Kemal Kılıçdaroğlu'ndan 3 gün üst üste röportaj
Akşam Gazetesi yarın yayınlayacağı Oray Eğin ve Kılıçdaroğlu röportajıyla peş peşe 3 gün Kılıçdaroğlu'yla yaptıkları röportajı gazetesine taşımış olacak...
Akşam Gazetesi 3 gün boyunca CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu röportajıyla çıkmış olacak. Pazar günü sayfalarına Başak Sayan ve Kemal Kılıçdaroğlu röportajını taşıyan gazete bugün de Oray Eğin'in Kılıçdaroğlu ile yaptığı röportajı yayınladı. Görüşmenin devamı yarın da Akşam Gazetesi sayfalarında yer bulacak.
Gazetecilik ekolünden gelmeyen Başak Sayan ve Oray Eğin'in ard arda CHP lideriyle röportaj yapmaları dikkatlerden kaçmadı.
İşte sırasıyla Oray Eğin ve Başak Sayan'ın röportaj öncesi Kılıçdaroğlu izlenimleri:
BAŞAK SAYAN
Yıllardır röportaj veren biri olarak şunu söyleyebilirim ki bu konuda iyiyimdir. Hangi soruyu nasıl geçiştireceğim, nasıl sorulan soruya değil de vermek istediğim cevaba göre davranacağım konusunda kimse elime su dökemez. Ama gelin görün ki birazdan okuyacağınız röportajı yapmak beni epey terletti. Hazırlanmak da epey bir meseleymiş...
Kemal Bey'le karşı karşıya gelmeden evvel bir süre vakit geçirdim Meclis'te. İlk kez Meclis'e gitmiş biri olarak odalardaki dedikodulara kulak misafiri olmak ne yalan söyleyeyim pek hoştu. Hatta arada bu dedikodulara ortak olduğumu bile itiraf edebilirim.
Bir gazeteci değil de bir oyuncu olmam Meclis'te epey işime yaradı. Gazetecilerin yanında ağızlarından çıkanlara iki kere dikkat etmeleri gereken bürokratlar ve milletvekilleri benim yanımda daha rahat ve samimiydiler.
Röportaj saati geldiğinde Kemal Bey'in odasına geçtik. Kapının önü ana baba günü. Akşam yemeği saati olmasına rağmen kalabalık görülmeye değerdi. Tebrik edenler, bir meramını anlatmaya gelenler, siyasi konularla ilgili konuşmak üzere bekleyenler...
SAÇMALARSAM MARUZ GÖRÜN
Kalabalığı yarıp odaya kendimizi attıktan sonra rahatladım. Bu rahatlamamda Kemal Bey'in de etkisi büyüktü. Kendisine 'Aman Kemal Bey, ben sayısız röportaj verdim ama ilk kez biri ile röportaj yapıyorum. Saçmalarsam mazur görün' dediğimde gülümseyerek 'Ben gayet güzel bir röportaj çıkacağına eminim' dedi.
Nihayet röportaj pozisyonlarımızı alıp, patlayan flaşlar arasında sohbetimize başladığımızda ilk dikkatimi çeken Kemal Bey'in sakinliği ve soğukkanlılığı oldu. Fakat bu, rahatsız edici bir sakinlik ve soğukkanlılıktan ziyade yatıştırıcı, teskin edici, huzur verici bir sakinlik.
Gayet kendinden emin, ne dediğinin, ne istediğinin, ne yapabileceğinin çok farkında. Sorulan sorulara net cevap veriyor. Kafa karıştırıcı ya da manipule edici bir tavra asla yer vermiyor. Bu da çevresine yaydığı 'güven' aurasını kuvvetlendiriyor.
Karşısındakilere değer vermenin, bu değeri hissettirmenin, alçak gönüllü davranmanın kendisini küçülttüğünün değil aksine büyüttüğünün farkında.
'Küçük dağları ben yarattım' edasında değil. Bu tavrını güçsüz olmakla eşdeğer tutanlarla inceden dalga geçer bir hali var.
KİM DEMİŞ KILIÇDAROĞLU KARİZMATİK DEĞİL
Karizmatik olmadığını söyleyenler fena halde yanılıyorlar. Nedenini tam olarak adlandıramayacağım bir şekilde etkisi altına alıyor karşısındakileri.
Kendisi gerçekten samimi ve içten... İnsanın kendi samimiyetini sorgulamasına neden olacak kadar gerçek bir samimiyet üstelik...
Gerçek bir sosyal demokrat... Bunu insanlarla kurduğu diyaloglardan ve yapmak istediğini söylediği projelerden anlıyorsunuz. CHP'nin eleştirilmesine neden olan katı yaklaşımı değiştireceği aşikar...
Tek bir kusuru var; Başbakan kadar iyi bir hatip değil, ama o kadar içten konuşuyor ki söylediklerinin hepsini yapacağına sizi inandırıyor.
ORAY EĞİN'İN KILIÇDAROĞLU İZLENİMİ
Ankara, CHP Genel Merkezi. Randevular birbiri ardına sıralanmış. Küçük sarkmalar, aksamalar var. Akşamüstü buluşuyoruz ve görüşmemiz öyle uzun sürüyor ki diğer bekleyenler herhalde epey öfkeleniyor. Ama Kemal Kılıçdaroğu'yla konuşacak çok şey var.
Bu yoğunluk bana biraz kaotik geliyor. Kemal Bey'in kapısı 'herkese açık' izlenimi veriyor; olumlu anlamda herkese açık değil ama haddinden fazla herkese açık. AKP'ye yaranmaya çalışanlar, şaibeli anketörler mesela, Deniz Baykal'ın haklı gerekçelerle dışladığı, üzerini çizdiği kimi isimler 'Bize şimdi gün doğdu' diye aşındırıyor kapıyı. Beklenti içinde, rant kapma peşindeler. Kılıçdaroğlu onları ne kadar filtreliyor, bilmiyorum. Bunu randevu defterinin yoğunluğuna bakarak söylemek mümkün; yoğunluk değil, kalabalık bunun adı. Üstelik asıl yoğunluğun Önder Sav'ın kapısında olduğunun söylenmesine rağmen.
Kılıçdaroğlu mesela Deniz Baykal'la görüşmüyor; henüz fırsat olmamış. Oysa sırf belli profilleri çözmek açısından bile deneyimine başvurulabilir. Alt tarafı her sabah bir telefon açacak; açmamış ama. Vardır bir bildiği, demek isterdim.
BU ADAMDAN BAŞBAKAN OLUR MU
'Her şey çok hızlı gelişti ama genel başkanlık koltuğuna alıştım' diyor, bana kalırsa süratli sürecin aksaklıkları hala baskın.
Ama 'Bu adamdan Başbakan olur mu' ya da 'Bu adam ülkeyi yönetebilir mi' derseniz; neden yapamasın derim. Dürüst olduğu kadar çalışkanlığına da ikna edici, liderlik kadar görev bilincinin de farkında.
En önemlisiyse uzun zamandır ilk kez sokaktaki rüzgarla medya gazı birbirine paralel ilerliyor; birbirini besliyor.
Kemal Bey'le buluştuk, soru hazırlamadım, aklıma gelenleri sordum
Ensonhaber
Gazetecilik ekolünden gelmeyen Başak Sayan ve Oray Eğin'in ard arda CHP lideriyle röportaj yapmaları dikkatlerden kaçmadı.
İşte sırasıyla Oray Eğin ve Başak Sayan'ın röportaj öncesi Kılıçdaroğlu izlenimleri:
BAŞAK SAYAN
Yıllardır röportaj veren biri olarak şunu söyleyebilirim ki bu konuda iyiyimdir. Hangi soruyu nasıl geçiştireceğim, nasıl sorulan soruya değil de vermek istediğim cevaba göre davranacağım konusunda kimse elime su dökemez. Ama gelin görün ki birazdan okuyacağınız röportajı yapmak beni epey terletti. Hazırlanmak da epey bir meseleymiş...
Kemal Bey'le karşı karşıya gelmeden evvel bir süre vakit geçirdim Meclis'te. İlk kez Meclis'e gitmiş biri olarak odalardaki dedikodulara kulak misafiri olmak ne yalan söyleyeyim pek hoştu. Hatta arada bu dedikodulara ortak olduğumu bile itiraf edebilirim.
Bir gazeteci değil de bir oyuncu olmam Meclis'te epey işime yaradı. Gazetecilerin yanında ağızlarından çıkanlara iki kere dikkat etmeleri gereken bürokratlar ve milletvekilleri benim yanımda daha rahat ve samimiydiler.
Röportaj saati geldiğinde Kemal Bey'in odasına geçtik. Kapının önü ana baba günü. Akşam yemeği saati olmasına rağmen kalabalık görülmeye değerdi. Tebrik edenler, bir meramını anlatmaya gelenler, siyasi konularla ilgili konuşmak üzere bekleyenler...
SAÇMALARSAM MARUZ GÖRÜN
Kalabalığı yarıp odaya kendimizi attıktan sonra rahatladım. Bu rahatlamamda Kemal Bey'in de etkisi büyüktü. Kendisine 'Aman Kemal Bey, ben sayısız röportaj verdim ama ilk kez biri ile röportaj yapıyorum. Saçmalarsam mazur görün' dediğimde gülümseyerek 'Ben gayet güzel bir röportaj çıkacağına eminim' dedi.
Nihayet röportaj pozisyonlarımızı alıp, patlayan flaşlar arasında sohbetimize başladığımızda ilk dikkatimi çeken Kemal Bey'in sakinliği ve soğukkanlılığı oldu. Fakat bu, rahatsız edici bir sakinlik ve soğukkanlılıktan ziyade yatıştırıcı, teskin edici, huzur verici bir sakinlik.
Gayet kendinden emin, ne dediğinin, ne istediğinin, ne yapabileceğinin çok farkında. Sorulan sorulara net cevap veriyor. Kafa karıştırıcı ya da manipule edici bir tavra asla yer vermiyor. Bu da çevresine yaydığı 'güven' aurasını kuvvetlendiriyor.
Karşısındakilere değer vermenin, bu değeri hissettirmenin, alçak gönüllü davranmanın kendisini küçülttüğünün değil aksine büyüttüğünün farkında.
'Küçük dağları ben yarattım' edasında değil. Bu tavrını güçsüz olmakla eşdeğer tutanlarla inceden dalga geçer bir hali var.
KİM DEMİŞ KILIÇDAROĞLU KARİZMATİK DEĞİL
Karizmatik olmadığını söyleyenler fena halde yanılıyorlar. Nedenini tam olarak adlandıramayacağım bir şekilde etkisi altına alıyor karşısındakileri.
Kendisi gerçekten samimi ve içten... İnsanın kendi samimiyetini sorgulamasına neden olacak kadar gerçek bir samimiyet üstelik...
Gerçek bir sosyal demokrat... Bunu insanlarla kurduğu diyaloglardan ve yapmak istediğini söylediği projelerden anlıyorsunuz. CHP'nin eleştirilmesine neden olan katı yaklaşımı değiştireceği aşikar...
Tek bir kusuru var; Başbakan kadar iyi bir hatip değil, ama o kadar içten konuşuyor ki söylediklerinin hepsini yapacağına sizi inandırıyor.
ORAY EĞİN'İN KILIÇDAROĞLU İZLENİMİ
Ankara, CHP Genel Merkezi. Randevular birbiri ardına sıralanmış. Küçük sarkmalar, aksamalar var. Akşamüstü buluşuyoruz ve görüşmemiz öyle uzun sürüyor ki diğer bekleyenler herhalde epey öfkeleniyor. Ama Kemal Kılıçdaroğu'yla konuşacak çok şey var.
Bu yoğunluk bana biraz kaotik geliyor. Kemal Bey'in kapısı 'herkese açık' izlenimi veriyor; olumlu anlamda herkese açık değil ama haddinden fazla herkese açık. AKP'ye yaranmaya çalışanlar, şaibeli anketörler mesela, Deniz Baykal'ın haklı gerekçelerle dışladığı, üzerini çizdiği kimi isimler 'Bize şimdi gün doğdu' diye aşındırıyor kapıyı. Beklenti içinde, rant kapma peşindeler. Kılıçdaroğlu onları ne kadar filtreliyor, bilmiyorum. Bunu randevu defterinin yoğunluğuna bakarak söylemek mümkün; yoğunluk değil, kalabalık bunun adı. Üstelik asıl yoğunluğun Önder Sav'ın kapısında olduğunun söylenmesine rağmen.
Kılıçdaroğlu mesela Deniz Baykal'la görüşmüyor; henüz fırsat olmamış. Oysa sırf belli profilleri çözmek açısından bile deneyimine başvurulabilir. Alt tarafı her sabah bir telefon açacak; açmamış ama. Vardır bir bildiği, demek isterdim.
BU ADAMDAN BAŞBAKAN OLUR MU
'Her şey çok hızlı gelişti ama genel başkanlık koltuğuna alıştım' diyor, bana kalırsa süratli sürecin aksaklıkları hala baskın.
Ama 'Bu adamdan Başbakan olur mu' ya da 'Bu adam ülkeyi yönetebilir mi' derseniz; neden yapamasın derim. Dürüst olduğu kadar çalışkanlığına da ikna edici, liderlik kadar görev bilincinin de farkında.
En önemlisiyse uzun zamandır ilk kez sokaktaki rüzgarla medya gazı birbirine paralel ilerliyor; birbirini besliyor.
Kemal Bey'le buluştuk, soru hazırlamadım, aklıma gelenleri sordum
Ensonhaber