Bakan Bağış: "avrupa`daki Dostlarımızdan Artık Gri Alan Bırakmadan Teröre Karşı Net Somut Mücadele Desteği Bekliyoruz"
Çankaya Belediye Başkanı Bülent Tanık, yönetim kurulu ve konsey üyesi olduğu Birleşmiş Kentler ve Yerel Yönetimler Ortadoğu ve Batı Asya Teşkilatı (UCLG-MEWA) tarafından Düzce`de düzenlenen `Yerel Yönetim Ombudsmanlığı` toplantısında yerel yönetimlerin durumunun içler acısı olduğunu belirterek, ombudsmanların da Marko Paşa`ya benzetileceğini söyledi.
Düzce Valisi Vasip Şahin, UCLG- MEWA Genel Sekreteri Mehmet Duman, UCLG- MEWA Ombudsmanı ve Düzce Belediye Başkanı İsmail Bayram, İstanbul Üniversitesi`nden Prof. Dr. Aydın Gülan`ın yaptıkları açılış konuşmalarının ardından Doğu Marmara Kalkınma Ajansı (MARKA) ile UCLG-MEWA arasında bir işbirliği protokolü imzalandı
İmza törenin ardından geçilen oturumlarda yurt içi ve yurtdışından çok sayıda panelist sunum yaparak yerel yönetimler ve ombudsmanlık kurumunu tartıştılar. Afganistan, Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri, Filistin, Irak, İran, Katar, Kuveyt, Lübnan, Suriye, Suudi Arabistan, Türkiye, Umman, Ürdün ve Yemen`in üye olduğu UCLG-MEWA toplantısına bu ülkelerin dışından tecrübelerini taşıyan İspanya, Yunanistan, İngiltere ve Hollanda`dan konuklar da vardı. Mülkiye Başmüfettişi İbrahim Kapaklıkaya, Sakarya Üniversitesi`nden Prof. Dr. Musa Eken, İstanbul Üniversitesi`nden Doç. Dr. Cemil Kaya ve Amsterdam Belediyesi Ombudsmanı Ulco Van De Pol`un katıldığı Dünyadan Örnekler ve UCLG-MEWA Ombudsmanlığı oturumunu yöneten Çankaya Belediye Başkanı Bülent Tanık, ombudsmanları Marko Paşa`ya benzetti. Oturumun açılış konuşmasını yapan Tanık, "Ombudsman kavramının bu kadar tartışılıyor olmasının arkasında dünyamızın yaşamakta olduğu yönetim deneyimi ve yönetimle ilgili sıkıntıların olduğu ortada. Çok yoğun bir şekilde yönetime ilişkin mevcut kurumsal yapıları geliştirme gayreti içerisinde toplumlar. Bunun için de ortaya getirilen çeşitli kavramlar var. Klasik devlet örgütlenmesinin geçtiğimiz birkaç yüzyıl içerisinde almış olduğu çeşitli organ yapılanmalarına ki çok kabaca yasama, yürütme, yargıüçlemesi adı altında tarif edilebilecek devlet yapılanmasına ve demokrasi anlayışına her gün yeni ihtiyaçların ve yeni ilişki düzenlerinin gerektirdiği yeni kavramlar ekleniyor. Bu yeni kavramların bir kısmı eski kavramlardan türeyerek şekillendiriliyor. Bunlardan bir tanesi ombudsman, temsili demokrasi sisteminin seçim mekanizmalarının yasama, yürütme ve yargı erklerinin ayrışması ve bunlar üzerine oturan bir devlet örgütlenmesinin ve devlet ve yurttaş ilişkisinin sorgulandığı bir dünyada yaşıyoruz.Yurttaşı daha çok koruyan, devletin korunup kollandığı yasa düzeni ve devlet örgütlenme anlayışının göreceli olarak daha terk edildiği, aşıldığı ve aşılması yönünde çabalar sarf edildiği gözleniyor" dedi
Belediyelerin düştükleri durumları ve çoğu zaman çözüm üretemez hale geldiklerini dile getiren Tanık, ombudsmanlık sisteminin bir tür Marko Paşalık olduğuna dikkat çekerek, "En küçük serzenişin Cumhurbaşkanlığı makamına şikayet olarak iletildiği bir toplumda yaşıyoruz. Elbette ki, belediye başkanı kentin anasıdır, öyle bir sorumluluğu üstlenmişseniz halk da size bunu emanet ettiyse bu eleştirileri dinlemek ve onlara yanıt vermek, onları çözmeye çalışmak görevimizdir. Ancak önceki oturumlarda izlediğimyabancı deneyimlerde şikayet sayılarına bakınca o ülkelerdeki halkların nüfuslarına paralel olarak şikayet etme becerisinin çok kıt olduğu görüşüne vardım. Sanıyorum şikayet etmeyi bilmiyor ombudsmanlı ülke vatandaşları ya da ülkelerinde sorun yok. Biz de sorunlarını daha fazla çözen bir dünya içerisinde şikayetin azaldığı ve ombudsman ihtiyacının kalmadığı yönetimleri amaçlamak bu yönde gayret göstermek istiyoruz" dedi. Oturumda Pol, ombudsmanlığın şikayet merciine dönüştüğünü dile getirirken, Eken emek yoğun üretimden bilgi yoğun sistemlere geçerken kural yerine amaç odaklı yönetim biçimlerinin geliştirildiğini ifade etti. Avrupa deneyimlerinden söz eden Kaya, İngiltere`de ombudsmanlık sistemi yerine yerel yönetimler mahkemesinin tartışıldığını, Kapaklıkaya ise, ombudsmanların rehberlik ve koordinatörlüklerinin yararlı olacağını düşündüğünü ifade etti. Oturum aralarında belediye başkanları ve uzmanlarla sık sık bir araya gelerek ombudsmanlık ve Türkiye`de belediyecilik sistemi üzerine sohbet eden Tanık`a toplantının ardından bir teşekkür plaketi verildi.
Kaynak: İHA
İmza törenin ardından geçilen oturumlarda yurt içi ve yurtdışından çok sayıda panelist sunum yaparak yerel yönetimler ve ombudsmanlık kurumunu tartıştılar. Afganistan, Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri, Filistin, Irak, İran, Katar, Kuveyt, Lübnan, Suriye, Suudi Arabistan, Türkiye, Umman, Ürdün ve Yemen`in üye olduğu UCLG-MEWA toplantısına bu ülkelerin dışından tecrübelerini taşıyan İspanya, Yunanistan, İngiltere ve Hollanda`dan konuklar da vardı. Mülkiye Başmüfettişi İbrahim Kapaklıkaya, Sakarya Üniversitesi`nden Prof. Dr. Musa Eken, İstanbul Üniversitesi`nden Doç. Dr. Cemil Kaya ve Amsterdam Belediyesi Ombudsmanı Ulco Van De Pol`un katıldığı Dünyadan Örnekler ve UCLG-MEWA Ombudsmanlığı oturumunu yöneten Çankaya Belediye Başkanı Bülent Tanık, ombudsmanları Marko Paşa`ya benzetti. Oturumun açılış konuşmasını yapan Tanık, "Ombudsman kavramının bu kadar tartışılıyor olmasının arkasında dünyamızın yaşamakta olduğu yönetim deneyimi ve yönetimle ilgili sıkıntıların olduğu ortada. Çok yoğun bir şekilde yönetime ilişkin mevcut kurumsal yapıları geliştirme gayreti içerisinde toplumlar. Bunun için de ortaya getirilen çeşitli kavramlar var. Klasik devlet örgütlenmesinin geçtiğimiz birkaç yüzyıl içerisinde almış olduğu çeşitli organ yapılanmalarına ki çok kabaca yasama, yürütme, yargıüçlemesi adı altında tarif edilebilecek devlet yapılanmasına ve demokrasi anlayışına her gün yeni ihtiyaçların ve yeni ilişki düzenlerinin gerektirdiği yeni kavramlar ekleniyor. Bu yeni kavramların bir kısmı eski kavramlardan türeyerek şekillendiriliyor. Bunlardan bir tanesi ombudsman, temsili demokrasi sisteminin seçim mekanizmalarının yasama, yürütme ve yargı erklerinin ayrışması ve bunlar üzerine oturan bir devlet örgütlenmesinin ve devlet ve yurttaş ilişkisinin sorgulandığı bir dünyada yaşıyoruz.Yurttaşı daha çok koruyan, devletin korunup kollandığı yasa düzeni ve devlet örgütlenme anlayışının göreceli olarak daha terk edildiği, aşıldığı ve aşılması yönünde çabalar sarf edildiği gözleniyor" dedi
Belediyelerin düştükleri durumları ve çoğu zaman çözüm üretemez hale geldiklerini dile getiren Tanık, ombudsmanlık sisteminin bir tür Marko Paşalık olduğuna dikkat çekerek, "En küçük serzenişin Cumhurbaşkanlığı makamına şikayet olarak iletildiği bir toplumda yaşıyoruz. Elbette ki, belediye başkanı kentin anasıdır, öyle bir sorumluluğu üstlenmişseniz halk da size bunu emanet ettiyse bu eleştirileri dinlemek ve onlara yanıt vermek, onları çözmeye çalışmak görevimizdir. Ancak önceki oturumlarda izlediğimyabancı deneyimlerde şikayet sayılarına bakınca o ülkelerdeki halkların nüfuslarına paralel olarak şikayet etme becerisinin çok kıt olduğu görüşüne vardım. Sanıyorum şikayet etmeyi bilmiyor ombudsmanlı ülke vatandaşları ya da ülkelerinde sorun yok. Biz de sorunlarını daha fazla çözen bir dünya içerisinde şikayetin azaldığı ve ombudsman ihtiyacının kalmadığı yönetimleri amaçlamak bu yönde gayret göstermek istiyoruz" dedi. Oturumda Pol, ombudsmanlığın şikayet merciine dönüştüğünü dile getirirken, Eken emek yoğun üretimden bilgi yoğun sistemlere geçerken kural yerine amaç odaklı yönetim biçimlerinin geliştirildiğini ifade etti. Avrupa deneyimlerinden söz eden Kaya, İngiltere`de ombudsmanlık sistemi yerine yerel yönetimler mahkemesinin tartışıldığını, Kapaklıkaya ise, ombudsmanların rehberlik ve koordinatörlüklerinin yararlı olacağını düşündüğünü ifade etti. Oturum aralarında belediye başkanları ve uzmanlarla sık sık bir araya gelerek ombudsmanlık ve Türkiye`de belediyecilik sistemi üzerine sohbet eden Tanık`a toplantının ardından bir teşekkür plaketi verildi.