Mhp Grup Toplantısı...(3)
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, yargının acil sorunlarına acil çözümler için yürütme ile yargı organlarının biran önce bir araya gelmesi gerektiğini belirterek, "Bu konularda mutabık kalınacak acil önlemler paketi TBMM’nin önüne getirilerek süratle yasalaştırılmalıdır. MHP bu konuda yapıcı bir tutum içinde olacak ve yargı çıkmazının aşılması için her desteği verecektir" dedi.
Bahçeli, partisinin Meclis Grup Toplantısında yaptığı konuşmada 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü dolayısıyla büyük bir fedakarlık ve özveriyle görevlerini yapmaya çalışan gazetecileri kutladı. Bu meslek grubunda çalışanların birçok sıkıntısı olmasına rağmen, gece demeden gündüz demeden Türk milletini bilgilendirmek ve haberdar etmek için çalıştıklarını dile getiren Bahçeli, "Günümüzde medyanın, demokrasinin sağlıklı bir şekilde işlemesine ne kadar katkı sağladığı ve bu konuda vazgeçilmez nitelikleresahip olduğu kuşkusuzdur. Milletimizin gözü ve kulağı olan medyanın çok sesli ve tarafsız bir biçimde varlığını sürdürmesi, demokratik kültürün gelişmesinde ve kökleşmesinde büyük rolü olacaktır" diye konuştu. Geçen hafta sonu İstanbul’da esnaf ve sanatkrlarla bir araya gelerek çok faydalı bir toplantı gerçekleştirdiklerini hatırlatan Bahçeli, 491 iş kolunda faaliyet gösteren ve sayıları iki milyona ulaşan esnafın ağırlaşan problemlerinin artık beklemeye tahammülünün olmadığını bir kez daha yakından gördüklerini söyledi. Uzun bir süredir, esnaf ve sanatkarın hükümet tarafından ihmal edildiğini ve ekonomik açmazlar karşısında savunmasız bırakıldığını kaydeden Bahçeli, "Bunu çok iyi biliyoruz ve gereklihazırlıklarımızı ve projelerimizi sürekli güncelliyoruz. Elbette zalimin bir hükmü varsa, esnafımızın da sandıkta söyleyecek bir sözünün olduğuna yürekten inanıyorum. İnşallah önümüzdeki milletvekilliği genel seçimlerinden sonra iktidar olduğumuz takdirde, esnaf ve sanatkarımızın sorunlarını mutlaka aşacak ve hak ettikleri refahı kendilerine sunacağız" dedi. "28 OCAK’TA SEÇİM BEYANNAMEMİZİ AÇIKLAYACAĞIZ" 2011 yılının Türkiye açısından birçok gelişmeye ve önemli olaya sahne olacağını kaydeden Bahçeli, bunların en başında da bu yıl yapılacak olan 24. dönem Milletvekilliği Genel Seçimlerinin geldiğini kaydetti. Hedeflerinin tek başına iktidara ’Tam Yol İlerlemek’ olduğunu açıklayan Bahçeli, Misak-ı Milli’nin 90. yıldönümünün idrak edileceği 28 Ocak 2011 günü saat 15.00’de, Anadolu Gösteri Merkezi’nde yapacakları bir toplantıyla seçim beyannamelerini açıklayacaklarını ve nasıl bir Türkiye amaçladıklarını,Türk milletinin refaha ve mutluluğa ulaşması için neler yapacaklarını burada duyuracaklarını ifade etti. Son günlerde Başbakan Erdoğan’ın önümüzdeki seçime dönük bazı konuşma ve beyanlarında dikkatlerini çeken bazı hedeflerinin bulunduğunu kaydeden Bahçeli, Başbakan’ın 27 Aralık 2010 tarihli Meclis Genel Kurulu konuşmasında 2023 vizyonunu ortaya koyduğunu hatırlatarak, Cumhuriyet’in 100. yıldönümüne dönük bu hedef ve öngörülerinin, önünü dahi görmekten aciz, günü kurtarmanın arayışında olan bir hükümetiçin sevindirici olduğunu söyledi. Bahçeli şöyle konuştu: "Başbakan’ın sözlerinde bir yenilik ve şaşıracağımız, imreneceğimiz farklı bir durum da bulunmamaktadır. 2023 tarihinde Türkiye’nin nerede olması gerektiğini ilk açıklayan, ulaşılması gereken hedefleri ilk defa büyük Türk milletiyle paylaşan Milliyetçi Hareket Partisi ve şahsım olmuştur. Hatta 2023 hedefini, 2000 tarihinde, 2001 ile 2005 yıllarını kapsayan 8. Beş Yıllık Kalkınma Planı’na koyan bizzat MHP’dir. Hatırlanacağı üzere, 8. Beş YıllıkKalkınma Planı TBMM Genel Kurulu’nun 27 Haziran 2000 tarihli ve 119. birleşiminde kabul edilmiştir. 2001-2023 yıllarını içine alan Uzun Vadeli Gelişmenin Temel Amaçları ve Stratejisi’ni biz daha o yıllarda milletimizle paylaşmış ve devlet politikası haline getirmiştik. Bugün Başbakan’ın ısrarla bahsettiği, 2023’de ülkemizin dünyanın en büyük on ekonomisinden birisi olma beyanı, bizim 2000 yılında tayin ettiğimiz bir hedeftir. Başbakan’ın yıllar önce Türk milletinin önüne koyduğumuz 2023 hedefini benimsemesi kendisi için bir gelişmedir ancak bu vizyonu özümsemesine kalitesinin ve siyasi sicilinin de çok müsait olmadığını bu vesileyle hatırlatmak isterim." Türkiye’nin AK Parti iktidarıyla tarihinin en sıkıntılı dönemlerini geçirdiğini ifade eden Bahçeli, her alanda kökleşen bunalım ve kaosun, devlet ve millet arasındaki köprülerin temelini oyduğunu, vatandaşların yaşadığı hayal kırıklıklarına durmadan yenisinin eklendiğini belirtti. Bunlardan en tehlikelisinin ise yargı kurumlarına siyasi nüfuz edilmesi ve adalet duygusunun yıpratılması olduğunu savunan Bahçeli, AK Parti zihniyetinin, iktidara geldiği ilk zamanlarından bugüne kadar özellikle hukukun üstünlüğüanlayışında büyük gedikler açtığını ve adalet kurumuna darbe üstüne darbe vurduğunu kaydetti. Kişiye özel Anayasa değişiklikleri, yasa ve yönetmelik tanımayan başına buyruk idari tasarruflar, yanlı ve yandaş yargı oluşturma ısrarlarının, AK Parti’nin kötü sicilinin bazı çirkinlikleri olduğunu belirten Bahçeli, 22 Aralık 2002 tarihinde Recep Tayyip Erdoğan’ın sırf başbakan olabilmesi için yapılan CHP destekli adrese teslim Anayasa değişikliği bunlardan birisi olduğunu hatırlattı. "HUKUKSUZLUĞU YAYGINLAŞTIRARAK TÜRKİYE CUMHURİYETİ’Nİ DARP ETMEK İSTİYORLAR" AK Parti’yle birlikte yargı, adalet, hukuk kavram ve kurumlarının talihsiz ve tehlikeli mecralara sokulduğunu, asıl anlamlarından uzaklaştırıldığını ve iktidar savaşının ortasına itildiklerini belirten Bahçeli, 12 Eylül Anayasa değişiklikleri ile ilgili Referandum öncesinde üstünlülerin hukukundan, hukukun üstünlüğüne geçileceğini ilan eden Başbakan Erdoğan’ın, buradaki amacının kendi hukukunu oluşturmak olduğunın açıkça ortaya çıktığını söyledi. Bahçeli şunları söyledi: "Demokrasinin sunduğu imkanlarınarkasına gizlenerek, aydınlığı ve adaleti taşlayan bu zihniyetin hukuksuzluğu yaygınlaştırarak Türkiye Cumhuriyeti’ni darp etmek istediği anlaşılmıştır. AK Parti iktidarının yaptığı Anayasa değişikliğiyle ileride hesap vermekten kurtulmayı planladığı ve PKK açılımının hukuksal alt yapısını oluşturmaya yönelik kirli bir niyet taşıdığı artık berraklaşmıştır. Biz bu konudaki uyarılarımızı yaparken afaki konuşmamış ve AK Parti’nin yol haritasındaki puslu tarafları ışıtarak göstermiştik. Hukukun siyasal amaçlaruğruna çarpıtılması ve kullanılması vahim gelişmeleri tetikleyecektir. İnsaf, izan, merhamet ve utanma duygusu olmayan iktidar kadroları kendilerini rahata erdirecek ve koruyacak hukuk normlarını ve hukuk teknisyenlerini yargıya sızdırmanın ve yerleştirmenin arayışında olmuşlardır. Başbakan’ın hukukun üstünlüğüne geçildi dediği ülkemizde suçlar artmış, asayişsizlik doludizgin ilerlemiştir. Hükümetin hiçbir ciddi tedbir alamadığı emniyet ve asayiş hizmetlerinde yaşanan büyük kaos, vatandaşlarımızın güvenlik ve huzurunu fazlasıyla kaçırmıştır. AK Parti’nin kaderine terk ettiği sokaklar şiddetin ve suçun yuvaları haline gelmiş, özellikle kapkaç, hırsızlık, cinayet ve cinsel içerikli suçlarda muazzam artışlar yaşanmıştır. İktidarın sorumsuz ve umursamaz tavırları sonucunda özelliklebüyük kentlerde vatandaşlarımız tehdide, şiddete maruz kalmış, asayişe yönelik hadiseler artık vatandaşın günlük hayatını etkileyecek boyutlara ulaşmıştır. Ancak Başbakan ve hükümetine göre her şey normaldir ve bu tespitler zenginleşen ve huzura eren Türkiye’yi çekemeyenlerin marifetidir. Görevinde kalması artık sakıncalı olan İçişleri Bakanı hiçbir olaya müdahil olmadığı gibi böyle bir niyeti de yoktur. Yıkım projesinin mesafe alması için çırpınan bu zatın, ülkenin içişlerini kanun kaçaklarına teslimettiği görülmektedir. Ülkemizde yaygınlaşan suç eğilimleri, en aşağılık cinayetlerdeki artışlar ve ne yazık ki bunlara yönelik adaletin gecikmesi tam bir skandaldır ve bu da AK Parti’nin eserinden başka bir şey değildir. Suçlular dışarıdadır ve masumlar tedirgindir. Caniler işbaşındadır, uğursuzlar faaliyet içindedir ama buna karşılık AK Parti yandaş yargı oluşturmanın peşindedir. Bu iktidar döneminde hukukun üstünlüğü prensibine hiç sadık kalınmamış, yapılanları ’hukuka uyduramadık o halde hukuku bunlarauyduralım’ sözleriyle meşrulaştırma girişimlerine tesadüf edilmiştir. Bugün durmadan hukuksal kararlardaki yanlışları konuşuyorsak ve milletimizde adaletin yerini bulmadığına dönük derin bir kaygı bulunuyorsa, biliniz ki bu durumda hukukun üstünlüğü tükenme noktasına gelmiştir. İşte AK Parti’nin kendinden menkul demokrasi boyasıyla çizdiği Türkiye manzarasının hukuk ve adaletle ilgili kısımlarının karanlık ve tahammül edilemez tarafları bunlardan ibarettir. Başbakan Erdoğan’ın ’gönül haritası üzerindekardeşliğin resmini çizmekten’ anladığı budur. Sözde kardeşliğin, dayanışmanın, paylaşmanın resmini çizme mücadelesi verdikleri yalanını söyleyen Başbakan, aslında suçun, adaletsizliğin ve kardeş kavgasının kanlı manzarasını kırdığı hukuk fırçasıyla şekillendirmeye çabalamaktadır. Ve kendisi de, yanına aldığı işbirlikçilerle birlikte bu resim karşısında sırıtmakta, bunun adına gelişme ve istikrar demektedir. Ne var ki mazlumun ahı, haklının bedduası, milletin kahrı, adaletin şamarı bu iktidarın üzerineolacak ve hepsini Allah’ı izniyle siyasetten silip süpürecektir." "PKK VE HİZBULLAH TERÖRİSTLERİNİN TAHLİYE EDİLMESİ İNFİALE SEBEP OLDU" Son günlerde Ceza Muhakemesi Kanunun 102. maddesinin 31 Aralık 2010 tarihinde yürürlüğe girmesiyle, tutuklu bulunan bazı kişilerin serbest kalmasının dikkatleri bir kez daha yargı alanına çevirdiğini kaydeden Bahçeli, 2004 yılında bu kanunda yapılan değişikliklerin 2005 yılında yürürlüğe girdiğini ve bu kapsamda daha önce olmayan tutuklukla ilgili süre sınırlamasında belli bir kural getirildiğini ve uygulamaya konulduğunu hatırlattı. Adil yargılama hakkının ihlal edilmesi ve Türkiye’nin tazminat ödemeyemahkum olması nedeniyle, tutukluluk süresine sınırlandırma getirilmesinin doğru olduğunu kaydeden Bahçeli şunları kaydetti: "Ancak asıl sorun bundan sonradır ve sancılı seyir izleyen süreçte daha da belirginlik kazanmıştır. Ceza Muhakemesi Kanunun tutukluluk halinin sınırlandırmasıyla ilgili hükmünün uygulanması, bekleyen dosyalar ve süren hukuki safhalar nedeniyle geçiş dönemine ihtiyaç olduğu gerekçesiyle, 1 Nisan 2008’e kadar ertelenmiştir. Ancak bu tarihte de maksat hasıl olmayınca, bu defa da 31 Aralık2010 tarihine kadar yasa hükmünün hayata geçmesi uzatılmıştır. Sonuç olarak bu yılın ilk günlerinde, tutukluluk sürelerinin dolmasıyla bazı suçluların tutuksuz yargılanmalarına karar verilmiş ve serbest kalmaları sağlanmıştır. Ne var ki örgütlü suçlar kapsamında en hunhar cinayetleri işleyen ve insanlık dışı yöntemlerle canlara kıyan PKK ve Hizbullah teröristlerinin tahliye edilmesi, ve bunların davul-zurnalı törenlerle karşılanması milletimizde infial yaratmıştır. Bu konu etrafında kamuoyunda yapılantartışmalar, AK Parti hükümetinin yüksek yargıyı hedef alan suçlamaları ve karşılıklı açıklamalar siyasi gündemin merkezine oturmuştur. Söz konusu vahim gelişmelerin münferit olaylarla sınırlandırılmış soyut bir çerçevede ele alınması, karanlık resmin bütününün görülmesine ve sağlıklı bir sonuca ulaşılmasına engel olacaktır. Bu noktaya gelinmesinin nedenleri ve sorumlularının daha iyi anlaşılması için konunun her yönüyle kapsamlı ve bir bütünlük içinde ele alınması bizim açımızdan gerekli ve kaçınılmazolmuştur. Her şeyden önce açıklıkla ifade etmeliyim ki, adalet mülkün temelidir. İnsan hakları ve özgürlüklerinin nihai teminatı ve devletin temel taşıdır. Yargının yara alması, adalete duyulan güvenin zedelenmesi ve yargı organlarının siyasi ddiüşüncelerle ve baskı yöntemleriyle etkisiz hale getirilmesi Türkiye’ye yapılacak en büyük kötülüktür. Türk hukuk sisteminin çözümsüz bırakılan ciddi yapısal sorun ve sıkıntıları olduğu, bunların yılların birikimiyle kangren haline geldiği bildiğimiz ve üzerindedurduğumuz gerçekler arasındadır. Bununla birlikte Türkiye sekiz yılı aşkın bir süredir büyük bir Meclis çoğunluğuna sahip olan AK Parti hükümetleri tarafından yönetilmektedir. AK Parti’nin iktidar dönemi, tahribatı her alanda görülen ve giderek derinleşen bir yıkım dönemi olmuştur. Türk yargısı, hukuk sistemimiz ve adalet mekanizmamız da bu yıkım ve tahribattan nasibini ziyadesiyle almıştır. Yargının yapısal sorunlarını köklü çözümlere kavuşturacak, giderek ağırlaşan ve katlanılamaz hale gelensıkıntılarına çare bulacak olan öncelikle yürütme ve yasama organlarıdır. Hükümet etmek makamı ağlama duvarı, şikayet etme ve bahane üretme makamı değildir. Başbakan Erdoğan ve hükümeti, yargının bugün içine düştüğü kısır döngü ve çıkmazın nedenlerini ilk önce kendilerinde, önyargılı siyasi hesaplarında ve çarpık siyaset zihniyetlerinde aramalıdır." Bugün ortaya çıkan tablonun her yönüyle karanlık, acı ve utanç verici olduğunu ifade eden Bahçeli, tahliye edilen Hizbullah ve PKK teröristlerinin insanların arasında dolaştığını, Hizbullah teröristlerinin tutuklu bulundukları dönemde cezaevinde internet üzerinden dışarıyla irtibat kurmalarına ve terör faaliyetlerini hapishaneden de yönlendirmelerine izin verildiğinin ortaya çıktığını dile getirerek, bu vahim durum karşısında yapılması gereken en öncelikli hususun bu teröristlerin dosyalarının süratleele alınarak yargı süreçlerinin sonuçlandırılması olduğunu söyledi. Bunun yanı sıra, Hizbullah teröristlerinin cezaevinde internet aracılığıyla dışarıdakilerle haberleşmesinin sorumlularının derhal ortaya çıkarılması ve cezalandırılmasını isteyen Bahçeli, Adalet Bakanlığı’nın başındaki Bakan’ın da siyasi sorumluluğunun gereğini yerine getirerek ya istifa etmesi, ya da görevden alınması gerektiğini söyledi. Bahçeli, "Yargının acil sorunlarına acil çözümler için yürütme ile yargı organları biran önce biraraya gelmeli ve bu konularda mutabık kalınacak acil önlemler paketi TBMM’nin önüne getirilerek süratle yasalaştırılmalıdır. Milliyetçi Hareket Partisi bu konuda yapıcı bir tutum içinde olacak ve yargı çıkmazının aşılması için her desteği verecektir" diye konuştu. Grup toplantısının sonunda Yeditepe Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Kulübü öğrencileri, MHP lideri Bahçeli’ye çiçek verdi. Bahçeli, "Yumurta atmayan, demokratik bir hak olarak oy kullanmayı başaran bir gençlik istiyorum" diye konuştu.
Kaynak: İHA