2.5 yaşında mahkum Şana bebek

İstanbulda 7 yıl önce katıldığı bir eylem nedeniyle cezaevinde bulunan öğretmen annesiyle birlikte bir yıl önce cezaevine giren Şana bebek, şimdi 2,5 yaşında. 3 yıl 9 aylık hapis cezası onanan anne Nazire Civelek, cezasının kalan 2 yıllık bölümünü de cezaevinde çekecek.

Yargılama sırasında usulsüzlükler olduğunu öne süren Civelek, avukatı aracılığıyla AİHMe başvurdu.

İstanbul’da 2004 yılında yapılan NATO toplantısı öncesi NATO’yu protesto etmek için gösterilere katılan öğrencilere eş zamanlı olarak İstanbul, Adana, Samsun’un da bulunduğu birçok ilde operasyon düzenlendi. Operasyonda Okul Öncesi Öğretmenliği öğrencisi Nazire Civelek (33) de arkadaşlarıyla gözaltına alındı. Serbest bırakılan Civelek hakkında dava açıldı. Yargılama devam ederken üniversiteden mezun olan Civelek, Artvin’deki Ardeşen Cumhuriyet İlköğretim Okulu’nda anaokulu öğretmeni olarak göreve başladı. Genç öğretmen 2008’de Yaşar Civelek’le evlendi. 2009 yılında bir kızları olan çift, bebeklerine hep mutlu olsun diye Lazca “mutluluk” anlamına gelen Şana ismini koydu. Nazire Civelek, yargılama sonucu mahkeme tarafından 3 yıl 9 ay cezasına çarptırıldı. Dosyanın Yargıtay tarafından onanması üzerine Civelek ailesinin hayatı bir anda değişti. Nazire Civelek, 1 Kasım 2010’da tutuklandı ve Bakırköy Kadın Cezaevi’ne gönderildi.

Şana bebek bir haftalık ayrılığa dayanamayınca Nazire Civelek minik kızını yanına aldı. O zaman 15 aylık olan Şana bebek, cezaevinin soğuk duvarları arasında büyüyor. Şimdi 2,5 yaşında olan Şana, 2 yıl daha cezaevinde kalan cezasını çekecek olan annesiyle birlikte özgür olacağı günleri bekliyor.

AİHM’in kararını umutla bekliyoruz

Ömrünün yarısını cezaevinde annesiyle geçiren Şana bebek ile annesinin kaderini belirleyecek kararın ise önümüzdeki günlerde AİHM tarafından verilmesi bekleniyor. Çünkü Civelek ailesi, yargılama sürecindeki bazı aksaklıklar nedeniyle AİHM’e başvurduklarını ve dosyanın incelemesinin tamamlandığını söyledi. Eşinin yargılandığı süreçte pek çok hata yapıldığını öne süren Yaşar Civelek, “Nazire, bir diskette soyadı bile değil sadece adı yazdığı için mahkum oldu. Disket şifreli olduğu için İstanbul Emniyet Müdürlüğü tarafından çözüldü denilip savcılığa gönderildi. Savcılık da buna dayanarak dava açtı. Birçok ilde aynı sebeplerden tutuklanan insanlar bu tarz deliller ciddiye alınmadığı için tahliye olurken Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi bunları hiç dikkate almayarak mahkumiyet kararı verdi. Kızım ve eşim yaklaşık 14 aydır demir parmaklıklar ardında. Kızım ve eşimden beni suçsuz yere ayrı koydular, koymaya da devam ediyorlar. Eşim üniversiteyi bitirdikten sonra başladığı öğretmenlikten de cezaevine girdiği için atıldı. Eşimin yargılanmasında başlı başına bir hata söz konusu olunca da eşiminin dosyasının incelenmesi için AİHM’e başvurup AHİM’den dosya numarası aldık. Geçtiğimiz günlerde de AİHM’den yetkililerle görüştük. Dosyanın incelemesini tamamladıklarını, en kısa zamanda kararlarını açıklayacaklarını söylediler. AİHM’in vereceği olumlu kararla, eşimin özgürlüğüne kavuşacağı günü ve yeniden mesleğine iade edilmesini bekliyoruz.” diye konuştu.

Avluda anneyle volta hatırası!

Şana, lazca mutluluk demek. Adını böyle koymuş anne-babası. Ama o cezaevinde de olsa mutlu. Çünkü annesi yanıbaşında. Annesinin belirli saatlerde avluya çıkmasına izin veriilyor. O da minik ellerini tıpkı annesi gibi arkasında kavuşturup bir aşağı bir yukarı cezaevi avlusunu adımlıyor. Üç yıl 9 ay daha bu adımlları atacak. Okul çağı geldiğinde de cezaevinden çıkacak. Ancak en güzel çağlarından birini hapisin karanlık koğuşlarında geçirmiş olarak.