Meclis’te ’Kanun Yapım Süreci’ Sempozyumu
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, bir ülkenin kaç kelimeyle kendi dilini konuştuğunun en temel göstergesinin yasalarda kullandığı kelime sayısı olduğunu belirterek, "Giderek kısır bir Türkçe’yle ya da Türkçe’yi kısırlaştırarak kanun yapmay
Meclis’te düzenlenen ’Kanun Yapım Süreci Sempozyumu’nun açılışına TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, YSK Başkanı Ali Em, milletvekilleri ve akademisyenler katıldı. Sempozyumun açılışında bir konuşma yapan Çiçek, kaliteli bir devlet hizmetinin, kaliteli bir yasama hizmetini de beraberinde getireceğini söyledi. Hukuk mevzuatındaki karmaşa ve karışıklığın beraberinde uygulama karmaşası da getirdiğini dile getiren Çiçek, bunun da vatandaşların devlethizmetlerinden memnuniyetinde olumsuz bir rol oyladığını dile getirdi. Hızla ilerleyen teknoloji nedeniyle yasalarda da aşınma meydana geldiğini ve bazı yasaların günün ihtiyaçlarına cevap vermediğini kaydeden Çiçek, AB katılım süreci çerçevesinde bazı yasal düzenlemelerin hızla gerçekleştirilmesine ihtiyaç duyulduğunu anlattı. Bu tür etkenlerin kanun yapım sürecini zorladığını ifade eden Çiçek, bunun sonucunda torba yasa ve uyum yasaları gibi zaruretlerin doğduğunu ve birden çok konudaki düzenlemelerin aynıyasa içinde ele alındığı böyle bir usulün ihdas edildiğini anlattı. Çiçek, bunda Türkiye’nin ev ödevlerini zamanında yapmamasının da rolü bulunduğunu söyledi. Türkiye’nin resmi dilinin Türkçe olduğuna işaret eden Çiçek, yasaların Türkçe yapıldığını anlattı. Çiçek şunları söyledi: "Ama Türkçe’yi çok kötü kullandığımız da bir gerçek. Dolayısıyla önce dil meselesini halletmemiz lazım. Bir ülkenin kaç kelimeyle kendi dilini konuştuğunun en temel göstergesi, yasalarda kaç kelimeyi kullandığıdır. Son derece zengin bir kaynağa sahip olan Türkçe’yi çok kısır, çok sınırlı bir şekilde kullanılarak kanun yaptığımızı, bunun da uygulamada birçok sıkıntıyı beraberinde getirdiğini görmemiz gerekir. Bunun için Meclis’te bir çalışma da yapabiliriz. Fransızlar acaba yasa yaparken kaç kelimeyleFransızca’yı kullanıyor, Almanlar kaç kelime kullanıyor, biz kaç kelimeyle Türkçe yapıyoruz. Bunun beraberinde çok büyük sorun getirdiğini görmemiz gerekiyor. Giderek kısır bir Türkçe’yle ya da Türkçe’yi kısırlaştırarak kanun yapmaya çalışıyoruz. Bu son derece sakıncalıdır." "YASA YAPIMINDA DİL BİRLİĞİ YOK" Kanunları yaparken Türkçe’nin kullanımında dil birliğinin de bulunmadığını ifade eden Çiçek, her bakanlığın aynı konuyla ilgili farklı kelimeler kullandığını anlattı. Zaman zaman aynı bakanlığın ayrı ayrı zamanlarda Meclis’e gönderdiği tasarılarda bile farklı ifadelere yer verildiğine dikkat çeken Çiçek, bunun anlamayı da zorlaştıracağını söyledi. "TBMM hakikaten yasa mı yapıyor yoksa yönetmelik mi çıkartıyor, bunun tartışılması lazım" diyen Çiçek, bunu söylerken kendi içinde bulunduğu hükümetleri dedahil ederek ve özeleştiri yaparak söylediğini kaydetti. Çiçek şunları söyledi: "Benim kanaatimce Meclis, uzunca bir zamandan beri Türkiye’de kanun adı altında adeta yönetmelik çıkartıyor. 70 madde, 80 madde. Neden bir yönetmelikte, ikincil mevzuatta yer alması gereken hükümler kanuna konuluyor ve bunun için madde sayısı artırılıyor? Bunun sebebi şudur. Belli bir süreden beri bürokraside bir yılgınlık var. Teftiş yılgınlığı. Teftişten korkuyor. Bir metnin altına bir imza atarken, ’ileride başıma bir iş gelir mi’ düşüncesiyle her şeyi kanuna yazmak gibi kendisini emniyete alacak birkanun yapma yoluna gidiyor. ’Korkulu düş görmektense uyanık yatmak iyidir’ diyor, aklına ne geliyorsa bunu kanuna yazıyor. O zaman da 8-10 maddeyle düzenlenmesi gereken bir kanun oluyor 40 madde, 50 madde. Bu da Meclis’te bir zaman kaybına sebebiyet veriyor." "SİVİLLİĞİ KENDİNDEN MENKUL SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİ VAR" Yasama sürecinde günümüz dünyasında sivil toplum örgütlerinin çok önemli rolü bulunduğunu dile getiren Çiçek, Türkiye’deki sivil toplum örgütlerinin bir kısmının sivilliğinin kendinden menkul olduğunu, sadece tabelalarının bulunduğunu belirtti. Çiçek, "Yasa gönderirsiniz, tasarı gönderirsiniz, cevap gelmez. Buna üniversitelerimiz de dahildir. Bir Ceza Kanunu gönderilmiştir bine yakın yere, gelen görüş sayısı 50’yi geçmemiştir. Bir yasa tasarısını en az 30 yer gönderiyoruz. Ama bunun önemli bir kısmındancevap gelmez. Meslek kuruluşlarımızın önemli bir kısmından cevap gelmez. Cevap geldiği noktada müzakere sürecine katılsın denildiğinde, seremoni kısmında görünürüz, ondan sonra kayboluruz. Sonra da ’Bizim görüşümüz alınmadı, alınsaydı bu hususlarda şunu söylerdik, bunu söylerdik’ diye yasa çıktıktın sonra herkes konuşmaya başlıyor. Türkiye bu anlamda çok katkı veren bir sivil toplum sayısına sahip değildir. Ceza Kanunu’na en fazla katkı veren kadın dernekleri olmuştur. En ez destek veren deüniversitelerimiz olmuştur. Hatta birinden bir cümle geldi. ’Biz ceza kanunu yapamayız, başka bir ülkeden o kanunu alalım.’ Böylesine olayları da yaşadık" ifadelerini kullandı. Çiçek, kanun yapım sürecindeki bir kısım tıkanıklıkların ise Meclis içtüzüğünden kaynaklandığını ifade ederek, içtüzüğün yeniden ele alınmasında fayda olabileceğini söyledi. ŞAHİN: "TBMM, YASA PERFORMANSI ÇOK YÜKSEK BİR MECLİS" TBMM Baur, Almanlar kaç kelime kullanşkanı Mehmet Ali Şahin ise, bu tür bir sempozyumun yasama döneminin başında yapılmış olmasının çok daha fazla yarar getireceğine işaret etti. TBMM’nin yasa yapma performansı çok yüksek bir Meclis olduğunu dile getiren Şahin, 23. yasama döneminde bin 601 kanun tasarı ve teklifinin ulaştığı Meclis’te 415 yasa çıkarıldığını anlattı. İngiltere’de yılda 30-35 kanun çıkartıldığını belirten Şahin, Almanya’da da Türkiye’dekinin yarısından daha az kanunun çıkartıldığınısöyledi. Türkiye’de bu kadar çok yasa çıkartılmasına rağmen yeni yasa ihtiyacının azalmadığına işaret eden Şahin, bunun Türkiye’nin bir değişim ve dönüşüm sürecinden geçmesinden ve AB müzakere sürecinde çıkartılması gereken yasal düzenlemelerden kaynaklandığını söyledi. Türkiye’de kanun yapma sürecinin yeterince örgütlenmediğini dile getiren Şahin, birçok yasada sık sık değişiklikler yapıldığını ifade etti. Türkiye’de en çok değişen yasanın 160 değişiklikle Emekli Sandığı Yasası olduğunu kaydeden Şahin, KDV Yasası’nda 27 yılda 44 değişiklik yapıldığını, Terörle Mücadele Kanunu’nun 24 kez değiştiğini söyledi. Son birkaç haftada Meclis Başkanlığı’na milletvekillerinden, beldelerin ilçe yapılmasına ilişkin üst üste kanun teklifleri geldiğini anlatan Şahin, Meclisçalışmalarının sonuna yaklaşırken verilen bu kanun tekliflerinin bir siyasi amaç taşıdığını düşündüğünü söyledi. Yasamanın ciddi bir iş olduğunu kaydeden Şahin, "Bir yasanın başarısı, ne kadar uzun süre uygulanabileceği ile doğru orantılıdır" dedi.
Kaynak: İHA