Türkiye’de Bireysel Silahsızlanma ve Şiddet Haberleri Yerel Medya Semineri Sona Erdi

Zonguldak’ta Umut Vakfı tarafından düzenlenen Türkiye’de Bireysel Silahsızlanma ve Şiddet Haberleri Yerel Medya Semineri’nin 10.

Türkiye’de Bireysel Silahsızlanma ve Şiddet Haberleri Yerel Medya Semineri Sona Erdi
Gerçekleştirildi.

Zonguldak Dedeman Otel’de gerçekleştirilen seminerin üçüncü oturumu Av. Fikret İlkiz başkanlığında gerçekleştirildi. Recep Yaşar’ın Gazetecilerin Şiddet Haberlerine yaklaşımı başlığı altında görsel bilgiler de sunduğu seminerde, Gazeteci Atilla Öksüz de Şiddet Haberlerinin Değerlendirilmesi, Yerel Medyadan Değerlendirmeler konularına değindi. Öksüz, 2000’li yıllarda “Bayram Geleneği” isimli bayramlarda tüfeklerle ateş edildiği görüntülerinin yer aldığı video ile salondakilerin ilgisini çekmeyi başardı.

Öksüz, “Anadolu’da yapılan bir haber yaygın medyada farklılaştırılınca Anadolu’da görev yapan gazetecileri sıkıntıya sokabiliyor” dedi. Şiddet ve cinselliğin reytingin temel unsurları olduğunu söyleyen Recep Yaşar ise “Artık reyting kavramının tartışılması gerekiyor. Siz, etik ilkelere uymayan bir haberi yapmak zorunda değilsiniz. Kaddafi gibi olayların yayınlanması vahşet içeren görüntülerdir. Bunlar hiçbir şekilde meşrulaştırılamaz. Şu anda en büyük problem hızdır. Hızlı olmak zorundasınız, bana göre doğruluğu hıza kurban etmemelisiniz. Haberinizin doğru olması gerekir. Cinayet haberleri, şiddet haberleri en fazla okunan haberlerdir. Toplum orada kendisini görüyor, kurban ile eşleştiriyor. Orada olmadığı için şükrediyor. Ama bizim hiçbir şekilde o olayı meşrulaştırmamız gerekiyor” diye konuştu

SEMİNER DEĞERLENDİRMESİ Seminerin son oturumunda ise günün değerlendirilmesi yapıldı. Bütün konuşmacıların kürsüde olduğu seminer değerlendirmesinde konuşan Ragıp Duran, “Bizim yaptığımız meslek insanlar arasında devletle yurttaş arasında bir anlaşma uzlaşma iletişim köprüsü kurmak. Biz insanları kavga etmeye değil, birbirlerini anlamak için faaliyet gösteriyoruz” diye konuştu.

Av. Filiz Kerestecioğlu, Kadınlara yönelik şiddet çok yoğun, bununla ilgili bunu her zaman sorgulayacak şekilde davranmamız gerekiyor. Yasaların etkin uygulanmasında idarenin de sorumluluğu var. Bu 4320 sayılı kanun tasarısını yaparken aynı zamanda silahların olmaması gerektiği gerçeğini unutmadan her ikisinin ele alınması gerekiyor” dedi.

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti katılımcısı Dr. Recep Yaşar ise , “TGC’nin Temel Hak ve Sorumluluk Bildirisi’nden yararlanın. Toplumdaki şiddetin dışa vurulmasında bizim yapmamız haberler ciddi anlamda etkili oluyor. Bu konuda sorumluluğumuz çok fazladır” dedi

Av. Fikret İlkiz ise değerlendirmesinde, “Hepinize çok teşekkür ediyorum. Sorularınızdan çok şey öğrendim. Basın özgürlüğü kavramı bana göre artık yerini halkın haber alma kavramı ile değiştirmelidir. Halkın bilgi edinme ve gerçekleri öğrenme hakkı vardır. O halde biz, duyarlı insanlar olarak nasıl bir gelecek istiyorsak, öyle bir gelecek kurmak konusunda sorumlu olan insanlar olduğumuz fikrindeyim. Geleceğin, temel hak ve özgürlüklerinin korunduğu, aydınlık geleceğimiz için birlikte hareket etmek umuduyla saygılar sunuyorum” şeklinde konuştu.

Gazeteci Atilla Öksüz, “Bu organizasyon için teşekkür ediyorum. Buradan olumlu sonuçlar çıkartıyorsak ne mutlu bize. Bütün bu eleştirileri getirirken muhalif gazetecilik üzerinde dururken zaman zaman kendimize muhalif gözle bakabilmeliyiz ki kendimizi de değerlendirelim. Gazetecilik, canının istediğini yazma mesleği değildir” dedi.

Psikaytr Dr. Ayhan Akcan, “Özellikle medyanın silah haberleri ile ilgili sorumluluğunda bence temel yaklaşım bireysel silahsızlanmayı gündeme getirerek biraz daha düşünerek yaparsa daha iyi olur. Türkiye’de 30 yaş altı 30 milyon genç var. Bunlar silaha hırslı bir şekilde merak salarken, ama siz haberleri yaparken olayı daha çok silahla 3 bine yakın insanın öldüğü, bu olayın kendini korumaktan ziyade problemin çıkmaza girdiği noktaya değinirseniz daha iyi olur. Şu anda silah kanunu ile ilgili yasa tasarısı meclistedir

Gazeteci-Yazar Nail Güreli, “Zaman zaman biz de görüyoruz, hatta Zonguldak’ta buna dahil. Çoğu yerde iki gazeteciler cemiyet veya derneği var. Bu Türkiye’nin bir gerçeğidir. Halbuki belki temel sorunlarda farklılık olabilir ama temel sorunlarda güç birliliği olmalıdır. Birbirimize hoşgörü içerisinde empati kurarak kendi görüşümüzü savunuruz. Ama mesleğin temel sorunları içerisinde bir güç birliği kurulmalıdır. Artık her dernek ve meslek örgütü bu dayanışma ihtiyacını hissetti ve Gazetecilere Özgürlük Platformu’nu kurdu. Bu platform da etkili oldular” şeklinde konuştu.

Seminer, hatıra fotoğrafının çektirilmesi ile sona erdi.
Kaynak: İHA