Altın Koza'nın Uğuru
İlki 1969 yılında yapılan ve 41
İlki 1969 yılında yapılan ve 41. yılında 17.'si düzenlenen Altın Koza Film Festivali, Türk Sinemasına birçok yıldız yetiştirdi. Altın Koza Film Festivali'nde ödül alan başta Yılmaz Güney ve diğer sanatçılar yurt dışında da ödül alma başarısını gösterdi.
İsmi Çukurova'da yetişen pamuk ile özdeşleşen ve ilki 1969 yılında bir şölen havasında başlayan Altın Koza Film Festivali'nin 17.'si bu yıl 20 Eylül'de başladı. Ara ara kesintilere uğramasına rağmen 2004 yılından bu yana kesintisiz devam eden Altın Koza'nın Türk Sineması'nda çok önemli bir yeri var. Türk Sineması'na ilk kez adım atan sanatçıların yolu mutlaka Altın Koza'dan geçiyor. Koza'da ödül alan sanatçıların çoğu Türk Sineması'nda uzun soluklu kalabildiği gibi dünya genelinde bazı festivallerde de
ödül alma başarısını gösteriyor.
Türkiye'de yapılan sinema festivallerinden Altın Portakal ile yarışan Altın Koza Türk Sineması'nın geleceği için çok önemli olduğu gibi sanatçıların da yeteneklerini ortaya koyabilmeleri için bir fırsat oluyor. Seyircinin ilk kez Altın Koza'da tanıdığı sanatçılar ileride Türk Sineması'na yön veren ya bir aktör ya bir aktrist ya da yönetmen oldu.
Altın Koza ilk olarak 1969 yılında Adana Sinema Kulübü ve Adana Belediyesi tarafından ortak düzenlenmeye başlandı. Festivalin tarihi işlevselliği bakımından üç dönemde ele alınıyor. 1969 yılında başlayan ve ülkenin siyasi gelgitlerine karşı yeteri kadar donanımlı olmadığı için 1973 yılında sonlanan aralığı birinci aralık olarak değerlendiriliyor. Bu dönem festivalin sinema dünyasına oldukça özel bir katkı sağladığı dönemdir. Çünkü, Altın Koza, Adana güneşiyle emzirip büyüttüğü "Çirkin Kral" lakaplı bir
ustayı Yılmaz Güney'i, Türk ve dünya sinemasının unutulmazları arasına soktu.
Yılmaz Güney Altın Koza Film Festivali'nde 1969'da "Seyit Han", 1970'de "Umut", 1971'de "Ağıt"la en iyi erkek oyuncu ödüllerini, 1971'de "Ağıt"la en iyi yönetmen ödülünü ve 1970 ile 71'de "Umut" ile "Ağıt"la en iyi film ödülleri aldı.
Yılmaz Güney'in Altın Koza Film Festivali'nde kazandığı başarıların ardından Cannes Film Festivali'nde de ödül aldı. Altın Koza sadece Türk Sineması'na değil dünya sinemasına da sanatçı yetiştiriyor. Yılmaz Güney yönettiği, oynadığı filmlerle Türkiye sınırları dışına çıktı.
Yılmaz Güney gibi Metin Erksan da Altın Koza sayesinde büyük bir çıkış yaptı. Metin Erksan 1969 yılında 'Kuyu' filmiyle hem en iyi yönetmen hem de en iyi film ödüllerini kazandı. 1973 yılında 'Gelin' filmiyle en iyi film ödülünü kazanan Lütfi Akad daha sonra yaptığı filmlerle unutulmazlar arasına girdi.
1973'ten sonra Altın Koza'ya ara verilmek zorunda kalındı. Festivalin 2. dönemi ise 1992 yılında başlayan ve bu kez Adana depremiyle gelen doğal afete hazırlıksız yakalanarak 1997 yılında kesintiye uğrayan dönem oldu. Bu dönemde 1993 yılında en iyi film ödülünü kazanan Memduh Ün'ün yönettiği 'Zıkkımın Kökü' ile 1997'de en iyi film ödülünü kazanan Zeki Demirkurbuz'un yönettiği "Masumiyet" filmleri en akılda kalanlardır. Ancak bu dönemde Altın Koza Film Festivali'nde ilk kez başlatılan 'Öğrenci Filmleri
Yarışması' çok önemlidir. Bu dönemde birer sinema öğrencisi olarak Altın Koza Film Festivali'nden ödül kazanan genç sinemacılar günümüz Türk Sineması'nın önde gelen isimleri oldu. Altın Koza bu özelliğiyle bir nevi Türk Sineması'nın alt yapısını oluşturma görevini yerine getirdi. Altın Koza Film Festivali diğer festivallerden farklı olarak "Öğrenci Filmleri Yarışmasıyla" yıllardır verilen emeğin ürüne dönüştüğü görülüyor. 1992 yılından beri bir çok genç sinemacı festivalde ödül aldı. Ama özellikle bu
bölümde yer alan sinemacılar günümüz sinemasında kendilerine özel yerler edindiler. 6. Altın Koza Film Festivali'nde 'Kan Kardeş' çalışmasıyla en iyi ikinci film ödülünü alan Serdar Akar, 7. Altın Koza Film Festivali'nde en iyi film ödülünü 'Gözlerin Yeşilçam'ın Son Yangını' filmiyle alan ve 14. Altın Koza Film Festivali'nde 'Takva' filmiyle yarışan Özer Kızıltan.
Yine aynı yıl 'Mutfakta Biri mi Var?' adlı filmiyle en iyi ikinci film ödülünü kazanan Kudret Sabancı, 'Laleli'de Bir Azize' ve 'Bir var Bir Yok' çalışmasıyla en iyi ikinci film ve en iyi kurgu ödülleri alan Natali Yeres. 8. Altın Koza Film Festivali'nde 'Ağaç' adlı filmiyle en iyi film ödülünü kazanan İlker Canikligil, 12. Altın Koza Film Festivali'nde 'Gen' filmiyle en iyi film ödülü kazan Togan Gökbakar, 9. Altın Koza Film Festivali'nde 'Eti Benim Kemiği Senin' filmiyle Yılmaz Güney Özel Ödülünü alan
Eyüp Boz ve 'Under Ground Kadir ve Sinema Çetesi' filmiyle en iyi belgesel ödülünü kazanan Yüksel Aksu, 'Dondurmam Gaymak' filmiyle ünlendi.
Altın Koza'nın bu yapısıyla Türk Sineması'na hem oyuncu hem yönetmen yetiştiriyor. Yüksel Aksu Türkiye'den Oscara aday adayı olarak gösterildi. Bu bile büyük bir başarı. Altın Koza'dan ödül alan genç sinemacılar mutlaka önümüzdeki yıllarda Türk Sineması'nın alt yapısını oluşturuyor ve çok iyi yerlere geliyorlar. Altın Koza'nın artık Türk Sineması için bir okul olduğu görülüyor.
(FK-HO-Y)
İsmi Çukurova'da yetişen pamuk ile özdeşleşen ve ilki 1969 yılında bir şölen havasında başlayan Altın Koza Film Festivali'nin 17.'si bu yıl 20 Eylül'de başladı. Ara ara kesintilere uğramasına rağmen 2004 yılından bu yana kesintisiz devam eden Altın Koza'nın Türk Sineması'nda çok önemli bir yeri var. Türk Sineması'na ilk kez adım atan sanatçıların yolu mutlaka Altın Koza'dan geçiyor. Koza'da ödül alan sanatçıların çoğu Türk Sineması'nda uzun soluklu kalabildiği gibi dünya genelinde bazı festivallerde de
ödül alma başarısını gösteriyor.
Türkiye'de yapılan sinema festivallerinden Altın Portakal ile yarışan Altın Koza Türk Sineması'nın geleceği için çok önemli olduğu gibi sanatçıların da yeteneklerini ortaya koyabilmeleri için bir fırsat oluyor. Seyircinin ilk kez Altın Koza'da tanıdığı sanatçılar ileride Türk Sineması'na yön veren ya bir aktör ya bir aktrist ya da yönetmen oldu.
Altın Koza ilk olarak 1969 yılında Adana Sinema Kulübü ve Adana Belediyesi tarafından ortak düzenlenmeye başlandı. Festivalin tarihi işlevselliği bakımından üç dönemde ele alınıyor. 1969 yılında başlayan ve ülkenin siyasi gelgitlerine karşı yeteri kadar donanımlı olmadığı için 1973 yılında sonlanan aralığı birinci aralık olarak değerlendiriliyor. Bu dönem festivalin sinema dünyasına oldukça özel bir katkı sağladığı dönemdir. Çünkü, Altın Koza, Adana güneşiyle emzirip büyüttüğü "Çirkin Kral" lakaplı bir
ustayı Yılmaz Güney'i, Türk ve dünya sinemasının unutulmazları arasına soktu.
Yılmaz Güney Altın Koza Film Festivali'nde 1969'da "Seyit Han", 1970'de "Umut", 1971'de "Ağıt"la en iyi erkek oyuncu ödüllerini, 1971'de "Ağıt"la en iyi yönetmen ödülünü ve 1970 ile 71'de "Umut" ile "Ağıt"la en iyi film ödülleri aldı.
Yılmaz Güney'in Altın Koza Film Festivali'nde kazandığı başarıların ardından Cannes Film Festivali'nde de ödül aldı. Altın Koza sadece Türk Sineması'na değil dünya sinemasına da sanatçı yetiştiriyor. Yılmaz Güney yönettiği, oynadığı filmlerle Türkiye sınırları dışına çıktı.
Yılmaz Güney gibi Metin Erksan da Altın Koza sayesinde büyük bir çıkış yaptı. Metin Erksan 1969 yılında 'Kuyu' filmiyle hem en iyi yönetmen hem de en iyi film ödüllerini kazandı. 1973 yılında 'Gelin' filmiyle en iyi film ödülünü kazanan Lütfi Akad daha sonra yaptığı filmlerle unutulmazlar arasına girdi.
1973'ten sonra Altın Koza'ya ara verilmek zorunda kalındı. Festivalin 2. dönemi ise 1992 yılında başlayan ve bu kez Adana depremiyle gelen doğal afete hazırlıksız yakalanarak 1997 yılında kesintiye uğrayan dönem oldu. Bu dönemde 1993 yılında en iyi film ödülünü kazanan Memduh Ün'ün yönettiği 'Zıkkımın Kökü' ile 1997'de en iyi film ödülünü kazanan Zeki Demirkurbuz'un yönettiği "Masumiyet" filmleri en akılda kalanlardır. Ancak bu dönemde Altın Koza Film Festivali'nde ilk kez başlatılan 'Öğrenci Filmleri
Yarışması' çok önemlidir. Bu dönemde birer sinema öğrencisi olarak Altın Koza Film Festivali'nden ödül kazanan genç sinemacılar günümüz Türk Sineması'nın önde gelen isimleri oldu. Altın Koza bu özelliğiyle bir nevi Türk Sineması'nın alt yapısını oluşturma görevini yerine getirdi. Altın Koza Film Festivali diğer festivallerden farklı olarak "Öğrenci Filmleri Yarışmasıyla" yıllardır verilen emeğin ürüne dönüştüğü görülüyor. 1992 yılından beri bir çok genç sinemacı festivalde ödül aldı. Ama özellikle bu
bölümde yer alan sinemacılar günümüz sinemasında kendilerine özel yerler edindiler. 6. Altın Koza Film Festivali'nde 'Kan Kardeş' çalışmasıyla en iyi ikinci film ödülünü alan Serdar Akar, 7. Altın Koza Film Festivali'nde en iyi film ödülünü 'Gözlerin Yeşilçam'ın Son Yangını' filmiyle alan ve 14. Altın Koza Film Festivali'nde 'Takva' filmiyle yarışan Özer Kızıltan.
Yine aynı yıl 'Mutfakta Biri mi Var?' adlı filmiyle en iyi ikinci film ödülünü kazanan Kudret Sabancı, 'Laleli'de Bir Azize' ve 'Bir var Bir Yok' çalışmasıyla en iyi ikinci film ve en iyi kurgu ödülleri alan Natali Yeres. 8. Altın Koza Film Festivali'nde 'Ağaç' adlı filmiyle en iyi film ödülünü kazanan İlker Canikligil, 12. Altın Koza Film Festivali'nde 'Gen' filmiyle en iyi film ödülü kazan Togan Gökbakar, 9. Altın Koza Film Festivali'nde 'Eti Benim Kemiği Senin' filmiyle Yılmaz Güney Özel Ödülünü alan
Eyüp Boz ve 'Under Ground Kadir ve Sinema Çetesi' filmiyle en iyi belgesel ödülünü kazanan Yüksel Aksu, 'Dondurmam Gaymak' filmiyle ünlendi.
Altın Koza'nın bu yapısıyla Türk Sineması'na hem oyuncu hem yönetmen yetiştiriyor. Yüksel Aksu Türkiye'den Oscara aday adayı olarak gösterildi. Bu bile büyük bir başarı. Altın Koza'dan ödül alan genç sinemacılar mutlaka önümüzdeki yıllarda Türk Sineması'nın alt yapısını oluşturuyor ve çok iyi yerlere geliyorlar. Altın Koza'nın artık Türk Sineması için bir okul olduğu görülüyor.
(FK-HO-Y)