Arınç:tutuklu Gazetecilerle İlgili Düzenleme Yapılıyor, Özgürlüğün De Sınırı Var

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, gazetecilerin görevlerini yaparken hakim ve savcılarla karşı karşıya kalma riskini ortadan kaldırmak istediklerini söyledi.

Arınç:tutuklu Gazetecilerle İlgili Düzenleme Yapılıyor, Özgürlüğün De Sınırı Var
Bu konuda hazırladıkları yasal düzenlemeyi TBMM’ye gönderdiklerini ifade eden Bakan Arınç, kanunun 15 gündür çalışamayan Meclis’te beklediğini kaydetti.

Başbakanlık Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü (BYEGM) ile Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) tarafından düzenlenen `Yerel ve Bölgesel Medya Eğitim Semineri`nin açılışına katılan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, tutuklu gazeteciler ile ilgili değerlendirmelerde bulundu.

Türkiye’de çeşitli suçlamalarla cezaevinde gazetecilerin bulunduğuna dikkat çeken Arınç, ancak hepsinin mesleği gereği tutuklanmadığının altını çizdi. Arınç şöyle devam etti: “Gazetecilik mesleğini ifa ederken ceza tehdidiyle karşı karşıya kalan, şu veya bu şekilde halen içeride tutuklu olan, hükümlü bulunan, ama mesleğinin karşısında `gazetecilik` yazan kişilerle, arkadaşlarımızla, mesleğin ifa edicisi olanlarla ilgili bir düşüncemiz var. Bir taraf `Türkiye`de basın özgürlüğü yoktur` diyerek bunları emsal göstermektedir. Bir taraf da `Hayır, Türkiye`de basın özgürlüğü vardır, ama bunların sıfatları gazeteci bile olsa bunların bir kısmı adi suçlardan dolayı cezaevindedir, büyük bir kısmı da Terörle Mücadele Kanunu`na aykırı eylem ve fiilleri sebebiyle içeridedir` diyor. Türkiye terörle mücadele ediyor mu? Ediyor. Terörle Mücadele Kanunu var mı? Var. Gazeteci bile olsa terör ve şiddeti, reddetmesi gerekmez mi? Elbette. Peki o zaman bunlar niye içeride? Bunların sebeplerini açıklamaya çalışan bir kısmımız da var. Dolayısıyla ben ikinci kısımdayım. Yani Türkiye`de basın özgürlüğü var. Buna yürekten inanıyorum. Hem Anayasa`mızda hem Basın Kanunu`muzda hem diğer bütün materyallerde basını özgür kılacak düzenlemelerimiz var.”
Türkiye’de bir dönem yasak olan ‘Apo’ demenin bildiri dağıtmanın suç olmaktan çıktığını dile getiren Bakan Bülent Arınç şöyle konuştu: “Telefon dinlemesi, ortam dinlemesi, soruşturmanın gizliliğini ihlal etmek gibi suçlamalardan dolayı açılan davalar için seçimden önce çalışma yaptık, ancak bu gerçekleşmedi. Terörle Mücadele Kanunu kalmalı diyenler var, değişmeli diyenler var. Şikayet konusu olan 6., 7. ve diğer maddelerle ilgili propaganda konusu olan maddelerin tekrar gözden geçirilmesi gerekiyor. Bazı hususlar tekrar gözden geçirilmelidir. Terörle mücadelede zafiyete gitmeden bunlar yapılmalıdır. ‘Sayın Apo’ demek daha önce suçtu, sonra suç olmaktan çıktı, bunun gibi kararlar çıkabiliyor. Bildiri yayınlamak suçtu şimdi suç değil diyen yargı organları da var.”
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi`nde ve Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi`nde basının fitir ve ifade özgürlünün bulunması yönünde telkinlerin yer aldığını hatırlatan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, şunları kaydetti: “AİHM`nin kararlarında ifade özgürlüğü asıldır. Ancak 3 tane şart olması lazım. Birincisi; konuşan, yazan, bağıran, çağıran, toplantı yapan, bildiri yayımlayan, bütün bunların sonunda teröre ve şiddete davetiye çıkarmayacak. Terör ve şiddetle iç içe olmayacak, terör ve şiddeti kullanmayacak. İkincisi; suç işlenmesini teşvik ve tahrik etmeyecek. Üçüncüsü; kişilik haklarına saygısızlık yapmayacak. Bu üç şarta riayet ettiğiniz zaman, her şeyi yazabilir, söyleyebilirsiniz, eğer o sırada bir ceza tehdidiyle karşı karşıya kalmışsanız o bizim ayıbımızdır. Onu yok etmek, ortadan kaldırmak da bizim görevimizdir. Dolayısıyla bu konu bizi gerçekten sıkmaktadır. Yani gazetecilerin mesleklerini ifa ederken, savcı, hakim, tutuklama, hüküm giyme, bunlarla karşılaşmasını kesinlikle arzu etmiyor ve istemiyoruz. Gazeteciler mesleklerini ifa ederken alabildiğine özgür ve alabildiğine serbest olmalıdır. Hiçbir zaman `gel bakayım buraya, ananın adı, babanın adı` diye sorguya çekilmemelidir. Ama o üç tane istisnayı da göz önünde bulundurmak şartıyla.”