'Yeni anayasa AK Parti'nin değil devletin politikası'

12 Eylül'deki referandumla ilgili mitinglerini sürdüren Başbakan Erdoğan, HaberTurk'te yayınlanan Sansürsüz adlı programda Yiğit Bulut'un konuğu oldu. Erdoğan, referandumun özgürlüklerin önünü açacağını belirtirken 411'e dikkat çekti.

'Yeni anayasa AK Parti'nin değil devletin politikası'
Başbakan Erdoğan Habertürk'ten Yiğit Bulut'un sunduğu Sansürsüz programının konuğu oldu. Başbakan Erdoğan 12 Eylül referandumu, muhalefetin tavrı ve Türkiye'nin gündemine ilişkin sorulara canlı yayında cevap veriyor.

Başbakan Erdoğan, yeni bir anayasa talebinin yıllardır Türkiye gündeminde olduğunu sivil toplum kuruluşlarının ısrarla yeni anayasadan yana olduklarını dile getirirek bu konu üzerine muhalefet partileri ile görüşmeye gittiklerini ancak olumsuz cevap aldıklarını buna karşın hazırlıklarını sürdürdüklerini ve Meclis'ten geçirdiklerini anlattı.

Erdoğan, yeni anayasanın AK Parti'nin değil devletin politikası olduğunu Anayasa Mahkemesi'ne giden maddelerin küçük değişikliklerle referanduma gittiğini dile getirerek "Bizim arzumuz esasa girmeden paketin çıkması idi. Müdahale olmasına rağmen biz bu metnin vatandaşın onayına sunulmasından menmunuz" dedi.

Başbakan Erdoğan, "Referandumda sağlanacak değişimle 2011'a çok daha güçlü bir iktidara doğru gidiş olacaktır. Bu iktidar da daha geniş çaplı bir anayasa için çalışmasını yapacaktır." dedi.

Başbakan Erdoğan, 2011’de son kez Milletvekili adaylığını koyacağını ama siyasetten kopmayacağını dile getirerek “Dünya’da siyaset tüm liderler belli dönemler için iktidarda durur. Zirvedekyken koltuklar bırakılmaz ise o koltuktan indirirler” dedi.

Erdoğan, AK Parti'nin kuruluşunda büyük bir kollektif aklın çalışmasıyla kurulduğunu tek kişiye bağlı bir parti olmadığını tek kişiye bağlı siyasi bir hareketin o kişinin vefatı ile yok olabileceğini bildiklerini bunun için AK Parti'nin yeni dönemine ilişkin her türlü hazırlığın yapıldığını söyledi. Erdoğan, diğer partilerden ayrı olarak AK Parti'de siyaset akademisi kurulduğunu ve bu konuya özel önem gösterdiklerini belediye ve siyasetin tüm alanlarında insan yetiştirmeye çalıştıklarını anlattı.

27 MAYIS 12 EYLÜL TANIMLAMASI

Erdoğan, 27 Mayıs'ın olduğu dönemlerde 7-8 yaşlarında bir çocuk olduğunu, o dönemleri babasından dinlediğini o dönemde meşhur olan Hayat Mecmuası'nın kapağında yer alan Adnan Menderes'in elleri arkada bağlı yürürken fotoğrafı hiç unutamadığını dile getirerek "Aynı hissi merhum Turgut Özal'da gördüm. Özal, kapalı spor salonunda konuşurken kurşun onu sıyırdı. Allah korudu. Ben siyasete yukardan inmedim gençlik kollarından başladım. Ordan yukardı doğru yürümeye başladım. Buraya kadar da iyi ekipler iyi gruplarla geldim. 27 Mayıs'a bakınca biz bir zihniyet değişimi ve dönüşümünü yapmıyoruz. Biz aynı zamanda bir iadei itibar sağlıyoruz. Oralarda parmağı olanlar sonradan pişman olduklarını söylediler. Ama bugün hala o günü savunanlar var. Bu işin zihniyetin temelinde ne olduğunu görmek istemeyenler büyük bir fecaat içindedirler. Biz gerekirse babamız bir yanlış yaptı ise o yaşı kabul edemeyiz. O yanlışı kabul edemeyiz ve gerekirse hesabını sormamız gerekir. Biz geleceğe yönelik kimse böyle bir tabloyu yaşamak istemiyor. Kimse özgürlükten rahatsız olmasın" dedi.

"Ordumuz hepimizin ordusu. Kimsenin ordumuz için bir şey dediği yok. Ordumuz için yasaların belirlediği bir görev tanımı var" diyen Başbakan, ordunun görev tanımı içinde gereğini yapması gerektiğini, partisinin kapatılması için dava açıldığında ana muhalefet partisi ve muhalefeti yanında görmediğini belirterek "Hesabını versinler demeye kalktılar. Biz ne yaptık ki hesabını verelim. Erdoğan bir suç işledi ise hesabını versin. Ancak kişi birşey dedi diye bu da suç olmamalı" diye konuştu.

TEĞET BİLE GEÇMEDİ

Yiğit Bulut, Türkiye'de Osmanlı'dan gelen bir durum olduğunu yerleşik düzene karşı çıkanların sonunun iyi olmadığını ifade ederek "IMF'ye karşı çıktığınızda sizin geleceğinizden endişe duydum" demesi üzerine Başbakan Erdoğan, "IMF'ten abad olanlar vardı. Birileri arkadaşlarıma biran önce anlaşmaya varılsın diye akıl verenler vardır. Ben IMF bize yöneten gözüyle değil ortağı gözüyle bakması gerektiğini, bize borç verecekse verir bunun dışında başka şeye karışmazdı. Gelir İdaresi konusunda IMF özerk kurum kurulmasından yana idi. Biz bugüne kadar özerk kurumlardan ne çektiysek çektik. Hesabı ben vereceğim başarılı olursa ona zararlı olursa bedeli bana kalıyordu. Biz Gelir İdaresi'ni reforme edeceğiz dedik ona göre götüreceğiz dedim. Bize baskı üstüne baskı kurdular. Onların istetiği doğrultuda değişiklik yapmayacağımızı söyledik. Biz 3 yıldır IMF ile çalışmıyoruz. Ne oldu. Dünya küresel krizi yaşadı. Biz teğet geçecek dedik. teğet bile geçmedi" dedi.

"Türkiye’de enflasyon ve faiz oranları hep birbirlerine kıyaslanır. Faizler yüksek olursa enflasyon düşer deniyordu. Biz bunu değiştirelim dedik. Dünyadaki farklı ülkeleri örnek gösterdik" diyen Erdoğan, enfalsyonla birlikte faizin de aşağı inmeye başladığını, birilerinin faizi yüksek tutma inadını kırdıklarını belirterek "Türkiye daha iyi noktaya gitmeye başladı. İrade ortaya konur beyaz gömlek de giyilirse ekiple birlikte istenilen noktaya gitmekte hiçbir sorun kalmaz.Türkiye sadece bölünmüş yol, turizm ve belediyeler anlamında alınan mesafeyi dışardan gelenler çok daha iyi görebiliyor" dedi.

EGEMEN GÜÇLER BİTTİ Mİ?

Yiğit Bulut'un "Türkiye'de ne zaman olumlu gelişmeler yaşansa hemen irtica olayları ortaya çıkardı şimdi o egemen güçler bitti mi?" sorusuna ise Başbakan Erdoğan'ın yanıtı şöyle oldu: Türkiye'de irtica diyerek bu ülkede çok büyük zulümler yaptı. Türkiye'de yapılanlara hep irtica gözü ile baktılar. Ama bu bitiyor artık. Ben belediye başkanı olduğu gün otobüsler ikiye bölünecek trenler kadın erkek ayrılacak dediler. Trenden bir kız düştü trenden attılar dediler. Başbakan olduk değişen ne var. Değişen şeyler var. Ben belediye başkanı olarak belediye tesislerinde alkollü içkiyi kaldırdım. Vatandaş alkollü içki içilen yere gelmiyordu. Alkollü içki içen yerler vardır gitsin orda içsinler. Benim en büyük derdim bölücülükte terör olayıdır. Türkiye kalkınmaya başladı dünyada 17. ülke haline geldik. 10 ülkeye doğru gidiyoruz terör yeniden oynatıldı. Teröre karşı güvenlik kuvvetleri hükümet ve tüm kurumlar el ele, hatalar eksikler mutlaka vardır ama bu eksiklerden pirim pamak için üzerine gitmek doğru değildir. Ben medyada bu konuyu oturup konuşalım Bu olayları medyada ifşa etmek terör örgütünü iştahlandırıyor. Bana biri telefon etse davet eder konuşurum bu ülkenin evladı olarak neden konuşmayalım. Televizyonda şok şok diye bu olayları verince terör örgütünün propagandası yapılıyor. Ülkenin insanının moralini bozuyorlar.

"ŞOK ŞOK DİYEN TELEVİZYONLAR KİME HİZMET EDİYOR"


"Benim en büyük derdim bölücülükte terör olayıdır. Türkiye kalkınmaya başladı dünyada 17. ülke haline geldik. 10 ülkeye doğru gidiyoruz terör yeniden oynatıldı. Teröre karşı güvenlik kuvvetleri hükümet ve tüm kurumlar el ele, hatalar eksikler mutlaka vardır ama bu eksiklerden pirim pamak için üzerine gitmek doğru değildir" diyen Başbakan, medyada bu konuyu konuştuklarını, olayların medyada ifşa edilmesinin terör örgütünü iştahlandırdığını ifade etti. Telefon edildiği taktirde davet edip konuşacağını dile getiren Erdoğan, "Televizyonda şok şok diye bu olayları verince terör örgütünün propagandası yapılıyor. Ülkenin insanının moralini bozuyorlar" dedi.

Erdoğan, teröre karşı muhalefetle beraber çalışma imkanı bulamadıklarını, yeni anayasa hazırlanırken de aynı durumla karşı karşıya kaldığını, bugün referanduma gidecek anayasanın maddelerinin tüm partilerin desteklemesi gerektiğini buna rağmen AK Parti Anayasası dendiğini belirterek Türkiye'de yürürlükte olan anayasnının gelişmiş ülkelerin hiçbirinde olmadığını Anayasa ve hukuk sisteminin avrupadaki yapısını örneklerle anlattı.

ELİNDE DOSYA TAŞIYANLAR ÇOK BÜYÜK TERBİYESİZLİK YAPIYOR

Yiğit Bulut'un Erdoğan Yüce Divan'a gitmekten korktuğu için anayasayı değiştirmeye gittiğinin söylendiğini hatırlatması üzerine Başbakan şöyle cevap verdi: Bizim abdestimizden korkumuz yok. Ben belediye başkanı olduğum dönem davalar açıldı. Bu davalar tamamen lehime sonuçlandı. Ne zaman milletvekili olduk dava dosyaları bir anda çoğaldı. Bugün eline bir dosya almış meydanlarda konuşuyor. Benim hiçbir şeyden haberim olmamasına rağmen bana 'kalpazan' suçlamasında bulunuyor bu çok büyük terbiyesizliktir. O davada olanların hepsi beraat etmiştir. Olmayan birşey için birini suçlamak kadar terbiyesiz birşey yoktur. Ben istanbulu nasıl aldığımı herkes iyi bilir. Nasıl bir belediye bıraktığımı da herkes biliyor. Çöp dağları ve susuzluktan kırılan bir istanbul vardı. Tüm bunlara rağmen suçlu ilan edildik. Bugün bizim düşüncemiz İstanbul'dadır. Halk yapılanları kabul ettiği için bizi yönetimde tutuyor. Bugün metrobüsten metroya tünellere varana kadar yığınlarca hizmet var bunları nedense ortada görmüyoruz. Birisinin yaptığı çeşme açılışını saatlerce gösterenler dağları deldiğimiz halde denizin altından yol geçirdiğimiz halde bunu neden se görmek istemiyorlar.


"YAPILAN İYİ İŞLER HİÇ YOK MU ?"

"İstanbul Lütfi Kırdar Kültür Merkezi, İstanbul Kongre Merkezi ve Haliç'te yaptığımız düzenlemeler İstanbul'u bir kongre merkezi haline getirdi" diyen Başbakan Erdoğan, İstanbul'daki otellerde yer bulunmaz hale geldiğini belirterek "Sabiha Gökçen ölmüştü, Biz geldiğimizde hizmet vermez hale gelmişti. Bugün Sabiha Gökçen bugün yetmez hale geldi. Çok kısa zamanda Sabiha Gökçen'de gelecekte çok daha farklı noktaya gelecek. Ancak yeni anayasanın içinde bunlar yok" dedi.

Medyada yaşananları anlatan Erdoğan, reklam almak için aradıklarını ve hemen tehdit ettiklerini belirterek "Niye bana reklam vermiyorsun. reklam vermezsen yapacağımı bilirsin. Eğer firma İMKB de ise vay geldi başına. Ben bu yüzden medyanın çoğulculuk içinde olsun istiyorum. Ben medya kartelini yıktık düşüncesindeyim. Bugün birbirini kontrol edebilen bir yapı var. Ama ülkenin menfaatine gelen bir şeyi niye göstermiyorsunuz. Bir hızlı tren yılladır unutulan barajları bitirmişiz bunu görmezlikten geliyorlar. İstanbul Eskişehir, Ankara Konya hattı yakında açılacak. Enflasyon yükselirken gösterilirken düştüğünde neden haber yapmıyorlar" diye konuştu.


KAOSA KALKAN 411 EL VE REFERANDUM

Yiğit Bulut'un '411 Kaosa elk kaldırdı' dendi. Ben bunu anlamakta zorluk çekiyorum. Böyle bir birliktelik neden kaos olsun" demesi üzerine Erdoğan sözlerine şöyle devam etti: O gün 411 içinde el kaldıranlar bugün kendileri ile çelişir oldular. Bana göre her okul kendine göre düzenleme yapabilir. Yapılacak düzenleme de genel ahlaka uygun olabilir. O gün 411 milletvekili eğitimin önündeki engeli kaldırmak için birleşti, bugün o birlektiliği sağlayanlardan bazıları kendileri ile çelişir hale geldi. Yeni yapılacak referandum, özgürlükler ve aydınlık noktasında yeni bir dönemin hazırlayıcısı olacak. Ben MHP'nin tutumunu anlamakta zorluk çekiyorum.

"TÜSİAD'IN HALKA İNMESİ GEREKİR"

Başbakan Erdoğan, TÜSİAD'ı kastederek, "Gücünü milletten değil sermayeden alıyorlar. O sermaye de bir kısım sermayedir. Biz gücümüzü milletten alıyoruz. Arkasında sorumluluk taşımayan kişiler sadece paraları ile istedikleri yerleri yönetemezler" dedi. Gücünü halktan aldığını dile getiren Başbakan, "Paranın gücü ile burada değilim. Ben Gaziantep'te fakirlerin evlerini gezdim. O insanların halini gördüm. Bana olan teveccühlerini gördüm. Ben onların güçleri ile buradayım. Tüsiad, biraz daha halka inmesi gerekir, Ben bu noktada Anadolu sermayesi ile daha fazla işbirliği içinde olmalarını ve Türkiye'nin geleceğine yönelik katkı sağlamalarını öneririm Bi taraf olan bertaraf olur dedi.

ABD İLE İLİŞKİLER

Başbakan Erdoğan, Türk medyasında yaşanan bazı rahatsızlıkların ABD'de yaşandığını, ABD medyasının zaman zaman Türk medyasından esinlendiğini belirterek ABD Başkanı Obama ile yaptığı görüşmelerin bugün bazı siyasi partiler tarafından aleyhte propaganda olarak kullanıldığını bunun da çok büyük yanlış olduğunu dile getirdi. Erdoğan Türkiye'nin sanayileşmede çok büyük bir ivme kazandığını, komşuları ile çok farklı bir noktaya gittiğini, İran'dan Rusya'ya kadar geniş bir alanda dış ticareti en üst düzeye çıkarmak için çaba gösterdiklerini ifade etti.

KOMŞU ÜLKELERLE İLİŞKİLER

Yiğit Bulut, yıllardan beri İran'ın Türkiye'ye öcü olarak gösterildiğini buna karşın İran ile ticaretin 200 milyon doları geçmediğini, bugün ise İran'la ticari boyutun 10 milyar doları geçtiğini belirterek "Bu durumda da IMF'e gerek kalmıyor. Türkiye'nin komşuları ile ilişkisi nereye gidecek?" diye sordu.

İsanların ilişkilerini en çabuk komşuları ile kurabileceğini Irak İran'dan Bulgaristan Romanya'ya kadar komuşuları ile ticareti en üst düzeye çıkarmak için çaba göstermeyi hedef aldıklarını dile getiren Başbakan Erdoğan "Bugün birçok ülkede Türk malları ilk sırada. Bu noktaya durduğumuz yerde gelmedik. Türkiye'nin 380 km İran ile sınırı var. Türkiye doğalgaz talebini çeşitlendirmesi gerekiyor. Bunun için İran ile mutlaka ilişkilerini geliştirmek durumundadır. Türkiye'nin Suriye Irak İran ile kilometrelerce sınırı var. Ticareti kurmak zorundayız. ABD'nin zaman zaman komşularımızla ilgişkiler yüzüden baskı oldu. Ancak bu geride kaldı. Türkiye kendi komşuları ile yaşamak zorunda olduğunu anlattık. Buna mukabil Kafkasya Ukrayna'ya kadar ulaşmak durumunda. Türkiye artık gündemi belirlenen değil gündem belirleyen ülke oldu" diye konuştu.

SU YATAĞINDA AKMAYA BAŞLADI

Türkiye'nin ekseninin kaymadığını belirten Başbakan "Artık su yatağında akmaya başladı. Bundan rahatsız olanlar var. Türkiye güçleniyor. Bizim TİTA diye bir kuruluşumuz var. Rahmetli Özal kurdu. Ama sonra tamamen durdu. Bugün MHP tamanen Türk dünyası Orta asya gibi ülkelerle 3.5 yıl Bahçeli'ye bağlı olarak çalıştı. O dönemde Türki cumhuriyetlerde ne kadar yatırımı var açıklasınlar. Benim başbakanlığımda Antonov uçakları ile tarlaya indik. Moğolistan'da Orhun Anıtlarının olduğu yere gittik. 46 kilometre yolu yaptık. Anıtları restore ettik. Açılışa da Sayın Şahdır ile birlikte gidildi. Türk Cumhuriyetlerinde Balkanlarda TİKA'nın yoğun çalışması var. Osmanlı'dan kalan tüm eserlerin restorasyonu için yoğun çaba var. Kim tarihine sahip çıkıyor. Bugün Afrika'da bile biz varız. Biz ecdadımızdan aldığımız mirası en iyi noktaya götürmek istiyoruz. Afganistan'da TİKA var, orada okullar hastane yollar ve su kuyuları açıyorlar. Adriyetikten Çin seddine laflarla olmuyor. Bu icraatla oluyor" dedi.

SAĞIR DUYMAZ UYDURUR

Başbakan Erdoğan YAŞ'la ilgili medyada yer alanlar için 'Sağır duymaz uydurur' sözünü hatırlatarak, "Orada bir kurul var orada tartışılır kararlar çıkar, atama yapma yetkisi olan kurum atamayı yapar onayı verecek kurum da Cumhurbaşkanı'dır o da onaylar. İşler tamamen yasalar çerçevesinde gelişmiştir. Atanan da atanmayan da bu ülkenin askeridir. Teamül bence şık değil. Türkiye teamüllerle yürütülemez. Yasalar vardır. Gerektiğinde teamüller de uygulanır. Ancak Başbakan ve Cumhurbaşkanı'na da irade kullanma hakkı verilmiştir. O haklar kullanılmıştır" dedi.