'Evde vahşi hayvan besleyenler var'

Veterinerler uyarıyor: Türkiye'de de evlerinde, çiftliklerinde aslan, piton, puma, vaşak, maymun gibi vahşi hayvanlar besleyenler var!

'Evde vahşi hayvan besleyenler var'
Bir zamanlar Savarona gemisiyle ilgili röportaj yapmak için görüştüğüm bir işadamı, evinde aslan besliyordu. Anlattığına göre tamamen tesadüf eseri ormanlar kralını misafir etmişti. Afrika gezisine giden bir arkadaşı “Dönüşte ne istersin” diye sormuş, o da şaka yollu, bir aslan istediğini söylemişti. Aslanı bahçede büyüten işadamı çok büyüdüğünü ve tehlikeli olduğunu görünce, hayvanat bahçesine vermek zorunda kalmıştı. Bu konuda duyarlı veterinerler son günlerde uyarıyor: Türkiye’de insanlar evlerine, çiftliklerine aslan, piton, puma gibi vahşi hayvanlar satın alıyor. Ama zevk ve gösteriş için eve alınan bu tür hayvanlara bakmak mümkün değil, yasal hiç değil...

Bu veteriner hekimlerden biri de Nilay Tezsay. O sadece hayvanların sağlıklarıyla ilgilenmiyor, Türkiye’de evlerde yetiştirilen “vahşi hayvanlar”ın yaşam hakları için de çabalıyor. İnsanlar bu tür vahşi hayvanları nasıl buluyor sorusuna da “Daha çok pet shop’lardan” diyor Tezsay. “Pet shop’lara kaçak yollardan girebildiği gibi yasal olarak da ithal edilebiliyorlar.” Yurtdışından vahşi hayvan getirmek için, Doğa Koruma Milli Parklar Genel Müdürlüğü’nün (DKMPGM) çeşitli yasa ve mevzuatları var. En önemlisi, CITES belgesi: Nesli tehlike altındaki bitki ve hayvanların ticaretine ilişkin sözleşme. Ayrıca, hayvan ithalatı için gereken pek çok belge de var. Bunlara uyulduğu ve 800 TL civarındaki ücretler ödendiğinde vahşi hayvan edinmek o kadar zor değil. Yine de egzotik ve yabani hayvan besleyenler kimliklerinin basında yer almasını istemiyor. Dünyanın pek çok ülkesindeki gibi Türkiye’de de bazı kişiler prestij veya gösteriş niyetiyle evlerine vahşi hayvan alıyorlar. Adının açıklanmasını istemeyen bir veteriner hekim, “egzotik hayvanların çoğunun özel koleksiyonlar için alındığını” belirtiyor. Maço hatta mafyöz tiplerin tercihi, genellikle kaplan, aslan, piton gibi hayvanlar. Tezsay “Yılanlardan, özellikle pitondan insanlar korkuyor. Bu hayvanları besleyenler de zaten başkalarını korkutmak istiyor” diyor. “Bu kişiler dışında bazı hayvan severlerin de vahşi hayvanlar alıp baktıklarını biliyorum. Mesela Sapanca taraflarında böyle bir çiftlik var.”

DENETLEME YETERSİZ
Daha nahif ruhlu olanlarsa İran ceylanlarının peşinde! Beslenen bu tür hayvanların belgesi olabilir ama DKMPGM buna rağmen hayvanların sivil bir mekânda olduklarını tespit ederse müdahale ediyor, hatta epey gerilimli görüşmeler yaşanabiliyor. Memur olması nedeniyle adının açıklanmasını istemeyen, DKMP İstanbul İl Müdürlüğü’nden bir orman mühendisi de “Bazen silahlar masanın üzerine konuyor” diyor, “çoğunlukla hayvanın sahibi ikna ediliyor ve elinden alınıyor.” Ancak Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü ve tüm illerdeki müdürlükler yeniden yapılandırılıyor ve bu süreç biraz sancılı sürüyor.

“Yeni elemanlar hayvanlarla haşır neşir olmuş akademisyen ağırlıklı bir kadro sayılmaz” diyen Tezsay’a göre şimdilik vahşi hayvan baskınlarına yetişemiyorlar, yeterince denetleyemiyorlar. “İhbar fazla, hayvanlar teslim alındıktan sonra tedavi edebilecek veteriner hekim sayısıysa az.” Son 1 yılda veterinerlik fakültelerine tedavi için ulaştırılan, kaçak, yabani, evcil tüm yabani hayvanların sayısı 3500’ü buluyor. Tezsay “Tahminen Türkiye’de bakılan, büyütülen, yavrulatılan örümcek maymunlarının yüzde 80’inin CITES belgesi yok” diyor.

Bu tür hayvanların götürüleceği merkez ise metropole uzak bir yerde. Bursa Karacabey’deki Ayı Barınağı’nın hemen yanına kurulan Celal Acar Yaban Hayatı Kurtarma ve Rehabilitasyon Merkezi’ne Türkiye’nin her yanından getirilen hayvanlar kapasiteyi aşabilir. 5 Ekim’de açılan Merkez’de şimdiden 50’ye yakın egzotik ve yabani hayvan var. Aralarında Afyon civarında karavan türü bir araç içinde ihbar sonucu bulunan 1 aslanla beraber, 4 kurt, 1 vaşak, 3 yaban kedisi, 20’den fazla yırtıcı kuş bulunuyor. Bu arada egzotik ve yabani hayvanlardan insanlara pek çok hastalık ve parazit geçebiliyor. Mesela gelinciklerin nezlesi insana bulaşabiliyor. Kanserli hastalara kirpi eti yedirerek daha da hastalanmalarına sebep olan pek çok insan var.

Öte yandan çok fazla insanın girip çıktığı alışveriş merkezlerinde, prosedürlere uyulmadan Doğa Koruma ve Milli Parklar İl Müdürlüğü’nden habersiz, CITES belgeleri olmadan bu tür hayvanlar satılabiliyor. Büyüyünce neye benzeyeceğini bilmeden hayvan almayın. Bir gün sizi yiyebilir!

Evinde hayvan besleyenler
1.8 metrelik devekuşu Beaky adındaki koşucu devekuşu, Ian Newby tarafından eşi Lisa’ya yılbaşı hediyesi olarak verilmiş bir devekuşu yumurtasıyken artık 76 kilo ağırlığında ve 1.8 metre boyunda evcilleştirilmiş bir hayvan haline gelmiş ve dahası, devekuşu zamanla 6 çocuklu ailenin parçası olmuş.

Daily Mail’ın haberine göre, önceleri ailedeki çocuklarla portatif oyun bahçesindeki oyuncaklarla oynayan Beaky, boyu 1 metreyi aştıktan sonra salonda oturmayı tercih ediyormuş.

Aydınlı Aslan Elsa
Gazeteci Selin Kabataş’ın büyük dayısı 30 yıl önce Aydın’daki evinde bir kaplan ve bir aslan beslemiş. Kaplan gençlik hastalığına yakalanıp ölmüş. Büyük dayı aslanıyla o kadar iyi anlaşırmış ki, herkesin korktuğu koskoca aslan onunla oyunlar oynarmış. Bir gün Elsa’yı merak eden bir çocuk bahçe duvarına tırmanmış. Elsa kükreyince çok korkup düşmüş. Bunun üzerine Elsa’yı hayvanat bahçesine vermek zorunda kalmışlar.