İnegöl'deki Olayların Ardından

Bursa'nın İnegöl ilçesindeki olayları değerlendiren Mazlumder Şube Başkanı Avukat Şakir Çalışkan, kitlelerin bu kadar çabuk provoke edilmelerinin endişe verici olduğunu, kamu görevlileri, siyasiler ve STK'ların bu "toplumsal travma"nın yaralarını sarmak için gerekli adımı atmaları gerektiğini söyledi

Bursa'nın İnegöl ilçesindeki olayları değerlendiren Mazlumder Şube Başkanı Avukat Şakir Çalışkan, kitlelerin bu kadar çabuk provoke edilmelerinin endişe verici olduğunu, kamu görevlileri, siyasiler ve STK'ların bu "toplumsal travma"nın yaralarını sarmak için gerekli adımı atmaları gerektiğini söyledi.
Müessif olayların başlamasına sebebiyet veren kavga hakkında muhtelif söylentiler olduğuna dikkat çeken Çalışkan, "Kavganın başlangıç aşaması farklı şekillerde anlatılsa da olayın her iki tarafı da kavganın başlangıcını asayişi ilgilendirecek bir çerçevede anlatmışlardır. Taraflar olayın başlangıcına ilişkin ''siyasi'' ya da ''etnik'' bir gerekçe sunmamışlardır. Bu da olayların daha sonradan ''etnik'' ya da ''siyasi'' bir yöne çekilmeye çalışıldığı argümanını güçlendirmektedir. Her ne kadar ilk
tespitlere göre olay adi bir vaka gibi görünse de önceden planlanmadığı ve tasarlanmadığı halde, kitlelerin etnik temelli olarak bu kadar kolay ve çabuk provoke edilebilmesi toplumsal barış açısından endişe vericidir. Olayda kalabalığın öfkesi genelde emniyet güçlerine doğru yöneltilmiştir. Kalabalık, ''Kahrolsun PKK'' sloganları eşliğinde polis otolarına saldırılarak yakmıştır. Zarar gören araçların tamamının kamu malı olması ve bu araçların büyük bir bölümünün emniyet güçlerine ait olması düşündürücüdür"
dedi.
Gerek Huzur Mahallesi gerekse de Orhaniye Mahallesi sakinlerinin bir daha böyle olaylar yaşanmamasını temenni ettiğini anlatan Çalışkan, "Olay gecesi alkolün de etkisiyle şiddete ve saldırganlığa dönüşen öfke, sonraki günlerde yerini sakinliğe bırakmış görünmektedir. Ancak ilk defa böyle bir toplumsal travma yaşayan ilçenin yaraları henüz çok tazedir. Kamu görevlilerinin, siyasilerin, STK'ların ve kanaat önderlerinin atacakları adımlar bu yaraları sarmaya yönelik olmalıdır. Henüz çok taze olan bu
yaraların iyileşmesine dönük adımlar zamanında ve gereken samimiyetle atılamazsa bu yaranın toplumsal bilinçaltına işlemesi de mümkündür. Olayın tarafları ve toplumsal role sahip kesimler suçlayıcı, yargılayıcı, tahfif ve tahrik edici bir dil kullanmaktan özellikle kaçınmalıdır. Özellikle olayın taraflarının 'özeleştiri'' içeren mesajlar vermeleri, yaraların sarılmasında ve çabuk iyileşmesinde önemli bir katkı sunacaktır. Kısa zamanda yapılamasa bile, olayın tarafları arasında bir diyalog zemini
oluşturmanın yolları üzerinde düşünülmeli, olayın üzerinden belli bir zaman geçtikten sonra ''rasyonel zeminlerde'' ve ''sağduyu sahibi'' ve özellikle ''çatışma çözme becerileri'' konusunda uzman kişilerin yönetiminde olayın kritiği yapılmalı, topluma düşüncelerini aktarma fırsatı verilerek olaydan gereken derslerin çıkarılmasına çalışılmalıdır'' diye konuştu.