Kobider Genel Başkanı Özgenç'ten 'Ayasofya İbadete Açılsın' Önerisi
Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler Derneği (KOBİDER) Genel Başkanı Nurettin Özgenç, inanç turizmi kapsamında Van Akdamar Kilisesi'nden sonra Trabzon'un Maçka ilçesinde bulunan tarihi Sümela Manastırı'nda ayin izni verildiğini hatırlatarak "Türkiye aynı izni ve yakınlığı Müslümanlara da tanımalı ve Ayosafya da inanç özgürlüğü kapsamında ibade
Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler Derneği (KOBİDER) Genel Başkanı Nurettin Özgenç, inanç turizmi kapsamında Van Akdamar Kilisesi'nden sonra Trabzon'un Maçka ilçesinde bulunan tarihi Sümela Manastırı'nda ayin izni verildiğini hatırlatarak "Türkiye aynı izni ve yakınlığı Müslümanlara da tanımalı ve Ayosafya da inanç özgürlüğü kapsamında ibadete açılmalı" dedi.
Sümela Manastırı'nda Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın özel izni ile 88 yıl aradan sonra ayin yapabilmek için izin verilmesinin ülkemiz açısından müspet bir hadise olduğunu vurgulayan Özgenç "Sümela Manastırı'nın ibadete açılmasıyla bir günlük dahi olsa ülkeye küçük de olsa kazanç sağlandı, bölgeye farklı inanç guruplarından insanlar ibadet için ziyarete geldi. Bu durum inanç turizmi açısından elbette olumlu bir gelişmedir. Aynı şekilde Ayasofya'nın da ibadete açılması halinde değil Türkiye, dünyanın birçok ülkelerinden Müslüman insanlar bu mabette namaz kılabilmek için sel olup akabilecektir. Sümela Manastırı'nın bir günlüğüne ibadete açılmasının neticesi olarak, 14-15 Ağustos tarihlerinde Trabzon kent merkezindeki otellerin dolduğunu ve 1500-2000 kişi ziyaret edecek diye neredeyse zil takıp oynayacağız ama milyonlarca Müslüman turizm potansiyeli olan Ayasofya'yı ibadete açmayı düşünmüyoruz. Ayasofya'nın inanç turizmi bakımından da değerlendirilmesiyle beraber burada turizmin farklı bir konumunun gelişeceği düşünülmeli ve buraya yıllık yerli ve yabancı bir milyonun üzerinde, belki de daha fazla turistin geleceği bilinciyle hareket etmeliyiz" dedi.
"Milli birlik ve kardeşlik projeleri yapan Türkiye Müslüman inancı taşıyan insanlara da tarihi ve sembol bir alanda ibadet edebilme izni tanımalıdır" diyen Özgenç "Dolayısıyla ülkemize mal olmuş tarihi bir mekanının müze olarak kalmasına kimsenin gönlü razı değildir. Artık inanç özgürlüğü, dinler arası hoşgörünün sıkça konuşulduğu bir zamanda ibadethanelerin kapalı olması asıl amaçla tezatlık oluşturan bir durumdur. Yapılış gayesi bir ibadethane olan Ayasofya günümüzde amacına hizmet edememektedir. Oysa ibadete açık olması durumunda fevkalade yerli ve yabancı turistlerin akınına uğrayacaktır. Biz elimizdeki cevherin farkında değiliz. Bazı kesimlerce Umre ziyareti için yurt dışına giden dövizler hep dile getirilir. Şimdi onlara sesleniyorum amacınız ibadete karşı olmak değilse samimiyetlerini göstermelidirler. Çünkü biz Ayasofya'nın ibadete açılmasıyla ülkeye hatırı sayılır döviz girdilerinin sağlanacağını umuyoruz. Nasıl ki yurtdışına umre ziyaretleri için gidiliyorsa aynı şekilde 1,5 milyar İslam aleminin ortak malı olan Ayasofya'da her yıl yüz binlerce Müslüman'ın gelip namaz kılma arzusunda olduğu düşünüldüğünde devlet hazinesi çok büyük kazanç sağlayabilecektir. İbadete kapalı olması durumunda ise bu kazançtan mahrum olunacaktır. Sadece ruhu olmayan bir yerin gezilmesinden başka bir şeye yaramayacaktır. Oysa müspet düşünüldüğünde İnanç turizminin ülkelerin turizmine önemli faydasının olduğu aşikardır" ifadelerini kullandı.
Nurettin Özgenç, açıklamasını şöyle sürdürdü:
"AB müzakere sürecinde Heybeliada Ruhban Okulu ve Sümela Manastırı'nın Türkiye'nin önüne bir engel olarak çıkartılması ile Manastır'ın ibadete açılması sağlandı. Böylece Sümela Manastırında ayine izin verildi. Tüm bunlar olurken Türkiye'nin kendi topraklarında kendi idaresinde bulunan Ayasofya'yı kapalı tutmasını anlamış değiliz. Akdamar Kilisesi'nin ve Sümela Manastırı'nın ibadete açılması, ülkemizin dini inançlara karşı gösterdiği hoşgörünün göstergesidir. Hükümetimiz aynı izni ve yakınlığı Müslümanlar'a tanımalı ve Ayasofya'yı ibadete açmalı. Artık dünya değişmiştir bizde değişmeliyiz. Değişimin öncüsü olan Atatürk yaşasaydı günümüz konjonktüründe Ayasofya'yı kapalı tutmazdı. "
Sümela Manastırı'nda Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın özel izni ile 88 yıl aradan sonra ayin yapabilmek için izin verilmesinin ülkemiz açısından müspet bir hadise olduğunu vurgulayan Özgenç "Sümela Manastırı'nın ibadete açılmasıyla bir günlük dahi olsa ülkeye küçük de olsa kazanç sağlandı, bölgeye farklı inanç guruplarından insanlar ibadet için ziyarete geldi. Bu durum inanç turizmi açısından elbette olumlu bir gelişmedir. Aynı şekilde Ayasofya'nın da ibadete açılması halinde değil Türkiye, dünyanın birçok ülkelerinden Müslüman insanlar bu mabette namaz kılabilmek için sel olup akabilecektir. Sümela Manastırı'nın bir günlüğüne ibadete açılmasının neticesi olarak, 14-15 Ağustos tarihlerinde Trabzon kent merkezindeki otellerin dolduğunu ve 1500-2000 kişi ziyaret edecek diye neredeyse zil takıp oynayacağız ama milyonlarca Müslüman turizm potansiyeli olan Ayasofya'yı ibadete açmayı düşünmüyoruz. Ayasofya'nın inanç turizmi bakımından da değerlendirilmesiyle beraber burada turizmin farklı bir konumunun gelişeceği düşünülmeli ve buraya yıllık yerli ve yabancı bir milyonun üzerinde, belki de daha fazla turistin geleceği bilinciyle hareket etmeliyiz" dedi.
"Milli birlik ve kardeşlik projeleri yapan Türkiye Müslüman inancı taşıyan insanlara da tarihi ve sembol bir alanda ibadet edebilme izni tanımalıdır" diyen Özgenç "Dolayısıyla ülkemize mal olmuş tarihi bir mekanının müze olarak kalmasına kimsenin gönlü razı değildir. Artık inanç özgürlüğü, dinler arası hoşgörünün sıkça konuşulduğu bir zamanda ibadethanelerin kapalı olması asıl amaçla tezatlık oluşturan bir durumdur. Yapılış gayesi bir ibadethane olan Ayasofya günümüzde amacına hizmet edememektedir. Oysa ibadete açık olması durumunda fevkalade yerli ve yabancı turistlerin akınına uğrayacaktır. Biz elimizdeki cevherin farkında değiliz. Bazı kesimlerce Umre ziyareti için yurt dışına giden dövizler hep dile getirilir. Şimdi onlara sesleniyorum amacınız ibadete karşı olmak değilse samimiyetlerini göstermelidirler. Çünkü biz Ayasofya'nın ibadete açılmasıyla ülkeye hatırı sayılır döviz girdilerinin sağlanacağını umuyoruz. Nasıl ki yurtdışına umre ziyaretleri için gidiliyorsa aynı şekilde 1,5 milyar İslam aleminin ortak malı olan Ayasofya'da her yıl yüz binlerce Müslüman'ın gelip namaz kılma arzusunda olduğu düşünüldüğünde devlet hazinesi çok büyük kazanç sağlayabilecektir. İbadete kapalı olması durumunda ise bu kazançtan mahrum olunacaktır. Sadece ruhu olmayan bir yerin gezilmesinden başka bir şeye yaramayacaktır. Oysa müspet düşünüldüğünde İnanç turizminin ülkelerin turizmine önemli faydasının olduğu aşikardır" ifadelerini kullandı.
Nurettin Özgenç, açıklamasını şöyle sürdürdü:
"AB müzakere sürecinde Heybeliada Ruhban Okulu ve Sümela Manastırı'nın Türkiye'nin önüne bir engel olarak çıkartılması ile Manastır'ın ibadete açılması sağlandı. Böylece Sümela Manastırında ayine izin verildi. Tüm bunlar olurken Türkiye'nin kendi topraklarında kendi idaresinde bulunan Ayasofya'yı kapalı tutmasını anlamış değiliz. Akdamar Kilisesi'nin ve Sümela Manastırı'nın ibadete açılması, ülkemizin dini inançlara karşı gösterdiği hoşgörünün göstergesidir. Hükümetimiz aynı izni ve yakınlığı Müslümanlar'a tanımalı ve Ayasofya'yı ibadete açmalı. Artık dünya değişmiştir bizde değişmeliyiz. Değişimin öncüsü olan Atatürk yaşasaydı günümüz konjonktüründe Ayasofya'yı kapalı tutmazdı. "