Ekodosd Uyardı; 'Büyük Menderes Can Çekişiyor'
Kurulduğu günden beri yürüttüğü başarılı çalışmalarla Türkiye'nin en etkin çevre örgütlerinden biri haline gelen Kuşadası Ekosistemi Koruma ve Doğa Sevenler Derneği (EKODOSD), Ege'nin en büyük akarsuyu olan Büyük Menderes'in ölmeye başladığını açıkladı
Kurulduğu günden beri yürüttüğü başarılı çalışmalarla Türkiye'nin en etkin çevre örgütlerinden biri haline gelen Kuşadası Ekosistemi Koruma ve Doğa Sevenler Derneği (EKODOSD), Ege'nin en büyük akarsuyu olan Büyük Menderes'in ölmeye başladığını açıkladı.
Büyük Menderes'i sadece evsel ve endüstriyel atıkların değil, tarımda kullanılan kimyasalların da olumsuz etkilediğini açıklayan EKODOSD Başkanı Bahattin Sürücü, doğal yaşam alanları göz ardı edilerek, yönetim planlarında buradaki değerler düşünülmez ve gerekli önlemler alınmazsa "Uygarlıklar Vadisi" olan Büyük Menderes'in yok olup gideceğine dikkat çekti. EKODOSD, "Uygarlıklar Vadisi'ni kurtaralım" başlığıyla yayınladığı bildiride, Büyük Menderes'in giderek kirlenen sularının bölgedeki ekosistemi de tehdit ettiğini açıkladı.
Geçmiş uygarlıkların binlerce yıldan beri yaşamlarını sürdürebilmek için, nehirlerin olduğu bölgelere yerleştiğinin vurgulandığı bildiride, medeniyetlere beşiklik yapan Mezopotamya, Nil Vadisi ve Büyük Menderes Havzası gibi nehirlerin binlerce yıl sularıyla insanoğluna hayat taşıdığı belirtildi.
Ege'nin en büyük akarsuyu olan Büyük Menderes Nehri'nin Afyon ilinin Dinar İlçesi sınırlarında bulunan Suçıkan mevkiinden doğarak, 584 kilometre boyunca kıvrıla kıvrıla, Kuşadası sınırları içerisindeki Milli Park sınırları içindeki Kafa bölgesinden Ege Denizi'ne döküldüğünü ve geçmişte olduğu gibi Ege'ye yüzyıllardır bereket getirdiğinin altını çizen EKODOSD Başkanı Bahattin Sürücü imzalı bildiride ayrıca şu ifadelere yer verildi: "Antik Dönemden günümüze kadar Büyük Menderes'in çevresinde birçok uygarlıklar gelişmiş ve kentler kurulmuştur. Milet, Priene, Myus, Magnesia, Herakleia gibi döneminin liman kentlerinin hepsi Büyük Menderes Nehri'nden yararlanmışlardır. Büyük Menderes'in getirmiş olduğu alüvyonlar denizi doldurduğundan, 4 antik kent günümüzde karada kalmıştır. Ege Denizi'nin bir körfeziyken menderesin getirdiği alüvyonlarla önü kapanarak denizle bağlantısı kesilen ve günümüzde göl şeklini alan Bafa'da, Herakleia halen kıyı kenti olma özelliğini sürdürmektedir. Geçtiği yerlere "Uygarlıklar Vadisi" adı verilen Büyük Menderes, kıvrıla kıvrıla aktığı için adı antik Dönem'de Meandros olarak geçmiş. Günümüze kadar gelen ve kıvrımlarından esinlenerek yaratılan meandr motifi birçok antik kentin sütunlarına işlenmiştir.
Evrenin özünün su olduğunu, suyun hem yıkıcı gücünü hem de sonsuz ve tükenmez oluşunu, Mısır'da Nil'in taşkınlarını gözlemleyerek gören Thales, Büyük Menderes'in yanındaki Milet'te yaşamıştır. 'Çekel öve, Gelibolu ve İstanköy (Kos) kayıkları, Sönbeki (Simi) ve Anadolu (Nauplion) fırkateleri, şaykaları ve gemileri, Menderes Nehrinden içeri girip, günümüzdeki Milet'in yerinde olan Balat şehrinde alış veriş ederler' diyen Evliya Çelebi'nin yaşadığı yıllar anılarda kalmıştır. Ege Denizi'nden Büyük Menderes'e ticaret için giren tekneler, o dönemdeki gibi olmasa da günümüzde 5-10 balıkçı kayığı kalmıştır"
Sularıyla geçmiş olduğu yörelere antik çağlardan bu yana hayat veren Büyük Menderes Nehrinin yapılan müdahaleler, sanayileşme, kentleşme ve tarımsal etkenlerle bu gelişimin faturasını çok ağır ödemeye başladığını belirten bildiride, "Suçıkan mevkiinde pırıl pırıl doğan sular, Ege Denizi'ne yaklaştıkça rengini siyaha çevirmiştir" denildi. Büyük Menderes Nehrinin son yıllarda Uşak Deri Sanayi, Denizli ve Aydın Organize Sanayinin kimyasal atıkları ve geçmiş olduğu yerleşim alanlarının evsel atıkları nedeniyle balık ve bitki türlerinin azalmasına, tarımsal üretimde büyük düşüşlere, kıyı balıkçılığının gerilemesine ve deniz kirliliğine neden olduğu vurgulandı. Kirliliğin sadece evsel ve endüstriyel kirlilikten oluşmadığı, özellikle tarımda kullanılan kimyasalların da çok etkilediği kaydedilen bildiride şu görüşlere yer verildi:" ünümüzde atık alıcı ve taşıyıcı olarak işlev sürdüren Büyük Menderes Nehri'ne sanayi, evsel ve kentsel atıkların deşarj edilmesiyle birlikte, binlerce yılda oluşan ekolojik dengelerin bozulduğu görülmektedir. Büyük Menderes Nehri'nin sularıyla yetiştirilen ürünleri, havza boyunca uzanan bölgede yerleşim alanlarındaki insanların yediği zararlı kimyasalların, bu insanları olumsuz etkileyeceği düşünülmelidir. Büyük Menderes Nehri'nin getirdiği kirlilik tüm bölge insanını olumsuz etkilediği gibi, Menderes Deltasının, Bafa Gölü'nün ve Azap Gölü'nün ekolojik yapısını bozmaktadır. Son yıllarda buralarda gözle görülebilen olumsuzluklar, artık dengenin iyice bozulduğunun belirtisidir. Havza boyunca başta tarım olmak üzere, sanayi kuruluşlarının su ihtiyaçlarını karşılayan Büyük Menderes Nehri aynı zamanda bölgedeki sulak alanlarda doğal yaşamın devamlılığını sağlamaktadır.
Büyük Menderes Deltası'nda, Bafa Gölü'nde ve Azap Gölü'ndeki doğal yaşamın devamlılığı, Büyük Menderes'in getireceği sulara bağlıdır. Kendisini besleyen akarsuların önü barajlarla kapanan Büyük Menderes'e, suların bir plan dahilinde verilmesi beklenmektedir. Barajlarda tutulan suların içme suyu ve tarımda kullanılacağı bilinmektedir. Planlamalarda barajlarda toplanan suların, içme suyu ve tarıma angaje edildiği söylenmekte, Ramsar sözleşmeleriyle korunan Büyük Menderes Deltası ve Bafa Gölü'ne ihtiyacı olan su tahsisinin yapılmadığı görülmektedir. Böyle önemli doğal alanlarına su tahsisinin o günkü idarecilerin kişisel takdir ölçülerine bırakılması, uluslar arası anlaşmalara aykırıdır. Bu alanlara su hakkının somut kriterlerle ve temiz su temin edilecek şekilde, hukuki bir sisteme bağlanması gerekmektedir"
EKODOSD Başkanı Bahattin Sürücü imzalı bildirinin son kısmında ise önemli uyarılar yer alıyor. Büyük Menderes'in kirli sularının bir an önce temiz akması için çalışma yapılması istenen bildiride, "Suyun akılcı kullanılması ve barajlarda toplanacak sulardan Büyük Menderes Deltası'na, Bafa ve Azap göllerine temiz su tahsislerinin yapılması için, mutlaka planlamalara alınması gerekir. Eğer buradaki doğal yaşam alanları göz ardı edilerek, yönetim planlarında buradaki değerler düşünülmez ve gerekli önlemler alınmazsa "Uygarlıklar Vadisi" yok olup gidecektir. Bunun sorumlularını da tarih mutlaka yazacağı gibi, bu tip ihmaller uluslar arası sözleşmeler ve mahkemelerde uzun yıllar yer alabilecek ve ülkemizin aleyhine sonuçlar doğurabilecektir. Bir an önce kamu kurum ve kuruluşları, sanayiciler, yerel yönetimler, tarım sektörü, sivil toplum kuruluşları, yöre insanları bir araya gelerek, bu sorunların çözüme kavuşması için harekete geçmesi gerekmektedir" uyarılarında bulunuldu.
Büyük Menderes'i sadece evsel ve endüstriyel atıkların değil, tarımda kullanılan kimyasalların da olumsuz etkilediğini açıklayan EKODOSD Başkanı Bahattin Sürücü, doğal yaşam alanları göz ardı edilerek, yönetim planlarında buradaki değerler düşünülmez ve gerekli önlemler alınmazsa "Uygarlıklar Vadisi" olan Büyük Menderes'in yok olup gideceğine dikkat çekti. EKODOSD, "Uygarlıklar Vadisi'ni kurtaralım" başlığıyla yayınladığı bildiride, Büyük Menderes'in giderek kirlenen sularının bölgedeki ekosistemi de tehdit ettiğini açıkladı.
Geçmiş uygarlıkların binlerce yıldan beri yaşamlarını sürdürebilmek için, nehirlerin olduğu bölgelere yerleştiğinin vurgulandığı bildiride, medeniyetlere beşiklik yapan Mezopotamya, Nil Vadisi ve Büyük Menderes Havzası gibi nehirlerin binlerce yıl sularıyla insanoğluna hayat taşıdığı belirtildi.
Ege'nin en büyük akarsuyu olan Büyük Menderes Nehri'nin Afyon ilinin Dinar İlçesi sınırlarında bulunan Suçıkan mevkiinden doğarak, 584 kilometre boyunca kıvrıla kıvrıla, Kuşadası sınırları içerisindeki Milli Park sınırları içindeki Kafa bölgesinden Ege Denizi'ne döküldüğünü ve geçmişte olduğu gibi Ege'ye yüzyıllardır bereket getirdiğinin altını çizen EKODOSD Başkanı Bahattin Sürücü imzalı bildiride ayrıca şu ifadelere yer verildi: "Antik Dönemden günümüze kadar Büyük Menderes'in çevresinde birçok uygarlıklar gelişmiş ve kentler kurulmuştur. Milet, Priene, Myus, Magnesia, Herakleia gibi döneminin liman kentlerinin hepsi Büyük Menderes Nehri'nden yararlanmışlardır. Büyük Menderes'in getirmiş olduğu alüvyonlar denizi doldurduğundan, 4 antik kent günümüzde karada kalmıştır. Ege Denizi'nin bir körfeziyken menderesin getirdiği alüvyonlarla önü kapanarak denizle bağlantısı kesilen ve günümüzde göl şeklini alan Bafa'da, Herakleia halen kıyı kenti olma özelliğini sürdürmektedir. Geçtiği yerlere "Uygarlıklar Vadisi" adı verilen Büyük Menderes, kıvrıla kıvrıla aktığı için adı antik Dönem'de Meandros olarak geçmiş. Günümüze kadar gelen ve kıvrımlarından esinlenerek yaratılan meandr motifi birçok antik kentin sütunlarına işlenmiştir.
Evrenin özünün su olduğunu, suyun hem yıkıcı gücünü hem de sonsuz ve tükenmez oluşunu, Mısır'da Nil'in taşkınlarını gözlemleyerek gören Thales, Büyük Menderes'in yanındaki Milet'te yaşamıştır. 'Çekel öve, Gelibolu ve İstanköy (Kos) kayıkları, Sönbeki (Simi) ve Anadolu (Nauplion) fırkateleri, şaykaları ve gemileri, Menderes Nehrinden içeri girip, günümüzdeki Milet'in yerinde olan Balat şehrinde alış veriş ederler' diyen Evliya Çelebi'nin yaşadığı yıllar anılarda kalmıştır. Ege Denizi'nden Büyük Menderes'e ticaret için giren tekneler, o dönemdeki gibi olmasa da günümüzde 5-10 balıkçı kayığı kalmıştır"
Sularıyla geçmiş olduğu yörelere antik çağlardan bu yana hayat veren Büyük Menderes Nehrinin yapılan müdahaleler, sanayileşme, kentleşme ve tarımsal etkenlerle bu gelişimin faturasını çok ağır ödemeye başladığını belirten bildiride, "Suçıkan mevkiinde pırıl pırıl doğan sular, Ege Denizi'ne yaklaştıkça rengini siyaha çevirmiştir" denildi. Büyük Menderes Nehrinin son yıllarda Uşak Deri Sanayi, Denizli ve Aydın Organize Sanayinin kimyasal atıkları ve geçmiş olduğu yerleşim alanlarının evsel atıkları nedeniyle balık ve bitki türlerinin azalmasına, tarımsal üretimde büyük düşüşlere, kıyı balıkçılığının gerilemesine ve deniz kirliliğine neden olduğu vurgulandı. Kirliliğin sadece evsel ve endüstriyel kirlilikten oluşmadığı, özellikle tarımda kullanılan kimyasalların da çok etkilediği kaydedilen bildiride şu görüşlere yer verildi:" ünümüzde atık alıcı ve taşıyıcı olarak işlev sürdüren Büyük Menderes Nehri'ne sanayi, evsel ve kentsel atıkların deşarj edilmesiyle birlikte, binlerce yılda oluşan ekolojik dengelerin bozulduğu görülmektedir. Büyük Menderes Nehri'nin sularıyla yetiştirilen ürünleri, havza boyunca uzanan bölgede yerleşim alanlarındaki insanların yediği zararlı kimyasalların, bu insanları olumsuz etkileyeceği düşünülmelidir. Büyük Menderes Nehri'nin getirdiği kirlilik tüm bölge insanını olumsuz etkilediği gibi, Menderes Deltasının, Bafa Gölü'nün ve Azap Gölü'nün ekolojik yapısını bozmaktadır. Son yıllarda buralarda gözle görülebilen olumsuzluklar, artık dengenin iyice bozulduğunun belirtisidir. Havza boyunca başta tarım olmak üzere, sanayi kuruluşlarının su ihtiyaçlarını karşılayan Büyük Menderes Nehri aynı zamanda bölgedeki sulak alanlarda doğal yaşamın devamlılığını sağlamaktadır.
Büyük Menderes Deltası'nda, Bafa Gölü'nde ve Azap Gölü'ndeki doğal yaşamın devamlılığı, Büyük Menderes'in getireceği sulara bağlıdır. Kendisini besleyen akarsuların önü barajlarla kapanan Büyük Menderes'e, suların bir plan dahilinde verilmesi beklenmektedir. Barajlarda tutulan suların içme suyu ve tarımda kullanılacağı bilinmektedir. Planlamalarda barajlarda toplanan suların, içme suyu ve tarıma angaje edildiği söylenmekte, Ramsar sözleşmeleriyle korunan Büyük Menderes Deltası ve Bafa Gölü'ne ihtiyacı olan su tahsisinin yapılmadığı görülmektedir. Böyle önemli doğal alanlarına su tahsisinin o günkü idarecilerin kişisel takdir ölçülerine bırakılması, uluslar arası anlaşmalara aykırıdır. Bu alanlara su hakkının somut kriterlerle ve temiz su temin edilecek şekilde, hukuki bir sisteme bağlanması gerekmektedir"
EKODOSD Başkanı Bahattin Sürücü imzalı bildirinin son kısmında ise önemli uyarılar yer alıyor. Büyük Menderes'in kirli sularının bir an önce temiz akması için çalışma yapılması istenen bildiride, "Suyun akılcı kullanılması ve barajlarda toplanacak sulardan Büyük Menderes Deltası'na, Bafa ve Azap göllerine temiz su tahsislerinin yapılması için, mutlaka planlamalara alınması gerekir. Eğer buradaki doğal yaşam alanları göz ardı edilerek, yönetim planlarında buradaki değerler düşünülmez ve gerekli önlemler alınmazsa "Uygarlıklar Vadisi" yok olup gidecektir. Bunun sorumlularını da tarih mutlaka yazacağı gibi, bu tip ihmaller uluslar arası sözleşmeler ve mahkemelerde uzun yıllar yer alabilecek ve ülkemizin aleyhine sonuçlar doğurabilecektir. Bir an önce kamu kurum ve kuruluşları, sanayiciler, yerel yönetimler, tarım sektörü, sivil toplum kuruluşları, yöre insanları bir araya gelerek, bu sorunların çözüme kavuşması için harekete geçmesi gerekmektedir" uyarılarında bulunuldu.