Türkiye'de Verem Hastası Sayısı Azalıyor

Türkiye'de verem hastası sayısının giderek azaldığı belirtildi.

Türkiye'de Verem Hastası Sayısı Azalıyor
Denizli Devlet Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Ayşe Kasal, 1-7 Ocak Verem Haftası dolayısıyla yaptığı açıklamada, verem hastalığının tedavi edilmezse ölümle de sonlanabilen bulaşıcı bir hastalık olduğunu belirtti. Veremin dünyada ve ülkemizde çok ciddi bir halk sağlığı sorunu olmaya devam ettiğini belirten Dr. Kasal, dünya nüfusunun üçte birinin verem basili ile enfekte olduğunu ve enfekte olanların yüzde 10'unun yaşamlarının bir döneminde verem hastalığına yakalanma riskinin yüksek olduğunu söyledi.
Dünyada her yıl 8-10 milyon yeni hastanın ortaya çıktığını, 2-2,5 milyon insanın veremden hayatını kaybettiğini belirten Dr. Kasal, "Ülkemizde verem hastalığı bu yüzyılın ilk yarısında çok büyük bir salgın yapmıştı. Verem bir numaralı ölüm nedeni idi. Yürütülen yoğun verem savaşı çabaları sonucunda durum değişmiştir. Tüberküloz artık önemli bir ölüm nedeni değildir. Fakat Türkiye'de 10 ile 20 milyon arası bir nüfusun enfekte olduğu, yani vücutlarında verem mikrobu olduğu hesaplanmaktadır. Bu insanların yüzde 5-10'nu yaşamlarının bir döneminde verem hastası olacaklardır. Ülkemizde kayıtlı hasta sayısı giderek azalmaktadır, fakat kayıt dışı hastalar nedeni ile gerçek veremli hasta sayısının yılda 25-30 bin olduğu tahmin edilmektedir" dedi.
Dr. Kasal, verem hastalığının akciğerlerde yüzde 70-80, akciğer zarı, lenf bezleri, beyin zarı, kemikler, böbrekler ve kalp zarı gibi diğer birçok organda ise yüzde 20-30 oranında görülme olasılığının olduğunu belirtti. Tedavi görmeyen verem hastası ile birlikte aynı evde yaşamak, kalabalık, havalanması iyi olmayan ev koşulları, yoksulluk ve kötü beslenme, HIV/AIDS hastalığı, şeker hastalığı, vücut direncini azaltan diğer hastalıklar ve sigara içmenin verem hastalığı olasılığını artıracağını ifade eden Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Ayşe Kasal, şunları söyledi:
"Verem mikrobu, güneş görmeyen ortamlarda, havada uzun süre canlı kalabilir. Güneşten gelen ultraviyole ışınları verem mikrobunu kısa sürede öldürür. Veremin bulaşması, hastaların aksırma, öksürme ve konuşmaları sırasında havaya yayılan mikropların sağlam kişiler tarafından solunması ile olur. Çatal, kaşık ve eşyalarla hastalık bulaşmaz. Öksürürken ağzımızı kapatmalı, yerlere tükürmemeliyiz. Çünkü verem hastası her öksürük ile 1-5 mikron çapında 1-3 basil içeren 3 bin 500 kadar bulaştırıcı parçacığı etrafa saçar. Hastalığın başlıca belirtileri arasında ise 15 günden fazla süren öksürük, balgam çıkarma, kanlı balgam, ateş, gece terlemesi, zayıflama, iştahsızlık yer almaktadır. İki-üç hafta veya daha uzun süreli öksürük şikâyeti olan herkes Verem Savaşı Dispanseri veya başka bir sağlık kuruluşuna başvurması gerekmektedir. Ayrıca hastanın yakınları, özellikle de aynı evde birlikte yaşayanlar Verem Savaşı Dispanserlerine başvurmalıdır. Hasta yakınlarının taramaları dispanserlerde ücretsiz olarak yapılmaktadır. Mikrop çıkaran hasta ile aynı evdekiler, özellikle çocuklar için koruyucu tedavi verilir. Verem hastalarının ilaçlarını düzenli olarak ve yeterli süre ( 6-8 ay) kullanmazlarsa mikropların ilaçlara direnç kazanabilir. Hastalar bu mikrobu sağlıklı insanlara da bulaştırabilirler. Dirençli verem hastalarının tedavisi çok daha pahalı, zor ve uzun sürede mümkün olabilmekte ve bazen hasta kaybedilebilmektedir."
Bir toplumun veremden korunmasının en etkili yolu verem hastalarının erken teşhis edilmesi olduğunu kaydeden Kasal, BCG aşısının özellikle çocukları verem hastalığından koruduğunu, Türkiye'de doğumdan sonra ilk 2-3 ay içinde ve 7 yaşında iki kez zorunlu aşı yapılması gerektiğini söyledi.