KOBİDER: Türkiye KKTC'ye balık vermeyip balık tutmasını öğretmeli

Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler Derneği (KOBİDER) Başkanı Nurettin Özgenç, Türkiye'nin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne (KKTC) balık vermek yer

Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler Derneği (KOBİDER) Başkanı Nurettin Özgenç, Türkiye'nin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne (KKTC) balık vermek yerine balık tutmayı öğretmesi gerektiğini vurguladı.

KKTC'de tarihi kültürün yok sayılmasından şikâyet eden Özdebir, " Bundan bir yıl önce iş gezisi için ülkeye gittiğimizde Lefkoşa ve Gazi Magosa'daki tarihi mekânları ve turistik yerleri gezme imkânımız oldu. Lüks oteller, içkili mekânlar ve kumarhaneler hariç diğerleri harabe şeklindeydi. Hala adada İngiliz kültürünün hüküm sürdüğünü söyleyebiliriz. Girne'de bulunan tarihi Ağa Cafer Paşa Camii'nin duvarına bitişik halde taverna var. Konuyla ilgili Cami görevlisiyle konuştuğumuzda bir dokun bir ah işittik. Onlar da bu işten muzdaripler. 'Sabah namazını müzik eşliğinde kılıyoruz.' diyorlar. Magosa'da bulunan Lala Mustafa Paşa Cami, Lefkoşa'da bulunan Selimiye Camii ve çok yakınında bulunan bir başka ibadethanenin kapısı kapalı, kaderine terk edilmiş vaziyette duruyor. Anlayacağınız dine olan yakınlıkları çok zayıf, sokaklar pislikten geçilmiyor." ifadelerini kullandı.

Kıbrıs Barış Harekatı'nın üzerinden 36 yıl geçmesine rağmen Türk kesiminde İngiliz kültürünün yaşatılmaya çalışıldığından yakınan Nurettin Özdebir, şöyle devam etti:

"Türkiye, 20 Temmuz'da adaya barışı, huzuru ve mutluluğu getirmiştir. Ancak Kıbrıs Türk halkı ısrarla kendi öz kültürü yerine İngiliz kültürünü benimseyip ayakta tutmaya çalışıyor. Kiralar pound üzerinden konuşuluyor, arabaların direksiyonu sağ tarafta, haliyle trafik de ona göre düzenlenmiş. Şunu görmekteyiz ki, KKTC'de Türk kültürü değil ısrarla İngiliz kültürü yaşatılmaya çalışılıyor. Ayrıca Rum yönetiminin hüküm sürdüğü dönemlerde imam hatip liselerinin eğitim verdiği Kıbrıs'ta günümüzde dini eğitimlere yönelik engellemelerin yapılması düşündürücü bir durumdur. Bunu da anlamakta güçlük çekiyoruz. Tarım derseniz içler acısı bir halde. Mayıs ayında narenciye bahçelerinde bulunan portakalların toplanmadığı için ağaçların dallarında durduğunu gözlemledik. Anavatan Türkiye'nin, rutin olarak ekonomik destekte bulunduğu KKTC'de, Türkiye'den giden asker, öğrenci ve sivillere ikinci sınıf insan muamelesi yapılıyor. Örneğin; Türkiye'den giden sermaye ile yapılan üniversitede eğitim ücreti yerli öğrenciye 6 bin dolar iken, Türkiye'den gidene ise 12 bin dolar. Tezatlığın da bu kadarı pes dedirtiyor. Bir de oradaki öğretmen sendikalarının Kur-an kursları düşmanlığını anlamış değiliz. Bizim vergilerimizle dinimizin öğretilmesini engellemek ne büyük bir aymazlıktır."

KOBİDER Başkanı Özgenç; Türkiye'de vatandaşların geçim sıkıntısıyla karşı karşıya kalırken, Yavru Vatan'da zevki sefa sürüldüğünden dert yanarken "Türkiye, Yavru vatana balık vermeyi bırakıp balık tutmayı öğretmeli. Yıllardan beri dışa açılamadığı için ekonomisi büyüyemeyen ama bu uğurda çaba sarf etmeyen, Türkiye'den aldığı yardım da denmez ya yüklü miktardaki para desteğiyle KKTC, müflis evlat gibi har vurup harman savuruyor. Türkiye ekonomik sıkıntılar ile boğuşurken her yıl ek yardımlar hariç Yavru Vatan'a düzenli para aktarıyor. Bu durum haksızlıktır. Burada vatandaş pazarda çöpleri karıştırıp yiyecek ararken, KKTC'de 'lüküs hayat' sürülmesi manidardır. Türkiye'de vatandaşlar geçim sıkıntısı çekip kemer sıkarak işsizlikle boğuşurken, Yavru Vatan'da zevk-i sefa sürülmesi kolay kabul edilebilir bir durum değil. Buna örnek olarak ülkede dolmuşların bile son model Mercedes olduğunu gösterilebilir." dedi.

Başkan Nurettin Özgenç, üretmeden, gayret sarf etmeden, hazır parayla yaşanılmayacağını KKTC yöneticilerinin anlamasını istedi. Türkiye'nin bu kamburla yaşayamayacağının altını çizen Özdebir, şu değerlendirmelerde bulundu:

"KKTC'de cidden büyük bir müsriflik var. Neredeyse her ailede 2 veya üstü lüks otomobil olduğu, Türkiye'de büyük patronların kullandığı otomobilleri, orada yaşayan bir ailede iki çalışanı olanların çok rahatlıkla alabildiği biliniyor. Taşıt sayısı ortalamaları Türkiye'dekinden 5 misli fazla olduğu ifade ediliyor. Eğitim imkânları ise bizden çok daha iyi bir durumda. Maaşlar Türkiye'ye göre 3–4 misli fazla hatta 13. Maaş dahi var, emeklilik tazminatları ise servet niteliğinde. Yavru Vatan'da ortalama her 3 kişiden biri kamudan maaş almakta, ayrıca aldıkları yüksek maaşlardan elde ettikleri gelirlerini gayrimenkule yatırıp kira geliri elde edip yan gelip yatıyorlar. Bu duruma bir önce son verilmeli. Türkiye sürekli bu kamburla yaşamamalı KKTC'ye balık vermeyip balık tutmayı öğretmeli. KKTC de ekonomisini canlandıracak alt yapıyı oluşturup kendi ayakları üzerinde durabilmeli. Sürekli Türkiye'den ekonomik yardım talep etmek yerine, kendi kendine yeten bir ülke sıfatı kazanabilmeli."