Tutukluluk Süreleriyle İlgili Tartışmalar

TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu, tutukluluk süreleriyle ilgili değişikliğin yürürlüğe girmesinin ardından yaşanan tahliyelerin Rahşan affı gibi yansıtıldığını belirterek, "Ceza indirimidir, aftır ya da bu manaya gelen bir şartlı tahliyedir, şartlı salıvermedir

TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu, tutukluluk süreleriyle ilgili değişikliğin yürürlüğe girmesinin ardından yaşanan tahliyelerin Rahşan affı gibi yansıtıldığını belirterek, "Ceza indirimidir, aftır ya da bu manaya gelen bir şartlı tahliyedir, şartlı salıvermedir... Bu gibi kurumlar değildir ortadaki tablo" dedi.
Yargıtay'ın, 31 Aralık 2010'dan itibaren yürürlüğe giren Ceza Muhakemeleri Kanunu hükümleri çerçevesinde tutukluluk süreleriyle ilgili verdiği kararın ardından tahliyelerin başlaması, tartışmaları da beraberinde getirdi. Meclis'te gazetecilerin sorularını cevaplayan TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu, televizyonların bu konuyla ilgili haberleri veriş biçiminin kendisini çok rahatsız ettiğini söyledi. Kuzu, "Sanki bir Rahşan affı gibi ortaya çıkartılıyor. Bir taraftan 'tutuklu içeride suçunu
bilmiyor, bu kadar uzun tutukluluk olur mu?' diye dert yanıyorlar. Öbür taraftan da kendilerinin arzu ettikleri bazı kimseler çıkamayınca bu sefer bu mevcut durumu çok farklı gösteriyorlar. Bunun bir af olmadığını kamuoyuna çok iyi açıklamak lazım" diye konuştu.
Ortada tutuklama süresiyle ilgili bir tartışma bulunduğuna işaret eden Kuzu, yakın bir zamanda Yargıtay'ın yaptığı açıklamada 19 bin davanın zaman aşımına uğradığının belirtildiğini hatırlattı. Bunun içinde birçok önemli davanın da bulunduğunu kaydeden Kuzu şöyle konuştu:
"O bakımdan burada Yargıtay tarafından verilen karar ya da kanunda yapılan değişiklik, netice itibarıyla tutukluluk süresiyle alakalı olarak yapılmış bir değişikliktir. Yoksa ceza indirimidir, aftır ya da bu manaya gelen bir şartlı tahliyedir, şartlı salıvermedir... Bu gibi kurumlar değildir ortadaki tablo."
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin Türkiye ile ilgili birçok kararı bulunduğuna dikkat çeken Kuzu, bu kararlarda Türkiye'nin, sürelerin uzunluğu, davaların bitmemesi gibi nedenlerle mahkum edildiğini hatırlattı. Kuzu, "Realite olarak davaların uzunluğu bu durumu ortaya çıkarmıştır. Yargıtay'ın içtihadı ile beraber de bir tahliye süreci başladı. Siz burada şunu söyleyemezsiniz. 'Şunlar şunlar, şundan tutuklu olanlar içeride kalır, diğerleri serbesttir' diye istisna koyamazsınız. Hizbullah da çıkar, başka
biri de çıkar. Eğer kanun buysa bir şekilde çıkar. Dolayısıyla belli bir takım suçluları öne çıkararak konuyu rayından çıkartmamak lazım. Kaldı ki AİHM, 2 yıl ve daha üstü tutukluluk sürelerini uzun kabul ediyor. Gerçi kendisinin elinde 4 yıl süren davalar var ama ülkeyi mahkum ederken 2 seneyi geçmişse tutukluluk süreleri cezalandırma yoluna gidiyor. Bunlar dışarıdan yargılanacak. Önemli bir bölümü hakkında yurt dışına çıkış yasağı vardır. Belli sürelerde gelip imza atma durumları vardır. O açıdan ortada
çok çok, aman aman büyütecek bir mesele yok. Konuyu rayında tartışmak lazım. Basında veriliş biçimi, sanki beraat etmişler, davullu zurnalı falan. Bu vatandaşın kendi yaklaşımıdır. Ama ortada böyle bir tablo olduğunu da görmek lazım" değerlendirmesini yaptı.
Bu arada Meclis Anayasa Komisyonu'nda İnsan Hakları Kurumu Kanun Tasarısı'nın görüşmelerine katılmak üzere Meclis'e gelen Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, gazetecilerin konuyla ilgili sorularını cevapsız bıraktı.