Çölaşan ve Eminağaoğlu, 'devleti ele geçirme' sorusunu geçiştirdi
Eski Danıştay Başsavcısı ve Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Genel Başkanı Tansel Çölaşan, Türk Silahlı Kuvvetleri(TSK)'nin önce yargıyı koruyup kollad
ADD başta olmak üzere 17 sivil toplum kuruluşu referandumda 'hayır' diyeceklerini açıkladı. Basın toplantısı boyunca su içen ve sözlerine "Su içince kendime geliyorum." diyerek başlayan Çölaşan, anayasa değişikliğinin içeriğinde belirtilen hedeflerle bağdaşmadığını savundu. Anayasa değişikliğini isteyenlerin 1982 faşist darbe anayasasının getirdiği çarpık düzenin ürünü olduğunu iddia eden Çölaşan, bin bir baskı ve şantaja yüzde 92'lik bir halkoyu ile 82 Anayasası'nın meşruiyet kazandırılmaya çalışıldığını belirtti.
Bu taslak aleyhine konuşanların 'statükocu, terör örgütü üyesi olmak, aklından zoru olmak' gibi sözlerle suçlanarak topluma hedef gösterildiğini ileri süren Çölaşan, bu Anayasa değişikliği teklifinin toplumun gittikçe büyüyen ve kangrenleşen sorunlarını çözmekten uzak olduğu, tam tersine örgütlenme özgürlüğü, hak arama özgürlüğü, adil yargılanma hakkı gibi en temel insan hakları bakımından 12 Eylül 1982 Anayasası'ndan da geri hükümler taşıdığını savunarak, "Yargıyı ve laik demokratik cumhuriyeti koruyan, kollayan Türk Silahlı Kuvvetleri'ni tamamen siyasi iktidarın yedeğine alma amacı güttüğünün anlaşıldığını" iddia etti. Bazı çevrelerce yürütülen "Yetmez ama yine de evet, sindiremiyoruz ama yine de evet" kampanyalarında gerçek niyetlerin açığa çıktığını ileri süren Çölaşan, bu teklife hayır diyeceklerini açıkladı.
Eski YARSAV Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu ise Avrupa Birliği(AB)'nin değişikliğe dönük açıklamalarını eleştirerek kendi yazdığı raporları hatırlamadığını savundu. AB'nin hukukun üstünlüğüne değil siyasi iradeye destek verdiğini ileri süren Eminağaoğlu, hukukun üstünlüğüne de destek vermesini istedi.
ÇÖLAŞAN SÖYLEDİĞİNİ KABUL ETMEDİ
Çölaşan, daha sonra gazetecilerin sorularını cevapladı. Ancak sorulan sorular Çölaşan'ın tepkisini çekti. Bir gazetecinin TSK'nın yargıyı koruyup kolladığı yönündeki söylemini hatırlatması üzerine Çölaşan, "Yargıyı demedim, Türkiye'yi koruyan kollayan dedim. Yazılı burada, dağıtıldı size." karşılığını verdi. Gazetecinin ısrarı üzerine ise Çölaşan, "Yargıyı ve Türkiye güvenliğini, bundan daha üstün bir söz olabilir mi? Elinizde yazılı, oradan bakın lütfen. Önce onu saptayalım, yargıyı 've', ona göre soruyu sorun."
Devreye giren bir başta katılımcı da sözden böyle bir anlam çıkarılabileceğini ancak öyle olmadığını söyledi. Daha sonra Çölaşan, "Ama okuduğunuzu anlamış olmanız lazım, arkadaş okur-yazar. Nereden mezunsunuz?" karşılığını verdi. Bu çerçevede soruların sorulmamasını isteyen Çölaşan, sinirlenerek şunları söyledi: "Ama burada yazıyı okuyup anladığınıza göre, o 've'yi de gördüğünüze göre, bu soruyu da böyle çarpık sormanız da aslında normal değil. Virgil var, 've' var. Soruları doğru sorun."
Toplantıda ufak bir tartışmanın ardından bir başka gazeteci de "Türkiye'de yıllardır bir devlet, bir de devleti ele geçirmeye çalışanlar olduğu" yönünde soru sordu. Türkiye'de bir bütün halk yapısı olduğunu dile getiren Çölaşan, "Türkiye'nin Misak-ı Milli'den itibaren ulusuyla, ülkesiyle bölünmez bütün. Bu tartışmaya açılabiliyorsa sorun buradadır. Bu tartışmayı açmaksa konu bu." diye konuştu.
Çölaşan daha sonra sözü Eminağaoğlu'na bıraktı. "Sorunun içerisinde yanıtı siz de çok iyi biliyorsunuz." diyerek sözlerine başlayan Eminağaoğlu, şunları söyledi: "Devlet nasıl ortaya çıkmış, kurucu iradesiyle ortaya çıkmış. O kurucu iradesinin ne olduğunu burada tartışma gereğini duymuyorum ve son derece abes buluyorum. Anayasaya da bu yansımış durumda. Devletin kurucu iradesinin değişmesini tartışıyorsak o zaman bunu devletin dönüştürülmesi gibi bir süreci açıkça ortaya koymak demektir. Devlet bir baskı unsuru değildir, devlet bir hukuk devletidir. Nitelikleri de Anayasada ortaya konmuştur. Fazla da bu soru üzerinde ayrıntıya girmenin hiçbir gereği yoktur."