Maden kazasında oğlunu kaybeden acılı anne: Jandarma ile giden gelir, ama hoca ile giden gelmiyor

Bursa'nın Mustafakemalpaşa ilçesinde 19 kişinin ölümüyle sonuçlanan maden kazasıyla ilgili 3'ü tutuklu 7 kişinin yargılandığı davanın bugünkü duruşmas

Bursa'nın Mustafakemalpaşa ilçesinde 19 kişinin ölümüyle sonuçlanan maden kazasıyla ilgili 3'ü tutuklu 7 kişinin yargılandığı davanın bugünkü duruşmasında da karar çıkmadı. Madenci yakınları adliye çıkışında gözyaşlarına boğuldu. Duruşma çıkışında konuşan Şenol Kurt'un annesi Güldenur Kurt, "Jandarma ile giden gelir, ama hoca ile giden gelmez." diyerek suçluların cezalandırılmasını istedi.

Bursa 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada ölenlerin avukatları, sanıkların 'madende metan gazı olmadığını' ileri sürerek mahkemeyi aldatmakla suçladı. Avukatlar maden ocağı sahibi Nurullah Ercan'ın tutuklanmasını talep etti. Dava bilirkişi raporunun alınması maksadıyla İstanbul'a gönderilen dosyanın gelmemesi sebebiyle 14 Ekim 2010'a ertelendi. Nurullah Ercan hakkındaki tutuklama kararı ise reddedildi.

Bursa 3. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, maden ocağı sahibi ve şirketin yönetim kurulu başkanı olan tutuksuz sanık Nurullah Ercan katılmadı. Tutuklu sanıklar kömür ocağının işletmecisi ve alt işveren Fahrettin Şolpan, madenin işletme müdürü Hayrettin Çelik ve ocak şefi Bayram Erdoğan ile tutuksuz sanık Ahmet Yalvaş ve ölen işçilerin aileleri ve avukatları hazır bulundu.

Tutuklu sanıklardan Fahrettin Çolpan, ifadesinde avukatının söylediklerine katıldığını belirterek, "Yazılı ifadem geçerlidir. Ben suçsuzum, tahliyemi istiyorum." dedi. Hayrettin Çelik ise avukatlarının söylediğine katıldığını belirterek tahliyesini talep etti. Bayram Erdoğan da suçsuz olduğunu, avukatının söylediklerine katıldığını vurgulayarak, iki sayfalık dilekçe ile tahliyesini istedi.

"ASIL SUÇLU DIŞARIDA GEZİYOR"

Ölen işçilerin ailelerinin avukatı Ercan Sümer, tutuklu sanıkların 'madende metan gazı yoktu' şeklinde söylemi ile mahkemeyi aldatmaya çalıştıklarını ifade etti. Ocağın asıl sahibi olarak Nurullah Ercan'ın da tutuklanmasını isteyen Sümer, "Bu işletmenin asıl sahibi kesinlikle Nurullah Ercan ve yönetim kurulu üyeleridir. Burada en acısı ise asıl suçlu olan Ercan'ın tutuksuz olarak gezmesidir. Biz bu nedenle ilgili Ercan'ın da tutuklanmasını talep ediyoruz." dedi.

Ercan Sümer, tutuklu sanıklardan Fahrettin Şolpan tarafından 04.12.2006 tarihinde imzalanan tutanakta madende metan gazı tespit edildiğini belirterek, sanıkların madende metan gazı yoktu diyerek mahkemeyi kandırmaya çalıştığını söyledi.

Sanık avukatları, Nurullah Ercan'ın tutuklanması için bir gerekçe olmadığını dile getirirken, "Tutuklu sanıkların mahkemeyi aldatma gibi bir durumu yoktur. Çünkü bahsedilen metan gazının bulunduğu yer ile kazanın yaşandığı yer birbirinden ayrı ve uzak yerlerdir. Yani iki yer farklı üretim panosudur. Bu nedenle müvekkillerimizin yaşadığı mağduriyetin giderilerek tahliyesini talep ediyoruz." dediler. Mahkeme heyeti, sanıkların tutukluluk halinin devamına karar verirken, Nurullah Ercan'ın ise tutuklanma talebini reddetti.

"JANDARMA İLE GİDEN GELİR, AMA İMAM İLE GİDEN GELMEZ"

Adliye çıkışında basın mensuplarına açıklamada bulunan işçi yakınlarından Ali Kazan'ın kızı Hanife Kazan, adalete güvendiğini kaydederek, şunları söyledi: "Biz adalete güveniyor ve bu davanın bizim lehimize sonuçlanacağını biliyoruz. Tek dileğimiz Nurullah Ercan'ın da tutuklanması. Adam bizi tahrik ediyor, fakirliğimizden yararlanıyor. Para veriyorum diyor ama borç olarak sayıyor. Yardım paketleri dağıtıyor, bunun karşılığında ise bizden dilekçelerimizi geri almamızı istiyor. Ramazanda bize yardım paketi dağıttı. Kendisi bize gelemeyince bize sözü geçecek aile büyüklerini araya sokuyor."

Ölen işçilerden Şenol Kurt'un annesi Güldenur Kurt, tutuklu sanıkların tutukluluklarının devamından çok mutlu olduğunu anlatırken, şu görüşleri dile getirdi: "İnşallah Nurullah Ercan'ın da tutuklanmasını görürüz. Bize Ramazan paketini getirdiler, biri taksi ile kaçtı, burada da demiş ki bizi bıçakla kovaladılar. Barışmak için bize Ramazan paketi getirdiler ve şikayetimizi geri almamızı, Nurullah Ercan'ın tutuklanmamasını istiyorlar."

"Jandarma ile giden gelir, ama hoca ile giden gelmez" diyen Güldenur Kurt, "Bu 3 sanığın tutuklanmasına dahi çok sevindim. Ben nasıl mezar taşına bayramda sarılacaksam, bayram yapacaksam, onlar da cezaevinde kapılara sarılarak bayram yapsınlar. Bir an önce Nurullah Ercan'ın da tutuklanmasını istiyorum. Aileleri hiç tehdit etmesinler, aileleri ev ve para ile kandırmasınlar, resmen milleti kandırıyorlar." şeklinde konuştu.

Kendilerinin dava çıkışında taciz edildiklerini anlatan Güldenur Kurt, "Biz buraya gelirken Nurullah Ercan'ın adamları bizi tahrik ederek bizim burada meşhur olduğumuzu söylüyorlar. Benim neyim meşhur olmuş, 23 yaşında yavrumu gömmüşüm. Nurullah Ercan bana yavrumu versin milyarlar trilyonlar onun olsun istemiyorum. Ramazanda içtiğim su boğazımdan gitmiyor. Bayram geliyor, ben kime yavrum diyeceğim, herkesin çocuğu gelip annesinin elini öpecek, ama benim yavrum yok. Mezar taşına sarılacağım ben yavrumun. Bunu Nurullah Ercan düşünmüyor, tutuklu sanıklar düşünmüyor, biz şöhret olmuşuz, onlar daha iyi şöhret oldular." diyerek gözyaşı döktü.

Şenol Kurt'un babası Özcan Kurt, Ramazan başında evlerine yardım paketi gönderildiğini hatırlatarak, "Ben dedim Nurullah Ercan'ın sadakasına ihtiyacım yok. Ben çoluk çocuğuma bakarım. Bunu alıp gidin, ben adaletten yanayım, benim tek dileğim Nurullah Ercan içeri girsin, ben yoksulluk içinde olayım. Benim bir küçük torunum var, şimdilerde baba demeye başladı, onu duydukça içim yanıyor." şeklinde tepki gösterdi.

Mustafakemalpaşa'da faaliyet gösteren Bükköy Madencilik'e ait ocakta 10 Aralık 2009'da meydana gelen grizu patlamasında 19 işçi hayatını kaybetmişti. Olayın ardından tutuklanan ocaktan sorumlu 3 yetkili daha sonra serbest bırakılmıştı. Maden Ocağı'nın sahibi Nurullah Ercan'ın ise defalarca tutuklama talebine rağmen tutuksuz yargılanmasına karar verilmişti.