Döviz Kurlarındaki Dalgalanma Sanayiciyi Tedirgin Ediyor
Tahir Turan Eroğlu - Kocaeli Sanayi Odası (KSO) Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Zeytinoğlu, ``Bizi en çok endişelendiren şey, dolar-Avro arasındaki paritenin Avro aleyhine gelişmesidir.
Her şeyimizi dolarla alıyor, Avro`yla satıyoruz. Bu, uzun vadede ihracatımızı çok zora sokar`` dedi.Zeytinoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, sanayi üretim endeksinin önceki yılın aynı ayına göre yüzde 3,8 arttığını, bir önceki aya göre ise yüzde 2,6 azaldığını anımsattı.Sanayi üretiminde hafif yavaşlama olduğuna dikkati çeken Zeytinoğlu, bunun da doğal karşılanması gerektiğini belirterek, dövizdeki ani artış ya da düşüşlerin ekonomiyi umulandan fazla etkilediğine dikkati çekti.``Dünyada da bir daralma var. İhracatımız Avrupa`ya yapılıyor, Avrupa`da ciddi sıkıntı var`` diyen Zeytinoğlu, şöyle devam etti: ``Bizi en çok endişelendiren şey, dolar-Avro arasındaki paritenin Avro aleyhine gelişmesidir. Her şeyimizi dolarla alıyor, Avro`yla satıyoruz. Bu, uzun vadede ihracatımızı çok zora sokar. Olacaksa, yavaş yavaş olmasını istiyoruz. Avro, Yunanistan gibi zayıf ekonomilerin olduğu bir para birimi. Bunu zorla da ayakta tutmak zor bir iş. Avrupalı dostlarımız şu anda onu yapıyor. Düşündüğümüz daha kolay, daha ucuz çözümler vardı ama onu uygulamadılar. O da Yunanistan`ın kendi parasına dönmesiydi. Geçici bir süreliğine de olsa böyle olmalıydı. Aksi taktirde Avrupa bu işi zor çözecek.`` ABD`nin de bir taraftan sürekli para bastığını ve doların değerini düşürdüğünü dile getiren Zeytinoğlu, ``Daha büyük resme de bakmak gerekir. Diğer ülkelerin paralarına da bakmalıyız. Avustralya doları, İsviçre frangı, İngiliz pounduna, emtia fiyatlarına bakmak gerektiğini düşünüyorum. Emtia fiyatlarının artıyor olması, dünyadaki para birimlerinin değer kaybettiğinin işaretidir`` diye konuştu.İşsizlik rakamlarının artışa geçeceği dönemlerini öne süren Zeytinoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: ``Ondan da çok endişe duymamamız gerekiyor. Son 6-7 aydır işsizlik oranları hep düşüşteydi. Önümüzdeki ay açıklanacak rakam belki yatay seyreder ya da küçük bir düşüş yapabilir. Ama ondan sonraki aylarda tarımın etkisi azalmaya başladığı için mutlaka hafif artışlar olacaktır. Endişe duymamamız gerekir. Önemli olan kapasite kullanım oranlarıdır. Tecrübemize göre, sanayi endeksinin geldiği rakam, maksimumları yakaladığımız dönemlere çok yakın. Döviz kurundan dolayı ithalatta ciddi bir azalma var. Bu gayet olumlu.Dövizin hızlı çıkması ya da inmesi tüm sanayiciyi olumsuz etkiliyor. Sanayici paranın değer artışından para kazanma peşinde olmadığı için olumsuz etkileniyor. Ama dövizin de Türkiye`deki enflasyon kadar artmasından mantıklı bir şey düşünemiyorum. Döviz yerinde saymamalı, geri gitmemeli ve enflasyonumuz kadar artmalı.`` Ham maddelerin dünya piyasalarında dolarla kota edildiğine dikkati çeken Zeytinoğlu, ``Varili 100 dolardan alınan petrolden bir ürün yapıp Avro`yla satıyorsanız, bugün Avro 1,40 ise yarın 1,20`ye düşerse böyle bir dezavantaj oluşacaktır`` dedi.Avro`yu yapan ülkelerin ekonomilerinin çok zayıf olduğuna işaret eden Zeytinoğlu, bunun, ihracatının yüzde 50`sini AB ülkelerine yapan Türkiye için sıkıntı olabileceğini kaydetti
-Yerli oto için marka arayışı- Ayhan Zeytinoğlu, yerli otomobil üretilmesi çalışmalarına da değinerek, sıfırdan bir marka yaratmanın olağanüstü zor bir durum olduğunu, bunun yerine hazır bir markanın satın alınabileceğini belirterek, şöyle konuştu: ``2008 yılından beri Saab ile birlikte 3 firma satışa çıktı. Volvo satıldı, Saab satıldı ya da satılıyor, bir de Jaguar satılmıştı. Bunlar Türkiye için fırsattı. Tabi biz iki firma satılırken o noktada değildik. Hükümetimizin böyle bir iradesi olduğunu bilmiyorduk. Şimdi var. Bunu `fırsata çevirmek lazım` diye düşünüyorum. Saab`ın bir özelliği de küçük jet ve jet motoru yapıyor. Onunla bir taşla bir kaç kuş vurulabilir. Düşüncelerimizi Sayın Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan`a ilettik. Bu bir fırsat, Saab olmaz bir başkası olur. Hazır markayı alıp, üzerine bir şeyler koymak daha da kolay olur.`` -Elektrikli otomobil- Elektrikli otomobil konusunun da gündemde tutulduğunu ifade eden Zeytinoğlu, bu araçların pil malzemesinin Türkiye`nin yeraltı zenginlikleri arasında olmayan bir maden olduğuna dikkati çekti.``Lityum pili üretmiyorsanız, elektrikli araç üretmede çok fazla bir yol kat edemiyorsunuz`` diyen Zeytinoğlu, şöyle devam etti: ``Çünkü maliyetin büyük bir kısmı pilin kendisi. Ama pil üretemiyoruz diye, o sektöre girmemek de olmaz. Eğer pil bir otomobilin yüzde 50`si ise diğer yüzde 50`yi yerli üretelim. Bir ürünü pahalı üretiyorsak, bunun nedenlerini irdelemeli, onu ucuza üretmenin yollarını aramalıyız. Döviz kurları arttı, ihracatımız artacak dedik, doğalgaza ve elektriğe zam geldi. Yüksek maliyetler, bizim aktarma organları, motorları dışarıdan ithal etmemize neden olmaktadır. Hedefimiz, maliyetlerimizi düşürmek olmalıdır. Üretimimizi iyi yapalım, firemiz az olsun.`` -Yabancı yatırımcı- Türkiye`ye yatırım yapan yabancı markaların da aslında birer Türk firması olarak görülmesi gerektiğine işaret eden Zeytinoğlu, ``Ford Connect`i düşünün... Gölcüklü olmam nedeniyle de Amerika`da Connectleri gördüğüm zaman hemşehrimi görmüş gibi oluyorum`` dedi.Yabancı yatırımcıların zor duruma düşürülmemesi gerektiğini anlatan Zeytinoğlu, şunları kaydetti: ``Adam gelmiş yatırım yapmış, Türk işçisi çalıştırıyor, bazı ürünleri buradan temin ediyor, ucuz bulduklarını dışarıdan alıyor. Ülke olarak, dışarıdan ucuz bulduğu ürünleri üretmeye çalışmalıyız. Ford`un Amerika`ya ihraç ettiği aracının motorunu Meksika`dan getirtiyorsak bunu sorgulamalıyız. Niye biz üretmiyoruz? Araçların yapıldıktan sonra da ciddi bir teste tabi olması gerekiyor. Bu merkezin ilimizde ya da İstanbul, Sakarya, Bursa üçgeninde olması gayet doğal. Araçlarımız Avrupa`ya giderek ciddi paralar harcanarak test ediliyor. Otomobil, uzun soluklu bir süreç. Bu sürece girmekte biraz geç kaldık ama şu anda son 10-15 senedir iyi gidiyoruz.`` (TE-FTH-NİF)
Kaynak: AA
-Yerli oto için marka arayışı- Ayhan Zeytinoğlu, yerli otomobil üretilmesi çalışmalarına da değinerek, sıfırdan bir marka yaratmanın olağanüstü zor bir durum olduğunu, bunun yerine hazır bir markanın satın alınabileceğini belirterek, şöyle konuştu: ``2008 yılından beri Saab ile birlikte 3 firma satışa çıktı. Volvo satıldı, Saab satıldı ya da satılıyor, bir de Jaguar satılmıştı. Bunlar Türkiye için fırsattı. Tabi biz iki firma satılırken o noktada değildik. Hükümetimizin böyle bir iradesi olduğunu bilmiyorduk. Şimdi var. Bunu `fırsata çevirmek lazım` diye düşünüyorum. Saab`ın bir özelliği de küçük jet ve jet motoru yapıyor. Onunla bir taşla bir kaç kuş vurulabilir. Düşüncelerimizi Sayın Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan`a ilettik. Bu bir fırsat, Saab olmaz bir başkası olur. Hazır markayı alıp, üzerine bir şeyler koymak daha da kolay olur.`` -Elektrikli otomobil- Elektrikli otomobil konusunun da gündemde tutulduğunu ifade eden Zeytinoğlu, bu araçların pil malzemesinin Türkiye`nin yeraltı zenginlikleri arasında olmayan bir maden olduğuna dikkati çekti.``Lityum pili üretmiyorsanız, elektrikli araç üretmede çok fazla bir yol kat edemiyorsunuz`` diyen Zeytinoğlu, şöyle devam etti: ``Çünkü maliyetin büyük bir kısmı pilin kendisi. Ama pil üretemiyoruz diye, o sektöre girmemek de olmaz. Eğer pil bir otomobilin yüzde 50`si ise diğer yüzde 50`yi yerli üretelim. Bir ürünü pahalı üretiyorsak, bunun nedenlerini irdelemeli, onu ucuza üretmenin yollarını aramalıyız. Döviz kurları arttı, ihracatımız artacak dedik, doğalgaza ve elektriğe zam geldi. Yüksek maliyetler, bizim aktarma organları, motorları dışarıdan ithal etmemize neden olmaktadır. Hedefimiz, maliyetlerimizi düşürmek olmalıdır. Üretimimizi iyi yapalım, firemiz az olsun.`` -Yabancı yatırımcı- Türkiye`ye yatırım yapan yabancı markaların da aslında birer Türk firması olarak görülmesi gerektiğine işaret eden Zeytinoğlu, ``Ford Connect`i düşünün... Gölcüklü olmam nedeniyle de Amerika`da Connectleri gördüğüm zaman hemşehrimi görmüş gibi oluyorum`` dedi.Yabancı yatırımcıların zor duruma düşürülmemesi gerektiğini anlatan Zeytinoğlu, şunları kaydetti: ``Adam gelmiş yatırım yapmış, Türk işçisi çalıştırıyor, bazı ürünleri buradan temin ediyor, ucuz bulduklarını dışarıdan alıyor. Ülke olarak, dışarıdan ucuz bulduğu ürünleri üretmeye çalışmalıyız. Ford`un Amerika`ya ihraç ettiği aracının motorunu Meksika`dan getirtiyorsak bunu sorgulamalıyız. Niye biz üretmiyoruz? Araçların yapıldıktan sonra da ciddi bir teste tabi olması gerekiyor. Bu merkezin ilimizde ya da İstanbul, Sakarya, Bursa üçgeninde olması gayet doğal. Araçlarımız Avrupa`ya giderek ciddi paralar harcanarak test ediliyor. Otomobil, uzun soluklu bir süreç. Bu sürece girmekte biraz geç kaldık ama şu anda son 10-15 senedir iyi gidiyoruz.`` (TE-FTH-NİF)