Ab Üyesi 11 Ülkenin Dışişleri Bakanı'ndan Türkiye'ye Ortak Methiye
Avrupa Birliği üyesi 11 ülkenin dışişleri bakanı, bugün Brüksel`de bir araya geldikleri toplantı sonrasında imzaladıkları ortak bildiride Türkiye`ye methiyeler yağdırdı.
Bu bildirinin, Türkiye`yi AB Dışişleri Bakanları toplantısında görmek istemeyen Rumların vetosunun ardından gelmiş olması AB ülkelerinin Rumlara cevabı olarak yorumlandı.
Euobserver haber sitesinde altında 11 AB üyesi ülkenin dışişleri bakanlarının imzaları olan Türkiye ile ilgili ortak bir bildiri yayımlandı. Yayımlanan bu bildiride Türkiye`nin dış politikadaki etkinliği, ekonomik gücü ve bölgedeki önemine dikkat çekilirken, gerçekleştirilen reformlara ve iç değişime övgüler sıralanıyor. Türkiye`nin AB için önemine değinilen bu ortak yazının Türkiye`yi AB Dışişleri Bakanları toplantısında görmek istemeyen Rumların vetosunun ardından gelmiş olması ise kulislerde ABülkelerinin Rumlara cevabı olarak nitelendirildi.
Euobserver`da yayımlanan yazının Türkçe tam metni şu şekilde: "AB, hâlihazırda, Euro Bölgesindeki karmaşaya odaklanmıştır. Bu durum, ülkelerimizdeki ekonomik büyüme bakımından ciddi risk oluşturmaktadır. Ancak, bu çalkantılı ekonomik ve siyasi dönem, AB`nin bölgesine sırtını dönmesine yol açmamalıdır. Türkiye özellikle, tek pazar bakımından yeni bir ekonomik güç merkezi olarak önemli bir ortak ve dış politika alanındaki müşterek çabalarımıza katkıda bulunabilecek büyüyen bir bölgesel güçtür. Türkiye`nin AB`ye katılım sürecinin hem AB hem de Türkiye için yarargetirdiğine ve bu sürecin ekonomik rekabet edebilirlik, enerji güvenliği ve bölgesel istikrar gibi ortak amaçlara yönelik ilerleme kaydedilmesinde önemini sürdürdüğüne yürekten inanıyoruz.
Türkiye, yeni binyılın başlangıcından bu yana, Batı Balkanlar, Orta ve Güney Asya ile Afrika Boynuzu`nda bölgesel bir güç olarak etkisini ve otoritesini artırmıştır. Türk Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, geçtiğimiz ay İstanbul`da düzenlenen konferansta, baºta kiºisel olarak büyük katk? sa?lad??? Afganistan ile ilgili olmak üzere, kilit arabuluculardan biri olmuºtur. Afganistan`ın komşuları, ev sahibi Türkiye ile birlikte, ilk kez uzlaşmayı desteklemeye yönelik siyasi tedbirlerin ve güvenliktedbirlerinin uygulanması konusunda anlaşmaya varmışlardır. "Arap Baharı", AB ve Türkiye`nin, bölgenin daha iyiye gitmesi için birlikte çalışmalarında güçlü menfaatleri bulunduğunu göstermektedir. Türkiye`nin öngörü ve etkisi, küresel belirsizlik döneminde Türkiye`nin AB`nin küresel alanının güçlenmesine katkı sağlarken, Türkiye`nin AB`deki dış politika ile ilgili tartışmalara daha fazla katılmasını memnuniyetle karşılıyoruz.
Türkiye ekonomisi gittikçe daha hızlı büyümektedir. Türkiye, dünyanın en büyük 16. ekonomisidir ve 2015 yılında G20`nin baºkanl???n? üstlenecektir. Türkiye, AB`nin 7. en büyük ticari ortağıdır. Söz konusu büyüme, AB ile kurulan yakın ekonomik ilişkilerle desteklenmektedir. Türkiye`nin ticaretinin yüzde 46`sı AB ile gerçekleşmektedir. Türkiye`nin doğrudan yabancı yatırımlarının üçte ikisinden fazlası AB kaynaklıdır. Türkiye`nin bu yılın ilk yarısında gösterdiği yaklaşık yüzde 10`luk büyüme,Türkiye ile AB arasında kurulan yakın ekonomik ilişkilerin derinleşmesi bakımından büyük bir potansiyel oluşturmaktadır.
Türkiye, yönetişim, toplum ve demokrasi alanlarında dönüşüm sağlamıştır. Ordu üzerindeki sivil denetim sağlam biçimde yerleşmiş olup, yargı reformu devam etmektedir. Özellikle son dönemde azınlıklara ait dini vakıfların, 1930`larda el konulan mülkleri için tazminat alabilmelerini sağlayan mevzuat sayesinde azınlık hakları giderek iyileştirilmiştir. Hâlihazırda, Türkiye, 1980 yılında askeri yönetim tarafından hazırlanan mevcut anayasanın değiştirilmesinin tartışıldığı yeni bir dönüşüm hamlesibaşlatmaktadır.
Katılım müzakereleri Türkiye`ye reform sürecinde rehberlik ettiğinden, AB yeni binyılın başından itibaren bu dönüşümün merkezindedir. AB, Türkiye`nin reformlarını desteklemek amacıyla, demokratik kurumların güçlendirilmesi, temel hakların korunması ve sivil toplumun güçlendirilmesi yönündeki çalışmaları da kapsayan teknik destek vermeyi ve 2011 yılında 750 milyon Euro`nun üzerinde fon sağlamayı taahhüt etmiştir. Katılım müzakerelerinde son dönemde kaydedilen gelişme hayal kırıklığı yaratacak ölçüdeyavaştır, ancak Türkiye, mevzuatını AB müktesebatıyla uyumlu hale getirmek için reformları gerçekleştirmeye devam etmektedir. Avrupa Komisyonu`nun geniºleme ve komºuluk politikas?ndan sorumlu üyesi Stefan Füle`nin açıkladığı AB-Türkiye ilişkilerine yönelik "pozitif gündem"i büyük memnuniyetle karº?l?yoruz. Bu pozitif gündem, ekonomik iliºkilerin güçlendirilmesi, diyalogun derinleºtirilmesi, Türkiye`nin iç reform gündeminin desteklenmesi ve AB ile Türkiye arasında yasalara uygun seyahatkolaylaştırılırken yasadışı göçle mücadele edilmesi konularında yeni fırsatlar sunmaktadır. Türkiye ile birlikte, bu gündeme ilişkin olarak katılım müzakerelerini tamamlayacak ve destekleyecek şekilde çalışmayı arzu ediyoruz Afganistan`ın kom.
Kuşkusuz, katılım süreci Türkiye`ye reform bakımından yükümlülükler getirmektedir. Türkiye`nin, temel haklar da dahil, AB standartlarını karşılamak için yapması gereken şeyler vardır. Avrupa Komisyonu, son İlerleme Raporu`nda, yargı süreçlerinin basın özgürlüğünü etkilediği yönündeki kaygılarını ve azınlık haklarının güvence altına alınması için daha fazla çalışma yapılması gerektiğini belirtmiştir. Yeni anayasa, Kürt meselesini ele alan bir çerçeve sunulması da dahil, Türkiye`nin daha fazladönüºüm geçirmesi için kayda de?er bir f?rsatt?r; Baºbakan Erdo?an`ın bütün vatandaşların isteklerini yansıtan bir anayasa oluşturma konusundaki taahhüdünü memnuniyetle karşılıyoruz. Türkiye, PKK`nın gerçekleştirdiği şiddetle kınadığımız vahşi bir terörizm dalgası ile karşı karşıyadır.
Türkiye, Kıbrıs meselesine çözüm getirilmesini desteklemek için de çaba göstermeli ve taahhüt ettiği gibi limanlarını Güney Kıbrıs Rum Yönetimi`ne açmalıdır. Kıbrıs meselesinin çözülmesi, uçuş güvenliğinden daha etkili bir AB/NATO işbirliğine kadar uzanan, adanın çok ötesine giden yararlar getirecektir. Kapsamlı bir çözüme dair müzakereler, yoğun bir döneme girmiştir; Cumhurbaşkanı Eroğlu ve Cumhurbaşkanı Hristofyas`ın başarılı bir sonucun elde edilmesi için BM çerçevesinde çaba göstereceklerine dairtaahhütlerini memnuniyetle karşılıyoruz.
Türkiye`nin üyelik süreci, gerek AB gerek Türkiye için stratejik ve ekonomik açıdan hayati önemi haizdir. Türkiye`nin AB üyeliği hedefine yönelik reformları sürdürme taahhüdünü memnuniyetle karşılıyor ve Türkiye`ye tam destek veriyoruz. Türkiye ve AB, birlikte, mevcut küresel ve siyasi fırtınaların içinde daha güvenli bir yolda ilerleyebilirler" Bildiriye imza atan 11 AB dışişleri bakanının isimleri ve ülkeleri is şu şekilde. Audronis Azubalis - Litvanya, Carl Bildt - İsveç, Edgars Rinkevics - Letonya, Erkki Tuomioja - Finlandiya, Guido Westerwelle - Almanya, Giulio Terzi - İtalya, János Martonyi - Macaristan, Karel Schwarzenberg - Çek Cumhuriyeti, Samuel Zbogar - Slovenya, Urmas Paet - Estonya ve William Hague - İngiltere.
Kaynak: İHA
Euobserver haber sitesinde altında 11 AB üyesi ülkenin dışişleri bakanlarının imzaları olan Türkiye ile ilgili ortak bir bildiri yayımlandı. Yayımlanan bu bildiride Türkiye`nin dış politikadaki etkinliği, ekonomik gücü ve bölgedeki önemine dikkat çekilirken, gerçekleştirilen reformlara ve iç değişime övgüler sıralanıyor. Türkiye`nin AB için önemine değinilen bu ortak yazının Türkiye`yi AB Dışişleri Bakanları toplantısında görmek istemeyen Rumların vetosunun ardından gelmiş olması ise kulislerde ABülkelerinin Rumlara cevabı olarak nitelendirildi.
Euobserver`da yayımlanan yazının Türkçe tam metni şu şekilde: "AB, hâlihazırda, Euro Bölgesindeki karmaşaya odaklanmıştır. Bu durum, ülkelerimizdeki ekonomik büyüme bakımından ciddi risk oluşturmaktadır. Ancak, bu çalkantılı ekonomik ve siyasi dönem, AB`nin bölgesine sırtını dönmesine yol açmamalıdır. Türkiye özellikle, tek pazar bakımından yeni bir ekonomik güç merkezi olarak önemli bir ortak ve dış politika alanındaki müşterek çabalarımıza katkıda bulunabilecek büyüyen bir bölgesel güçtür. Türkiye`nin AB`ye katılım sürecinin hem AB hem de Türkiye için yarargetirdiğine ve bu sürecin ekonomik rekabet edebilirlik, enerji güvenliği ve bölgesel istikrar gibi ortak amaçlara yönelik ilerleme kaydedilmesinde önemini sürdürdüğüne yürekten inanıyoruz.
Türkiye, yeni binyılın başlangıcından bu yana, Batı Balkanlar, Orta ve Güney Asya ile Afrika Boynuzu`nda bölgesel bir güç olarak etkisini ve otoritesini artırmıştır. Türk Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, geçtiğimiz ay İstanbul`da düzenlenen konferansta, baºta kiºisel olarak büyük katk? sa?lad??? Afganistan ile ilgili olmak üzere, kilit arabuluculardan biri olmuºtur. Afganistan`ın komşuları, ev sahibi Türkiye ile birlikte, ilk kez uzlaşmayı desteklemeye yönelik siyasi tedbirlerin ve güvenliktedbirlerinin uygulanması konusunda anlaşmaya varmışlardır. "Arap Baharı", AB ve Türkiye`nin, bölgenin daha iyiye gitmesi için birlikte çalışmalarında güçlü menfaatleri bulunduğunu göstermektedir. Türkiye`nin öngörü ve etkisi, küresel belirsizlik döneminde Türkiye`nin AB`nin küresel alanının güçlenmesine katkı sağlarken, Türkiye`nin AB`deki dış politika ile ilgili tartışmalara daha fazla katılmasını memnuniyetle karşılıyoruz.
Türkiye ekonomisi gittikçe daha hızlı büyümektedir. Türkiye, dünyanın en büyük 16. ekonomisidir ve 2015 yılında G20`nin baºkanl???n? üstlenecektir. Türkiye, AB`nin 7. en büyük ticari ortağıdır. Söz konusu büyüme, AB ile kurulan yakın ekonomik ilişkilerle desteklenmektedir. Türkiye`nin ticaretinin yüzde 46`sı AB ile gerçekleşmektedir. Türkiye`nin doğrudan yabancı yatırımlarının üçte ikisinden fazlası AB kaynaklıdır. Türkiye`nin bu yılın ilk yarısında gösterdiği yaklaşık yüzde 10`luk büyüme,Türkiye ile AB arasında kurulan yakın ekonomik ilişkilerin derinleşmesi bakımından büyük bir potansiyel oluşturmaktadır.
Türkiye, yönetişim, toplum ve demokrasi alanlarında dönüşüm sağlamıştır. Ordu üzerindeki sivil denetim sağlam biçimde yerleşmiş olup, yargı reformu devam etmektedir. Özellikle son dönemde azınlıklara ait dini vakıfların, 1930`larda el konulan mülkleri için tazminat alabilmelerini sağlayan mevzuat sayesinde azınlık hakları giderek iyileştirilmiştir. Hâlihazırda, Türkiye, 1980 yılında askeri yönetim tarafından hazırlanan mevcut anayasanın değiştirilmesinin tartışıldığı yeni bir dönüşüm hamlesibaşlatmaktadır.
Katılım müzakereleri Türkiye`ye reform sürecinde rehberlik ettiğinden, AB yeni binyılın başından itibaren bu dönüşümün merkezindedir. AB, Türkiye`nin reformlarını desteklemek amacıyla, demokratik kurumların güçlendirilmesi, temel hakların korunması ve sivil toplumun güçlendirilmesi yönündeki çalışmaları da kapsayan teknik destek vermeyi ve 2011 yılında 750 milyon Euro`nun üzerinde fon sağlamayı taahhüt etmiştir. Katılım müzakerelerinde son dönemde kaydedilen gelişme hayal kırıklığı yaratacak ölçüdeyavaştır, ancak Türkiye, mevzuatını AB müktesebatıyla uyumlu hale getirmek için reformları gerçekleştirmeye devam etmektedir. Avrupa Komisyonu`nun geniºleme ve komºuluk politikas?ndan sorumlu üyesi Stefan Füle`nin açıkladığı AB-Türkiye ilişkilerine yönelik "pozitif gündem"i büyük memnuniyetle karº?l?yoruz. Bu pozitif gündem, ekonomik iliºkilerin güçlendirilmesi, diyalogun derinleºtirilmesi, Türkiye`nin iç reform gündeminin desteklenmesi ve AB ile Türkiye arasında yasalara uygun seyahatkolaylaştırılırken yasadışı göçle mücadele edilmesi konularında yeni fırsatlar sunmaktadır. Türkiye ile birlikte, bu gündeme ilişkin olarak katılım müzakerelerini tamamlayacak ve destekleyecek şekilde çalışmayı arzu ediyoruz Afganistan`ın kom.
Kuşkusuz, katılım süreci Türkiye`ye reform bakımından yükümlülükler getirmektedir. Türkiye`nin, temel haklar da dahil, AB standartlarını karşılamak için yapması gereken şeyler vardır. Avrupa Komisyonu, son İlerleme Raporu`nda, yargı süreçlerinin basın özgürlüğünü etkilediği yönündeki kaygılarını ve azınlık haklarının güvence altına alınması için daha fazla çalışma yapılması gerektiğini belirtmiştir. Yeni anayasa, Kürt meselesini ele alan bir çerçeve sunulması da dahil, Türkiye`nin daha fazladönüºüm geçirmesi için kayda de?er bir f?rsatt?r; Baºbakan Erdo?an`ın bütün vatandaşların isteklerini yansıtan bir anayasa oluşturma konusundaki taahhüdünü memnuniyetle karşılıyoruz. Türkiye, PKK`nın gerçekleştirdiği şiddetle kınadığımız vahşi bir terörizm dalgası ile karşı karşıyadır.
Türkiye, Kıbrıs meselesine çözüm getirilmesini desteklemek için de çaba göstermeli ve taahhüt ettiği gibi limanlarını Güney Kıbrıs Rum Yönetimi`ne açmalıdır. Kıbrıs meselesinin çözülmesi, uçuş güvenliğinden daha etkili bir AB/NATO işbirliğine kadar uzanan, adanın çok ötesine giden yararlar getirecektir. Kapsamlı bir çözüme dair müzakereler, yoğun bir döneme girmiştir; Cumhurbaşkanı Eroğlu ve Cumhurbaşkanı Hristofyas`ın başarılı bir sonucun elde edilmesi için BM çerçevesinde çaba göstereceklerine dairtaahhütlerini memnuniyetle karşılıyoruz.
Türkiye`nin üyelik süreci, gerek AB gerek Türkiye için stratejik ve ekonomik açıdan hayati önemi haizdir. Türkiye`nin AB üyeliği hedefine yönelik reformları sürdürme taahhüdünü memnuniyetle karşılıyor ve Türkiye`ye tam destek veriyoruz. Türkiye ve AB, birlikte, mevcut küresel ve siyasi fırtınaların içinde daha güvenli bir yolda ilerleyebilirler" Bildiriye imza atan 11 AB dışişleri bakanının isimleri ve ülkeleri is şu şekilde. Audronis Azubalis - Litvanya, Carl Bildt - İsveç, Edgars Rinkevics - Letonya, Erkki Tuomioja - Finlandiya, Guido Westerwelle - Almanya, Giulio Terzi - İtalya, János Martonyi - Macaristan, Karel Schwarzenberg - Çek Cumhuriyeti, Samuel Zbogar - Slovenya, Urmas Paet - Estonya ve William Hague - İngiltere.