Milas'ta 'Demokratikleşme Hareketleri' Konferansı
Milas Feza Gazetesi'nin düzenlediği "Türkiye'de Demokratikleşme Hareketleri" konulu konferansa konuşmacı olarak Prof. Dr. Mümtaz'er Türköne ve Araştırmacı Yazar Faruk Mercan katıldı.
Milas Feza Gazetesi'nin düzenlediği "Türkiye'de Demokratikleşme Hareketleri" konulu konferans Milas Belediyesi Evlendirme Salonu'nda gerçekleştirildi. Zaman Gazetesi Yazarı Prof. Dr. Mümtaz'Er Türköne ve Araştırmacı - Yazar Faruk Mercan'ın konuşmacı olarak katıldıkları konferans saat 22.00 sularında başladı.
Konuşmacıların akıcı üslubu ve izleyici ile sohbet tarzında geçmesi dolayısı ile yaklaşık iki saat süresince oldukça hoş anlara sahne olan konferansa ilgi oldukça fazlaydı. Konferansı; Milas Kaymakamı Mehmet Bahattin Atçı, Yatağan Yeniköy Elektrik Üretim A.Ş. (YEAŞ) Genel Müdürü Nuri Şerifoğlu, Kemerköy Elektrik Üretim ve Ticaret A.Ş (KEAŞ) Genel Abdullah Yılmaz, AK Parti Milas İlçe Başkanı Durmuş Cüce, Büyük Birlik Partisi Milas İlçe Başkanı Yüksel Orer, AK Parti Muğla İl Başkan Yardımcısı Mehmet İnpınar, Milas İlçe Milli Eğitim Müdürü Aslan Ersoy, Milas Mal Müdürü Mehmet Çoban, AK Parti Beçin Belde Başkanı Şerif Üstün, Türk Eğitim-Sen Milas İlçe Temsilcisi Adnan Karaağaç, Eğitim-Bir-Sen Milas Temsilcisi Hasan Tahsin Onat ve çok sayıda Milaslı takip etti.
Konferansta ilk sözü alan Araştırmacı - Yazar Faruk Mercan, salonda bulunanları selamlamasının ardından, Milas Feza Gazetesi bizleri Milas'a davet etti ve "Türkiye'de Demokratikleşme Hareketleri"ni bu konferansa konu olarak seçmişler. Ben buradan şunu söylemek istiyorum ki, bu başlık içinde bulunduğumuz süreçte seçilebilecek en güzel ve bu süreci en iyi şekilde anlatacak bir başlık" dedi.
Mercan, konuşmasında içinde bulunduğumuz süreç ve hızla yaklaşmakta olduğumuz 12 Eylül tarihine dair görüşlerini dile getirmesinin ardından, sözü Prof. Dr. Mümtaz'er Türköne'ye bıraktı.
Konuşmasına, 12 Eylülde yapılacak olan referandumda oyunun 'evet' olacağını söyleyerek başlayan Türköne, "Referandumda 'evet' oyu kullanmamın sebebi, yaşadıklarım, gördüklerim, hissettiklerim, hatıralarım ve gençliğimde kalan acılar. Bunların hepsinin toplamı beni böyle bir karara, istikamete yönlendiriyor" diye konuştu.
12 Eylül döneminde çocuk ve delikanlı olduklarını dile getiren Türköne, "Bizi bütün 12 Eylül öncesi yaşananların sanki yegâne sorumlusuymuşuz gibi idam ettiler, cezaevlerine koyup işkence ettiler. Türkiye'yi bir kardeş kavgasına sürükleyenler sadece bu kavgadan iktidar postu çıkarmaya çalıştılar" şeklinde konuştu.
12 Eylülde sandığa gittiği zaman öncelikle Anayasanın 145. maddesinin değiştirilmesi için oy kullanacağını anlatan Mümtaz'er Türköne, "12 Eylül darbesini yapanların hazırladığı şekilde asker olup da darbe yapmak, suç işlemek niyetinde olan kişileri askeri yargıyla koruyan bir maddeydi. 145. madde değişirse asker kişi rüyasında darbe gördüğü zaman kan ter içerisinde kâbustan uyanacak. Tatlı bir rüya görmüş gibi uyanmayacak. Bu değişmediği takdirde hiç kimse her birimiz tek tek birey olarak hayatımızdan emin olamayız. Kapıda girilmez levhası var. Mehmetçik nöbet bekliyor. Tel örgülerin arkasında birileri planlar hazırlıyor. Geçmişte hazırlamışlar. Hazırladıklarıyla hepimizin hayatı alt üst oluyor. Şimdi o planları yapmaya heveslenen adamların kulağından tutup, yargının önüne getireceğimiz bir kapı açılıyor. Bu kapı açıldığı zaman hepimiz güvencedeyiz" diye konuştu.
Prof. Türköne, bir soru üzerine, PKK'nın ilan ettiği ateşkesin ilk defa Kürtlerin baskısıyla karşı karşıya kaldığını ileri sürerek, şöyle konuştu: "Bu şiddeti durdur baskısı geldi Kürtlerden. Bu referandumdaki boykot meselesinde aynı şekilde Kürtleri rahatsız etti. Kürtleri bu konuda ciddiye almak lazım. Siyasetle yatıp siyasetle kalkıyorlar. Siyasetle çok içli dışlılar. Her şeyi çok iyi biliyorlar. O yüzden tepkileri de çok canlı. İlk defa PKK burada köşeye sıkıştı. PKK gibi silahlı örgütün varlığının devam ettirebilmesinin yegâne yolu Kürtlerden destek alması. Bu tür örgütler de etnik kimliğe dayalı destek almadıkları takdirde biterler. PKK'yı Kürtlerin baskısı durdurdu. Kan durursa bu ülkede Kürt'le Türk arasına kimse giremez. Bu ülkede kan durursa ve kan dökülmezse biz her şeyi çözeriz" dedi.
Konuşmasında 12 Eylül'de yapılacak olan referandumda "evet" çıkması halinde 12 Eylül Darbesi'ni yapanlara yargı yolu açılacağını söyleyen Türköne, şöyle konuştu; "Şimdi bazıları diyorlar ki, 12 Eylül darbecileri bu değişiklik olsa da yargılanamaz. Çünkü zaman aşımına uğradı, diyorlar. Hayır arkadaşlar, demokratik bir ülkede böyle bir şey olmaz. Bu konuda yargının vereceği içtihatlar çok önemli. Ben, 12 Eylül'de "evet" çıktığında darbecileri mahkemeye vereceğim. 2 buçuk yılımı bu darbeden dolayı cezaevinde geçiren bir vatandaş olarak, bir darbe mağduru olarak, darbecilerden davacı olacağım. Burada, şunu söylemek istiyorum, hani 'zaman aşımından dolayı yargılanamazlar' deniyor ya, burada zaman aşımı işlemez. Çünkü, yarılanmaları yasaktı. Burada zaman aşımı, yasağın kalktığı tarihten sonra işler. Kimse kimseyi kandırmasın ve kimse kimsenin kafasını bulandırmasın."
Konferansın bu bölümünde yeniden söz alan Araştırmacı - Yazar Faruk Mercan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun meydanlarda, iktidara geldiklerinde emekli Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ı yargılayacaklarını söylediğini, hatırlatarak, "Bu anayasa paketi geçmediği müddetçe Büyükanıt'ı yargılayacak bir makam yok. Orgeneral orgenerali nasıl yargılayacak? Mezardan Mareşal Fevzi Çakmak'ın gelerek yargılaması gerekiyor" dedi.
Konferansın bundan sonraki bölümünde konuşmacılar Mercan ve Türköne, salonda bulunan izleyicilerden gelen soruları cevapladılar. Yaklaşık olarak 2 saat süren konferansın sonrasında her iki yazar da kitaplarını imzaladılar.
Konuşmacıların akıcı üslubu ve izleyici ile sohbet tarzında geçmesi dolayısı ile yaklaşık iki saat süresince oldukça hoş anlara sahne olan konferansa ilgi oldukça fazlaydı. Konferansı; Milas Kaymakamı Mehmet Bahattin Atçı, Yatağan Yeniköy Elektrik Üretim A.Ş. (YEAŞ) Genel Müdürü Nuri Şerifoğlu, Kemerköy Elektrik Üretim ve Ticaret A.Ş (KEAŞ) Genel Abdullah Yılmaz, AK Parti Milas İlçe Başkanı Durmuş Cüce, Büyük Birlik Partisi Milas İlçe Başkanı Yüksel Orer, AK Parti Muğla İl Başkan Yardımcısı Mehmet İnpınar, Milas İlçe Milli Eğitim Müdürü Aslan Ersoy, Milas Mal Müdürü Mehmet Çoban, AK Parti Beçin Belde Başkanı Şerif Üstün, Türk Eğitim-Sen Milas İlçe Temsilcisi Adnan Karaağaç, Eğitim-Bir-Sen Milas Temsilcisi Hasan Tahsin Onat ve çok sayıda Milaslı takip etti.
Konferansta ilk sözü alan Araştırmacı - Yazar Faruk Mercan, salonda bulunanları selamlamasının ardından, Milas Feza Gazetesi bizleri Milas'a davet etti ve "Türkiye'de Demokratikleşme Hareketleri"ni bu konferansa konu olarak seçmişler. Ben buradan şunu söylemek istiyorum ki, bu başlık içinde bulunduğumuz süreçte seçilebilecek en güzel ve bu süreci en iyi şekilde anlatacak bir başlık" dedi.
Mercan, konuşmasında içinde bulunduğumuz süreç ve hızla yaklaşmakta olduğumuz 12 Eylül tarihine dair görüşlerini dile getirmesinin ardından, sözü Prof. Dr. Mümtaz'er Türköne'ye bıraktı.
Konuşmasına, 12 Eylülde yapılacak olan referandumda oyunun 'evet' olacağını söyleyerek başlayan Türköne, "Referandumda 'evet' oyu kullanmamın sebebi, yaşadıklarım, gördüklerim, hissettiklerim, hatıralarım ve gençliğimde kalan acılar. Bunların hepsinin toplamı beni böyle bir karara, istikamete yönlendiriyor" diye konuştu.
12 Eylül döneminde çocuk ve delikanlı olduklarını dile getiren Türköne, "Bizi bütün 12 Eylül öncesi yaşananların sanki yegâne sorumlusuymuşuz gibi idam ettiler, cezaevlerine koyup işkence ettiler. Türkiye'yi bir kardeş kavgasına sürükleyenler sadece bu kavgadan iktidar postu çıkarmaya çalıştılar" şeklinde konuştu.
12 Eylülde sandığa gittiği zaman öncelikle Anayasanın 145. maddesinin değiştirilmesi için oy kullanacağını anlatan Mümtaz'er Türköne, "12 Eylül darbesini yapanların hazırladığı şekilde asker olup da darbe yapmak, suç işlemek niyetinde olan kişileri askeri yargıyla koruyan bir maddeydi. 145. madde değişirse asker kişi rüyasında darbe gördüğü zaman kan ter içerisinde kâbustan uyanacak. Tatlı bir rüya görmüş gibi uyanmayacak. Bu değişmediği takdirde hiç kimse her birimiz tek tek birey olarak hayatımızdan emin olamayız. Kapıda girilmez levhası var. Mehmetçik nöbet bekliyor. Tel örgülerin arkasında birileri planlar hazırlıyor. Geçmişte hazırlamışlar. Hazırladıklarıyla hepimizin hayatı alt üst oluyor. Şimdi o planları yapmaya heveslenen adamların kulağından tutup, yargının önüne getireceğimiz bir kapı açılıyor. Bu kapı açıldığı zaman hepimiz güvencedeyiz" diye konuştu.
Prof. Türköne, bir soru üzerine, PKK'nın ilan ettiği ateşkesin ilk defa Kürtlerin baskısıyla karşı karşıya kaldığını ileri sürerek, şöyle konuştu: "Bu şiddeti durdur baskısı geldi Kürtlerden. Bu referandumdaki boykot meselesinde aynı şekilde Kürtleri rahatsız etti. Kürtleri bu konuda ciddiye almak lazım. Siyasetle yatıp siyasetle kalkıyorlar. Siyasetle çok içli dışlılar. Her şeyi çok iyi biliyorlar. O yüzden tepkileri de çok canlı. İlk defa PKK burada köşeye sıkıştı. PKK gibi silahlı örgütün varlığının devam ettirebilmesinin yegâne yolu Kürtlerden destek alması. Bu tür örgütler de etnik kimliğe dayalı destek almadıkları takdirde biterler. PKK'yı Kürtlerin baskısı durdurdu. Kan durursa bu ülkede Kürt'le Türk arasına kimse giremez. Bu ülkede kan durursa ve kan dökülmezse biz her şeyi çözeriz" dedi.
Konuşmasında 12 Eylül'de yapılacak olan referandumda "evet" çıkması halinde 12 Eylül Darbesi'ni yapanlara yargı yolu açılacağını söyleyen Türköne, şöyle konuştu; "Şimdi bazıları diyorlar ki, 12 Eylül darbecileri bu değişiklik olsa da yargılanamaz. Çünkü zaman aşımına uğradı, diyorlar. Hayır arkadaşlar, demokratik bir ülkede böyle bir şey olmaz. Bu konuda yargının vereceği içtihatlar çok önemli. Ben, 12 Eylül'de "evet" çıktığında darbecileri mahkemeye vereceğim. 2 buçuk yılımı bu darbeden dolayı cezaevinde geçiren bir vatandaş olarak, bir darbe mağduru olarak, darbecilerden davacı olacağım. Burada, şunu söylemek istiyorum, hani 'zaman aşımından dolayı yargılanamazlar' deniyor ya, burada zaman aşımı işlemez. Çünkü, yarılanmaları yasaktı. Burada zaman aşımı, yasağın kalktığı tarihten sonra işler. Kimse kimseyi kandırmasın ve kimse kimsenin kafasını bulandırmasın."
Konferansın bu bölümünde yeniden söz alan Araştırmacı - Yazar Faruk Mercan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun meydanlarda, iktidara geldiklerinde emekli Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ı yargılayacaklarını söylediğini, hatırlatarak, "Bu anayasa paketi geçmediği müddetçe Büyükanıt'ı yargılayacak bir makam yok. Orgeneral orgenerali nasıl yargılayacak? Mezardan Mareşal Fevzi Çakmak'ın gelerek yargılaması gerekiyor" dedi.
Konferansın bundan sonraki bölümünde konuşmacılar Mercan ve Türköne, salonda bulunan izleyicilerden gelen soruları cevapladılar. Yaklaşık olarak 2 saat süren konferansın sonrasında her iki yazar da kitaplarını imzaladılar.