Memur-Sen ve Eğitim Bir-Sen Genel Başkanı Gündoğdu, Eğitim Bir-Sen olarak bundan önce birçok akademik çalışma ve araştırma yaptıklarını hatırlatarak, bugünkü sempozyumun da eğitim ve bilime dair politikalar üretme çabalarına katkı sunmak amacıyla gerçekleştirdiklerini ifade etti. Dünyanın, toprak ve asker kaynaklı fetih ekonomisini esas alan tarım toplumu ile mal ve hizmet üretimine dayanan sanayi toplumunu geride bırakıp, bilgiyi temel değer kabul eden bilgi toplumuna demir attığını belirten Gündoğdu, "Bu durum, bizi tıpkı sanayi devriminde olduğu gibi, bilgi toplumunda da, "olma ya da olmama" sorunuyla karşı karşıya bırakmıştır. İşte bu noktada en önemli sorumluluk alanı eğitim, bilim ve teknoloji olmuştur. Bu durumda bizim için yol haritası olabilecek, tutarlı bir eğitim vebilim politikası gereklidir. Biz de Eğitim-Bir Sen olarak, bu hayati konuyu bir sempozyumla masaya yatırmaya karar verdik. İki gün sürecek bu çalışmada çözüm önerileri geliştirmeyi, kamuoyu oluşturmayı, eğitim, bilim ve özgürlük için uygun bir iklimin gelişmesine katkı sağlamayı ümit ediyoruz" şeklinde konuştu
Batılı ülkelerin, Doğu karşısında geride oldukları dönemlerde dahi şarklılaşmayı, doğulu olmayı düşünmediğine dikkat çeken Gündoğdu, Batı`nın, Doğu`dan ders aldığını ancak Doğu`nun peşinden gitmediğini belirtti. Batı toplumunun bunun aksine, aldığı değerleri, kendi sentezini yapmak için kullandığına dikkat çeken Gündoğdu, Osmanlı`da ise yenileşme hareketlerinin bir kısır döngüye girerek, Batıcılık fetişizmine dönüştüğünü vurguladı. Gündoğdu, bu fetişizm, yanlış teşhis ve çözümlere, bizi biz yapandeğerlerin haksız yere mahkum edilmesine ve nihayetinde büyük bir yıkıma yol açtığı tespitinde bulundu. "Yeni kayıp kuşaklar oluşturmamak, eğitim ve bilim alanında gelişmiş ülkelere yetişmek için millet olarak koşmak zorundayız" diyen Gündoğdu, yapılması gerekenleri ise şu şekilde özetledi: "Bu amaçla ham bilgiyle sorunların "icabına bakan" toplum olmaktan çıkıp eldeki bilgiyi yenileyerek, dönüştürerek "icatlar" yapan toplum olmak durumundayız. Eğitim, bilim ve teknolojiye yapılan harcamaları gider olarak değil yatırım olarak gördüğümüzde eğitim ve bilim konuşmak için gereken ön şartı sağlamış oluruz. Bilim ve teknolojiye çok büyük yatırımlar yapmadan bağımsız bir devlet olarak yaşamak bile gün geçtikçe zorlaşacaktır. Bunun için Eğitim ve Bilim politikaları ideolojiler ve partiler üstü birkonu olarak ele alınmalıdır. Bu çerçevede Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Türkiye Bilimler Akademisi, TÜBİTAK, üniversiteler, Milli Eğitim Bakanlığı, Kalkınma Bakanlığı, özel sektör temsilcileri, sivil toplum örgütleri ve siyasi partiler sıkı bir işbirliği halinde hareket etmelidir." Geçmişte sermaye ve işgücüne dayanan kalkınmanın temel unsurlarını, bugün beşeri, entelektüel ve sosyal sermaye ile teknolojideki ilerlemelerin oluşturduğunu da ifade eden Gündoğdu, "21. yüzyılın bu gerçeğinden hareketle eğitim ve bilimi; beşeri, entelektüel ve sosyal sermayemizi artıracak bir alan olarak görmeli ve politik unsurlarını da bu çerçeveye uygun olarak hep birlikte oluşturmalıyız. Teknolojik ilerlemeleri takip etme mahareti yanında teknoloji üretme cesaretine de sahip olmalıyız. Milli EğitimPolitikası, etik ve ahlaki değerleri öncelemelidir. Aksi takdirde, etik ve ahlaki değerlerden yoksun eğitimli bireylerin elinde bilgi ve teknoloji çok tehlikeli birer silaha dönüşebilir" dedi. Sempozyumda daha sonra Milli Eğitim Bakanlığı Bakan Yardımcısı Orhan Erdem, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Bakan Yardımcısı Halil Etyemez, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Bakan Yardımcısı Davut Kavranoğlu`nun yanı sıra Talim ve Terbiye Kurulu Başkanı Prof. Dr. Emin Karip ve Bartın Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Osman Kaplan da birer konuşma yaptı
Kaynak: İHA
Batılı ülkelerin, Doğu karşısında geride oldukları dönemlerde dahi şarklılaşmayı, doğulu olmayı düşünmediğine dikkat çeken Gündoğdu, Batı`nın, Doğu`dan ders aldığını ancak Doğu`nun peşinden gitmediğini belirtti. Batı toplumunun bunun aksine, aldığı değerleri, kendi sentezini yapmak için kullandığına dikkat çeken Gündoğdu, Osmanlı`da ise yenileşme hareketlerinin bir kısır döngüye girerek, Batıcılık fetişizmine dönüştüğünü vurguladı. Gündoğdu, bu fetişizm, yanlış teşhis ve çözümlere, bizi biz yapandeğerlerin haksız yere mahkum edilmesine ve nihayetinde büyük bir yıkıma yol açtığı tespitinde bulundu. "Yeni kayıp kuşaklar oluşturmamak, eğitim ve bilim alanında gelişmiş ülkelere yetişmek için millet olarak koşmak zorundayız" diyen Gündoğdu, yapılması gerekenleri ise şu şekilde özetledi: "Bu amaçla ham bilgiyle sorunların "icabına bakan" toplum olmaktan çıkıp eldeki bilgiyi yenileyerek, dönüştürerek "icatlar" yapan toplum olmak durumundayız. Eğitim, bilim ve teknolojiye yapılan harcamaları gider olarak değil yatırım olarak gördüğümüzde eğitim ve bilim konuşmak için gereken ön şartı sağlamış oluruz. Bilim ve teknolojiye çok büyük yatırımlar yapmadan bağımsız bir devlet olarak yaşamak bile gün geçtikçe zorlaşacaktır. Bunun için Eğitim ve Bilim politikaları ideolojiler ve partiler üstü birkonu olarak ele alınmalıdır. Bu çerçevede Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Türkiye Bilimler Akademisi, TÜBİTAK, üniversiteler, Milli Eğitim Bakanlığı, Kalkınma Bakanlığı, özel sektör temsilcileri, sivil toplum örgütleri ve siyasi partiler sıkı bir işbirliği halinde hareket etmelidir." Geçmişte sermaye ve işgücüne dayanan kalkınmanın temel unsurlarını, bugün beşeri, entelektüel ve sosyal sermaye ile teknolojideki ilerlemelerin oluşturduğunu da ifade eden Gündoğdu, "21. yüzyılın bu gerçeğinden hareketle eğitim ve bilimi; beşeri, entelektüel ve sosyal sermayemizi artıracak bir alan olarak görmeli ve politik unsurlarını da bu çerçeveye uygun olarak hep birlikte oluşturmalıyız. Teknolojik ilerlemeleri takip etme mahareti yanında teknoloji üretme cesaretine de sahip olmalıyız. Milli EğitimPolitikası, etik ve ahlaki değerleri öncelemelidir. Aksi takdirde, etik ve ahlaki değerlerden yoksun eğitimli bireylerin elinde bilgi ve teknoloji çok tehlikeli birer silaha dönüşebilir" dedi. Sempozyumda daha sonra Milli Eğitim Bakanlığı Bakan Yardımcısı Orhan Erdem, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Bakan Yardımcısı Halil Etyemez, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Bakan Yardımcısı Davut Kavranoğlu`nun yanı sıra Talim ve Terbiye Kurulu Başkanı Prof. Dr. Emin Karip ve Bartın Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Osman Kaplan da birer konuşma yaptı