Ekonomiye erken rahatlama uyarısı

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, 2010 yılının sonuna yaklaşılan bugünlerde ''küresel ekonomik krizin tam anlamıyla sona erdiğini, zor günlerin geride kaldığını söylemenin şu an için erken olduğunu itiraf etmek gerektiğini'' söyledi.

Ekonomiye erken rahatlama uyarısı
Gül, Merkez Bankasının ev sahipliğinde Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesinde gerçekleştirilen Küresel Ekonomi Sempozyumu'nun açılışında yaptığı konuşmada, sempozyumda 2 gün boyunca çok önemli konuların ele alınacağını ifade etti.

İklim değişikliği, ekonomik krizler, doğal kaynakların tükenişi, terör ve diğer önemli küresel sorunların farklı platformlarda uzun yıllardır tartışıldığını belirten Gül, ancak Küresel Ekonomi Sempozyumu'nun özellikle çözüm odaklı olması itibarıyla umut verici ve dikkate değer bir platform olma özelliği taşıdığını, bu nedenle İstanbul'da yapılacak tartışmaların yeni ufuklar açan projelere dönüşmesini ümit ettiğini dile getirdi.

Küresel sorunlara küresel bakış açısıyla çözüm aranması, dünyanın farklı yerlerinden ve farklı çalışma alanlarından karar alıcıların biraraya gelmesi, farklı kültürlerin fikri birikimlerinin farklı bakış açıları sunmalarından dolayı sempozyumun son derece önemli olduğunu ifade eden Gül, bu kapsamda sempozyumun bu yıl ilk kez Almanya dışında İstanbul'da düzenlenmesinin, çözüm arayışlarının gerçek anlamda küreselleşmesine katkıda bulunmasını beklediğini belirtti.

CANLANMA, GELİŞMİŞ ÜLKELER TARAFINDAN YETERİNCE DESTEKLENMİYOR

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, sempozyumun son diplomatik, entelektüel ve kültürel faaliyetler bakımından bir küresel hat haline dönüşen İstanbul'un bu imajını pekiştirdiğini vurgulayarak, küresel ekonomik kriz konusuna değindiği konuşmasını şöyle sürdürdü:

''Yaşanan küresel kriz, finansal ve ekonomik bir çerçeveye oturmakla birlikte sonuçları bakımından önemli siyasi ve sosyal boyutlar da taşımaktadır. Bugüne kadar küresel krizin aşılması için başta gelişmiş ülkeler olmak üzere bütün ülkeler, çok ciddi azim ve gayretle çalışmışlardır. 2010 yılının ilk yarısında küresel büyüme hızının beklentilerin üzerinde gerçekleşmesi, hepimiz açısından sevindirici bir gelişme. Üstelik küresel ticaret hacminin yıl ortasından itibaren kriz öncesi seviyesine ulaştığını görüyoruz. Ne var ki 2010 yılının sonuna yaklaştığımız bugünlerde küresel ekonomik krizin tam anlamıyla sona erdiğini, zor günlerin geride kaldığını söylemenin şu an için çok erken olduğunu da itiraf etmemiz gerekir.''

Geçmiş dönemlerden farklı olarak küresel ekonomik canlanmanın itici gücünü bu kez gelişmekte olan ülkelerin oluşturduğuna dikkati çeken Gül, ''Bu durumu, küresel büyümenin daha dengeli bir yapıya kavuşmasına işaret etmesi açısından ümit verici buluyorum. Ancak gelişmekte olan ülkelerde yaşanan canlanmanın gelişmiş ülkeler tarafından yeterince desteklenmediğini de görüyoruz'' dedi.

GEREKLİ DERSLERİ ÇIKARMAZSAK ÖNLEM ALAMAYIZ

Finansal sistemin kırılganlığı, kamu maliyesinde sürdürülebilirliğin sınırına ulaşılması nedeniyle gelişmiş ülkelerin küresel büyümeye katkısının sınırlı kalmasının beklendiğini vurgulayan Gül, ''Geçen hafta BM Genel Kurulunda yaptığım konuşmamda belirttiğim gibi, küresel krizden gerekli dersleri çıkarmadan yeni krizlere karşı önlemler alamayız. Son küresel ekonomik kriz, özellikle dünyanın en gelişmiş piyasalarında uluslararası ve ulusal denetim ve derecelendirme kuruluşlarının yetersizliğini ve zafiyetlerini ortaya koymuştur. Bu nedenle gerek uluslararası finansal mimarinin, gerek ulusal düzeydeki bankacılık denetleme kurumlarının ciddi bir reforma tabi tutulması zorunluluğu barizdir'' diye konuştu.

Küresel büyümenin yapısında görülen mevcut farklılaşmanın, politika yapıcıları, ekonomideki zor zamanlar için her zaman hazırlıklı olmaları ve kamu maliyesinde disiplini elden bırakmamaları gerektiğini ortaya çıkardığına işaret eden Gül, artık piyasaların ''risk iştahı'' karşısında kontrollü ve dengeli politikalardan ödün verilmemesi, ekonominin genişleme dönemlerinde finansal piyasalarda oluşabilecek şişkinlikler karşısında ihtiyatlı davranmak gerektiğini belirtti.

TÜRKİYE BAŞARILI BİR ÜLKE

Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye'nin böylesine tedbirli politikalar konusunda başarılı bir ülke olduğunu, 2001 krizinin ardından istikrar odaklı makro ekonomik politikaları bugüne kadar sürdürmeyi, özellikle kamu maliyesi ve finansal sistemdeki dengeli yapı sayesinde küresel ekonomik krizden ciddi yara almadan çıkmayı başardığını ifade etti.

Bu vesileyle Türkiye'nin ekonomik daralma sonrasında en hızlı toparlanan birkaç ülkeden biri olduğunu dile getiren Gül, ayrıca kriz öncesine kıyasla kredi notu peş peşe iki defa yükseltilen az sayıda ülke arasında yer aldığını da söyledi.

Küresel ekonomik krizle birlikte geleneksel ticaret ortaklarındaki zayıf talebe karşın iç talebin kuvvetli olması ve ihracatçıların yeni pazarlara yönelmesi sonucunda Türkiye'nin kriz öncesi ekonomik büyüme rakamlarına ulaşmayı başardığını dile getiren Gül, ''Bu tabloyu yakından takip eden önemli bir ülkenin devlet adamı BM Genel Kurulu vesilesiyle New York'ta gerçekleştirdiğimiz bir görüşmede şöyle söylemişti; (Bir zamanlar Avrupa'nın hasta adamı olarak görülüyordunuz, şimdi ise Avrupa'nın en sağlıklı ekonomisine sahipsiniz)'' diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ''Sağlıklı ve sürdürülebilir büyümemizin başta Avrupa'daki ticaret ortaklarımız olmak üzere küresel ekonomik istikrar ve büyüme ile mümkün olabileceğinin bilincindeyiz. Dolayısıyla herhangi bir gevşeklik durumunda değiliz. Onun için direksiyonun başındakiler hala kemerlerini bağlı tutmalı ve ona göre arabayı sürmeli'' dedi.

Gül, Merkez Bankasının ev sahipliğinde gerçekleştirilen Küresel Ekonomi Sempozyumunun açılışında yaptığı konuşmada, ekonomiyle ilgili tedbirleri hiçbir zaman elden bırakmadıklarını söyledi.

''Sağlıklı ve sürdürülebilir büyümemizin başta Avrupa'daki ticaret ortaklarımız olmak üzere küresel ekonomik istikrar ve büyüme ile mümkün olabileceğinin bilincindeyiz'' diyen Gül, ''Dolayısıyla herhangi bir gevşeklik durumunda değiliz. Direksiyonun başındakiler hala tedbirli ve gittiğimiz yolun dünyanın geçtiği yolun ne kadar kırılgan olduğunun fakındayız. Onun için direksiyonun başındakiler hala kemerlerini bağlı tutmalı ve ona göre arabayı sürmeli. Biz bunu hep yapıyoruz, yapmaya çalışıyoruz'' diye konuştu.

KÜRESEL KRİZE KARŞI MÜCADELEDE ORTAK HAREKET SORUMLULUĞU

Doğu-batı arasındaki ekonomik, siyasi ve kültürel ilişkilerin buluştuğu bir merkez konumunda olan Türkiye'nin özellikle ekonomik ve sosyal kalkınmanın bölgesel düzeyde istikrarlı temsilcisi haline geldiğini ifade eden Gül, ''Türkiye'nin bölgesel ve küresel refaha katkıları bundan sonra da artarak devam edecektir. Küresel krize karşı mücadelede olduğu gibi uluslararası toplumun enerji, gıda güvenliği ve iklim değişikliği konularında da birlikte hareket etme, ortak çözüm geliştirme ve gelecek nesiller için sürdürülebilir bir büyüme altyapısı oluşturma sorumluluğu bulunmaktadır'' dedi.

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'nda doğal ve çevresel felaketler ile hastalıklar ve gıda kıtlığına karşı yararlanılmak üzere küresel acil müdahale yeteneği oluşturulması yönünde üye devletlere çağrıda bulunduğunu hatırlatan Gül, bu sorunun ancak müşterek sorumluluk, ortak akıl ve eylemlerle çözülebileceğini inanan Türkiye'nin elini taşın altına koymaya da hazır olduğunu söyledi.

Halen yaşanan finansal reform sürecinin, ortak bir tehdit karşısında çok kısa bir sürede etkili ve kapsamlı çözümler üretebileceğinin de en önemli göstergesi olduğuna işaret eden Gül, Türkiye'nin de üye olduğu G-20 platformunun önderlik ettiği katılımcı küresel yönetim hususunda yakalanan ivmenin önümüzdeki dönem de aynı ciddiyetle sürdürülmesi gerektiğini bildirdi.

BİN YIL HEDEFİ HALA KARŞILANABİLİR DEĞİL

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, geçen hafta New York'ta düzenlenen BM Bin Yıl Kalkınma Hedefleri Zirvesinde tespit edilen hususlara da işaret ederek, şöyle devam etti:

''Yoksullukla mücadelede sağlanan ilerleme sınırlı kalmıştır ve küresel kriz ilerlemeyi tehdit etmektedir. Açlık, artan bir küresel sorun olmaya devam etmektedir. Herkes için makul bir istihdam hedefi hala gerçekleştirilememiştir. Herkese eğitim fırsatı sağlanması hususunda ilerleme görülmekle birlikte 'Bin Yıl hedefi' hala karşılanabilir değildir. Kadın erkek eşitliği konusundaki gelişmeler tatmin edici olmaktan uzaktır. Sağlık alanında bazı önemli ilerlemeler yaşanmış olmakla birlikte 2015 yılında hedeflerin tamamına ulaşılabileceği şüphelidir. Anne ölüm vakalarının azaltılmasında son derece sınırlı ilerlemeler kaydedilmiştir. Sürdürülebilir çevre alanında da uzun bir yol olduğunu vurgulamak istiyorum.''

Cumhurbaşkanı Gül, bir milyar insanın kronik açlıkla karşı karşıya olduğunu, iki milyar insanın yetersiz beslendiğini ifade ederek, az gelişmiş ülkelerdeki kişi başına elektrik tüketiminin OECD ülkelerindeki kişi başına elektrik tüketiminin sadece yüzde 1,5'u olduğunu söyledi.

Az gelişmiş ülkelerde doğum yapan her 16 kadından birinin ölüm ihtimaline karşı bu oranın gelişmiş ülkelerde 3 bin 500'de bir olduğunu vurgulayan Gül, aradaki farkın bu kadar büyük olduğunu, BM'deki toplantıda krizin tüm bu olumsuzlukları daha da kötüleştirebildiği değerlendirilmesinin yapıldığını belirtti.

TÜRKİYE'NİN KALKINMA YARDIMLARI

Cumhurbaşkanı Gül, ''Yaşanan son ekonomik kriz bir kez daha göstermiştir ki; gelişmiş, gelişmekte olan veya en az gelişmiş ülkeler olarak hepimiz aynı teknede bulunuyoruz. Dolayısıyla kendi ekonomik sorunlarımıza yoğunlaşırken dünyanın başka yerlerindeki sıkıntılara da sırtımızı dönmeyiz. Bu anlayışla Türkiye son yıllarda kalkınma yardımlarını yılda yaklaşık 1,5 milyar dolara yükseltmiştir. Bununla gurur duyuyoruz'' şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanı Gül, gelecek yıl haziran ayında gerçekleştirilecek ''Az Gelişmiş ülkeler Dördüncü Birleşmiş Milletler Zirvesi''ne Türkiye'nin ev sahipliği yapacağını da ifade etti.

Küreselleşme sürecinin herkese yalnız ekonomik değil, siyasi, sosyal, kültürel her alanda birbirlerini anlamak ve anlaşmak zorunda olduklarını hatırlattığını dile getiren Gül, ''Devletler, küresel sorunlar karşısında kısa vadeli çıkarları geride bırakmayı artık öğrenmelidir. Sağ duyuya dayalı daha yaşanabilir bir dünya hedefi doğrultusunda gerekli her türlü çabayı ve reformu güçlü bir şekilde desteklemeliyiz'' diye konuştu.

Gül, sempozyumun burada yapılmasının, IMF, Dünya Bankası yıllık toplantısından sonra 2010 yılında da dünyanın gözlerinin Avrupa Kültür Başkenti İstanbul'a çevrilmesini sağladığını belirterek, İstanbul'un uluslararası finans merkezine dönüşmesinde Küresel Ekonomi Sempozyumu gibi dünya çapındaki etkinliklerin ortaya çıkaracağı sinerjinin büyük rolü olacağına inandığını söyledi.

İSTANBUL BUGÜNKÜ KÜRESEL EKONOMİNİN ÖNDE GELEN FİNANS MERKEZİ İLE REKABETE HAZIR

Gerçek bir finans merkezi olmanın ön şartının güven ve istikrar ortamının tesisi olduğuna dikkat çeken Gül, bu ortamın Türkiye'de her alanda başarıyla oluşturulduğuna inandığını dile getirdi.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ''Bunun yanı sıra bilgi birikimi, insan gücü, teknolojik altyapısı, stratejik konumu ve dinamik iş dünyası ile İstanbul, bugünkü küresel ekonominin önde gelen finans merkezi ile rekabete hazır olduğunu bizlere göstermektedir'' dedi.

Küresel Ekonomi Sempozyumu ile birlikte düzenlenecek olan İstanbul Finans Zirvesi vesilesiyle İstanbul'un yakın gelecekte uluslararası finans dünyasının en önemli merkezlerinden biri haline geleceğini umut ettiğini vurgulayan Gül, bu amaca yönelik gerçekleştirilen tüm özverili çalışmaları gönülden desteklediğini söyledi.

Gül, ''İnanıyorum ki küresel ekonomi kriz gibi felaketlerin bir daha yaşanmaması için ortak akıl ve basireti hayata geçirerek gerekli bütün tedbirleri el birliği ile alacağız'' dedi.

Cumhurbaşkanı Gül, bu etkinliğin düzenlenmesine katkıda bulunanlara teşekkür ederek başarılar diledi.