Devlet Bahçeli: Ayrışmaya dur demek lazım

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, iktidarın 12 Eylül'de yapılacak referandum öncesi Türkiye'yi darbeciler-demokratlar diy

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, iktidarın 12 Eylül'de yapılacak referandum öncesi Türkiye'yi darbeciler-demokratlar diye ayrıştırdığını savunarak, "Bu anlayışa dur demek lazım." dedi.

MHP lideri Devlet Bahçeli Düzce'ye gelişinde Tem otoyolu Gölyaka gişelerinde partililerce karşılandı. Bahçeli buradan 150 araçlık konvoyla Gümüşova ilçesine hareket etti. Devlet Bahçeli ilk olarak Gümüşova Belediyesi'ne geçerek, MHP'li Belediye Başkanı Ahmet Bostancıoğlu'ndan ilçede yapılan çalışmalar hakkında bilgiler aldı. Bahçeli daha sonra yürüyerek kapalı pazar alanında yapılacak açık hava toplantısı programına katıldı. Küçük çocuklar ellerindeki parti bayraklarıyla Bahçeli'nin elini öpebilmek için tek sıra oldu.

Gümüşova Belediye Başkanı Ahmet Bostancıoğlu'nun hoş geldiniz konuşması ardından kürsüye gelen MHP Genel Başkanı, şöyle konuştu: "Sayın Başbakan kendisinden olanı bu ülkeden kabul ediyor, olmayanı ötekiler olarak kabul ediyor. Böylelikle cepheleşme, kamplaşma politikası takip ediyor. Gerilim stratejisi ile sürdürüyor. Türkiye'yi birbirine hasım olabilecek tarzda çatışmanın içerisine sürüklüyor. Öyleyse bu büyük milleti 36 etnik ayrıma götürmeye kimsenin hakkı yoktur. Bu milleti inananlar ve inanmayanlar olarak ayırmanın anlamı yoktur. Bu milletin anayasal kurumlarını, yürütmeyi yasamayla birleştirerek yargıya düşmen etmenin kimseye faydası yoktur. TSK'yı sadece belli bir dönem için yıpratmaya da kimsenin hakkı yoktur. Bu ayrışma devam ediyor. Etnik, mezhep, kurumlar arasında çatışma olarak devam ediyor. Şimdi de anayasa çerçevesinde darbeciler, demokratlar gibi ikiye bölerek darbecileri anayasa değişikliğine hayır olarak gösteriyor, demokratları ise kendisinin yandaşı olarak evetçiler olarak gösteriyor. Anayasa zemininde 12 Eylül'de yapılacak olan bir referandumdada Türkiye'yi yine etnik temelinde olduğu gibi, demokrasi kültürü temelinde ayrışmaya tabi tutarak bir tarafa darbecileri oturtturuyor, bir tarafa ise demokratlar adına sözde AKP'lileri oturtturuyor. Bu anlayışa dur demek lazım. Bu istismara, bölünmeye, ayrışmaya gerilime dur demek lazımdır. Bunun için önümüzdeki fırsatları iyi değerlendirmek lazım."

"YÜCE DİVAN'A GİTMEN MUKADDER"

Darbeyle mücadelenin bir demokratik kültür olduğunu belirten Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü: "O darbeyle mücadele demokratik zihniyete toplumu kazandırmakla mümkündür. Yoksa 12 Eylül'de mağdur olanları mağduriyetlerini istismar ederek, hepsine sahip çıkıyor gibi göstererek darbeyi suçlayın derken, milleti bu defa12 Eylülü mağdur olanlar, olmayanlar diyerek ikiye bölmenin gereği yoktur. 12 Eylül'de Sayın Saşbakan sen ne yapıyordun. İdamların yapıldığı günde sen hangi spor kulübünde top koşturuyordun? Şimdi kalkmışsın bunu istismar ediyorsun. AKP binasının genel merkezinin 3'üncü katında sol tarafta dik bir oda var. O odanın yeni görevi eski ülkücüler milletin mezhebi olarak gösteriliyor. Bunlar belli değil. Birkaç kişi oradan üretiyorlar. Birkaç yandaş medyada gösteriyorlar ve eski ülkücüleri evetçiler haline dönüştürerek Yörük sırtında kurban kesmeye çalışıyorlar. Bu istismar sizi bir yere götüremez. Yolsuzlukla sahip olduğunuz mallarınızla milleti aldatmaya devam ediyorsunuz. Ama her çıkışın bir inişi var. Sayın Recep Tayyip Erdoğan bir gün indiğinde ne olacağını bugünden düşün. Yüce Divan'a gitmen mukadder olacak."

İktidardan, milletin kendilerine verdiği teveccühü değerlendirerek 12 Eylül'de referandumu adil olarak yerine getirmenin sorumluluğunu göstermesini isteyen Bahçeli, "Anayasa değişikliği üzerinden tüm siyasi partilerde görüş birliği vardır. Anayasayı değiştirmek sadece Recep Tayyip Erdoğan'ın görevi olmamıştır. 17 defa 1982 anayasası üzerinde 88 madde halinde değişiklikler yapılmıştı. Sen bu yapılan değişiklikleri görmezden geleceksin, kapalı kapılar arasından konuşarak geçireceksin sonra da mecliste her türlü hileyle kendi oyunu koruyarak 335'i sağlam çıkartmak suretiyle referandum yoluyla gerçekleştireceğine inanacaksın. Şimdi de her türlü hileye başvurarak, her türlü yalan dolanla bu anayasa değişikliğini değiştirmeye çalışacaksın. Şimdi soruyorum. Ekonomik sorunlar ortadan kalkacak mı? İşsiz kardeşlerim üniversite mezununa iş bulunacak mı? Çiftçiye köylüye daha mutlu bir hayat mı sağlayacak? Bu anayasa değişikliğinde ne oluyor ki bu kadar hızla çalışıyorsun. Bu anayasa değişikliği Recep Tayyip Erdoğan'ı yüce divandan kurtarmak için kurulmuş olan bir tuzaktır. Bu anayasa değişikliği AKP anayasasıdır. Anayasa Mahkemesiyle Hakimler ve Savcılar kurulunda kendisine yandaş insanlar toplayarak sermayede kurduğu taahhüdü yargıda kurmaya çalışan adi bir zilletin anlayışıdır. Ama buna fırsat bulamayacak. Allah'ın izniyle öyle bir hayır tokadı yiyecek ki nereden geldiğini düşünceye kadar erken seçim olacak. Tepe taklak giderken onu öyle bir yerde tutacağım ki orası da Yüce Divan olacak." şeklinde konuştu.

"BİRAZ DA MİLLETİN EVLATLARINI DİNLEYİN"

MHP olarak anayasaya hayır dediklerini anlatan Devlet Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü: "Milletin de hayır diyeceğine inanıyoruz. Bu darbeci demokrat ayırımı ile terörle mücadelenin bütün yükümlülüğünü üstlenmiş olan silahlı kuvvetleri zor durumda bırakacak davranışlar içerisine girilmemesi lazımdır. Buradan soruyorum. Televizyonlara bakıyorsunuz programlarda Recep Tayyip Erdoğan, sabah açıyorsunuz Recep Tayyip Erdoğan, Recep Tayyip Erdoğan'la 12 kötü adam 12 bölücü aydını dinlemekten bu millet usandı. Biraz da bu milletin evlatlarının ne söylediğini bakın. Şimdi bir Balyoz davası başladı. Balyoz davası Aralık ayının ortasında mahkemede görüşülecek. Ancak, tesadüf müdür şuurlu mudur yüksek Askeri Şura'nın 1 Ağustos- 4 Ağustos tarihleri arasında toplanacağı bir dönemde 17 tane emekli 25 tane muvazzaf subay olmak üzere hepsine tutuklama kararı çıkartıldı. Bunu yaş karanını alınmasından sonra da bu mahkeme heyeti böyle bir kararı verebilirdi. Ama bugün verdiği vakit 65'inci madde gereği bunlar ne olacak. Beraat etseler bile askeri görevlerine ne şekilde devam edip ne şekilde devam etmeyecek. Bunlar belli değil. TSK'ya darbe yapan varsa bir tanesini o kurumun içerisinde bırakmayınız. Kolundan tutun atınız. Ama bunu siyasi senaryonun oyunu haline getirerek Şırnak'ta, Yüksekova'da mücadele verirken silahlı kuvvetlerinin generallerini tutuklama kararıyla halkın gözünden düşürebilecek bir hataya düşülmemesi gerekir. Allah'ın günü mü bitti? İstediğin gün bunu yapabilirsin. Ama referanduma yakın, darbeci demokrat ayrımını körüklediğinde yaşananların öncesinde bunu neden yapıyorsun? Bunu iki kişinin açıklaması lazım. Emekli olmuş, altına son model zırhlı araba ile hayatı garanti altına alınmış Yaşar Büyükanıt paşa bunun cevabını vermelidir. Veya Dolmabahçe'de o paşayla baş başa konuşan Başbakan bunun cevabını vermelidir. 27 Nisan tarihi diye kamuoyuna duyurulup Yaşar Büyükanıt'ın gecenin 22.30'unda bunu ben yazdım diyerek bir ihtilal teşebbüsü kanaatiyle yazıldığı iddiası taşıyan metnin askeri hiyerarşide nasıl yazıldığını bilmek lazım. Bunu sadece Yaşar Büyükanıt mı kaleme almıştır? Yoksa alanlar kimlerdir? Onlar yargıya gönderilmeden diğer türlü darbeci demokrat ayrımıyla TSK'yı yıpratmaya hakları yoktur. Acaba gizli bir anlaşma mı var. Başbakan ve Genelkurmay başkanıyla silahlı kuvvetlerinde bir yenileşmeyi başlatıp yandaş subaylardan oluşan ve yavaş, yavaş telaffuz edilmeye başlanan badem bıyıklılar orduyu mu kurmaya çalışıyorsunuz. Bunların açıklanması lazım. Yaşar paşa, Recep Tayyip Erdoğan. Genelkurmay başkanı olarak veya Başbakan olarak ne konuştunuz, neyi planladınız? Bunu milletle paylaşmak zorundasınız. Paylaşmazsanız yargı yolu böyle bir çarpık yoldan geçiyorsa, bir gün sizde çarpık bir yoldan geçerek adaletin önünde kendinizi bulacaksınız."

Devlet Bahçeli konuşmasının ardından Gümüşova ilçesinden ayrılarak Sakarya'ya doğru hareket etti.