Mhp Grup Başkanvekili Oktay Vural Alaşehir'de
Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkanvekili Oktay Vural, "İhracatçıyla üretici birbirinin dostu olmalı. Bu senin ürününü almıyor diyerek üreticiyi ihracatçıya kışkırtmamalı" dedi.
Vural, Alaşehir'de yaş sebze ve meyve ihracatçılarıyla buluştu.
Alaşehir Belediyesi tarafından organize edilen Sarıkız Sosyal Tesisleri'nde düzenlenen toplantıda ihracatçılar Tarım Bakanlığı'ndan şikayetçi olurlarken, Rusya ile yaşanan ihracat zorluklarını dile getirdi. Alaşehir Belediye Başkanı Kadir Daş, 1999 yılında belediye başkanlığına geldiğinde Alaşehir'in kaderini değiştirecek atılımları yapmak için risklere girdiklerini belirterek "Bürokrasiyi tamamen kaldırdık büyük tesisler kurduk. Alaşehir'de kurulan yaş üzüm işletmeleriyle bölge artık daha çok kurutmalık
yerine sofralık üzüm yetiştirmeye başladı. Bunlara bağlı olarak Alaşehir'e Gümrük Müdürlüğü getirildi. Ama 2000 yılında altın yılını yaşayan bu ihracatçı arkadaşlar bu yıllardan sonra birçok bürokratik engelle karşılaştı. İhracatımızın yüzde 76'sının yapıldığı Rusya'ya karşı bazı ihracatçılarımızın yasaklı duruma geldiklerini gördük" dedi. Bu yıl ihracat yapan firmalardan 8 tanesinin Rusya'ya ihracatlarının yasaklandığını anlatan Daş, şöyle konuştu: "Dört tanesi riskli durumda. İşte bu ihracatçılarımız
bakanlıktan destek alamayınca, bu kararların siyasi olduğunu düşünüyoruz. Bakanlığın ihracatçıların yanında yer almadığını görüyoruz. Alaşehir'de hizmet veren bu işletmeler yaklaşık 30 bin kişiye iş alanı yaratmaktadır. Yasaklama gerekçesi de 8 bin parti üründen sadece 26 tanesinde değerlerin üzerinde kalıntı tesbit edilmiş olması. İşin enteresan yanı aynı ürünler Bulgaristan üzerinden gönderildiği zaman sorun yaşanmıyor. Bu ihracatçılarımızın Ankara'da muhatap bulamadıkları yönündeki şikayetleri üzerine
ihracatçılarımızı eski bakanlarımızdan Oktay Vural'la buluşturmayı uygun bulduk."
İhracatçıları dinleyen Oktay Vural da, "Biz burada Ahmet'in, Mehmet'in sorunundan bahsetmiyoruz. Siz Alaşehir'de ürünlerinizi satmazsanız zaten bitmiş olan tarım tamamıyle yok olur" dedi. Bunu bir arz zinciri şeklinde düşünmek gerektiğini anlatan Vural, şunları söyledi: "Üretimden ihracata kadar giden bir zinciri düşünmek lazım. Elbette burada tarımda işletme büyüklükleri ile ilgili bir ciddi sorunlar var. Hangi üreticinin ürününü alacaksınız, hangi üreticinin ürününü satacaksınız, hangi üreticinin ürünü
sizin ihracat ihtiyacınızı karşılayacak. Ülkede yeterli düzeyde üretim yapılamadığı bir durumda sizin bütün üreticileri kontrol altına almanız mümkün değil, çünkü tarımsal üretim yok. Sizin yaptığınız üretim ihtiyacını yapacak başkaları var mı bu ülkede? Bizim halkımızla ilgili isteğimiz Türkiye'de üretim yapan insanların bu değerlerini yurt dışına pazarlamaktır. Bu sorumluluk kime ait. Siz Rusya'ya yapılan ihracattan şikayetçisiniz. Rusya ve Avrupa hariç başka yerlere ihracat yapmıyor musunuz. Bu konuda
Rusya'nın sahip olduğu standartlar ile Avrupa'nın standartları arasında fark var. Bu siyasi bir meseledir aynı zamanda. Böyle bir siyasi meseleyi devletler arasında çözümlemek lazım. Türkiye'de ilaçlarla ilgili bir sıkıntı varsa ve bu ilaçlar Türkiye'de satılıyorsa o zaman ithalatla ilgili de bu ilaçların bir sorunu var. Yine devletin çözmesi gerekir bu sorunu. Dolayısıyla burada sizlere ihracatçısınız satmayın diyebiliriz ya da kötü ürünü satmayın dediğimiz zaman zaten Türkiye'de bu yönde bir üretim
olamayacağından en büyük sıkıntıyı üretim yapan insanlar çekecek. Arz zincirinde devletin üzerine düşen sorumluluklar var. Bu sorumluluklar müjdeler olsun artık analiz yapılmayacak deyip bundan sonra yine bununla ilgili sıkıntılar oluyorsa bunun altında yatan temel sebep nedir onun iyi çözümlenmesi lazım. Rusya'ya da ihracat yapılan ülkeler ihracatı ne yönde ve nereye yönlendirmek istiyor onun gözlemlenmesi lazım. Rusya ile yapılan bu müzakere sürecinde meseleyi sadece bir sebze meyve ihracatçısı olarak
değil daha büyük bir tartışmanın parçası olarak ele almak lazım."
BİR YOL HARİTASI BELİRLENSİN
İhracatçıyla üreticinin birbirinin dostu olması gerektiğini anlatan Vural, sözlerine şöyle devam etti: "Bu senin ürününü almıyor diyerek üreticiyi ihracatçıya kışkırtmamalı. Sorumluluğu ihracatçının üzerine atıp 'siz almazsanız olmaz' demek yerine gerekli kontrollerin yapılıp yapılmadığı konusunda devletin üzerine düşen görevi yerine getirmesi gerekir. Türkiye İhracatçılar Birliği sayın genel başkanımızı ziyaret ettiği zaman ihracat artıyor ama bir pazara girmek ve o pazarı devam ettirmek için artıyor,
yoksa kolay değil pazara girmek kaç sene çalışılıyor o pazara girmek için. Pazar kaybı büyük bir tehlikedir. Ben sizin yurt dışına yaptığınız girişimler, bu ürünleri oraya pazarlama gayretiniz sürekli olarak ihracat artışından bahsediliyorsa bu her şeyden önce oraya giden ihracatçıların pazara girme ve o pazarı devam ettirme arayışından kaynaklanıyor, uygulanan politikalar çok cazip olduğundan değil. Peki ne yapmalıyız? İhracat yapmayalım üretilmesin sorunu çözmez. Biz ne yiyeceğiz. Rusya'daki vatandaş
vatandaş da bizim ki değil mi? Sorumluluğu siyasi iktidarın başkalarına atması bu sorunları çözmez. Ürün alacaksınız karşınızda üretici birliği var mı? Yok. Ahmet, Mehmet var. Bu ölçekteki bir üretim varsa ilaç kullanımı konusunda devletin önemli önlemler alması gerekir.Sigara içmeyi her yerde yasaklayan devlet bunu yasaklayamaz mı yasaklayabilir. Politikacı olarak biz ne yapabiliriz. Bu sadece ihracatçının değil üreticinin de sorunu. Siz başka ülkelerin ürünlerini de alıp satabilirsiniz, bundan kimse fayda
görmeyecektir hükümete göre. Ölçek ekonomisi sistemiyle devletin birtakım tedbirler alması gerekiyor. Yüzde 73'ü yasaklı hale gelmese geçici bir mesele."
Yasal boşlukların neler olduğuna yönelik bir toplantı düzenlenmesini isteyen Vural, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bir yol haritası belirlensin bir komisyon ve liderler ile birlikte, bu ülkenin emeğini, ürününü korusun, arz zincirinin aktörleri ve aktörlerin üzerlerine düşen görevler belirlensin. İstenildiği gibi üretim yapılmıyor, bunun kontrolü de yapılmıyor. Giderek artan ürünü ihraç etmezseniz üretici perişan olacak. Bu konuda bir komisyon oluşturalım ve konuyu meclise taşıyalım."
Alaşehir Belediyesi tarafından organize edilen Sarıkız Sosyal Tesisleri'nde düzenlenen toplantıda ihracatçılar Tarım Bakanlığı'ndan şikayetçi olurlarken, Rusya ile yaşanan ihracat zorluklarını dile getirdi. Alaşehir Belediye Başkanı Kadir Daş, 1999 yılında belediye başkanlığına geldiğinde Alaşehir'in kaderini değiştirecek atılımları yapmak için risklere girdiklerini belirterek "Bürokrasiyi tamamen kaldırdık büyük tesisler kurduk. Alaşehir'de kurulan yaş üzüm işletmeleriyle bölge artık daha çok kurutmalık
yerine sofralık üzüm yetiştirmeye başladı. Bunlara bağlı olarak Alaşehir'e Gümrük Müdürlüğü getirildi. Ama 2000 yılında altın yılını yaşayan bu ihracatçı arkadaşlar bu yıllardan sonra birçok bürokratik engelle karşılaştı. İhracatımızın yüzde 76'sının yapıldığı Rusya'ya karşı bazı ihracatçılarımızın yasaklı duruma geldiklerini gördük" dedi. Bu yıl ihracat yapan firmalardan 8 tanesinin Rusya'ya ihracatlarının yasaklandığını anlatan Daş, şöyle konuştu: "Dört tanesi riskli durumda. İşte bu ihracatçılarımız
bakanlıktan destek alamayınca, bu kararların siyasi olduğunu düşünüyoruz. Bakanlığın ihracatçıların yanında yer almadığını görüyoruz. Alaşehir'de hizmet veren bu işletmeler yaklaşık 30 bin kişiye iş alanı yaratmaktadır. Yasaklama gerekçesi de 8 bin parti üründen sadece 26 tanesinde değerlerin üzerinde kalıntı tesbit edilmiş olması. İşin enteresan yanı aynı ürünler Bulgaristan üzerinden gönderildiği zaman sorun yaşanmıyor. Bu ihracatçılarımızın Ankara'da muhatap bulamadıkları yönündeki şikayetleri üzerine
ihracatçılarımızı eski bakanlarımızdan Oktay Vural'la buluşturmayı uygun bulduk."
İhracatçıları dinleyen Oktay Vural da, "Biz burada Ahmet'in, Mehmet'in sorunundan bahsetmiyoruz. Siz Alaşehir'de ürünlerinizi satmazsanız zaten bitmiş olan tarım tamamıyle yok olur" dedi. Bunu bir arz zinciri şeklinde düşünmek gerektiğini anlatan Vural, şunları söyledi: "Üretimden ihracata kadar giden bir zinciri düşünmek lazım. Elbette burada tarımda işletme büyüklükleri ile ilgili bir ciddi sorunlar var. Hangi üreticinin ürününü alacaksınız, hangi üreticinin ürününü satacaksınız, hangi üreticinin ürünü
sizin ihracat ihtiyacınızı karşılayacak. Ülkede yeterli düzeyde üretim yapılamadığı bir durumda sizin bütün üreticileri kontrol altına almanız mümkün değil, çünkü tarımsal üretim yok. Sizin yaptığınız üretim ihtiyacını yapacak başkaları var mı bu ülkede? Bizim halkımızla ilgili isteğimiz Türkiye'de üretim yapan insanların bu değerlerini yurt dışına pazarlamaktır. Bu sorumluluk kime ait. Siz Rusya'ya yapılan ihracattan şikayetçisiniz. Rusya ve Avrupa hariç başka yerlere ihracat yapmıyor musunuz. Bu konuda
Rusya'nın sahip olduğu standartlar ile Avrupa'nın standartları arasında fark var. Bu siyasi bir meseledir aynı zamanda. Böyle bir siyasi meseleyi devletler arasında çözümlemek lazım. Türkiye'de ilaçlarla ilgili bir sıkıntı varsa ve bu ilaçlar Türkiye'de satılıyorsa o zaman ithalatla ilgili de bu ilaçların bir sorunu var. Yine devletin çözmesi gerekir bu sorunu. Dolayısıyla burada sizlere ihracatçısınız satmayın diyebiliriz ya da kötü ürünü satmayın dediğimiz zaman zaten Türkiye'de bu yönde bir üretim
olamayacağından en büyük sıkıntıyı üretim yapan insanlar çekecek. Arz zincirinde devletin üzerine düşen sorumluluklar var. Bu sorumluluklar müjdeler olsun artık analiz yapılmayacak deyip bundan sonra yine bununla ilgili sıkıntılar oluyorsa bunun altında yatan temel sebep nedir onun iyi çözümlenmesi lazım. Rusya'ya da ihracat yapılan ülkeler ihracatı ne yönde ve nereye yönlendirmek istiyor onun gözlemlenmesi lazım. Rusya ile yapılan bu müzakere sürecinde meseleyi sadece bir sebze meyve ihracatçısı olarak
değil daha büyük bir tartışmanın parçası olarak ele almak lazım."
BİR YOL HARİTASI BELİRLENSİN
İhracatçıyla üreticinin birbirinin dostu olması gerektiğini anlatan Vural, sözlerine şöyle devam etti: "Bu senin ürününü almıyor diyerek üreticiyi ihracatçıya kışkırtmamalı. Sorumluluğu ihracatçının üzerine atıp 'siz almazsanız olmaz' demek yerine gerekli kontrollerin yapılıp yapılmadığı konusunda devletin üzerine düşen görevi yerine getirmesi gerekir. Türkiye İhracatçılar Birliği sayın genel başkanımızı ziyaret ettiği zaman ihracat artıyor ama bir pazara girmek ve o pazarı devam ettirmek için artıyor,
yoksa kolay değil pazara girmek kaç sene çalışılıyor o pazara girmek için. Pazar kaybı büyük bir tehlikedir. Ben sizin yurt dışına yaptığınız girişimler, bu ürünleri oraya pazarlama gayretiniz sürekli olarak ihracat artışından bahsediliyorsa bu her şeyden önce oraya giden ihracatçıların pazara girme ve o pazarı devam ettirme arayışından kaynaklanıyor, uygulanan politikalar çok cazip olduğundan değil. Peki ne yapmalıyız? İhracat yapmayalım üretilmesin sorunu çözmez. Biz ne yiyeceğiz. Rusya'daki vatandaş
vatandaş da bizim ki değil mi? Sorumluluğu siyasi iktidarın başkalarına atması bu sorunları çözmez. Ürün alacaksınız karşınızda üretici birliği var mı? Yok. Ahmet, Mehmet var. Bu ölçekteki bir üretim varsa ilaç kullanımı konusunda devletin önemli önlemler alması gerekir.Sigara içmeyi her yerde yasaklayan devlet bunu yasaklayamaz mı yasaklayabilir. Politikacı olarak biz ne yapabiliriz. Bu sadece ihracatçının değil üreticinin de sorunu. Siz başka ülkelerin ürünlerini de alıp satabilirsiniz, bundan kimse fayda
görmeyecektir hükümete göre. Ölçek ekonomisi sistemiyle devletin birtakım tedbirler alması gerekiyor. Yüzde 73'ü yasaklı hale gelmese geçici bir mesele."
Yasal boşlukların neler olduğuna yönelik bir toplantı düzenlenmesini isteyen Vural, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bir yol haritası belirlensin bir komisyon ve liderler ile birlikte, bu ülkenin emeğini, ürününü korusun, arz zincirinin aktörleri ve aktörlerin üzerlerine düşen görevler belirlensin. İstenildiği gibi üretim yapılmıyor, bunun kontrolü de yapılmıyor. Giderek artan ürünü ihraç etmezseniz üretici perişan olacak. Bu konuda bir komisyon oluşturalım ve konuyu meclise taşıyalım."