Spor Toto Kupası Galatasaray – Fenerbahçe : 0-1

Fenerbahçe “yine” bir Galatasaray maçını kazandı. Görevli gibi, bir gazeteci gibi yazmak zorunda hissetmek öyle kötü bir şey ki böyle maçları. O kadar üzüldüm ki.

Spor Toto Kupası Galatasaray – Fenerbahçe : 0-1
Fenerbahçe “yine” bir Galatasaray maçını kazandı. Görevli gibi, bir gazeteci gibi yazmak zorunda hissetmek öyle kötü bir şey ki böyle maçları. O kadar üzüldüm ki.

Aslında, Johnson’un vurup da Emre Belözoğlu’nun kıçına çarpıp gol olan maçtan sonra bırakmıştım Fener maçlarını. Bu maç kaybedildikten sonra demiştim. Ayrıca belirtmem gerek, bir önceki cümleyi o kadar çok kez yazdım ve söyledim ki !

Fenerbahçe’nin Galatasaray’a kazandığı bütün maçlar neredeyse bugünkü gibi. 6-0’lık maç dahil.

Fenerbahçe girdiği bütün pozisyonları gol yapar, topla neredeyse hiç oynamaz ama Galatasaray’ı yener. İşin içinde “iyi saatte olsunlar” var sanırım, futbol açısından bir açıklaması yok.

Maça mecburen dönersek, Galatasaray da Fenerbahçe de 4-3-3 başladılar. Ama Galatasaray topa daha fazla sahip olması, Alex’in aslında santrafordan 5 metre geride oynaması sebebiyle orta saha Galatasaray’a geçti. Kısa sürdü bu zira Fenerbahçe Selçuk’un atılmasıyla 10 kişi kaldı. Dostluk maçında adam atılır mı? Atılır abicim. Hakeme dünyanın neresinde çelme takarsan tak, eğer hakem Bünyamin, Hüseyin falan değilse sana sarı kartı hatta direkt kırmızı gösterir. Hakemin, futbolcunun çelme taktığını sanması yeterlidir. Ben Fenerli olsam (Allah korusun) elbette isyan ederim, hakem yanlış anladı derim. Ama doğrudan da kaçamam.

Galatasaray’ın bazı yaptıklarını beğendim, bazılarını beğenmedim. Birinci devre forvette çoğalamamayı beğenmedim. Kimsenin kendisini boşa çıkarmamasını beğenmedim. Yazılanları okumadan bunları yazıyorum ki, etkide kalmayayım. Belki Arda için ayağında çok tutuyor, pas vermiyor diyenler olacaktır, bu arkadaşlar için söylüyorum : kimse boşa çıkmıyor, kimse alan değiştirmiyor. Arda da mecburen topu taşımak zorunda kalıyor. Bir de bu tip yazıların olmazsa olmazıdır, Messi top taşırken iyi de, Arda taşıyınca mı kötü?

Orta sahada Galatasaray topu kazandığında Batdal’ın veya Musa’nın veya Serdar’ın veya Arda’nın kendilerini boş göstermeleri gerekir (futbolcu jargonu oldu ama idare edin, gerçi kahve ağzı sanalar da var ama neyse). Sadece Arda boşa çıkıyor fark ettiniz mi? Arda topu aldıktan sonra yine duran bir forvet hattı var. Arda neylerse güzel eyler diye mi bekliyorlar acaba? Batdal iyi topçu, “vurma oğlum lan” dediğim yerde çaprazdan şahane vurdu mesela, yetenekli. Serdar, kesinlikle çok yetenekli, Fenerli topçulara birkaç pozisyon “gemici düğümü” attı. Musa, kesinlikle çok yetenekli, orta sahaya gelip pres de koyuyor, vücudunu araya sokup topu da saklıyor, faul de yapıyor.

Ama Galatasaray’ın yumuşak karnı bu maçta da orta sahanın ortasıydı. Mustafa Sarp, birkaç tane çalım yedi, ki asla yememesi gerekir orada oynayan adamın, bir tanesi gol oldu. Cana olacak, belli. Sarp, ya Cana’dan adam nasıl geçirtilmez, gerektiğinde nasıl faul yapılır öğrenecek, ki bu yaştan sonra zor, ya da kulübeden izleyecek maçları. Olsun parasını almaya devam eder, arada sırada girer oynar falan. Sarp’ı düşünecek değilim, onun kazandığını kazanmak için ben….neyse….
Birinci devre Fenerbahçe eksik olmasına rağmen diri olduğu için kontraataklar deneyebildi. Birinde de golü buldu. Sarp’ın yediği çalımdan sonra ceza sahası içinde Ali Turan da iki kez çalım yiyince ve Dos Santos gibi topa iyi vuran bir adam golü attı. Emre Güngör, Ali Turan gibi oyuncuları yere göğe koyamayanları anlayamıyorum. Şimdilik bu kadar yeter.

Fener takımı, solda Stoch sağda Kazım ile hızlı hücumlar denemeyi amaçlayarak başladığı maçta, Galatasaray savunmasının sağlam duruşu sebebiyle etkin olamadı. Servet, taştır diyorum, bana gülüyor bazılar. Devam ediyor musunuz gülmeye?

İkinci devre, tek kale gol atan kaleye şeklinde geçti. Fenerbahçe mi kapandı yoksa Galatasaray mı Feneri kendi sahasına hapsetti. İkisi de doğru.

Fenerbahçe ikinci devreye ligdeki 3 puanı almak için çıkmış. Aslında maçın başında da lig maçı gibi başladılar. Sakatlar dışında tam kadro sahadaydılar, belki bir tek Lugano yoktu sakat olmayanlardan, bildiğim kadarıyla o da kampa henüz katılmadı.

İkinci devreye oyuncu değiştirmeden başladılar ve bence bir hazırlık maçı için uzunca bir süre aynı 11’le oynadılar.

Galatasaray Balta’yı sol beke, Sabri’yi sağ beke, Barış’ı sağ açığa, Ayhan’ı orta göbeğe alarak, Arda’yı forvet arkasına, Serdar’ı sol açığa çekerek başladı. Ayhan’ı beğenmiyoruz değil mi genel olarak (ben beğenirim Ayhan tipinde topçuyu), orta sahada topa basıp pas yaptı Ayhan. Topun Galatasaray’da kalmasını sağladı.
Değişiklikler topun Galatasaray’da kalmasını ve Fenerbahçe’ye kontra vermemesi sağladı. Yanlış olan Batdal’ın oyundan çıkmasıydı. Bu değişikliklerden sonra topun kanatlara ineceği belli iken santraforsuz oynamak saçmalık. Rijkaard’ın hatasıdır bu.

Tam Batdal’a göre şahane ortalar geldi, ama Batdal yoktu. “Batdal yokken orta yapılmaması gerekirdi“ diyecek olan çok bilmişler için söylemem lazım, eğer Barış, Sabri, Balta, Serdar’dan oluşan bir kadro ile sahadaysan o sahada orta gelir, bunu öngörmek gerekir. Ve bu çocukların orta kesmeleri kötü bir şey değil, futbolun gereğidir.

Aykut, Galatasaray maçlarının ne önemde olduğunu elbette çok iyi biliyor. Ona göre oynattı takımını. Aslında eksik kalmaları Aykut’un işini kolaylaştırdı. Zaten klasik Aykut takımları böyle oynardı, şimdi bahanesi de oldu.

Rijkaard’ın Fener maçı olması pek umurunda değildi sanırım. Ben topumu oynarım, rakip kim olursa olsun bir hali vardı.

Arda Turan, ikinci devre bazı pozisyonlarda ağır kalması dışında bu takımın lideri olduğunu gösterdi. Yıllardır bu kadar etkili frikik kullanan futbolcumuz yoktu. Takımı yönlendiren, gerektiğinde müdahale adan kaptan olarak oynadı. Bu çocuk çok erken hamdı, pişti, oldu.

Bilica mı? Valla değmez !

Kaynak : https://captano.blogspot.com/