Akdağ Uyardı İstanbul

Sağlık Bakanı Recep Akdağ, 'Bundan sonra vatandaşın sağlık hakkını almak için üniversite hastanelerine gidip, üniversite hocasını orada bulamayıp, mesai saati içinde onun muayenehanesine gitme gibi bir durum oluştuğunda, bunu derhal tespit ederek YÖK'e bildireceğimden bütün üniversite öğretim üyelerinin haberi olsun istiyorum' dedi.

Sağlık Bakanı Recep Akdağ, 'Bundan sonra vatandaşın sağlık hakkını almak için üniversite hastanelerine gidip, üniversite hocasını orada bulamayıp, mesai saati içinde onun muayenehanesine gitme gibi bir durum oluştuğunda, bunu derhal tespit ederek YÖK'e bildireceğimden bütün üniversite öğretim üyelerinin haberi olsun istiyorum' dedi. 
Bakan Akdağ, Haliç Kültür ve Kongre Merkezinde düzenlediği basın toplantısında, İstanbul'da 1 Kasım 2010 tarihinde uygulanmaya başlanacak aile hekimliği ve Tam Gün Yasası'nda Anayasa Mahkemesinin verdiği karardan sonraki son durumu değerlendirdi.
Vatandaşın sağlık hakkını öncelikle kamudan alması gerektiğine inandıklarının altını çizen Akdağ, 'Muayenehanecilik, bize göre devlette çalışan, devletin üniversitesinde çalışan bir hekimin yapacağı bir iş değildir, olamaz' dedi.
Hekimlerin muayenehane açabileceklerini, bunun anayasal olarak çalışma özgürlüğüne girdiğine dikkati çeken Akdağ, şöyle devam etti:
'Ancak hepinizin bildiği gibi devlet memurlarının ikinci bir iş yapma hakkı yoktur. Çünkü onlar, devlet memuru olarak kamu hizmetindedirler. İşte CHP'nin iptalini istediği, Tabipler örgütünün de desteklediği kanun böyle bir kanundur. CHP, bunun iptalini istiyor. Yani muayenehanecilik devam etsin, vatandaş muayenehaneye gitsin, para ödemeye devam etsin. Bunun arkasına hangi gerekçeleri koyarsa koysunlar boş. Vatandaş, bu palavraları yutmaz. Biz bir çileyi sonlandırmaya çalışıyoruz. Tabipler örgütü ve CHP ise vatandaşın sağlık hakkının alınıp satıldığı, kamu hastaneciliğiyle birlikte yapılan muayenehaneciliğin devamını arzu ediyor. Peki ne oldu sonuçta? Anayasa Mahkemesi, kararlar verdi. Yasanın 15 maddesinin iptali istenmişti, 4'ünü iptal etti. Bu iptalle ortaya çıkan şudur; artık kamu ve devlet hastanelerinde çalışan doktorlar, muayene hekimliği yapamazlar, çünkü bu işle ilgili 2368 sayılı kanun yürürlükten kaldırılmıştır. 
Şükürler olsun ki; bu kanunla üniversite hastanelerinin içindeki muayenehaneler ortadan kalktı. Üniversite öğretim üyeleri, akşam mesailerini bitirdikten sonra muayenehane açabilecek. Şu anda bu durumda olan öğretim üyesi 900 civarındadır. Aslında bütün gürültü bu 900 kişinin üzerinden koparılmıştır. Türkiye'de hekimlerin sayısı 110 bin civarındadır. Hem Sağlık Bakanlığında çalışan, hem muayenehanesi olan da 3 bin 500 civarında kişi. Toplasak hepsi 4 bin 500 kişi yapmaktadır. Biz bu 4 bin 500 kişinin çıkarını korumak için hükümet olmuş değiliz. Biz milletin çıkarını korumak durumundayız. Bu 4 bin 500 meslektaşım muayene hekimliğine devam edebilirler. Ama kamuyla ilişkilerini kesmek suretiyle.'
Devlet memuru olan hekimlerin, ayrıca muayenehanecilik yapmasının önünü açan kanunun artık yürürlükte olmadığını ifade eden Akdağ, şöyle dedi:
'Bu anlamda bütün doktor arkadaşlarımı nazikçe uyarıyorum. Türk Tabipleri Birliği, (TTB) onları kanunsuzluğa teşvik etmektedir. 'Siz muayenehanelerinizi 30 Temmuzdan sonra açık tutun. Hakkınızda işlem yapılıp, 657'ye göre cezalar alacaksınız. Ama daha sonra mahkemeye vererek, bu süreci yeniden Anayasa Mahkemesine götürebilirsiniz' demektedir. TTB, burada hekimleri kışkırtarak, provoke ederek, onlara zarar verecek bir yola sürüklemektedir. Ama benim değerli meslektaşlarım bu yola gitmesinler.
Sayın Kılıçdaroğlu, 'Biz tam günden yanayız, ama anayasaya aykırılık tespit edildi. O halde bir daha getirsinler de bunu yeniden yapalım' diyor. Bu samimiyetsizliktir. Anayasa Mahkemesinin kararını ben yanlış ve subjektif bir karar olarak buluyorum. Ama hukuki bir karar olarak da uymamız gerektiğini biliyorum. Sayın Kılıçdaroğlu da üniversite öğretim üyelerinin çalışmasıyla ilgili Anayasa Mahkemesinin verdiği iptal kararını nasıl geriye çevirebileceğimizi biliyorsa, getirsin bize bakalım. Uygun bir şekildeyse yaparız. Hukuken bunun yapılmasının neredeyse imkansız olduğu açık. Onun için burada bir samimiyetsizlik var. Neden götürdüklerinde anayasa hükmünü gerekçe göstererek götürdüler. Onun için lütfen Sayın Kılıçdaroğlu topu taca atmasın. Samimi olsun. 'Halkçıyım' demekle halkçılık olmuyor. Kasket takmakla halkçılık olmuyor. Kravat takmamakla da halkçılık olmuyor. Halkçılık halkın hakkını korumakla olur. Sağlık hakkını korumakla olur. CHP, TTB ile birlikte fena yakalanmıştır. Vatandaşımız sandıkta bunun hesabını CHP'ye soracaktır.'
18.07.2010 19:22:13