Evet mi? Hayır mı?

Üç arkadaşım aralarında düzeyli bir tartışma yapıyorlardı... Ben de söze karışmadan dinliyordum. Konu mu? Ne olacak, elbette “Anayasa Değişiklikleri Halk Oylaması” Daha çok “Evetçi” ve “Hayırcı” arkadaşlar konuşuyordu.


Üç arkadaşım aralarında düzeyli bir tartışma yapıyorlardı... Ben de söze karışmadan dinliyordum. Konu mu? Ne olacak, elbette “Anayasa Değişiklikleri Halk Oylaması”
Daha çok “Evetçi” ve “Hayırcı” arkadaşlar konuşuyordu. Diğer arkadaş dinliyor ve sorular soruyordu. Konuşmaların bir özetini sizlerle üleşmek isterim...
ÖNCE EVETÇİ arkadaşın anlattıklarına kulak verelim mi?
EVETÇİ dedi ki:
12 Eylül Anayasasının darbe döneminin antidemokratik zihniyetini yansıttığı açıkça belli değil mi? Yapılanlar nedir? Bu Anayasayı daha demokratik hale getirmek değil mi? Nasıl olurda bir demokrat yurttaş, sırf AKP getirdi diye, HAYIR der... Üstelik bütün darbecilerin yargılanarak gelecekte darbeye hevesleneceklerin önünü kesmeyi sağlayacak “geçici 15. maddenin kaldırılması”  hükmüne nasıl karşı çıkılır? 12 Eylülü yapanların yaptıkları haksızlıklar, zulümler, denge olsun diye yaşı küçük gençleri bile asmalar; yanlarına mı kalsın... Sırf bu yüzden bile bu pakete EVET demek gerekir.
Yüksek Askeri Şura (YAŞ) kararlarına yargı yolunun açılmasına nasıl “hayır” dersiniz. Yüzlerce “Asker kişi” keyfi  Hükümlerle ordudan atılırken; kendilerine, Askeri Mahkemelere gitme hakkını bile çok gören bugünkü durum devam etsin mi?
Anayasa Mahkemesi ile Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun üye sayısının artırılmasında ne kötülük olabilir ki? Önceki dönemlerin ideolojik tercihlerine göre oluşturulmuş bünyeleri değiştirmek yetkisi neden yeni dönemlere çok görülüyor...
HAYIRCI cevap verdi:
Söylediklerinden birçoğuna katılıyorum. Darbeciler yargılanmalıdır... Ama neden 28 Şubatçıları yargılamak için hiçbir girişim yok? Buna da Anayasa mı engel? Neden 23 Nisan “E. Muhtırasını” gerçekleştiren ve bunu üstlenen kişiye hesap sorulmadı da, üstelik ödüllendirildi.
12 Eylülcülerin yargılanmayacakları ise besbelli. Başbakan neden birdenbire 12 Eylül mağdurlarının dava vekilliğine soyundu. Bu konudaki içtenliğine inanıyor musun? Neden halkoylaması 12 Eylül’e denk getirildi ve neden Anayasa değişikliği propagandası sadece “15. Geçici Madde”nin kaldırılmasına bağlanıyor. Burada 12 Eylül mağdurlarını sömürmek amacı açık değil mi?
Anayasa Mahkemesinin üye dokusunun yeniden oluşturulmasındaki amacın; Yüce Divan görevi yapacağı korkusu olabileceğini hiç düşünmüyor musun? Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunu ele geçirmenin anlamından ürkmüyor musun?
Tartışmalar uzadı gitti. Üçüncü arkadaşım söze karışmıyordu... Bir ara ona dönüldü... “Senin görüşün ne?” diye sordular... “Evet mi?” “Hayır mı?”
O konuya bambaşka bir açıdan baktı... “Ben sandığa gitmeyeceğim... Ne evet, ne hayır... Bu tartışmaları anlamlı bulmuyorum. Yapılanları da samimi görmüyorum. 12 Eylül’cülerin dokunulmazlıklarının kaldırılması demokratlıktan geliyorsa, niye Milletvekili dokunulmazlıkları hem de söz verildiği halde kaldırılmaz?
İşsizliğe çare yok; yoksulluk sınırı genişliyor; esnaf tükeniyor; sabit gelirli sürünüyor; dolar milyarderleri çoğalıyor; yoksullar daha yoksul oluyor; ülkenin milli dokusunu sarsacak işler peş peşe yapılıyor; terörün durumu ortada ve bütün bunlar olurken toplum neleri tartışıyor... Anayasanın demokratik olmasının önemi belli ama niye bütün antidemokratik düzenlemeleri ortadan kaldırarak bir Anayasa değil de böyle bir değişiklik getirilir. Öyleyse ben gündem saptırmaya alet olmayacağım... Ne evet, ne hayır...”
Sonra mı? Üçü birden bana döndüler: “Peki sen ne düşünüyorsun?”
Dedim ki:
“Kah çıkarım yeryüzüne seyreylerim alemi... Kah inerim yeryüzüne seyreyler Alem beni... Şimdiler de alemi seyretmekle meşgulüm..”

Radikal