Mısır'da Tasavvuf Musikisi Festivali
Mısır'ın başkenti Kahire'de "Toplum ve Kültürlerin Diyaloğu" adı altında düzenlenen 3. Tasavvuf Musikisi Festivali, büyük beğeni topladı.
Festivale Türkiye, Irak, Sudan, Fas, Özbekistan, Endonezya, Hindistan, İspanya, Bosna Hersek ve ev sahibi Mısır katıldı. Festivale Türkiye'den katılan semazen grubunun yanı sıra Sudan ve Endonezya'dan katılan tasavvuf ve dini musiki icra eden gruplar katıldı.
Afyon Kocatepe Üniversitesi Devlet Konservatuarı Öğretim Üyesi Murat Karaca, gecede yaptığı açıklamada, Klasik Batı müziği ile Klasik Türk müziği de dahil olmak üzere bütün müziklerin kökeninde dini musikinin olduğunu ifade etti. Murat Karaca, "Dini musiki ülkemizde beğenilmekte, dinlenilmektedir. Bu konuda gerekli çalışmalar yapılmıştır, hala da yapılmaktadır. Müzik kültürel bir paylaşım olduğu için bütün müzik çeşitlerinden istifade etmekteyiz. Bu çok önemli bir etkileşimi de beraberinde
getirmektedir. Özellikle de ikinci bölümde icra edeceğimiz Mevlevi ayini, Hz. Mevlana'nın sözlerinden olduğu için Mevlana'nın 'Gel' çağrısına dünyadaki bütün insanlar iştirak etmektedir. Aralık ayında Türkiye'de Konya'da düzenlenen Mevlana'yı anma törenlerinde tüm insanlar bu çağrıya uyarak, bu müziği ve kültürü bizimle paylaşmaktadır. Kültürümüzün bir parçası olan bu müziğin tüm dünyada etkili olduğunu ve bununla insanların yakından ilgilendiğini görmekteyiz. Bu anlamda evrensel bir tarafı da
bulunmaktadır" diye konuştu.
Mısır Kültür Bakanlığı Dış Kültürel İlişkiler Birinci Vekili Hüsam Nassar da gösteriyi izleyenler arasındaydı. Türk semazenlerinin gösterisinin, tasavvuf musikisi eşliğinde son derece etkileyici olduğunu dile getiren Nassar, "Mevlevilik Türklerle başladı. Faslılar, Suriyeliler ve Mısırlılar da bu geleneği Türkiye'den almışlar büyük ihtimal. Mevlana Celaleddin-i Rumi ile başlayan asıl Mevlevi ayini, biraz önce seyrettiğimiz gösteridir. Salonda bulunan bütün Mısırlılar gösteriden son derece etkilendi.
Osmanlı Devleti zamanında başlayan Mevlevilik, bütün İslam dünyasına etki etmiş bir akımdır. Gösterinin yapıldığı bu saray, Osmanlıların Mısır'ı fethetmesinden önceki son sultan olan Guri'nin sarayıdır. Biz bu gün barıştan, kültürlerin ve medeniyetlerin birliğinden bahsediyoruz. Türkiye bu konuda önemli adımlar atan bir ülke. Biz sanatların, kültürlerin ve halkların diyaloğunu tasavvuf musikisi ve dansı ile gerçekleştiriyoruz"' dedi.
3. Tasavvuf Musikisi Festivali, çeşitli etkinliklerle 4 Eylül 2010 tarihine kadar devam edecek.
Afyon Kocatepe Üniversitesi Devlet Konservatuarı Öğretim Üyesi Murat Karaca, gecede yaptığı açıklamada, Klasik Batı müziği ile Klasik Türk müziği de dahil olmak üzere bütün müziklerin kökeninde dini musikinin olduğunu ifade etti. Murat Karaca, "Dini musiki ülkemizde beğenilmekte, dinlenilmektedir. Bu konuda gerekli çalışmalar yapılmıştır, hala da yapılmaktadır. Müzik kültürel bir paylaşım olduğu için bütün müzik çeşitlerinden istifade etmekteyiz. Bu çok önemli bir etkileşimi de beraberinde
getirmektedir. Özellikle de ikinci bölümde icra edeceğimiz Mevlevi ayini, Hz. Mevlana'nın sözlerinden olduğu için Mevlana'nın 'Gel' çağrısına dünyadaki bütün insanlar iştirak etmektedir. Aralık ayında Türkiye'de Konya'da düzenlenen Mevlana'yı anma törenlerinde tüm insanlar bu çağrıya uyarak, bu müziği ve kültürü bizimle paylaşmaktadır. Kültürümüzün bir parçası olan bu müziğin tüm dünyada etkili olduğunu ve bununla insanların yakından ilgilendiğini görmekteyiz. Bu anlamda evrensel bir tarafı da
bulunmaktadır" diye konuştu.
Mısır Kültür Bakanlığı Dış Kültürel İlişkiler Birinci Vekili Hüsam Nassar da gösteriyi izleyenler arasındaydı. Türk semazenlerinin gösterisinin, tasavvuf musikisi eşliğinde son derece etkileyici olduğunu dile getiren Nassar, "Mevlevilik Türklerle başladı. Faslılar, Suriyeliler ve Mısırlılar da bu geleneği Türkiye'den almışlar büyük ihtimal. Mevlana Celaleddin-i Rumi ile başlayan asıl Mevlevi ayini, biraz önce seyrettiğimiz gösteridir. Salonda bulunan bütün Mısırlılar gösteriden son derece etkilendi.
Osmanlı Devleti zamanında başlayan Mevlevilik, bütün İslam dünyasına etki etmiş bir akımdır. Gösterinin yapıldığı bu saray, Osmanlıların Mısır'ı fethetmesinden önceki son sultan olan Guri'nin sarayıdır. Biz bu gün barıştan, kültürlerin ve medeniyetlerin birliğinden bahsediyoruz. Türkiye bu konuda önemli adımlar atan bir ülke. Biz sanatların, kültürlerin ve halkların diyaloğunu tasavvuf musikisi ve dansı ile gerçekleştiriyoruz"' dedi.
3. Tasavvuf Musikisi Festivali, çeşitli etkinliklerle 4 Eylül 2010 tarihine kadar devam edecek.
