Minik Öğrencilerin Okula Uyum Süreci
Çocuğun yaşamında aileden sonra gelen en önemli ikinci kurum olan okul, hem aile hem de çocuk için son derece önemli ve heyecan verici bir deneyim oluyor.
2010-2011 eğitim-öğretim yılının başlamasıyla birlikte ilköğretim çağı okullaşma oranı bakımından yüzde 99 oranına ulaşan Türkiye genelinde ilköğretime başlayan öğrencilerin yaşadığı sorunların başında okula uyum süreci geliyor. Samsun Rehberlik ve Araştırma Merkezi (RAM) tarafından yapılan açıklamada, bir çocuğun büyüme sürecindeki en önemli olayın ev dışında yeni bir ortamda yalnız başına var olabilmesi olarak belirtilirken, yuvaya, anaokuluna, ilkokula başlamanın bu yüzden çok hassas bir süreç olduğu,
bu dönemde yaşanan sorunların kendine güven duygusuna, topluma uyuma, okul başarısına, ilerideki yeni okul ve ortamlara alışmaya, evlenip, yeni işe başlamaya, hatta kendi çocuğunun evden ayrılma süreçlerine bile etki edebileceği belirtildi. Okul korkusu yaşayan çocuklarda okula gitme konusunda isteksizlik görülebileceğinin ifade edildiği açıklamada şu ifadelere yer verildi:
"Kimi çocuklarda çok sık ağlama, okula giderken huysuzlaşma, inatçılık yapma gibi şikayetler gelebilir. Bazı çocuklarda bulantı, kusma, karın ağrısı, baş ağrısı, ishal ya da uykuda huzursuzluk gibi belirtiler de görülebilir. Bunun dışında okula gitme korkusu yaşamadığı halde okuldaki düzene uyum sağlamada sorun yaşayan çocuklar vardır. Bu tip çocuklar okuldaki kurallara uyum sağlamada sorun yaşarlar. Öğretmenlerine ya da arkadaşlarına saldırganca eğilimleri olabilir. Bu tip uyum sorunlarının arkasında
gelişim sorunları olabileceği gibi davranış bozuklukları ve duygusal sorunlar da olabilir. Bazı çocuklar ailesine karşı yaşadıkları öfke ya da güvensizliği okuldaki öğretmen ve arkadaşlarına yönlendirerek, bu sıkıntılarını açığa çıkarma olanağı bulabilirler. Uzun bir süre için ebeveynlerinden hiç ayrılmamış çocukların ayrılmak için zamana ihtiyaçları vardır. Çocuk ebeveyninin geri dönmeyeceğinden korkabilir. Yetişkinlerin sabırlı olması ve kendilerini çocuğun yerine koyabilme becerisine sahip olmaları
gerekir. Her şeyden önce çocuğun okuldan uzak kalmamasına özen gösterilmelidir. Yatışsın yaklaşımı gerginliği azaltmaz, arttırır. Öğretmen odasında oturması ya da bahçede dolaşması bile eve gitmesinden daha iyidir. Çocuk okuldan korkuyorsa yeniden yatağına çişini yapmaya başlayabilir. Belki de okul arkadaşları tarafından kızdırıldı, belki tehdit edildi ya da şantaja maruz kaldı, bir öğretmeni onu aşağılayıcı ya da yaralayıcı bir şekilde eleştirdi. Önemli olan neler olduğunu bulup bu durumda payları olan her
kişiyle görüşmektir. Eğer ebeveynler korkunun ve dehşetin yayılmasına izin verirlerse, o zaman hiçbir şey değişmeyecektir. Bu yüzden her zaman görüşmeyi ve konuşmayı seçmek gerekir."
15 GÜNDE UYUM SAĞLAMAZSA ÇOCUK PSİKİYATRİSİNDEN DESTEK ALINMALI
"Ben büyüdüm. Okula gidecek kadar becerikliyim. Bir sürü arkadaşım olacak. Öğretmenim annem babam gibi bana bakacak, koruyacak. Bir sorun olursa öğretmenim çözer. Yeni şeyler öğreneceğim. Evim yerinde duruyor, evime dönünce her şey aynı olacak. Asla okulda unutulmam. Servisime binerim, hostes ablam beni almadan okuldan ayrılmaz, beni okuldan almaya mutlaka gelecekler. Öğretmenin istediği ödevleri yapabilirim, yanlış yapsam da öğretmenim kızmaz, bana doğrusunu öğretir. Okuldaki tuvaletin yerini, öğretmen
odasını biliyorum, sınıfımı kaybetmem, okuldaki tüm yetişkinlere soru sorup yardım isteyebilirim. Büyük çocuklar bana zarar vermez, okula kötü niyetli kişiler, hırsızlar giremez. Öğretmenim ve ben annemlerin telefonunu biliyorum, benim ihtiyacım olsa mutlaka hemen haber alır gelirler" şeklindeki düşüncelerin çocukta yerleşmesi gerekliliğinin belirtildiği açıklamada, çocuk psikiyatrisinden ne zaman destek alınacağı da belirtildi. Açıklamada şu bilgilere yer verildi:
"Çocuk, okulun bahçesi, koridoru da olsa mutlaka okulda durmalıdır. Anneyi görecek şekilde oturmak ama teneffüste arkadaşlarıyla oynama, tanışma ortamı sağlanacak şekilde mesafeli durulmalıdır. 15 günden sonra yumuşama olmazsa önce okul rehberliğinden, gerekirse bir çocuk psikiyatrisinden yardım alınmalıdır. Bir aya uzamış süreçlerin tedavisi zordur. Çocuk ayrılma anında panik atak benzeri ağlama, nefes alamama, çarpıntı, tuhaf, çılgın gibi davranma, okuldan kaçma, yola fırlama, camdan atlayacak gibi
çıkmak için çabalama atakları gösterebilir. İştahı gider, uyuyamaz, günden güne solup sessizleşme, her şeye ağlama, değişik korkular geliştirme, sürekli aileyi arama, öğretmene yapışma belirtileri gösterir. Çocuğun gerginliği okul dışına taşıp mutsuz, huzursuz olmasına neden olur. Çocuğun okula gidememesi anne baba arasında sorunlara yol açar. Anne ve baba da mutsuz olup, çocukla kalmak zorunda kalır. İş düzenleri, ev yaşamı, düzenleri alt üst olur. Çocuk kendini anlaşılmamış, yalnız, güçsüz
hissederken aile çocuğa ödüller, cezalar, şiddet uygulama gibi bir sürü yöntem uygulamaya başlar."
(DY-SA-CC-Y)
bu dönemde yaşanan sorunların kendine güven duygusuna, topluma uyuma, okul başarısına, ilerideki yeni okul ve ortamlara alışmaya, evlenip, yeni işe başlamaya, hatta kendi çocuğunun evden ayrılma süreçlerine bile etki edebileceği belirtildi. Okul korkusu yaşayan çocuklarda okula gitme konusunda isteksizlik görülebileceğinin ifade edildiği açıklamada şu ifadelere yer verildi:
"Kimi çocuklarda çok sık ağlama, okula giderken huysuzlaşma, inatçılık yapma gibi şikayetler gelebilir. Bazı çocuklarda bulantı, kusma, karın ağrısı, baş ağrısı, ishal ya da uykuda huzursuzluk gibi belirtiler de görülebilir. Bunun dışında okula gitme korkusu yaşamadığı halde okuldaki düzene uyum sağlamada sorun yaşayan çocuklar vardır. Bu tip çocuklar okuldaki kurallara uyum sağlamada sorun yaşarlar. Öğretmenlerine ya da arkadaşlarına saldırganca eğilimleri olabilir. Bu tip uyum sorunlarının arkasında
gelişim sorunları olabileceği gibi davranış bozuklukları ve duygusal sorunlar da olabilir. Bazı çocuklar ailesine karşı yaşadıkları öfke ya da güvensizliği okuldaki öğretmen ve arkadaşlarına yönlendirerek, bu sıkıntılarını açığa çıkarma olanağı bulabilirler. Uzun bir süre için ebeveynlerinden hiç ayrılmamış çocukların ayrılmak için zamana ihtiyaçları vardır. Çocuk ebeveyninin geri dönmeyeceğinden korkabilir. Yetişkinlerin sabırlı olması ve kendilerini çocuğun yerine koyabilme becerisine sahip olmaları
gerekir. Her şeyden önce çocuğun okuldan uzak kalmamasına özen gösterilmelidir. Yatışsın yaklaşımı gerginliği azaltmaz, arttırır. Öğretmen odasında oturması ya da bahçede dolaşması bile eve gitmesinden daha iyidir. Çocuk okuldan korkuyorsa yeniden yatağına çişini yapmaya başlayabilir. Belki de okul arkadaşları tarafından kızdırıldı, belki tehdit edildi ya da şantaja maruz kaldı, bir öğretmeni onu aşağılayıcı ya da yaralayıcı bir şekilde eleştirdi. Önemli olan neler olduğunu bulup bu durumda payları olan her
kişiyle görüşmektir. Eğer ebeveynler korkunun ve dehşetin yayılmasına izin verirlerse, o zaman hiçbir şey değişmeyecektir. Bu yüzden her zaman görüşmeyi ve konuşmayı seçmek gerekir."
15 GÜNDE UYUM SAĞLAMAZSA ÇOCUK PSİKİYATRİSİNDEN DESTEK ALINMALI
"Ben büyüdüm. Okula gidecek kadar becerikliyim. Bir sürü arkadaşım olacak. Öğretmenim annem babam gibi bana bakacak, koruyacak. Bir sorun olursa öğretmenim çözer. Yeni şeyler öğreneceğim. Evim yerinde duruyor, evime dönünce her şey aynı olacak. Asla okulda unutulmam. Servisime binerim, hostes ablam beni almadan okuldan ayrılmaz, beni okuldan almaya mutlaka gelecekler. Öğretmenin istediği ödevleri yapabilirim, yanlış yapsam da öğretmenim kızmaz, bana doğrusunu öğretir. Okuldaki tuvaletin yerini, öğretmen
odasını biliyorum, sınıfımı kaybetmem, okuldaki tüm yetişkinlere soru sorup yardım isteyebilirim. Büyük çocuklar bana zarar vermez, okula kötü niyetli kişiler, hırsızlar giremez. Öğretmenim ve ben annemlerin telefonunu biliyorum, benim ihtiyacım olsa mutlaka hemen haber alır gelirler" şeklindeki düşüncelerin çocukta yerleşmesi gerekliliğinin belirtildiği açıklamada, çocuk psikiyatrisinden ne zaman destek alınacağı da belirtildi. Açıklamada şu bilgilere yer verildi:
"Çocuk, okulun bahçesi, koridoru da olsa mutlaka okulda durmalıdır. Anneyi görecek şekilde oturmak ama teneffüste arkadaşlarıyla oynama, tanışma ortamı sağlanacak şekilde mesafeli durulmalıdır. 15 günden sonra yumuşama olmazsa önce okul rehberliğinden, gerekirse bir çocuk psikiyatrisinden yardım alınmalıdır. Bir aya uzamış süreçlerin tedavisi zordur. Çocuk ayrılma anında panik atak benzeri ağlama, nefes alamama, çarpıntı, tuhaf, çılgın gibi davranma, okuldan kaçma, yola fırlama, camdan atlayacak gibi
çıkmak için çabalama atakları gösterebilir. İştahı gider, uyuyamaz, günden güne solup sessizleşme, her şeye ağlama, değişik korkular geliştirme, sürekli aileyi arama, öğretmene yapışma belirtileri gösterir. Çocuğun gerginliği okul dışına taşıp mutsuz, huzursuz olmasına neden olur. Çocuğun okula gidememesi anne baba arasında sorunlara yol açar. Anne ve baba da mutsuz olup, çocukla kalmak zorunda kalır. İş düzenleri, ev yaşamı, düzenleri alt üst olur. Çocuk kendini anlaşılmamış, yalnız, güçsüz
hissederken aile çocuğa ödüller, cezalar, şiddet uygulama gibi bir sürü yöntem uygulamaya başlar."
(DY-SA-CC-Y)