Temmuz Ayı İhracat Oranları Açıklandı
2010 Temmuz ayı ihracat oranları, Türkiye İhracatçılar Birliği Meclis Başkanı Mehmet Büyükekşi tarafından İzmir PETKİM'in ev sahipliğinde açıklandı
2010 Temmuz ayı ihracat oranları, Türkiye İhracatçılar Birliği Meclis Başkanı Mehmet Büyükekşi tarafından İzmir PETKİM'in ev sahipliğinde açıklandı. Temmuz ayı ihracatı, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 5,97 artışla 9 milyar 417 milyon dolara yükseldi. Yılın ilk yedi ayındaki ihracatı ise, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 13,14 artışla 64 milyar 239 milyon dolara yükseldi. Son bir yıllık ihracatı 109 milyar 596 milyon oldu.
Temmuz ayında en fazla ihracatı sırasıyla, 1 milyar 382 milyon dolar ile Otomotiv Endüstrisi, 1 milyar 377 milyon dolar ile Hazır Giyim ve Konfeksiyon ve 1 milyar 90 milyon dolar ihracat ile Kimyevi Maddeler ve Mamulleri sektörleri gerçekleştirdi. Tarım sektörü Temmuz ayında 1 milyar 105 milyon dolar ihracatla toplam içinde yüzde 11,73 pay alırken, sanayi sektörü payı 7 milyar 971 milyon dolar ihracatla yüzde 84,65, madencilik ürünlerinin payı 341 milyon dolar ile yüzde 3,62 oldu. Temmuz ayında en fazla
ihracat artışını yüzde 43,59 ile Fındık ve Mamulleri, yüzde 38,35 ile Tütün ve Mamulleri ve yüzde 32,06 ile Madencilik sektörü yakaladı.
Türkiye İhracatçılar Birliği Meclis Başkanı Mehmet Büyükekşi, yatırımın miktarı ve konusunun Türkiye ve İzmir için çok önemli bir gelişme olduğunu söyledi. Son yıllarda hammadde temininde ithal ürünlere bir kaçış olduğunu anlatan Büyükekşi, şöyle konuştu: "Döviz kurundaki yapay gelişmeler, ithalatı cazip kılıyor. Üretici de daha ucuz olduğu için yabancı hammaddeye yöneliyor. Bunun sonucunda dış ticaret açığımız bir türlü kapanmıyor. Şimdi bir firmamızın dışarıya hammadde bağımlılığını azaltması için
yatırım kararı alması çok güzel bir haber. Biz buna çok sevindik. Bunun anlamı daha az dış ticaret açığı demek. Bunun anlamı daha az cari açık demek. Çünkü Petkim'in hesaplarına göre, Türkiye'nin cari açığında 5 milyar dolarlık azalma olacak. Bunun anlamı daha fazla istihdam demek. Artık yüzde 84 oranında sanayi ürünleri satıyoruz. İhracatımızda sanayi ürünlerinin ağırlığı çok yüksek. Son derece gelişmiş ve ağır sanayi dediğimiz sektörlerde ihracatımız artıyor. AR-GE'yi ön plana alan bir ihracat
anlayışımız var. Artık teknolojiyi çok yakından takip ediyoruz."
KİŞİ BAŞI MİLLİ GELİR ARTTI
Türkiye'de kişi başına milli gelirin arttığını ifade eden Küçükekşi; "Kişi başına gelir 3 bin dolardan 10 bin dolara yakın bir seviyeye geldi. Üretim içindeki işçilik maliyetleri arttı. Sanayicimiz verimliliğini gelişmekte olan ülkeler arasında en hızlı oranda geliştirdi" dedi.
İZMİR LİMANINA YARGI ENGELİ
İzmir Limanının özelleşmesinin kararı verildiğinde ellerini taşın altına koyduklarını dile getiren Büyükekşi; şunları söyledi: "Ege İhracatçılar Birliği LİMAŞ isimli şirketiyle konsorsiyuma katıldı ve ihaleyi kazandı.
İzmir limanının genişlemesi, uluslar arası bir destinasyon olması, lojistik maliyetlerinin rekabet edebilir hale gelmesi ve Ege'nin dış ticaretinin artması mümkün olacaktı. Özel sektör eliyle bu bölge için çok büyük bir yatırım yapılacaktı. Süreç en başından kendi haline bırakılsaydı özel sektör çözümü devlete maliyet yüklemeden kendisi bulacaktı."
Danıştay'dan çıkan geç kararı eleştiren Büyükekşi; "Danıştay'dan bir kararın çıkması niye 30 ay sürüyor, bunun zararını kim karşılayacak?" diye sordu. Bazı kararların bir iki ayda çıkarken Ege ve Türkiye ekonomisi için hayati olan bir kararın 30 ay sonra açıklandığını belirten
Büyükekşi, sözlerine şöyle devam etti: "Karar olumlu çıktı ama iş işten geçti. Çünkü karar çıkıncaya kadar son yüzyılın en büyük ekonomik krizi ile karşı karşıya kaldık. Bir karar vermek için niye bu kadar zaman gerekiyor? Biz adaletin hızlı tecelli etmesini istiyoruz. Aksi halde biz yargı sisteminin ağırlığının faturasını ödüyoruz. Devletin kasasına 1 milyar 275 milyon dolar para girecekken şimdi devletin kasasından 350 milyon ila 500 milyon dolar arası para çıkacak. Ulaştırma Bakanlığı tarafından bu
yatırım kararı alındı. Bunun için Ulaştırma Bakanlığı'na ayrıca teşekkür ediyoruz."
MERKEZ BANKASINA TAVSİYELERDE BULUNDU
Kurların istikrarı için en büyük görevin Merkez Bankası'na düştüğünü anlatan Büyükekşi, şunları söyledi: "Merkez Bankası'nın yabancı para karşılık oranlarını yarım puan artırarak yüzde 10'a çıkarmasını takdirle karşılıyoruz. Döviz kurlarında istikrar için daha fazlasını bekliyoruz. Mevcut kur rejimi çerçevesinde Merkez Bankası'nın döviz alarak kurlara destek olması mümkün. Bizim talebimiz Merkez Bankası'nın günlük 30 milyon dolar alım miktarını 50 milyon dolar ve 50 milyon Avro seviyesine çıkarmasıdır.
'Bundan sonra daha fazla yabancı para girişi olacak, TL değerlenmeye devam edecek' şeklinde yapılan değerlendirmeleri hayretle izliyoruz. Önlem alınmasını istiyoruz. Madem geleceği görüyoruz o halde önlem alalım. Tam tersine Türkiye'ye yönelik sıcak para hareketleri hızlanarak devam etmektedir. İki günde 2 milyar dolarlık sıcak paranın girdiği bir ortamda 50 milyon dolar ve 50 milyon Avro almak sorun olmayacaktır."
Merkez Bankası'nın 50 baz puan indirmesi gerektiğini dile getiren Küçükekşi; şöyle konuştu: "Bunun yanında, hazinenin 11 yıl vadeli ve yüzde 5,25 faizli 700 milyon dolarlık borçlanma talebine 5 milyar dolarlık talep gelmektedir. Enflasyon hedeflerinin düştüğü bir ortamda 50 baz puanlık bir faiz indirimi yapılmalı. Avrupa başta olmak üzere global kriz var, durgunluk var. Talep sorunu var. Bu durum karşısında ihracatçının fiyatlarını artırması kesinlikle mümkün değil. Rekabet edebilmemiz için fiyatlarımızı
aynı seviyede tutmamız gerekiyor."
Önümüzdeki aylarda da aylık yüzde 10 artış beklediklerini belirten Büyükekşi, büyümenin artması halinde cari açıklarında azalacağını dile getirdi.
Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Mustafa Türkmenoğlu ise; şöyle konuştu: "2009 yılında ülkemizin 101,6 milyar dolarlık ihracatına Ege İhracatçı Birlikleri olarak yaklaşık 6,5 milyar dolarlık bir katkıda bulunmuştur. Ege Bölgesi'nde yerleşik olan ancak EİB bünyesinde bulunmayan sektörlerde faaliyet gösterdikleri için yaptıkları ihracat diğer İhracatçı Birliklerince kayda alınan firmaların ihracatı dikkate alındığında bu rakam 10 milyar doları geçmekte ve Türkiye toplam ihracatında Ege
Bölgesi'nin payı yaklaşık yüzde 11 olmaktadır. Türkiye, OECD ülkeleri arasında en hızlı büyüyen, G-20 ülkeleri arasında Çin'den sonra en hızlı büyüyen ikinci ülke olmuştur. İhracatımızın yılın ilk çeyreğinde gösterdiği 22.3 oranındaki artışla büyüme oranına katkı sağlamıştır. İhracat ile büyüme ilişkisi bu denli fark edilebilir olmuştur. İhracatın Türkiye ekonomisi için bu denli önemli olduğu ve kriz sonrası ekonominin toparlanmasına sağladığı destek rakamlarla ortaya konmuştur."
Türkmenoğlu, ülkemizin var olan ihracat potansiyelinin geliştirilerek sürdürülebilmesi için ihracatçılarımızın yaşadığı engellerin ortadan kaldırılması ve dünya piyasalarında rakiplerine göre dezavantajlı olduğu alanlarda hızlı çözümler üretilmesi gerektiğini söyledi.
Yerli girdi ağırlıklı üretim ve ihracat yapan sektörlerimiz istihdam yükünün büyük kısmını üstlenmelerine karşın, maalesef değerli TL'den en fazla olumsuz etkilenen sektörler olduğunu anlatan Türkmenoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Mevcut kur rejimi içindeki araçların tam olarak kullanılmasını ve Merkez Bankası'nın döviz rezervlerini artırmasını talep etmekteyiz. Bunun uygulanmaması durumunda sürekli değerlenen bir TL ile Türkiye'nin küresel pazarlarda tutunması mümkün olamayacağı gibi iç pazar ithalat
cazibeli bir halde kalmaya devam edecektir."
2018'DE PETKİM DEVLEŞECEK
Petkim Genel Müdürü Hayati Öztürk de; "Petrol kimyada dünyanın 33. sırasındayız. Genç nüfusumuz ve enerji tüketimi ile enerji üretimi arasında köprü olmamız bizim için avantaj. Türkiye olması gereken konumun oldukça gerisinde. İyileştirmemiz gereken çok nokta var. İhracat koşulları ağırlaşıyor" dedi
2018 yılına kadar petrol rafinerisi, lojistik alt yapı, PETKİM Limanı ve depolama tesisleri ile birlikte rekabet yeteneği artacak bir kurum haline geleceklerini belirten Öztürk; "2023 yılında yani Cumhuriyetimizin 100 yılında 10-15 milyon ton petrol ürünü, 5 milyar dolar katma değer, 1500 dönüm lojistik ve termal alan, yerli yabancı piyasa da yer alacağız" dedi.
Toplantının ardından İzmir'de en fazla ihracat yapan üç firmaya plaket verildi.
(ANL-HO-Y)
Temmuz ayında en fazla ihracatı sırasıyla, 1 milyar 382 milyon dolar ile Otomotiv Endüstrisi, 1 milyar 377 milyon dolar ile Hazır Giyim ve Konfeksiyon ve 1 milyar 90 milyon dolar ihracat ile Kimyevi Maddeler ve Mamulleri sektörleri gerçekleştirdi. Tarım sektörü Temmuz ayında 1 milyar 105 milyon dolar ihracatla toplam içinde yüzde 11,73 pay alırken, sanayi sektörü payı 7 milyar 971 milyon dolar ihracatla yüzde 84,65, madencilik ürünlerinin payı 341 milyon dolar ile yüzde 3,62 oldu. Temmuz ayında en fazla
ihracat artışını yüzde 43,59 ile Fındık ve Mamulleri, yüzde 38,35 ile Tütün ve Mamulleri ve yüzde 32,06 ile Madencilik sektörü yakaladı.
Türkiye İhracatçılar Birliği Meclis Başkanı Mehmet Büyükekşi, yatırımın miktarı ve konusunun Türkiye ve İzmir için çok önemli bir gelişme olduğunu söyledi. Son yıllarda hammadde temininde ithal ürünlere bir kaçış olduğunu anlatan Büyükekşi, şöyle konuştu: "Döviz kurundaki yapay gelişmeler, ithalatı cazip kılıyor. Üretici de daha ucuz olduğu için yabancı hammaddeye yöneliyor. Bunun sonucunda dış ticaret açığımız bir türlü kapanmıyor. Şimdi bir firmamızın dışarıya hammadde bağımlılığını azaltması için
yatırım kararı alması çok güzel bir haber. Biz buna çok sevindik. Bunun anlamı daha az dış ticaret açığı demek. Bunun anlamı daha az cari açık demek. Çünkü Petkim'in hesaplarına göre, Türkiye'nin cari açığında 5 milyar dolarlık azalma olacak. Bunun anlamı daha fazla istihdam demek. Artık yüzde 84 oranında sanayi ürünleri satıyoruz. İhracatımızda sanayi ürünlerinin ağırlığı çok yüksek. Son derece gelişmiş ve ağır sanayi dediğimiz sektörlerde ihracatımız artıyor. AR-GE'yi ön plana alan bir ihracat
anlayışımız var. Artık teknolojiyi çok yakından takip ediyoruz."
KİŞİ BAŞI MİLLİ GELİR ARTTI
Türkiye'de kişi başına milli gelirin arttığını ifade eden Küçükekşi; "Kişi başına gelir 3 bin dolardan 10 bin dolara yakın bir seviyeye geldi. Üretim içindeki işçilik maliyetleri arttı. Sanayicimiz verimliliğini gelişmekte olan ülkeler arasında en hızlı oranda geliştirdi" dedi.
İZMİR LİMANINA YARGI ENGELİ
İzmir Limanının özelleşmesinin kararı verildiğinde ellerini taşın altına koyduklarını dile getiren Büyükekşi; şunları söyledi: "Ege İhracatçılar Birliği LİMAŞ isimli şirketiyle konsorsiyuma katıldı ve ihaleyi kazandı.
İzmir limanının genişlemesi, uluslar arası bir destinasyon olması, lojistik maliyetlerinin rekabet edebilir hale gelmesi ve Ege'nin dış ticaretinin artması mümkün olacaktı. Özel sektör eliyle bu bölge için çok büyük bir yatırım yapılacaktı. Süreç en başından kendi haline bırakılsaydı özel sektör çözümü devlete maliyet yüklemeden kendisi bulacaktı."
Danıştay'dan çıkan geç kararı eleştiren Büyükekşi; "Danıştay'dan bir kararın çıkması niye 30 ay sürüyor, bunun zararını kim karşılayacak?" diye sordu. Bazı kararların bir iki ayda çıkarken Ege ve Türkiye ekonomisi için hayati olan bir kararın 30 ay sonra açıklandığını belirten
Büyükekşi, sözlerine şöyle devam etti: "Karar olumlu çıktı ama iş işten geçti. Çünkü karar çıkıncaya kadar son yüzyılın en büyük ekonomik krizi ile karşı karşıya kaldık. Bir karar vermek için niye bu kadar zaman gerekiyor? Biz adaletin hızlı tecelli etmesini istiyoruz. Aksi halde biz yargı sisteminin ağırlığının faturasını ödüyoruz. Devletin kasasına 1 milyar 275 milyon dolar para girecekken şimdi devletin kasasından 350 milyon ila 500 milyon dolar arası para çıkacak. Ulaştırma Bakanlığı tarafından bu
yatırım kararı alındı. Bunun için Ulaştırma Bakanlığı'na ayrıca teşekkür ediyoruz."
MERKEZ BANKASINA TAVSİYELERDE BULUNDU
Kurların istikrarı için en büyük görevin Merkez Bankası'na düştüğünü anlatan Büyükekşi, şunları söyledi: "Merkez Bankası'nın yabancı para karşılık oranlarını yarım puan artırarak yüzde 10'a çıkarmasını takdirle karşılıyoruz. Döviz kurlarında istikrar için daha fazlasını bekliyoruz. Mevcut kur rejimi çerçevesinde Merkez Bankası'nın döviz alarak kurlara destek olması mümkün. Bizim talebimiz Merkez Bankası'nın günlük 30 milyon dolar alım miktarını 50 milyon dolar ve 50 milyon Avro seviyesine çıkarmasıdır.
'Bundan sonra daha fazla yabancı para girişi olacak, TL değerlenmeye devam edecek' şeklinde yapılan değerlendirmeleri hayretle izliyoruz. Önlem alınmasını istiyoruz. Madem geleceği görüyoruz o halde önlem alalım. Tam tersine Türkiye'ye yönelik sıcak para hareketleri hızlanarak devam etmektedir. İki günde 2 milyar dolarlık sıcak paranın girdiği bir ortamda 50 milyon dolar ve 50 milyon Avro almak sorun olmayacaktır."
Merkez Bankası'nın 50 baz puan indirmesi gerektiğini dile getiren Küçükekşi; şöyle konuştu: "Bunun yanında, hazinenin 11 yıl vadeli ve yüzde 5,25 faizli 700 milyon dolarlık borçlanma talebine 5 milyar dolarlık talep gelmektedir. Enflasyon hedeflerinin düştüğü bir ortamda 50 baz puanlık bir faiz indirimi yapılmalı. Avrupa başta olmak üzere global kriz var, durgunluk var. Talep sorunu var. Bu durum karşısında ihracatçının fiyatlarını artırması kesinlikle mümkün değil. Rekabet edebilmemiz için fiyatlarımızı
aynı seviyede tutmamız gerekiyor."
Önümüzdeki aylarda da aylık yüzde 10 artış beklediklerini belirten Büyükekşi, büyümenin artması halinde cari açıklarında azalacağını dile getirdi.
Ege İhracatçı Birlikleri Koordinatör Başkanı Mustafa Türkmenoğlu ise; şöyle konuştu: "2009 yılında ülkemizin 101,6 milyar dolarlık ihracatına Ege İhracatçı Birlikleri olarak yaklaşık 6,5 milyar dolarlık bir katkıda bulunmuştur. Ege Bölgesi'nde yerleşik olan ancak EİB bünyesinde bulunmayan sektörlerde faaliyet gösterdikleri için yaptıkları ihracat diğer İhracatçı Birliklerince kayda alınan firmaların ihracatı dikkate alındığında bu rakam 10 milyar doları geçmekte ve Türkiye toplam ihracatında Ege
Bölgesi'nin payı yaklaşık yüzde 11 olmaktadır. Türkiye, OECD ülkeleri arasında en hızlı büyüyen, G-20 ülkeleri arasında Çin'den sonra en hızlı büyüyen ikinci ülke olmuştur. İhracatımızın yılın ilk çeyreğinde gösterdiği 22.3 oranındaki artışla büyüme oranına katkı sağlamıştır. İhracat ile büyüme ilişkisi bu denli fark edilebilir olmuştur. İhracatın Türkiye ekonomisi için bu denli önemli olduğu ve kriz sonrası ekonominin toparlanmasına sağladığı destek rakamlarla ortaya konmuştur."
Türkmenoğlu, ülkemizin var olan ihracat potansiyelinin geliştirilerek sürdürülebilmesi için ihracatçılarımızın yaşadığı engellerin ortadan kaldırılması ve dünya piyasalarında rakiplerine göre dezavantajlı olduğu alanlarda hızlı çözümler üretilmesi gerektiğini söyledi.
Yerli girdi ağırlıklı üretim ve ihracat yapan sektörlerimiz istihdam yükünün büyük kısmını üstlenmelerine karşın, maalesef değerli TL'den en fazla olumsuz etkilenen sektörler olduğunu anlatan Türkmenoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Mevcut kur rejimi içindeki araçların tam olarak kullanılmasını ve Merkez Bankası'nın döviz rezervlerini artırmasını talep etmekteyiz. Bunun uygulanmaması durumunda sürekli değerlenen bir TL ile Türkiye'nin küresel pazarlarda tutunması mümkün olamayacağı gibi iç pazar ithalat
cazibeli bir halde kalmaya devam edecektir."
2018'DE PETKİM DEVLEŞECEK
Petkim Genel Müdürü Hayati Öztürk de; "Petrol kimyada dünyanın 33. sırasındayız. Genç nüfusumuz ve enerji tüketimi ile enerji üretimi arasında köprü olmamız bizim için avantaj. Türkiye olması gereken konumun oldukça gerisinde. İyileştirmemiz gereken çok nokta var. İhracat koşulları ağırlaşıyor" dedi
2018 yılına kadar petrol rafinerisi, lojistik alt yapı, PETKİM Limanı ve depolama tesisleri ile birlikte rekabet yeteneği artacak bir kurum haline geleceklerini belirten Öztürk; "2023 yılında yani Cumhuriyetimizin 100 yılında 10-15 milyon ton petrol ürünü, 5 milyar dolar katma değer, 1500 dönüm lojistik ve termal alan, yerli yabancı piyasa da yer alacağız" dedi.
Toplantının ardından İzmir'de en fazla ihracat yapan üç firmaya plaket verildi.
(ANL-HO-Y)