Tüm partiler yaptıkları harcamaları açıklasın

AK Parti Merkez Yürütme Kurulu toplantısı sona erdi. Genel Merkezde düzenlenen toplantı sonrasında açıklama yapan Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, referandum propaganda sürecinde yapılan harcamalarla ilgili kendilerine yönelik yapılan eleştirileri yanıt verdi.

Tüm partiler yaptıkları harcamaları açıklasın
Çelik, tüm partilerin yaptıkları harcamaları açıklaması gerektiğini söyledi.

Bunun şeffaf bir yönetim için gerekli olduğunu kaydeden Hüseyin Çelik, iktidar partisine "Adalet ve Kalkınma Bankası" yönelik söylemleri eleştirdi.

Cumhuriyet Halk Partisi'nin İş Bankası ile bağlantısına değinen Çelik, "Eğer bir parti bankaya benzetilecekse, o AK Parti değildir" şeklinde konuştu.

Genel seçim ne zaman?


Çelik, genel seçimin 2011 yılının yaz ayında yapılacağını belirterek, "Mevsim şartları itibariyle haziran ayına alınabilir mi, buna TBMM karar verecek. Ama bu, hiçbir suretle erken seçim anlamına gelmeyecektir" dedi.

Çelik, referandumun ardından MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin erken seçim istediğini anımsatarak, şunları söyledi:

"Genellikle yenilen pehlivan güreşe doymaz. Türkiye artık zamanında seçim yapmayı öğrenmelidir. Seçim 2011 yılının yaz ayında yapılacaktır. Bugünkü hesapla temmuz ayında yapılacaktır. Mevsim şartları itibariyle haziran ayına alınabilir mi, buna TBMM karar verecek ama bu, hiçbir suretle erken seçim anlamına gelmeyecektir. Başbakanımızın ve hepimizin en çok üstünde durduğu şey güven ve istikrardır. Güven ve istikrarı çok önemsiyoruz. Sabah, akşam seçimle yatıp seçimle kalkan bir ülkede güven ve istikrar olmaz. AK Parti fırsatçı düşünerek, 'Nasıl olsa yüzde 58 çıktı, bu rüzgarı da arkamıza aldık. Haydi baskın bir seçime gidelim' yaklaşımı içinde olmayacak. Çünkü biz insanımızın menfaatlerini, AK Parti'nin menfaatlerinin üzerinde gören bir siyasi anlayışa sahibiz. Bu konudaki tereddütlerin ortadan kalkması gerektiğini düşünüyorum."

AİHM'in Dink kararı


Bir soru üzerine AİHM'in Hrant Dink kararıyla ilgili değerlendirmede bulunan Çelik, şöyle konuştu:

"Biliyorsunuz Hrant Dink davasında Türkiye, dostane çözüm önerdi. Aile buna pek yanaşmadı. Mahkeme de şartların oluşmadığına hükmetti. Türkiye, Avrupa Konseyi'nin kuruluşundan beri konsey üyesi bir ülke. AİHM de Avrupa Konseyi adına yargılama yapan bir mahkemedir. Türkiye, AİHM'nin yargı yetkisini kabul etmiş bir ülkedir. Dolayısıyla bu karara saygı duymaktan başka yapılabilecek bir şey yoktur. Hrant Dink'i öldüren kişi, onun destekçileri ve onların taşıdığı zihniyet, bu iğrenç cinayet sadece saygın bir insanı ve Türk vatandaşını öldürmekle kalmamış, ülkemizin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde mahkum olması sonucunu doğurmuştur. Keşke böyle bir cinayet hiç olmasaydı. Keşke Türkiye, böyle talihsiz bir mahkumiyetle karşı karşıya kalmamış olsaydı. Biz, insanın yaşama hakkı ve kendini ifade etme özgürlüğü söz konusu olduğu zaman, anlamsız hesaplama yapmanın gerekli olmadığını düşünüyoruz.

Bundan sonra devletimiz özellikle insanın yaşama hakkı ve düşünce özgürlüğü söz konusu olduğu zaman maalesef daha önce yapılan hatalara düşmeyecektir ve savunulmayacak, savunulmaması gereken konularda savunmaya girmeyecektir. Bizim esas amacımız insan haklarının çiğnenmemesidir, ifade özgürlüğünün ayak altına alınmaması ve insan hayatının kutsal bir hak olduğunu bu toplumda artık bir düşünce olarak, bir hayat tarzı olarak benimsenmesini, bir zihniyet değişim ve dönüşümünün gerçekleşmesidir. Bu karardan dolayı üzgünüz. Keşke Türkiye böyle bir mahkumiyetle karşı karşıya kalmasaydı ama Türkiye bu meselede Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada da gördüğünüz gibi itiraz etmeyecektir."

Başkanlık sistemi sorusu

Çelik, başkanlık sistemine ilişkin bir soru üzerine ise şunları söyledi:

"Bizim sistemimizde başkanlık sistemi gibi bir gündem şu anda yok. Elbette Türkiye'de her şeyin konuşulması gerektiğini düşünüyoruz. Bunu muhalefet de dile getirebilir, Sayın Cumhurbaşkanı da dile getirebilir, Sayın Başbakan bunu tartışmaya açabilir. Şu anda Türkiye'de demokratik parlamenter sistem işlemektedir, tüm kurallarıyla ve kurumlarıyla ancak başkanlık sistemi tabu bir mesele değildir. Yani konuşulmayacak, üzerinde durulmayacak bir mesele değildir. AK Parti'nin gündeminde de hükümetin gündeminde de başkanlık sisteminin tartışılması ve hazırlıkları yoktur. Halkımız, aydınlarımız, üniversitelerimiz bu meselede gerekli tartışmaları yaparsa, bu Türkiye için zenginlik olur. Bundan da kimsenin rahatsız olmaması gerekir."