Doç. Dr. Özkul: İzmir`in Kanalizasyon Sistemi Deniz Seviyesinin Altında

Her yağmurda İzmir`in birçok yerinin su altında kalmasını inceleyen Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Su Kaynakları Yönetimi ve Su kaynaklı Doğal Afetlerin Kontrolu Araştırma ve Uygulama Merkezi (SUMER), problemli bölgelerin kanalizasyon sisteminin acilen baştan aşağıya yenilenerek, deniz seviyesinin üzerine çıkarılması gerektiğini açıkladı.

Doç. Dr. Özkul: İzmir`in Kanalizasyon Sistemi Deniz Seviyesinin Altında
SUMER`e göre bu yapılırken aynı zamanda sahil bandında pompa istasyonları kurularak suların denize boşaltılması gerekiyor.

SUMER Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Sevinç Özkul, su baskınlarının İzmir`in plansız ve kontrolsuz gelişmesinden kaynaklandığını ifade etti. Özellikle Karşıyaka tarafında, zemin oturmaların yol açtığı kot kaybı sebebiyle sıkıntılar yaşandığını anlatan Doç. Dr. Özkul, İzmir Atatürk Organize Sanayi Bölgesi (İAOSB)`nde, Bostanlı ve Mavişehir`de problemler olduğunu söyledi: "Keşke oralar yerleşime açılmasaydı. O kotlarda bu tür sıkıntıların otaya çıkacağı baştan belliyken kangren olduktan sonra çözüm üretmek daha da zorlaşıyor. Maliyetler yükseliyor, bazen çaresizlik noktasına kadar geliyorsunuz." Dere yataklarının kapatılıp üstüne yol ve bina yapılmasının felakete davetiye çıkardığını vurgulayan Özkul, bunun en acı sonuçlarının 1995 yılındaki sel felaketinde görüldüğünü hatırlattı. Temel problemin, şehirleşmedeki hatalarda aranması gerektiğinin altını çizen Sevinç Özkul, "Kıyı bandını Çin Seddi gibi örerseniz, suyun gidişine imkan vermezseniz ki su yolunu bulmak zorunda. Gelip evinizi, dükkanınızı basacaktır." dedi. Kanalizasyon sisteminin, üst bölgelerden getirdiği suyu denize boşalttığını belirten Doç. dr. Özkul, boru deniz seviyesine çok yakın veya aynı kottaysa denizin yükseldiği bazı dönemlerde suyun akmasının zorlaştığını, hattâ tersine dönebildiğini anlattı. Poligon Deresi, Karşıyaka`da ve özellikle İAOSB civarındaki derelerin deşarjını üst kottan vermenin, o hattın tamamen yenilenmesi anlamına geldiğini açıklayan Özkul, "Hattın yenilenmesi de yetmiyor, ana toplama kanalının belli bir kotta olması lazım. Bu, yollardaki veya çatılardaki suları toplayacak. Binanız bunun altındaysa istediğiniz kadar ana toplayıcıyı üste alın, denize yukarıdan dökmeye çalışın. Binalar aşağıda ise o suyu nasıl toplayacak? Pompaja başvurmak zorunda kalacaksınız bir yerden sonra. Onu da uygulayacaklar veya uyguluyor olabilirler, önermiştik çünkü." şeklinde konuştu.

İzmir Büyükşehir Belediyesi`nin yaşanan felaketlerden dersler çıkardığını, son dönemde dere yataklarını ıslah ettiğini, suyu daha geniş kanallarla götüren ızgaralar yaptığını belirten Doç. Dr. Özkul, DSİ ile birlikte çalışarak çok eski dönemlerdeki haritaları çıkardığını, yok olmuş ve yerleşime açılmış dere yataklarına. yol kenarlarında kanallar veya kutu menfezlerle sistemler yapmaya çalıştığını aktardı. Bazı altyapı yetersizliklerine de değinerek, en büyük sıkıntının yaşandığı Mavişehir`e yönelik çözümünü şöyle anlattı: "Denizin önüne, evlerin olduğu kesimde bir bariyer koyulup oradaki kanal sisteminin mutlaka pompaja dönüştürülmesi gerekiyor. Orada kot, tam tersine dönmüş durumda. İAOSB`de, deniz kotunun 3-4 metre altında noktalar var. Kanalizasyon sistemini, `cazibeli akış` denen kendi akışıyla çalıştırmanız imkansız. Pompalamadan sonra denize dökülen kanalların yenilenip kotların düzeltilmesi gerekiyor. En azından yeni yerleşimlerde, su basmanı dediğimiz kısımlar oldukça yüksek tutulmalı. Buraların dükkan veya ev gibi kullanımının önüne geçmek için de denetim şart. Bu konuyla tek bir bilim dalı uğraşmamalı, farklı disiplinler birarada çalışarak çözüm üretmeli. Öncelikli alanımız su, diğer tarafta ise belki gözardı ettiğimiz hukuk mevzuatı var. İşin içine hukukçusu, şehir ve bölge plancısı girmeli. Belediyeler ve diğer kurumlarla iletişim çok daha iyi olmalı."
Doç. Dr. Sevinç Özkul, iklim değişiklikleriyle birlikte afet derecesinde yağışlar görüleceği öngörüsü bulunduğunu da dile getirerek, sadece İzmir değil, Türkiye genelinde afet planları hazırlanması gerektiğini sözlerine ekledi.