Eğitim-sen'den '2010-2011 Yılı Başında Eğitimin Durumu' Toplantısı
Eğitim-Sen Genel Başkanı Zübeyde Kılıç, BDP'nin eğitime boykot çağrısıyla ilgili olarak, "Biz hangi ülkede, hangi koşullarda yaşadığımıza bağlı kalmadan eğitimciler olarak ana dilde eğitimin evrensel ve temel bir hak olduğunu kabulle başlamak durumundayız
Eğitim-Sen Genel Başkanı Zübeyde Kılıç, BDP'nin eğitime boykot çağrısıyla ilgili olarak, "Biz hangi ülkede, hangi koşullarda yaşadığımıza bağlı kalmadan eğitimciler olarak ana dilde eğitimin evrensel ve temel bir hak olduğunu kabulle başlamak durumundayız. Gelinen noktada bu yapılanı taleplerin karşılık bulmaması nedeniyle demokratik tepki olarak algılamak gerekir" dedi.
Eğitim-Sen Genel Merkezi'nde düzenlenen toplantıda, 2010-2011 eğitim-öğretim yılıyla ilgili sorunlar dile getirildi. Öğretmenlik mesleğinin değersizleştirdiğini savunan Genel Başkanı Zübeyde Kılıç, öğretmenlik mesleğinin, düzenlilik ve süreklilik gerektirdiğini söyledi. Kılıç, sözleşmeli, vekil, ücretli ve kadrolu öğretmenlerin her birinin üstlendikleri görevin öğretmenlik olduğunu belirterek, "İstihdam şekli farklı da olsa, öğretmenlerin üstlendikleri görev ve sorumluluklar vardır. Sürekli görevin ise,
sürekli çalışan, çalışma güvencesi olan personel ile kamu hizmetinin yürütülmesi zorunludur" ifadelerini kullandı.
Öğretmen açığının eğitim sisteminin öncelikli sorunları arasında yer aldığını ifade eden Kılıç, öğretmen açığının planlanan sayının çok üzerinde olduğunu belirtti. 2003 yılından beri ders kitaplarının ücretsiz dağıtıldığını belirten Kılıç, sendika olarak ücretsiz kitap dağıtımının öteden beri savundukları anayasal bir hak olduğunu söyledi. Kılıç, gelişmiş ülkelerin ödünç kitap verme yoluna giderken, Türkiye'de her yıl tekrar tekrar dağıtılmasını kabul edilebilir bir gerekçesinin bulunmadığını söyledi.
2009-2010 eğitim-öğretim yılına ait istatistiklere bakıldığında Türkiye'de okullaşma oranının okul öncesinde yüzde 32, ilköğretimde yüzde 98 ve ortaöğretimde yüzde 65 olduğunu belirten Kılıç, Hakkari'de okul öncesi eğitim oranı yüzde 14, Ağrı'da yüzde 15olduğunu belirtti. İlköğretimde okullaşma oranının Hakkari'de yüzde 85, Bitlis ve Muş'ta yüzde 87 olduğunu belirten Kılıç, ortaöğretimde okullaşma oranının Ağrı'da yüzde 22, Muş'ta yüzde 23 olduğunu ifade etti.
Milli Eğitim Bakanlığı'nın bütçesinden eğitime ayrılan payın ihtiyaçları karşılamaktan uzak olduğunu söyleyen Kılıç, eğitime ayrılan payın ortalama yüzde 65'inin personel harcamalarına ayrıldığını ve öğrenci velilerinin omuzlarına yıkıldığını savundu. Kılıç, Milli Eğitim Bakanlığı'nın yatırıma ayırdığı payın 2002'den günümüze kadar azaldığını, 2002'de yüzde 17.18 olan oranın 2010'da yüzde 6.32'ye gerilediğini söyledi. Kılıç, OECD ülkeleri ile öğrenci başına yapılan harcama karşılaştırıldığında
Türkiye'nin bin 6 bin 514 dolar ile bu ülkelerin çok gerisinde kaldığını belirtti.
Bir basın mensubunun BDP'nin eğitimin ilk haftası için yaptığı boykot çağrısıyla ilgili sorusu üzeri Kılıç, boykot kararını Kürt eğitim ve dil hareketinin aldığını belirtti. Kılıç, "BDP bu kararı destekleyeceğini ifade etmiştir. Biz hangi ülkede, hangi koşullarda yaşadığımıza bağlı kalmadan eğitimciler olarak ana dilde eğitimin evrensel ve temel bir hak olduğunu kabulle başlamak durumundayız. Bu hakkı çeşitli paranoyalarla ya da farklı yorumlarla değişik biçimlere çevirmek ya da ortadan kaldırmak doğru
değildir. Bu konuda uzun yıllardır talepler ortaya konmuştur. Fakat bu talepler karşılık bulmamıştır. Gelinen noktada bu yapılanı taleplerin karşılık bulmaması nedeniyle demokratik tepki olarak algılamak gerekir" dedi.
Eğitim-Sen Genel Merkezi'nde düzenlenen toplantıda, 2010-2011 eğitim-öğretim yılıyla ilgili sorunlar dile getirildi. Öğretmenlik mesleğinin değersizleştirdiğini savunan Genel Başkanı Zübeyde Kılıç, öğretmenlik mesleğinin, düzenlilik ve süreklilik gerektirdiğini söyledi. Kılıç, sözleşmeli, vekil, ücretli ve kadrolu öğretmenlerin her birinin üstlendikleri görevin öğretmenlik olduğunu belirterek, "İstihdam şekli farklı da olsa, öğretmenlerin üstlendikleri görev ve sorumluluklar vardır. Sürekli görevin ise,
sürekli çalışan, çalışma güvencesi olan personel ile kamu hizmetinin yürütülmesi zorunludur" ifadelerini kullandı.
Öğretmen açığının eğitim sisteminin öncelikli sorunları arasında yer aldığını ifade eden Kılıç, öğretmen açığının planlanan sayının çok üzerinde olduğunu belirtti. 2003 yılından beri ders kitaplarının ücretsiz dağıtıldığını belirten Kılıç, sendika olarak ücretsiz kitap dağıtımının öteden beri savundukları anayasal bir hak olduğunu söyledi. Kılıç, gelişmiş ülkelerin ödünç kitap verme yoluna giderken, Türkiye'de her yıl tekrar tekrar dağıtılmasını kabul edilebilir bir gerekçesinin bulunmadığını söyledi.
2009-2010 eğitim-öğretim yılına ait istatistiklere bakıldığında Türkiye'de okullaşma oranının okul öncesinde yüzde 32, ilköğretimde yüzde 98 ve ortaöğretimde yüzde 65 olduğunu belirten Kılıç, Hakkari'de okul öncesi eğitim oranı yüzde 14, Ağrı'da yüzde 15olduğunu belirtti. İlköğretimde okullaşma oranının Hakkari'de yüzde 85, Bitlis ve Muş'ta yüzde 87 olduğunu belirten Kılıç, ortaöğretimde okullaşma oranının Ağrı'da yüzde 22, Muş'ta yüzde 23 olduğunu ifade etti.
Milli Eğitim Bakanlığı'nın bütçesinden eğitime ayrılan payın ihtiyaçları karşılamaktan uzak olduğunu söyleyen Kılıç, eğitime ayrılan payın ortalama yüzde 65'inin personel harcamalarına ayrıldığını ve öğrenci velilerinin omuzlarına yıkıldığını savundu. Kılıç, Milli Eğitim Bakanlığı'nın yatırıma ayırdığı payın 2002'den günümüze kadar azaldığını, 2002'de yüzde 17.18 olan oranın 2010'da yüzde 6.32'ye gerilediğini söyledi. Kılıç, OECD ülkeleri ile öğrenci başına yapılan harcama karşılaştırıldığında
Türkiye'nin bin 6 bin 514 dolar ile bu ülkelerin çok gerisinde kaldığını belirtti.
Bir basın mensubunun BDP'nin eğitimin ilk haftası için yaptığı boykot çağrısıyla ilgili sorusu üzeri Kılıç, boykot kararını Kürt eğitim ve dil hareketinin aldığını belirtti. Kılıç, "BDP bu kararı destekleyeceğini ifade etmiştir. Biz hangi ülkede, hangi koşullarda yaşadığımıza bağlı kalmadan eğitimciler olarak ana dilde eğitimin evrensel ve temel bir hak olduğunu kabulle başlamak durumundayız. Bu hakkı çeşitli paranoyalarla ya da farklı yorumlarla değişik biçimlere çevirmek ya da ortadan kaldırmak doğru
değildir. Bu konuda uzun yıllardır talepler ortaya konmuştur. Fakat bu talepler karşılık bulmamıştır. Gelinen noktada bu yapılanı taleplerin karşılık bulmaması nedeniyle demokratik tepki olarak algılamak gerekir" dedi.