Erdoğan-cameron Ortak Basın Toplantısı
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İran'ın nükleer takasın Türkiye'de olmasını kabul ettiğini belirterek, buna karşın Viyana grubunun 'ipe un serdiğini' söyledi
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, İran'ın nükleer takasın Türkiye'de olmasını kabul ettiğini belirterek, buna karşın Viyana grubunun 'ipe un serdiğini' söyledi. Erdoğan, "Bu da hoş değildi. Neticeye gidelim derken, ne yazık ki yaptırımlar devreye
girdi" dedi.
Başbakan Erdoğan ve İngiltere Başbakanı David Cameron, Başbakanlık Merkez Bina'da gerçekleştirilen baş başa ve heyetlerarası görüşmelerin ardından ortak bir basın toplantısı düzenledi. Açıklamaların ardından iki başbakan gazetecilerin sorularını cevaplandırdı. İngiliz bir gazetecinin, 'Türkiye'nin AB üyesi olması konusunu kuvvetle destekleyeceğinizi söylüyorsunuz. Bu olduğunda İngiltere'ye çok sayıda göçmen söz konusu olabilir. Bu sizin göç oranını kısmakla ilgili politikalarınıza aykırı düşmüyor mu?'
şeklindeki sorusu üzerine İngiltere Başbakanı Cameron, kendisinin her zaman yeni üyelerin geçiş dönemi kontrollerinden bahsettiğini kaydetti. Ekonomiler büyüdükçe ve birbirine eşit hale geldikçe ülkeler arasındaki insan akışının çok olmadığına işaret eden Cameron, "Ben Türkiye'de çok büyük bir hızda büyüme görüyorum. Türkiye'deki yüzde 11.5'lik büyüme, bizim rakamlarımızı çok mütevazı gösteriyor" dedi.
Cameron, Türkiye'nin 2025'e büyük bir ekonomi olacağını belirterek, göç konusunun da zaten zaman içinde ortadan kalkacak bir konu olduğunu belirtti. Gazze'yi bir 'hapishane' olarak tarif ettiğinin hatırlatılması ve Gazze konusundaki değerlendirmesinin sorulması üzerine ise Cameron, "Birkaç yıl önce Avam Kamarası'nda söylediğim bir şeydi. Bir şeyi gizli tutmak istiyorsanız, Avam Kamarası'nda söylemenizin yeterli olduğunu gösteriyor bu soru. Gazze'de halen dışarı çıkmak, gerekli malzemenin içeri girmesi
çok zor. Bu tarif haklı bir tarif ama ilerleme kaydetmemiz gerekiyor. Türkiye'nin oynayabileceği çok önemli bir rol var" diye konuştu.
Aynı soruyu cevaplandıran Başbakan Erdoğan ise, Gazze'de tüm insanların bir 'açık hava hapishanesinde' yaşadıklarını ifade etti. Gazze'ye yönelik saldırıların sürdüğünü ve baskı altında bir yaşam sürdürüldüğünü ifade eden Erdoğan, "Bu ambargonun kaldırılmaması gerçekten bir dramdır ve insanlığın buna seyirci kalması düşündürücüdür" dedi. Şarm el Şeyh'teki toplantıda 4.5 milyar dolar yardım sözü verilmesinden bu yana bir yaprak dahi kıpırdamadığını vurgulayan Erdoğan, Mavi Marmara saldırısına da değindi.
Erdoğan, saldırıya ilişkin 'korsanlık' nitelemesini yineleyerek, "Bunu Somali korsanları yapıyorlar, dünya tedbirler alıyor, üzerine gidiyor. Burada böyle bir olay gerçekleşince adil bir yaşamı dünyada tesis etmek için var olan siyasi liderlerin sessiz kalması düşünülemezdi. Temenni ediyorum ki bu yanlış gidişi düzeltiriz, İsrail bu yanlışından vazgeçer. Özrünü dilemesi, tazminatların ödenmesi, ambargoların kaldırılması lazım. Bölge barışına katkı sağlamamız lazım. Milletim de böyle düşünüyor" dedi.
İRAN'A YAPTIRIM KONUSU
Türkiye'nin İsrail ile gerilimli bir ilişki içinde bulunduğunun, İran'a yaptırım konusunda da BM Güvenlik Konseyi'nde 'hayır' oyu verdiğinin hatırlatılarak, 'İlişkilerde altın çağdan bahsettiniz. Bu farklılıklar konusunda daha samimi olmak gerekmiyor mu?' şeklindeki soru üzerine Cameron, Türkiye ile çeşitli konularda farklı görüşler olabileceğini kaydetti. Her iki ülkenin de nükleer silahı olmayan bir İran istediğini belirten Cameron, "Tabii ki bazen farklılıklar olabilir. İyi ilişkiler zaten bu
değişiklikleri taşır, kaldırır" dedi.
Ortadoğu'da barış için İsrail ve Filistin arasında doğrudan görüşme yapılmasını istediklerini belirten Cameron, Türkiye'nin İsrail'in dostu olarak doğrudan görüşmelerde olumlu bir rol oynayabileceğini söyledi.
"NÜKLEER KONUSUNDA KONUŞANLAR, ÜLKESİNDE NÜKLEER SİLAH OLANLAR"
Erdoğan ise aynı soruya yanıtında, dünya barışı için uluslararası diplomasiyi çalıştırmanın en önemli yol olduğunu belirtti. Bunu yaparken uluslararası hukuka saygı göstermeyi öne çıkardıklarını ve uluslararası hukukun gereğini yerine getirdiklerini vurgulayan Erdoğan, ihtimaller üzerine konuşmadıklarını ve ihtimalleri değerlendirmediklerini söyledi. Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bir defa şunu bilmemiz gerekiyor; nükleer silah olan bir ülke değiliz. Bölgemizde de nükleer silaha karşı olan bir ülkeyiz. Kimde olursa olsun, biz bölgemizde nükleer silah istemiyoruz. Fakat bu konuda konuşanlar kimler diye baktığımızda. Bu konuda konuşanlar da tabii kendilerinde nükleer silah olanlar. Diyorlar ki her ne kadar biz de nükleer silah varsa da, sizde olmayacak. Biz de diyoruz ki; İran'da nükleer silah var mı? Şu anda yok, ama denilen ne? İleride yapabilir. Bana göre Tahran Anlaşması'nın en
önemli kısmı şudur; bir Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'na üyedir. İsrail de üyedir. Fakat İran MPT kurallarına uymayı kabul ediyor, ama öbür taraf etmiyor. Böyle bir durum da var. 'Takas işlemleri 'dendi, Türkiye'de takası İran kabul etti. Bunun karşısında Viyana Grubu ne yazık ki, ona da 'ipe un sermek' derler bizde, ipe un serdi. Bu da hoş değildi. Neticeye gidelim derken, ne yazık ki yaptırımlar devreye girdi. Yaptırımlar devreye girince, biz de tabii Tahran Anla şbakan Erdoğan ise, Gazze'de
tşması'nın altına imza koymuş bir ülke olarak Türkiye'nin halk arasındaki ifadesiyle 'tükürdüğümüzü yalayamazdık', dürüst olmamızın gereği de buydu. Ama şunu teyit ederek söylüyorum ki; kesinlikle biz bölgemizde nükleer silah olmasını istemiyoruz ve bunu da sürekli olarak İran'a bugüne kadar hep telkin ettik, ediyoruz. Nitekim dün, evvelki gün Dışişleri Bakanım, İran Dışişleri Bakanı, Brezilya Dışişleri Bakanı yine biraraya geldiler. İran beklenen üç başlık hakkında sözünü yine verdi. Bu sözünün
gereğini de yerine getirmek için adımlarını attı. Dün mektubunu Viyana'ya göndermiş vaziyette. Bunlar, hep diplomasi yoluyla olan ve Amerika'nın da şu anda müzakere süreci devam etsin arzusu da var. Diğer Batılı ülkelerin, daimi üyeler dahil olmak üzere, onlar da müzakere sürecinin devamını istiyorlar. Şu anda Türkiye bu konuda böyle bir müzakere sürecinin devamında faydalı olan ve gerek Manuçehr Muttaki ile AB Dışişleri Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton'un biraraya getirilmesi olayı da başarıldı.
Bundan sonraki süreçte de bunları devam ettirelim istiyoruz. Ama bütün olayları diplomasi yoluyla çözelim istiyoruz."
İNGİLTERE'DEKİ PKK'LILARIN TÜRKİYE'YE İADESİ
Bir gazetecinin, Türkiye'nin İngiltere'den toplam 5 PKK'lı teröristin iadesini istediğini hatırlatarak, "Bunların hiçbiri de iade edilmedi. Teröristleri koruyarak terörle nasıl mücadele ettiğinizi anlatır mısınız?" şeklindeki sorusuna ise Cameron, "PKK İngiltere'de yasaklanmış bir örgüttür. Böyle de olmaya devam edecektir. Her bir iade kendi usulüne göre yapılır. Her bir vakanın, olayın kendi detayı farklıdır, detaya giremem. Terörizmle mücadele etme konusunda dünyanın neresinde olursa olsun istihbarat
birimlerimizin mücadelesi devam eder. Biz de terörden mağdur bir ülkeyiz. Bu konuda çalışmaya devam edeceğiz" cevabını verdi.
Cameron, Türkiye'nin Mavi Marmara saldırısının ardından İsrail'den taleplerini nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine ise, saldırıyı kınadıklarını yineledi. İsrail'de bir araştırma olmasını desteklediklerini belirten Cameron, bu araştırmanın şeffaf, sağlıklı ve hızlı olmasını istediklerini söyledi.
"KIBRIS'TA ROLÜMÜZ, TARAFLARI BULUŞTURMAK"
Kıbrıs'ta çözüm için İngiltere'nin nasıl bir rol oynayacağının sorulması üzerine ise Cameron, bu konuda uzun geçmişi olan bir ülke olduklarını hatırlattı. Oynayabilecekleri rolün insanları bir araya getirmeye çalışmak olduğunu ifade eden Cameron, çözümün ötelenmemesi gerektiğini kaydetti. Bir takım önemli görüşme konularının, mal-mülk ve toprakla ilgili konuların hızla üstesinden gelinmesi gerektiğini de belirten Cameron, "Biz insanları tarafları bir araya getirme konusunda rol oynayabiliriz. Çünkü bu
Avrupa'nın çözülmemiş önemli bir sorunu. Türkiye'nin AB'ye üyeliğinin önündeki bir sorun. Bu sorunu ne kadar hızlı çözebilirsek, Türkiye'nin üyelik sürecini de o kadar hızlandırabiliriz" diye konuştu.
TÜRKÇE BİLEN GAZETECİ GÜLDÜRDÜ
Annesi Türk olan Alexander Ekrem Barker isimli bir İngiliz gazetecinin Türkçe olarak 'Türkiye'yi seven, genç, dinamik İngiliz bir Başbakan Türkiye'ye geldi. David Cameron, size Tony Blair'i hatırlatıyor mu, yani daha iyi arkadaş olacak mıst'febakan Erdoğan ise, Gazze'de tınız?' sorusu ise iki başbakanı güldürdü. Kulaklığı çalışmıyormuş gibi yapacağını belirten Cameron, "Sevgili dostum Tayyip'in diplomatik bir cevap vermesini bekliyorum. Ne dediğini de kontrol edeceğim" dedi. Bunun üzerine Erdoğan,
"Benim Tony ile olan dostluğum, arkadaşlığım her zaman çok iyi oldu. Görevi bıraktığı ana kadar da çok iyi geçti. Devletlerde devamlılık esastır anlayışı gereği değerli dostumla, David'le de aynı şekilde kaldığımız yerden devam ediyoruz" dedi. Erdoğan'ın Cameron'a dönerek, 'Burada bir sıkıntı, değişiklik yok, değil mi?' sorusu ise konuk Başbakan "Hayır yok" yanıtını verdi.
(MÜG-CC-Y)
girdi" dedi.
Başbakan Erdoğan ve İngiltere Başbakanı David Cameron, Başbakanlık Merkez Bina'da gerçekleştirilen baş başa ve heyetlerarası görüşmelerin ardından ortak bir basın toplantısı düzenledi. Açıklamaların ardından iki başbakan gazetecilerin sorularını cevaplandırdı. İngiliz bir gazetecinin, 'Türkiye'nin AB üyesi olması konusunu kuvvetle destekleyeceğinizi söylüyorsunuz. Bu olduğunda İngiltere'ye çok sayıda göçmen söz konusu olabilir. Bu sizin göç oranını kısmakla ilgili politikalarınıza aykırı düşmüyor mu?'
şeklindeki sorusu üzerine İngiltere Başbakanı Cameron, kendisinin her zaman yeni üyelerin geçiş dönemi kontrollerinden bahsettiğini kaydetti. Ekonomiler büyüdükçe ve birbirine eşit hale geldikçe ülkeler arasındaki insan akışının çok olmadığına işaret eden Cameron, "Ben Türkiye'de çok büyük bir hızda büyüme görüyorum. Türkiye'deki yüzde 11.5'lik büyüme, bizim rakamlarımızı çok mütevazı gösteriyor" dedi.
Cameron, Türkiye'nin 2025'e büyük bir ekonomi olacağını belirterek, göç konusunun da zaten zaman içinde ortadan kalkacak bir konu olduğunu belirtti. Gazze'yi bir 'hapishane' olarak tarif ettiğinin hatırlatılması ve Gazze konusundaki değerlendirmesinin sorulması üzerine ise Cameron, "Birkaç yıl önce Avam Kamarası'nda söylediğim bir şeydi. Bir şeyi gizli tutmak istiyorsanız, Avam Kamarası'nda söylemenizin yeterli olduğunu gösteriyor bu soru. Gazze'de halen dışarı çıkmak, gerekli malzemenin içeri girmesi
çok zor. Bu tarif haklı bir tarif ama ilerleme kaydetmemiz gerekiyor. Türkiye'nin oynayabileceği çok önemli bir rol var" diye konuştu.
Aynı soruyu cevaplandıran Başbakan Erdoğan ise, Gazze'de tüm insanların bir 'açık hava hapishanesinde' yaşadıklarını ifade etti. Gazze'ye yönelik saldırıların sürdüğünü ve baskı altında bir yaşam sürdürüldüğünü ifade eden Erdoğan, "Bu ambargonun kaldırılmaması gerçekten bir dramdır ve insanlığın buna seyirci kalması düşündürücüdür" dedi. Şarm el Şeyh'teki toplantıda 4.5 milyar dolar yardım sözü verilmesinden bu yana bir yaprak dahi kıpırdamadığını vurgulayan Erdoğan, Mavi Marmara saldırısına da değindi.
Erdoğan, saldırıya ilişkin 'korsanlık' nitelemesini yineleyerek, "Bunu Somali korsanları yapıyorlar, dünya tedbirler alıyor, üzerine gidiyor. Burada böyle bir olay gerçekleşince adil bir yaşamı dünyada tesis etmek için var olan siyasi liderlerin sessiz kalması düşünülemezdi. Temenni ediyorum ki bu yanlış gidişi düzeltiriz, İsrail bu yanlışından vazgeçer. Özrünü dilemesi, tazminatların ödenmesi, ambargoların kaldırılması lazım. Bölge barışına katkı sağlamamız lazım. Milletim de böyle düşünüyor" dedi.
İRAN'A YAPTIRIM KONUSU
Türkiye'nin İsrail ile gerilimli bir ilişki içinde bulunduğunun, İran'a yaptırım konusunda da BM Güvenlik Konseyi'nde 'hayır' oyu verdiğinin hatırlatılarak, 'İlişkilerde altın çağdan bahsettiniz. Bu farklılıklar konusunda daha samimi olmak gerekmiyor mu?' şeklindeki soru üzerine Cameron, Türkiye ile çeşitli konularda farklı görüşler olabileceğini kaydetti. Her iki ülkenin de nükleer silahı olmayan bir İran istediğini belirten Cameron, "Tabii ki bazen farklılıklar olabilir. İyi ilişkiler zaten bu
değişiklikleri taşır, kaldırır" dedi.
Ortadoğu'da barış için İsrail ve Filistin arasında doğrudan görüşme yapılmasını istediklerini belirten Cameron, Türkiye'nin İsrail'in dostu olarak doğrudan görüşmelerde olumlu bir rol oynayabileceğini söyledi.
"NÜKLEER KONUSUNDA KONUŞANLAR, ÜLKESİNDE NÜKLEER SİLAH OLANLAR"
Erdoğan ise aynı soruya yanıtında, dünya barışı için uluslararası diplomasiyi çalıştırmanın en önemli yol olduğunu belirtti. Bunu yaparken uluslararası hukuka saygı göstermeyi öne çıkardıklarını ve uluslararası hukukun gereğini yerine getirdiklerini vurgulayan Erdoğan, ihtimaller üzerine konuşmadıklarını ve ihtimalleri değerlendirmediklerini söyledi. Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bir defa şunu bilmemiz gerekiyor; nükleer silah olan bir ülke değiliz. Bölgemizde de nükleer silaha karşı olan bir ülkeyiz. Kimde olursa olsun, biz bölgemizde nükleer silah istemiyoruz. Fakat bu konuda konuşanlar kimler diye baktığımızda. Bu konuda konuşanlar da tabii kendilerinde nükleer silah olanlar. Diyorlar ki her ne kadar biz de nükleer silah varsa da, sizde olmayacak. Biz de diyoruz ki; İran'da nükleer silah var mı? Şu anda yok, ama denilen ne? İleride yapabilir. Bana göre Tahran Anlaşması'nın en
önemli kısmı şudur; bir Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı'na üyedir. İsrail de üyedir. Fakat İran MPT kurallarına uymayı kabul ediyor, ama öbür taraf etmiyor. Böyle bir durum da var. 'Takas işlemleri 'dendi, Türkiye'de takası İran kabul etti. Bunun karşısında Viyana Grubu ne yazık ki, ona da 'ipe un sermek' derler bizde, ipe un serdi. Bu da hoş değildi. Neticeye gidelim derken, ne yazık ki yaptırımlar devreye girdi. Yaptırımlar devreye girince, biz de tabii Tahran Anla şbakan Erdoğan ise, Gazze'de
tşması'nın altına imza koymuş bir ülke olarak Türkiye'nin halk arasındaki ifadesiyle 'tükürdüğümüzü yalayamazdık', dürüst olmamızın gereği de buydu. Ama şunu teyit ederek söylüyorum ki; kesinlikle biz bölgemizde nükleer silah olmasını istemiyoruz ve bunu da sürekli olarak İran'a bugüne kadar hep telkin ettik, ediyoruz. Nitekim dün, evvelki gün Dışişleri Bakanım, İran Dışişleri Bakanı, Brezilya Dışişleri Bakanı yine biraraya geldiler. İran beklenen üç başlık hakkında sözünü yine verdi. Bu sözünün
gereğini de yerine getirmek için adımlarını attı. Dün mektubunu Viyana'ya göndermiş vaziyette. Bunlar, hep diplomasi yoluyla olan ve Amerika'nın da şu anda müzakere süreci devam etsin arzusu da var. Diğer Batılı ülkelerin, daimi üyeler dahil olmak üzere, onlar da müzakere sürecinin devamını istiyorlar. Şu anda Türkiye bu konuda böyle bir müzakere sürecinin devamında faydalı olan ve gerek Manuçehr Muttaki ile AB Dışişleri Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton'un biraraya getirilmesi olayı da başarıldı.
Bundan sonraki süreçte de bunları devam ettirelim istiyoruz. Ama bütün olayları diplomasi yoluyla çözelim istiyoruz."
İNGİLTERE'DEKİ PKK'LILARIN TÜRKİYE'YE İADESİ
Bir gazetecinin, Türkiye'nin İngiltere'den toplam 5 PKK'lı teröristin iadesini istediğini hatırlatarak, "Bunların hiçbiri de iade edilmedi. Teröristleri koruyarak terörle nasıl mücadele ettiğinizi anlatır mısınız?" şeklindeki sorusuna ise Cameron, "PKK İngiltere'de yasaklanmış bir örgüttür. Böyle de olmaya devam edecektir. Her bir iade kendi usulüne göre yapılır. Her bir vakanın, olayın kendi detayı farklıdır, detaya giremem. Terörizmle mücadele etme konusunda dünyanın neresinde olursa olsun istihbarat
birimlerimizin mücadelesi devam eder. Biz de terörden mağdur bir ülkeyiz. Bu konuda çalışmaya devam edeceğiz" cevabını verdi.
Cameron, Türkiye'nin Mavi Marmara saldırısının ardından İsrail'den taleplerini nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine ise, saldırıyı kınadıklarını yineledi. İsrail'de bir araştırma olmasını desteklediklerini belirten Cameron, bu araştırmanın şeffaf, sağlıklı ve hızlı olmasını istediklerini söyledi.
"KIBRIS'TA ROLÜMÜZ, TARAFLARI BULUŞTURMAK"
Kıbrıs'ta çözüm için İngiltere'nin nasıl bir rol oynayacağının sorulması üzerine ise Cameron, bu konuda uzun geçmişi olan bir ülke olduklarını hatırlattı. Oynayabilecekleri rolün insanları bir araya getirmeye çalışmak olduğunu ifade eden Cameron, çözümün ötelenmemesi gerektiğini kaydetti. Bir takım önemli görüşme konularının, mal-mülk ve toprakla ilgili konuların hızla üstesinden gelinmesi gerektiğini de belirten Cameron, "Biz insanları tarafları bir araya getirme konusunda rol oynayabiliriz. Çünkü bu
Avrupa'nın çözülmemiş önemli bir sorunu. Türkiye'nin AB'ye üyeliğinin önündeki bir sorun. Bu sorunu ne kadar hızlı çözebilirsek, Türkiye'nin üyelik sürecini de o kadar hızlandırabiliriz" diye konuştu.
TÜRKÇE BİLEN GAZETECİ GÜLDÜRDÜ
Annesi Türk olan Alexander Ekrem Barker isimli bir İngiliz gazetecinin Türkçe olarak 'Türkiye'yi seven, genç, dinamik İngiliz bir Başbakan Türkiye'ye geldi. David Cameron, size Tony Blair'i hatırlatıyor mu, yani daha iyi arkadaş olacak mıst'febakan Erdoğan ise, Gazze'de tınız?' sorusu ise iki başbakanı güldürdü. Kulaklığı çalışmıyormuş gibi yapacağını belirten Cameron, "Sevgili dostum Tayyip'in diplomatik bir cevap vermesini bekliyorum. Ne dediğini de kontrol edeceğim" dedi. Bunun üzerine Erdoğan,
"Benim Tony ile olan dostluğum, arkadaşlığım her zaman çok iyi oldu. Görevi bıraktığı ana kadar da çok iyi geçti. Devletlerde devamlılık esastır anlayışı gereği değerli dostumla, David'le de aynı şekilde kaldığımız yerden devam ediyoruz" dedi. Erdoğan'ın Cameron'a dönerek, 'Burada bir sıkıntı, değişiklik yok, değil mi?' sorusu ise konuk Başbakan "Hayır yok" yanıtını verdi.
(MÜG-CC-Y)